Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@thebookscupcake

1. BÖLÜM

 

“ Ebe, ebe, yakalayamaz ki! “ oflayarak okuduğum kitabı yüzüme siper ettim. Yurdun bahçesine kitap okuyabilme umuduyla çıkmıştım ancak çocuklar engel oluyordu. Her birinden ayrı ses çıkıyordu resmen. Kitabımın gözümün önünden çekildiğinde kaşlarımı çatarak kitabımı elimden alan kişiye baktım.

Avucumu açarak elimi uzattığımda parmaklarımla vermesi gerektiğine dair işaret yaptım ama anlamak yerine omuz silkti.

“ Çok fazla kitap okuyorsun.” Kaşlarımı çattım ve daha ne olduğunu anlamasına izin vermeyerek kitabımı elinden aldım. Kaldığım yere koyduğum yaprak yerinde olduğu için gülümsemiştim. Kitabın kapağını kapatıp yan tarafıma bıraktım.

“ İyi bir şey değil mi?” Bakışlarım tekrar ona döndüğünde çoktan tek kaşımı havaya kaldırmıştım bile.

“ İyi olmalı… Ama farklı dünyalara gitmek insanı gerçeklikten uzaklaştırmaz mı?” Uzaklaştırırdı sanırım.

“ Amacım bu zaten. Hayal dünyasını gerçek dünyaya tercih ederim.” Elimle etrafımızı gösterdim. “ Burada tercih edilmeyecek herhangi bir şey yok. Yaşadığımız hayat zaten kötü.” Bir şey demedi. Demesine de gerek yoktu. Hafif bir şekilde öksürerek odağı kendisine vermemi sağladı. Ardından da omuzlarını dikleştirdi.

“ Her neyse. Buraya müdüre hanımın seni çağırdığını söylemek için gelmiştim.” Başımı sallayarak yan tarafa bıraktığım kitabı kollarımın arasına alarak ayağa kalktım. O önde ben arkada yolumuzu tuttuk. Müdür odasının önüne geldiğimizde duraksadı. “ Geldik. Benim görevim seni buraya getirmekti. Şimdi de gidiyorum.” Arkasını döndüğü sırada seslendim.

“ Can!” Durmadı ama başını sağa çevirerek de dinlediğini gösterdi. “ Teşekkür ederim.” Başını usulca salladıktan sonra görünürden kayboldu.

Kapıyı çalıp ‘ gel ‘ lafını duyduktan sonra içeri girdim. İçeride üç kişi vardı. Bir adam, bir kadın ve benim yaşlarımda gözüken bir çocuk.

“ Mavi, hoş geldin evladım. Bu hanımefendi ile beyefendinin seninle konuşacakları varmış. İstersen dinle onları.” İçim hiç rahat etmese de kabul ettim. Onların karşısına geçerek sandalyeye oturdum. Elimdeki kitabı ise sıkı sıkıya tutuyordum.

“ Sizi dinliyorum.” Kadınla adam bir sürü şey anlattılar. Kulaklarım çınlıyordu. Hızla ayağa kalktığımda sandalye paldır küldür yere düştü. Kucağımdaki kitap ise bükülmüştü. Kimseyi duymazken kadının sesini duydum. Başımı kaldırdığımda gözlerimin içerisine bakıyordu.

“ Biz senin gerçek aileniz, sen bizim kızımızsın.” İnsanın duyduklarına inanmak istemediği zamanlar olur muydu? İnanmamaktan çok güvenmiyordum. Bir kere beni evlat edinmişlerdi zaten. O aile yüzünden on yılım kayıptı. Bana anlatılan ise ‘ Seni bir aile evlat edindi, on yaşındaydın. Bir kaza geçirdiniz, ardından da devlet seni bizim yanımıza geri gönderdi. Hafızanın belirli bir kısmını kaybettin o kazada.’

Şimdi ise gene aynısını yaşamaktan korkar hale gelmiştim. Onlar farklı olabilirdi ama yaşayacaklarım aynı kapıya çıkıyordu. Derin bir nefes aldım. Kalbim sıkışıyordu. Kadın oturduğu yerden ayağa kalktığında elleriyle omuzumu sabitledi.

“ Mavi… Güzel kızım, Derin’im… Sen benim bebeğimsin.” Kendimi geriye çektim. Kaşlarım istemsizce havalandı.

“ Derin kim?” Burukça gülümsedi. Eşi de ayağa kalktığında yanıma geldiler.

“ Sen anne karnındayken annen adını Derin koymak istemişti. Koyacaktık da ama nasip olmadı. Doğduğun gün bize ölü olduğunu söylediler.” Yutkundu. “ Biz seni ölü biliyorduk Mavi. Kucağımıza dahi alamadan öldüğünü söylediler. Biz kızımızın melek yüzünü göremedik, göstermediler.” Çok hızlı konuşmuştu. Nefessiz kaldığını anlayınca kalktığı yere geri oturdu, soluklanmaya çalıştı.

“ Kızım, annem, yavrum… Ne olursun bize bir şans ver. Ver ki çocuğuma kavuşayım, sana hak ettiğin aile hayatını sunayım. Hadi güzel kızım. Ne olursun bizimle gel. Seni hiçbir şeye zorlamak istemiyoruz.” Söyledikleri yeni dank etmeye başlamıştı. Ne diyordu o? Gerçek ailem… Bu insanlar benim gerçek ailemdi.

“ Siz benim biyolojik ailem misiniz?” Bu soruyu en baştan sormam gerekirken anca soruyordum. Titreyen ellerimi cebime koydum anlaşılmaması adına.

Sesim kendisini ele vermişti maalesef. Adam oturduğu yerden tekrar kalktığında bana doğru yürüdü.

“ Sana sarılabilir miyim?” Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum. İsteğim sarılması yönündeydi ancak tanımadığım bir insana sarılmak garip geliyordu. Başımı iki yana salladım. Buna henüz hazır değildim.

Omuzları düştüğünde kendisini geriye çekti.

“ Tamam, kızım. Önemli değil. Elbet o günlerde gelecektir.” Umarım dedim içimden. Motivasyonununu bozmamaya çalışıyordu.

Hafif bir öksürük sesi geldiğinde müdürümüze baktım.

“ Hadi gelin oturun da konuşalım. Mavi kızım sandalye çek de sende otur.” Başımı salladığımda sandalye aldım arka tarafımdan. Biyolojik ailem de oturmuşlardı.

“ İlk önce kendinizi tanıtmakla başlayabilirsiniz.” Müdüre bana bakarak gülümsediğinde buruk bir şekilde gülümsedim bende.

“ Koray ben kızım, Koray Macit. Annenin ismi de Handan. 4 tane oğlumuz bir tane de kızımız var.” Belli etmemeye çalıştım ancak gözlerim şokla açıldı. Ne kadar çok çocukları vardı…

“ Peki… Beni nasıl öğrendiniz?” Handan Hanım gelen sorula gülümsedi. Bu anı bekliyor gibiydi.

 

Bir Hafta Önce

“ Hayatım! Postacı zarf getirmiş senin adına.” Handan Macit elinde tuttuğu zarfla beraber salona girdiğinde en büyük oğlu Hakan koltukta oturuyordu. Elindeki telefonu kucağına bıraktıktan sonra annesine baktı.

“ Anne o ne?” Handan omuz silktiğinde kocasına bir kez daha seslendi.

“ Kadir geliyor musun? Yoksa biz açalım mı?” Merdivenlerden ayak sesi geldiğinde Kadir Macit görüş alanına girdi.

“ Geldim, hayatım.” Handan elindeki zarfı kocasına uzattıktan sonra Kadirin açmasını bekledi. Kadir ise koltuğa oturdu ve zarfı yapışkanından ayırdıktan sonra içindeki kağıdı çıkartarak zarfı bir kenara koydu.

Kadir Macit her bir satırı okuduğunda yüz ifadesi şekilden şekle giriyordu. Elleri titremeye başladığında yakasını çekiştirmeye başladı ve kağıt yere düştü. Handan koşarak kocasının yanına vardığında Kadir nefes alamıyordu. Derin soluklar almaya başladı. Hakan kaşlarını çatarak yere düşen kağıdı eline aldığında yazanları okumaya başladı.

“ Abi neler oluyor? Babam iyi mi?” Küçük kız kardeşi odasından çıkıp aşağı indiğinde onunla beraber tüm aile üyeleri de inmişti.

“ Abi iyi misiniz?” Arınç abisine bakarak konuştuğunda Hakan yutkundu.

“ Kardeşimiz yaşıyormuş.” Handan oğluna bakıyordu dikkatlice. Hakan zoraki bir nefes alarak annesine baktı. “ Anne Derin yaşıyormuş.”

Günümüz

Handan Hanım her şeyi detaylıca anlattıktan sonra Kadir Bey’e korkuyla baktım.

“ İyi misiniz?” Buruk bir şekilde gülümsedi bana.

“ İyiyim güzel kızım. Kalp spazmı geçirmişim. Senin yanına gelmek için iyileşmemi bekliyorduk. Artık iyiyim ve kızımı yanımızda istiyorum.” Yaşadıkları çok ağırdı. Ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum.

“ Ailenle gitmek istiyor musun güzel kızım?” Müdüre’nin sesiyle onlara baktım. Ne söylemem gerekiyordu? Gerçek ailem karşımdaydı ve beni istiyorlardı. Onlara şans vermem gerektiğini söyleyen tarafımı dinledim.

“ İstiyorum.” Handan Hanım’ın gözlerindeki parıltı kararımın doğru olduğunu gösteriyordu.

Ne olursunuz beni yanıltmayın…

Loading...
0%