Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@thebookscupcake

Duru Vural ( Saral)

Hayatın tepetaklak olduğu anlar vardır. Ben ne yaşıyorum, ben bunu neden yaşadım dersiniz. Hayatınızın mahvolduğu ânlar da vardır, yorum bile yapamazsınız. Hayatım tepetaklak da olmamıştı. Direkt mahvolma evresine geçmişti. Hayatımın yarısının geçtiği bu kilerde yere oturmuş ve dizlerimi kendime çekmiştim. İnsanın düşünmeye çok vakti oluyordu. Eğer bu durumdaysanız hayatınızın her anını düşünerek geçirirdiniz.

Ta ki düşüncelerinizin gerçeklik algınızı ele geçirdiğini anlayana kadar.

Saat kaç bilmiyordum. Bir önceki gün akşam yemeğinden beri bu kilerdeydim. Hiçbir yardımcımızda cesaret edip çıkartamıyorlardı. Onların benimle konuşmaları dahi yasaklanmıştı. Anneme göre lanetliydim. Onların evlerine gönderilmiş bir lanet...

Karnım açtı. Yemek yememiştim. Uyuyor uyanıyor ama aynı yerimde durmaya devam ediyordum. Belki de burada olduğumu unutmuşlardı. Varlığımı da unuttukları gibi. Histerik bir kahkaha attım. İsyan etmemeye çalışsam da bir yerden sonra Allah'a istemsizce sitem ediyordum. Bu ailede doğmak kaderim olmamalıydı.

Ailemin beni buraya tıkma sebebi ayva hoşafı yemek istemememdi. Ben ayva yiyemezdim. Alerjim vardı. Babam bunu bildiği halde ısrar etmiş arkasından da tokat atmıştı. Sürekli yaptığı şeyler olduğu için alışmıştım. Bedenim yadırgamıyordu ama kalbim acıyordu. Alışmak bir insana verilebilecek en büyük cezaydı halbuki.

" Baba alerjim var yiyemem. Lütfen vurma artık." Bunu bile dedirtmişti bana. Şansız günümdeydim. Saçımdan sürükleyerek kilere atmıştı ardından da. Daha doğrusu tıkmıştı.

Kapının kilit sesini duyduğumda odaya az da olsa ışık girdi. Gözümü almıştı. Uzun süre ışıksız bir ortamda bulunduktan sonra ışık, insanın canını acıtıyordu. Belki de bu da bir işkence yöntemiydi. Babamın her türlü olaydan kendince işkence yöntemleri çıkartabileceğini biliyordum, deneyimleniştim.

Kiler tamamen aydınlığa kavuştuğunda yüzümü buruşturdum. Annem elinde tuttuğu anahtarla yüzüme bakıyordu.

" Kalk, hazırlanman gerekiyor. Birazdan hastaneye gideceğiz." Yerden destek alarak ayağa kalktım. Tüm uzuvlarım ağrıyordu. Annemin yüzüne anlamayan bakışlarımla baktım.

" Hastaneye niye gidiyoruz?" Oflayarak arkasını döndü. Ona anne dememi bile istemiyordu. Hayatlarında bu kadar yoktum. Var ama bir o kadar da yok…

" Hastanede karışmış mısın neymiş bende anlamadım. Gidince öğreneceğiz işte. Uzatma da git giyin." Başımı sallayıp odama doğru adımladım. Annem de arkamdan yürüyordu.

Odaya girip pantolon ve kısa kollu tişört aldım elime. Hızlı bir şekilde giyinip saçlarımı salık bıraktım. Babam olacak adam sert çektiği için gün geçmesine rağmen hâlâ daha saç diplerim acıyordu.

Odadan çıkacağım sırada annemle göz göze geldim. Bana ilk kez sıcak bir şekilde baktı ama bunun altından başka bir olay çıkacağı belliydi.

" Umarım karışmışsındır. Zaten seni sevmiyordum. Kurtulmuş olacağım. Yeni bir kız falan da istemiyorum. Ne halt ederse etsin. Boşayacağım o babanı da tabii eğer babansa. Yeni bir hayat yeni bir aile istiyorum." Yüzümü buruşturdum. Yeni bir hayatı hak eden varsa o da bendim. Yaşamayı bile hak etmiyorlardı bence.

" Hayatına kim girerse girsin senden anne ondan da baba olmaz. Toksik ilişkileriniz lütfen size kalsın." Yürek yemiştim. Karıştırma işi yoksa ve gerçekten de onların kızıysam yeni bir dayak yiyeceğim kesinleşmişti.

Anne müsbettesi üzerime doğru yürüdüğü vakit elimi vücuduma siper ederek geriye sendelemesini sağladım. Kolum zaten mordu. Bir de yenisi eklensin istemiyordum.

" Bence enerjini akşama sakla. Malum daha çıkmamız gerekiyor." Somurtarak arkasını döndüğü gibi odamdan çıktı. Beraber aşağı indiğimizde evin çalışanı kapıyı açıp çıkmamızı sağladı. Evden çıkıp araya doğru yürüdük. Koruma hızla kapıları açtı. Annem öne ben de arkaya bindim.

Yol boyu ikimizde konuşmadık. Anladığım kadarıyla babam bizi hastanede bekliyordu. Özel Saral hastanesinin önünde durduk. Derin bir nefes aldıktan sonra korumayı beklemeden kapıyı açıp indim. Annem bilerek korumanın kapısını açmasını beklemişti. Arabadan indiğinde göz devirdim.

" Bazen elinin tutmadığını unutuyorum." Akşam yiyeceğim dayak gittikçe artıyordu ama ilk kez içimden susmak gelmedi.

" Duru sen güzel bir dayağı hak ettin ama dua et ki hastaneye geldik." Hastane girişinde bir sürü kişi vardı. Gencinden yaşlısına. Annem çantasını açıp içinden fondöten çıkardı. " Şunu iyice sürelim. Baban yaraları kapatın diye mesaj attı." Dişlerimi sıktım. İyi aile pozu keseceklerdi. Arabanın dibinde milletin bize bakmasını umursamadan fondötenin kapağını açıp eline biraz sıktı. Arkasından da çantasına koydu ve gözden sünger çıkarttı. Kolumun mor kısımlarına bilerek bastıra bastıra süngere aldığı fondöteni yaydırdı. Canımın acısıyla inledim.

" Sus da güzelce sürebiliyim." Allah umarım belanızı verir diyerek beddua okudum. Bugünden bugüne bir kere beddua etmemiş ben beddua ettim.

Aynı işlemi yanağımdaki morluğa da sürdü. Babamın tokat attığı yer morarmıştı.

İşi bittiğinde gülümseyerek yüzüme ve koluma baktı. Ardından çantasından çıkardığı ıslak mendille elini temizledi ve yere attı. Şaşkınlıkla yüzüne baktım. Bu yaptığı şehri kirletmekten başka bir şey değildi.

" Elimden kaydı. Sana zahmet çöpe atıver kızım." Gözlerimi gözlerine dikerek yerden mendili aldım ve sağımda kalan çöp kovasına attım. Bunu o dedi diye değil de yer kirlenmesin diye yapmıştım. Yanına döndüğümde beni beklemeden girişe doğru yürümeye başladı.

Binadan içeri gireceğimiz sırada bize bakan iki kişiyi gördüm. Birbirlerine çok benziyorlardı. Omuz silktim. Annem çekinmiyorsa benim umurumda değildi.

Çağrıldığımız Doktor'un odasının önüne geldiğimizde derin bir nefes aldım. Annem olacak kadın göz devirdikten sonra kapıyı çalmadan içeri girdi. Şaşkınlıkla yüzüne bakan tek kişi ben değildim. Odaya girdiğim an şaşkınlığım iki katına çıktı. Çünkü içeride hemşireyle birlikte dokuz kişi vardı. Ne oluyordu burada?

" Ah işte benimde biricik kızım geldi. Gel babacım. Hemşire Hanım birazdan senden kan alacak." Bu konuşan benim babam mıydı? Donmuş vaziyette ona bakıyordum. Odadaki kimseyi incelememiştim. Annem koluma girerek babama doğru yürüttü. Beni ortalarına alacak şekilde oturttular.

" Kocacım kızımız biraz utandı. Tüm şaşkınlığı ve şımarıklığı da bundan. Evden çıkarken de sakarlığı tuttu. Kolunu kapıya çarptı." Kolumdaki morluğa sebep buluyordu. Aklınca kendilerini aklayacaklardı. Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. Odanın kapısı bir kez daha açıldığında girişte gördüğüm iki oğlan içeri girdi.

" Oğlum sonunda geldiniz. Sizin şu sigara bağımlılığınızı ne yapacağız biz?" Karşımda oturan kadın endişeyle oğullarına bakıyordu. O da annem gibi başkalarının yanında annelik yapan bir kadın mıydı? Yoksa gerçekten de seviyor muydu çocuklarını?

Kadın ona baktığımı fark ettiğinde gülümsedi. Benziyorduk. Garip bir şekilde bayağı benziyorduk hatta. Yanında oturan kocası da beni süzüyordu. Bakışlarımı anneme çektiğimde onunda diğer kıza baktığını gördüm. Sevgi dolu gözlerle...

Normalde olsa umursamayacağım bir şeydi ancak canım yanmıştı. Bana bir kez bile böyle bakmayan kadının ona bu şekilde bakması canımı yakmıştı. Kapı bir kez daha açıldı. Bu sefer içeri Doktor girdi. Üzgün gözlerle yüzümüze bakıyordu. Yerine geçip oturdu ve ellerini masasında kavuşturdu.

" Sizi buraya neden çağırdığımızı biliyorsunuz. On yedi sence olan bir karışıklık yüzünden burada bulunuyorsunuz. Hastane o zamanlar Özel Saral Hastanesi değildi. Ben eski kayıtları incelerken fark ettim bu hatayı. Sizden çok özür diliyorum ancak karışıklık olma ihtimali çok yüksek. Kanlarınızı alıp DNA' larınıza bakmamız gerekiyor. Özür dileriz." Bahsettiği şey hayatımın mahvolmasıydı. Vücudumda bir sürü yara açılmasının sebebiydi. Bu kadar basit bahsetmesi ağırıma kaçtı.

" Bence sonuç belli ama siz genede testi yapın tabii." Konuşan annem ile göz devirdim.

Bu kadınının annem olma ihtimali cidden yoktu. Hayatı boyunca mutlu olmamasını diledim.


Loading...
0%