Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@thebookscupcake

~~~~ Birkaç Saat Önce / Saral Malikanesi ~~

Demirkan Saral ellerini alnına bastırmış vaziyette aldığı telefonu düşünüyordu. İlk başta birisinin eşşek şakası yaptığını düşünmüştü ama durum farklıydı. Arayan kişi bizzat resim de göndermişti. Saatlerce aynı resme bakmıştı Demirkan Saral. O kızın kızı olma ihtimali yüksekti. Karısına benziyordu. Derin bir nefes aldı. Onu arayan kişi çocukların karıştığını ve kızlarının Ayça olmadığını söylüyordu. Oğulları Ayçayı sevmiyordu zaten ama bu durum kalbinin sıkışmasına sebep oldu.

" Baba sen iyi misin?" Küçük oğlu Hazar yanına geldiğinde gülümsemeye çalıştı. Kuşkusuz ki oğlunun duygusuz birisine dönüşmesine Ayça sebep olmuştu. Ona şimdi nasıl derdi kardeşin o kız değilmiş diye.

" İyiyim oğlum. Herkesi çağırır mısın? Konuşmamız gereken şeyler var." Hazar babasının tepkisine şaşırdı ama ne tepki vermesi gerektiğini bilemedi. Başını sallamakla yetinip salondan ayrıldı.

Bir süre sonra tüm Saral ailesi salonda toplandılar. İçlerinden sadece Ayça ortalıkta yoktu.

" Ayça nerede?" Kızı eve uğramasını çok sevmiyordu zaten ama en azından nerede olduğunu bilseler iyi olacaktı.

" Baba ben onu arkadaşına bıraktım. Zorla beni kendisine şöför yaptı." İkizlerden Arın konuştuğunda Demirkan Saral, yutkundu. En büyük oğulları ikizdi. Arın ve Anıl. Arın daha duygusaldı ama Anıl duygusuzdu. Kardeşleriyle bile çok konuşmazdı ama severdi onları.

" Tamam, oğlum. Onun olmaması daha iyi zaten. Konuşmamız gerekiyor." Demirkan Saral ona gelen telefonu ve gönderilen resmi anlattığında herkes şok olmuş vaziyette dinliyordu adamı. Itır Saral sarışın küçük kızı gördüğü vakit anlamıştı gerçek kızının o olduğunu.

" Nerede? Kızım nerede Demirkan? Görmek istiyorum. Kızıma götür beni." Emir annesini bu şekilde görmeye dayanamıyordu. Elini omzuna koyup sakinleştirmeye çalıştı.

" Kızın haberi yok Itır. Ailesinin bile haberi olduğunu sanmıyorum. Hastaneyi aradım. Onları arayacaklar." Anlattıkları Demirkan Saral'a ağır gelmişti. Çok konuştuğunu ve yorulduğunu düşünüyordu.

Kızı sandığı kişi kızı değildi. Ailesi bunca sene bir hiç uğruna parçalanmıştı. İkizleri konuşmuyordu. Hazar duygusuz birisine dönüşmüştü. İçlerinden belki de sadece Emir eski neşesini korumuştu ama onunda içinde dönen fırtınaları kimse bilmiyordu.

" O kızı eve getirmeyeceksiniz baba. Güvenmediğim birisini eve sokmam. O da Ayça gibi çıkacak. Kardeşlerimi daha fazla bitirmenize izin vermiyorum. O kız gelirse eğer eve kardeşlerimi de alıp giderim." Bora ilk kez konuşmuştu. Düşündükçe düşünüyordu ama bir kez daha aynı şeyleri yaşayamazdı.

" İnsanlar aynı değildir abi. Bunu en iyi sen bilirsin. O kıza bir şans vermezsen pişman olacaksın. Ayça'nın bize yaptığını başka birisine de sen yapma." Hazar abisine baş kaldırmayı sevmese de böyle bir konuda söz hakkı olduğunu düşünüyordu.

" Abim haklı Hazar. Sadece bir konuda haklı değil. Nötr kalalım ve karakterini izleyelim. Evimden gitme niyetinde değilim." Saral erkekleri ikiye bölünmüş durumdaydı. Demir ve Hazar şans verelim kafasındaydı ancak Dinçer, Emir, Arın ve Anıl muallaktaydı. Bora ise ailesinin dağılmasını istemiyordu artık.

Herkes farklı bir şekilde davranacağını beyan etmişti. Itır Saral ise ağlıyordu. Yıllardır kızı sandığı kişinin kızı olmayışına, oğullarıyla arasını açmasına sebep oluşuna ve gerçek kızından uzak kaldığı on yedi yılına ağlıyordu.

" Kimse ön yargılı davranmayacak! Siz çocuk değilsiniz. En küçüğünüz on yedi yaşında ve o kızın neler yaşadığından bir habersiniz. Kalbinizi kırmak istemiyorum. Abi olun. Ha abi olmayacaksanızda karışmayın!" Demirkan Saral son diyeceğini dedikten sonra ayaklandı ve son bir kez karısıyla oğulların baktı.

" Hastaneye gidiyorum. Gelmek isteyen gelebilir. Sadece biriniz Ayça'yı gittiği yerden alsın. Onunda gelmesi gerekiyor."

Saral erkekleri başlarını sallayıp ayaklandılar. Bora Ayça'yı almaya giderken diğer erkekler babalarıyla birlikte arabalara dağıldılar. Itır Saral ise ağlamaktan şişen gözlerini silmeden kocasının arabasına bindi.

~~~~~~~ Şimdiki Zaman ~~~~~~~~

Duru Vural ( Saral)

Benimle bir karışan diğer kıza baktım. Alaylı dolu ifadesiyle etrafını süzüyordu. Hiç de iyi bir hava almamıştım. Yüzümü ekşittim. Kenardan annem kolumu sıktığında acıdan dişimi sıktım. Moraran kolumu tutuyordu.

" Çek elini!" Annemin eli kolumdan kaydığında karşımda oturan adamın bize baktığını gördüm. Öfkesi herkesi yakacak türdendi. Yanımda oturan kadın ve adamı bitirmek ister gibi duruyordu.

" Hayırdır Demirkan? Kızımıza dokunurken de mi sana soracağız?" Babam olacak adam nefretle bakıyordu karşısında oturan adama. Yanındaki kadın ağlıyordu. Eliyle yüzünü kapatmaya çalışsa da başarılı olamadı. Onları görünce gözüm doldu.

" Benim ya da başka birisinin kızı da olabilir önemli değil. Senin bu şekilde zarar vermen büyük sonuçlara yol açacak. Unutma ki hastanenin hemen yan tarafında karakol bulunuyor. Buradan çıkışta oraya gitmemizi istemezsin diye düşünüyorum." Babamın sesi kesildi.

Zafer edasıyla gülümseyerek baktım Demirkan denen adama. Umarım ailem çıkarlardı da kurtulurdum bu insanlardan. Hafif öksürük sesi geldiğinde Doktor'a baktım.

" İsterseniz kanları alalım. Sonuçlar birkaç saate çıkar zaten." Başımı salladım. Hemşire ilk benden kan aldı. Arkasından da diğer kızdan aldılar. Hemşire odadan çıktıktan sonra kız arkasına yaslanarak bacak bacak üzerine attı.

" Babacığım gerçeği söyleyelim bence artık." Demirkan'a baktığımda gözleri sinirle parlayarak kızına baktığını gördüm ama kız babasına değil babama bakıyordu. Ne olduğunu anlamıyordum.

" Doktor bize müsaade et!" Babamın sesiyle Doktor odadan çıktı. Neler olduğunu anlamak adına etrafıma bakındım. Ayça denen varlık bir şeyler saçmalıyordu ve bu hiç hoş değildi. Babama gülümsüyordu. Babam o kıza karışılık veriyordu.

" Neden?" Titreyen sesimi bastıramadım. Dolan gözlerimle gözlerinin içine baktım. Vücudum ağırlaştı. Annem olacak kadın elini omzuma bastırdı. Yüzündeki sahte gülümsemeyle gözlerimin içine bakıyordu. Elini çektiğinde babamın koluna girdi. Geriye doğru adımlamaya başladığım vakit bir bedene çarptım. Arkamı dönüp kime çarptığıma bile bakamayacak kadar üzgündüm.

" Şöyle ki Ayça bizim kızımız. Yaklaşık olarak yedi senedir bu gerçeği kendisi de biliyor hatta. Bazen asıl görmeniz gereken şeyi göremiyorsunuz. Gözünüzü açmanızı öneririm sevgili Saral sakinleri." Babam sırıtarak yüzümüze bakıyordu. Daha doğrusu direkt kime bakıyordu bilmiyorum ama vücudum titremeye başladı.

Panik atağım vardı benim. Kaldıramazdım bu kadarını. Arkamı döndüğümde çarptığım kişiyi gördüm. Bana benzeyen bir oğlandı. Bana çok benziyordu. Yutkundum ve kenara çekilerek odadan çıktım. Koşabildiğim kadar uzağa koştum. Hastaneden çıktım. Daha fazla gidemeyeceğimin farkındaydım. Girişin önündeki banklardan birisine oturdum.

Ellerimi dizlerime yasladım. Öylece karşımda duran ağaca bakıyordum. Göğsüm hızla inip kalkıyordu. Panik atağım tutacağını belli etmişti. Sakin ol Duru diyerek telkin etmeye devam ettim kendimi. Sakin olup sağlam kafayla düşünmem gerekiyordu.

Saatler geçti. Bana doğru yürüyen gölgeyi gördüm. Yanıma gelen kişi elini uzattı. Başımı havaya kaldırdığımda tanımadığım bir çocuğu gördüm. Siması tanıdıktı ama kim olduğunu bilmiyordum. Elini sallayarak ısrarını sürdürdü.

" Tutabilirsin. Seni yemem. Sonuçlar çıkmış. Herkes seni bekliyor." Umarsızca omuz silkip uzattığı elini tuttum. Ayağa kalktığımda elimi kurtardım. Bu kadar temas yeterdi. Kısa anlığına dokunmak bile elektrik çarpmışa dönmeme sebep olmuştu.

" Sonuçlar zaten belli değil mi? O adamın söyleyeceğini söylediğini sanıyordum." Kaşları havalanırken girişe doğru yürümeye başladık. O önde ben arkasında yürüyordum ama dalgındı.

" Baba demedin." Duraksadım. Durduğumu görünce o da durdu. Ellerimle oynamaya başladım.

" Babam değilmiş. Hepimizi kandırmışlar. Ona baba demek babana hakaret etmek anlamına geliyor." Derin bir nefes aldım. Gözümde biriken yaş akmak için can atıyordu. Çaktırmadan gözümü sildim. Elini omzumda hissettim.

" Her ne sonuç çıkarsa çıksın bu saatten sonra yalnız değilsin Duru. Seni bulmuşken hele hiç değilsin. Hadi abicim yanlarına gidelim." Başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım. Gözleri parlıyordu. İlk kez kalbimden geçeni yapıp karnından sarıldım. Boyu uzundu.

Saçlarımda hissettiğim eliyle yavaş hareketlerle okşadı. Daha sonra saçımı burnuna götürüp kokladı. Bana bu kadar yakın hissettirmesi normal miydi? Bir abi gibi hissettiriyordu. Tanımadığın birisine böyle hissedebilir miydin?

" Neden bana böyle davranıyorsun? Tanımıyorsun bile." Başımı karnından çekip gözlerine baktım. Eli hala daha saçımdaydı. Yüzündeki gülümsemesi hiç solmadı. Sıkı bir şekilde kendisine çekip sarıldı. Başımın üzerine öpücük kondurdu. Daha sonra beni kendisinden uzaklaştırdı.

" Çünkü hissediyorum. Sen benim kardeşimsin. Bunu gözlerinde gördüm. Ne kadar sevgiye aç olduğunu gördüm Duru. Diğerleri görmesin onlar kör ama ben gördüm. Senin tek abin bile olurum. Onlar ne derlerse desinler umurunda olmasın. Artık gitmemiz gerekiyor. Bizi bekliyorlar." Elini uzattığında yüzüne baktım.

" Adını dahi bilmiyorum. Adın ne?" Gülümsemesi genişledi.

" Anıl. Ama sen sadece abi de. Arın'ın çıldırması gerekiyor. İlk bana abi dediğini duyduğu vakit yüzünün alacağı şekli merak ediyorum." Dediği kişi kimdi bilmiyorum ama elbet öğrenirdim. Başımı sallayıp elini tuttum. Bu sefer ürkmedim. İçim sıcacık oldu.

Yürümeye başladığımız sırada önümüzde bir beden belirdi. Bu geriye doğru yürürken çarptığım kişiydi.

" Abi?" Anıl abiye bakarak konuştuğunda bakışlarım Anıl abiyi buldu. Karşısındaki çocuğa bir tuhaf bakıyordu. Çocuk ise hem abisine hem de kenetli elimize bakınıyordu.

" Yürü abicim. Geldik zaten. Girelim içeri." Çocuk ensesini kaşıdı.

" Abi içeri girmeseniz daha iyi. Sonuçları öğrendiler. Babam şu an -" Bakışlarını yüzümde gezdirdi. " Babasını dövüyor. Daha doğrusu o adamı dövüyor işte. Kadın babama saldırmaya kalktığında da annem saldırdı bu sefer kadına. Anlayacağın etraf curcuna şu an." Bana öfkeli bakıyordu. Ben bir şey yapmamıştım oysa. Yutkundum. Abimin elini bırakarak odaya adımladım. Arkamdan geldiklerini fark etmiştim. Aralarında fısıldaşıyorlardı.

Kapıyı açtığımda hemen yan tarafımda duvara çarparak kırılan süs ile yerime çakıldım. Kıl payı sıyırmıştı vücudumu. Şaşkınlıkla olan bitene baktım. Ayça denen kız elinde tuttuğu diğer süsü biyolojik babamın kafasına atmak için hazırında bekliyordu. Gözlerim irice açıldı. Şaka mıydı bu kız?

Arkasından erkek çocuklarından birisi elindeki süsü aldı. Kız nefretle bakıyordu oğlana. Doktor üzüntüyle olan bitene baktı.

" Yeter artık durun! Polis çağırmak zorunda kalacağım." Adamın sesiyle herkes bir anda sus pus oldu. Eskiden annem olacak kadın annemin saçındaki elini çekti. Baba müsveddesi de babamın yakasını bıraktı.

Evet, onları anne baba olarak kabullenmiştim. Bunun sebebi karşımda duran anne baba olamayan insanlardı. Onların anne baba olmaması gerekiyordu. Daha sonra bakışlarım Ayçayı buldu. Tam da onlara layık bir kızdı. İçi kötülük doluydu. Bunu bize neden yaptıklarını bilmiyordum. Tek bildiğim şey yitip giden on yedi yılımdı.

Kendi yıkımıma şahit oluyordum. Bu yaşımda yaşadıklarıma daha fazla dayanamadım. Vücudum yılların vermiş olduğu yükle yana doğru devrildi. Birisi tutmuştu ama göremeyecek kadar baygındım.


Loading...
0%