Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@thebookscupcake

Sakin kalmam gerekiyordu. Elim ayağım birbirine girmişti sinirden. Beni burada zorla tutamazlardı. Buna hakları yoktu. Sinirden gülmeye başladığımda kapım tıklatıldı.

" Girme!" Dizlerimi kendime çekerek duvar dibine oturdum. Kafamı dizlerimin arasına gömdüğümde kapı açıldı. Girme demiştim. Neden laftan anlamıyorlardı? Başımı kaldırdığımda tepsiyle göz göze geldim. Kaşlarımı çatarak yemek dolu olan tepsiye baktım.

" Yemen gerekiyor. Doktorun söyledi. Güçten düşmüşsün." Demirkan Bey'i görünce yutkundum. Onlara söylediğim onca şeye rağmen yemek getirmişti. Elini uzatarak sabırla tutmamı bekledi. Çok düşünmeden uzattığı eli tutarak ayağa kalktım ve odadaki koltuğa oturdum. Demirkan Bey tepsiyi önümdeki masaya bıraktıktan sonra yanıma oturdu.

" Konuşmak ister misin?" Yemek yerken konuşmayı sevmezdim.

" Hayır." Çatala batırdığım taze fasulyeyi ağzıma attım. Çok güzel olmuştu. Çok severdim. İştahla yemeğimi yedikten sonra peçeteyle ağzımı sildim. Öksürük sesi geldiğinde sağıma baktım. Demirkan Bey hala buradaydı. Onun varlığını unutmuştum.

" Yediğine göre artık konuşabiliriz." Bağdaş kurarak sırtımı koltuğa yasladım.

" Ne konuşacağız? İstenmediğimi mi? Gerek yok buna. Duyacağımı duydum. Anlayacağını anladım. En azından evde bir kileriniz yok." Son dediğimle derin bir nefes aldım. O evde ne yaşadığımı bilmiyorlardı. Bilmelerini de istemiyordum gerçi. Gerek yoktu buna.

" Kiler mi? Anlamadım. Kiler ne alaka kızım?" Omuz silkip ayağa kalktım.

" Siz tepsiyi götürür müsünüz yoksa ben mi götüreyim. Uyumak istiyorum. Yemek için teşekkür ederim." Sıkıntılı bit nefes alıp ayağa kalktı ve tepsiyi eline alarak kapıya yöneldi. Çıkacağı sırada durarak bana baktı.

" Duvarların var. Bunu anlayabilirim ama bizi bile isteye itmeni anlayamam. Eğer onların sana olan davranışlarından yakınıyorsan onlar gibi davranma. Bir farkın olsun kızım." Kapıyı açıp çıktı ama içimde bir şeylere dokundu.

Ben o oğlanlara kızarken onlar gibi mi davranıyordum? Işığı kapatıp yatağa girdim. Gözlerimi yumdum. Dolan gözlerimi umursamayarak akmalarına izin verdim. Canım çok yanmıştı. Onlarında canını yakmak istiyordum ama neden benimki daha çok yanıyordu?

Doğan her güneşte hayır vardı. Şimdi de karanlığımı aydınlığa çevirecektim. Bunu kendime borçluydum.

*******

Sabah olduğunda esneyerek kollarımı iki yana açtım. Yataktan kalkıp örtüyü düzelttikten sonra üzerimi değiştirip aşağı indim. Sofra kurulmuştu. Boş yer sadece senin yüzünden diyen çocuğun yanıydı. Oflayarak yanına oturdum.

" Günaydın çocuklar." Itır Hanım yaraları sarmaya çalışıyordu ama ondan bir çaba görmemiştim. Tek dediği kızım yapma, kızım gitme demekti ama neden yanıma gelip konuşmuyordu?

Herkesle birlikte bende günaydın dedim. Domatesle pek bir aram yoktu. Sevmezdim. Tabağıma domates almadan diğer kahvaltılıklardan koydum ve hızlıca yedim. Bugün haftanın ilk günüydü. Normal şartlarda okula gitmem gerekiyordu. Kendi okulum epey uzaktaydı. Bakışlarımı Anıla çevirdim. Adam akıllı sadece onunla konuşabiliyordum burada.

" Buraya en yakın otobüs durağı nerede?" Anıl kafasını kaldırdığında yüzüme baktı.

" Otobüs ne alaka?" Omuz silktim.

" Okula gitmem gerekiyor. Malum buraya biraz uzak." Anıl kaşlarını çatarak babasına baktı.

" Baba? Söylemedin mi kıza?" Bakışlarım bu sefer Demirkan Saral'a kaydı.

" Neyi söylemesi gerekiyor?" Itır Hanım kocasına döndüğünde başını iki yana salladı.

" Bakma öyle Itır! Aklımdan çıktı ne yapabilirim? Dinçerin durumunu biliyorsun akıl mı kaldı?" Dinçer kafasını kaldırdığında ben ne alaka der gibi baktığına eminim.

" Söylemeyi unuttum kızım kusura bakma. Seni Saral kolejine aldırttık. Artık Hazar ve Emir ile aynı okula gideceksiniz. Hatta aynı sınıfa aldırttım sizi. Emir abin bir sene sınıfta kaldığı için üçünüz aynı sınıftasınız." Şaşkınlıkla yüzüne baktım. Emir hangisiydi acaba.

" Baba sen şaka mısın? Bizi cidden aynı sınıfa mı aldırttın? Bir de abin diyorsun. Abisi değilim ben onun." Anlaşılan hastanede söylenen çocuktu Emir. Göz devirdim ona.

" Seninle aynı sınıfta olmak için o kadar can atıyorum ki inanamazsın. Hatta diyorum ki abi diye sesleneyim sarılayım ona." Alaylı konuşmamı anlamıştı. Bozulmuş gibi bir ifadesi vardı.

" Bir dakika ona abi diyemezsin. Senin ilk abi diyeceğin kişi ben olacağım." Anılın sesiyle gülümsedim. Haklıydı. Burada abi diyebileceğim tek kişi oydu.

" Haklısın. Tek sana o sıfatla seslenebilirim."

Kahvaltımızı ettikten sonra yola çıktık. Bora denilen şahıs bırakıyordu okula. Arabadan indiğimizde Emir umursamadan önden yürüdü. Hazar garip bir şekilde benimle bir yürüyordu. Yürürken bir anda ayağım taşa takıldı. Düşer gibi olunca Hazar koluma girerek düşmemi engelledi.

" İyi misin?" Başımı salladıktan sonra kolundan çıktım.

Beraber sınıfa girdiğimizde Emir ile Hazar'ın yan yana oturduklarını gördüm. Boş yer bakındım ama sadece bir oğlanın yanı boştu. Oraya doğru adımladığım an kolumdan çekildim ve dengemi sağlayamadığım için yeri boyladım. Çok sert düşmüştüm. Kalçam çok acıyordu. Acıyla inledim.

" Ops! Kusura bakma ama orası dolu. Başka birisinin yanına oturman gerekiyor tatlı kız." Sinirden ağlamak istiyordum. Gözümü yumduğumda ayağa kalkmak için hamle yaptığım an canımın acısından kalkamadım. Hayır beni düşüren kızı da göremiyordum.

" Ayça! Sen ne yaptığını sanıyorsun?" Biri belimden destek vererek ayağa kalkmamı sağladı. Kafamı kaldırdığım an belimden tutan Emir'i gördüm.

" İyi misin?" Başımı zoraki bir şekilde salladım. Hazar ise Ayçaya bağırıyordu. Bu kızın burada ne işi vardı? Sinirden güldüm.

" Kendini beni düşürerek mi yüceltiyorsun? Bu kadar mı alçaldın? Hayır mutlu da değilmişsin ki bu evde. Derdin ne?" Ayça Hazardan kurtularak yanıma geldi ve dibimde belirdi.

" Saral ailesinden kimin canını yakarsam yakayım mutlu olurum. Fark etmiyor. Sen de artık bir Saral olduğuna göre nasibini alacaksın." Ayça sırıtarak yanımdan geçeceği sırada acıyan kalçama öyle bir yandan vurdu ki acıyla bağırdım. Kalçasıyla kalçama vurmuştu geçerken. Tekrar düşeceğim sırada Emir kendi bedenine yasladı bedenimi.

" Neler oluyor abi? Bu kızın burada ne işi var?" Hazar nefretle giden Açaya bakarken Emire konuşuyordu. Yürümek için hamle yaptığım an havalandım. Emir kucağına almıştı. Dakka bir gol bir dedikleri bu olsa gerek. Bildiğin derse başlayamadan sakatlanmıştım.

" Ne yapıyorsun ya indirsene beni!" Emir dinlemeyerek sınıftan çıkmak için hareketlendi ve arkasına döndü.

" Hazar eşyaları al gel. Bir de abimi ara bizi alsın. Hastaneye gidelim." Hazar başını salladıktan sonra Emir beni okulun çıkışına doğru götürdü.

" İndirsene beni. Belin ağrımıyor mu? Yürüyebilirim farkında mısın?" Çok konuşmuştum. Emir bir anda indirince dik durmaya çalıştım. Adım attığımda kalçamda hissettiğim acıyla inledim. Sendelediğimde tekrar havalandım.

" Gördüğün gibi yürüyemiyorsun. Konuşma artık." El mahkum sustum.

Hazar geldikten kısa bir süre sonra Bora'nın arabası girişe yanaştı. Hazar arka kapıyı açtığında Emir beni kucağına çekerek oturttu. Hazar ön koltuğa geçmişti. Bora arabayı çalıştırdıktan sonra aynadan arkaya baktı.

" Size ne oldu?" Gözümü kapatıp canımın acısını düşünmemeye çalıştım. Ama arabayı sarsttıkça canım daha çok yanıyordu.

" Ayça, abi. Sınıfa girer girmez Duruyu ittirdi. Kız fark etmediği için yere kalçasının üstüne düştü. Ezik var sanırım yürüyemiyor. " Hazar konuşuyordu ama Bora iyice hız yapmaya başlamıştı. Acıyla inledim.

" Anladım sevmiyorsun ama yavaş sür. Zaten kalçamın üzerine oturamıyorum. Canımı daha çok yakma Allah aşkına. Eve gidince söyle ne diyeceksen." Bora konuşmadı ama bakışlarından anladım anlayacağımı. Mahçup olmuştu. Beni hastaneye yetiştirmek için hız yaptığını bakışlarından anlamıştım.

Araba durduğunda Emir'in kucağında hastaneye taşındım. Beni odaya aldıklarında kalçama baktılar. Morarmıştı. Doktor ezik olduğunu. Bir süre üzerine tam anlamıyla oturmamam gerektiğini söyledi. Onun haricinde krem yazmıştı. Eve tekrar geldiğimizde bu sefer yürüyerek geldim kapının önüne. Kapı ben çalmadan açıldığında elim havada kaldı çünkü kapıda Ayça vardı.

Ağlamış gibi duruyordu. Yanağı kızarıktı. Ne olduğunu anlamıyordum. Geriye çekildiğinde Itır Hanım'ı gördüm. Bana çok tuhaf bakıyordu. Hazar ve Emir arkamdan içeri girdiler.

Artık salondaydık. Bora bile şaşkındı. Beklemiyordu o kızın burada olmasını. Demirkan Bey kafasını iki yana sallayarak yanıma geldi.

" Sana onlar gibi olma demiştim. Nasıl Ayçaya dokunabilirsin? Ona vurmaya cüret edersin? Üstelik ona dediğin her şey çok ağır. İyi biri olmasa da bunu hak etmemişti." Ayça zafer dolu gülümsemeyle yüzüme bakıyordu.

İçim acıdı. Buruk bir gülümsemeyle baktım yüzlerine.

" O hak etmez ama ben ederim. Sende haklısın baba." Ona bilerek şimdi baba demiştim. Çünkü kendisini içimde bir nevi bitirmeye yaklaştırmıştı. Arkamı dönerek sadece Hazar ve Emire baktım.

" Ben odadayım." Yavaş adımlarla elimi kalçama koyarak merdivenlere yöneldim. O sırada Hazar yanıma gelerek koluma girdi. Diğer eliyle de belime destek verdi.

" Sana inanamıyorum baba. Her şeyi berbat ettin. Kendi ellerinle kaybettin kızını." Emir bile benim yanımda yer almıştı.

Savaş istiyorlarsa savaşırdım. Hiçbir zaman kaçan kişi olmayacaktım.

Odama girdiğimde Hazar kendi odasına gitmişti. Yüzümde gülümseme oluştu. Cebimden telefonumu çıkarttığımda mesajlara girdim ve babama kalp attım sadece.


********

İyi olduğuma kanaat getirdikten sonra Emir ön koltuğa oturmuştu. Hazar ise yanımdaydı ama bana çok yaklaşmamıştı. Bora ise arabanın dikiz aynasından bana bakıp duruyordu. Ona yalnızca göz devirdim.

Telefonumu elime aldığımda mesajlar kısmından Demirkan Saral yazan kısma girdim. Ona durumu anlatan kısa bir mesaj çektikten sonra anında yanıt geldi.

“ Evde zaten şu an. Aklı sıra kendisini acındırarak sana yüklenmemizi sağlayacak. Merak etme o iş bende. Yalnızca eve geldiğinde dediklerime alınma babacım. Hiçbiri gerçek düşüncelerim değil çünkü.” Mesajı okurken sırıtmadan edemedim.

Ayça’nın nasıl bir kız olduğunu anlamıştım tabii ki de. Kolay pes edeceğimi sanıyorsa eğer avucunu yalayabilirdi.

 

Loading...
0%