Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1.bölüm sara gittiğinde

@thegonul

Soğuk kalpler kadar soğuk bakışlara sahibim.Buzdan duvarların içinde frost da sıradan firtınalı bir gündü.pencerenin kösesindeki oturma köşeme oturuyordum.Hava giderek ağırlaşıyor. her an pencereme çarpan rüzgarın şiddeti artıyordu.ilk damlalar yere düştüğünde,toprak suyu emmişti gökyüzü çatırdamaya başlamıştı.Kulaklarım uğuldama ve esinti sesleri sanki dibindeymiş gibi duyuyordu.aniden patlayan gük gürültüsü kasabayı derin bir sessiliğe gömdü: sanki doğanın kendisi bile gürültü karşısında suslun kalmıştı. köşe de oturan gen çift yeni doğan bebeği birden ağlamya başlamış.karşpı komuşumuz yaşlı bayan martin çay içtiği sırada fincanını düşürüp kırmış ve hizamda yaşayan huysuz eski emekli bir savcı olan bay wilson mızmızlanıp homurdanmıştı.rüzgar ağaçların dallarını hışırdatıyor.yaprakları savurarak dan ettiyordu. yağmur her saniye hizla şiddetleniyor.büyüh damlalar yere çarptığında küçük su birikintileri oluşturyordu.sokak lambaları solgun ışıkları yağmur damlalarının arasındaki titrek bir şekilde psarlıyor gölgeler suyun içindeki yansımaları birleşerek tuhaf şekiller oluşturuyordu.oturduğum yerden odamın baktığı sokağı rahatlıkla görebiliyordum.Evlerin çatıları ve pencerelerinde yağmurun ritmik sesi yanılanıyordu.Bacalardan çıkan duman rüzgarla birlikte savrulup kayboluyordu.Cadde boyunca uzanan kaldırım taşları suyla kaplanmış ve parlıyordu .yağmur şiddetli rüzgarla birleştiğinde sanki gökyüzü yeryüzüne doğru eğilmiş ve tüm öfkesini boşaltıyormuş gibi bir his uyandırıyordu.Kafamın içi gibi hissettiriyordu.Şimşekler gökyüzünü anlık aydınlatıyor ardından gelen gök gürültüsü kulakları sağır edercesine patlıyordu. Her şimşekte karanlık anlık bir ışıkla aydınlanıyor ve ardından tekrara kasvetli karanlığa gömülüyordu.Fırtınanın ortasında doğanın gücünün karşısında insanların ne kadar küçük ve çaresiz olduğunu hissetmek mümkündü.Kasabanın merkezinde bulunan iki katlı küçük evimiz pencerelerin buğulu camları ardından camı buğu yapan nefeslerim eşleiğinde sokağı izliyordum. içerdeki soğukluk ve sessizlik dışardaki kaosun daha sakin haliydi.Fırtanalı havaları eskiden çok amam çok severdim. Arka bahçemize çıkar tarfta kalan ormana atlar ve damlaları hisederek hızlıca koşmayı severdim.Şaçlarımın rüzgarda uçuşmasını yağmurda ıslanmasını severdim. o fırtanalı gecelerde korkdım.Her gök gürültüsünden sıçrayıp titredi.böyle gecelerde birlikte uyurduk o gitdiği kaybolduğu günden beri böyle yağmurlu günlerden nefret ederim Battaniyenin içine biraz daha saklanıp yanağımı pencereme yasladım yağmurlu günlerde nefret etmemin ikim-nci sebebi astığım kayıp ilanlarının ıslanıp mahvolmasıydı.elim yerçekime yenik düştüğünde ve bana ait olan çerçevinin elimden kaydığını anlamamıştım.Son anda yakalığım çerçeve fotoğrafı barından tarafı dönüktü.çerçeviyi iki elimin arasında sıkı ttuttum fırtınalı akşamlar bana iki şeyi çok net hatarlatı birincisi sara ile son saçma kavgamız ikincisi onun kaybolduğu akşam üstünü sinirle soludum ama son kavgamızı defalarca düşünmeden edemiyordum. her ayrıntı bir kanıt niteliğdeydi.kaybolduğu gün büyük bir önem taşıyordu Gözlerimi kapatmam keskin hafızamın o lanet akşamı gözlerimin önünde sahnelenmesi için yeterdi "mary " sesi yalvarırcasına çıkıyordu gözleri bitkindi " yemin ederim ki bilerek yapmamdım .özür dilerim mary " "özür dilemen hatanın lafını telafi etmiyor sara "diye tısladım elimde tuttuğum kırık çerçeve gözüne sokarcasına gözterdim diğer elimde seninle olan fotoğraf vardı sana eşyalarıma dokunma demiştim sakarsın ve her şeyi kırıp dökersin sara'nın dolu dolu olmuş gözleri daha fazla dayanamdı taştı "özür dilerim mary yanaklarına akan gözyaşlar çenesine kadar süzülüyordu artk diyebileceğim tek kelime buydu.

Loading...
0%