Yeni Üyelik
16.
Bölüm

Şeytanların Gölgedeki Eğitimi

@thegundiyer

Bölüm 28: Şeytanların Gölgedeki Eğitimi

 

Gökyüzü Kenti’nden uzak, okulun karanlık kanadı şeytanların eğitim alanına ev sahipliği yapıyordu. Bu bölüm, kasvetli bir atmosfere sahipti; duvarlar koyu taşlardan yapılmış, tavanı karanlık bir sisle kaplıydı. Yine de burada işlenen dersler, karanlığın sadece yıkım olmadığını, aynı zamanda strateji, zeka ve kontrol gerektirdiğini gösteriyordu.

 

Cenk, ders aralarında her zaman olduğu gibi en yakın arkadaşlarıyla oturuyordu: Kaan, Efe, Arda, ve Rüzgar. Bu dört şeytan, Cenk’in etrafında toplanan güçlü bir grup oluşturuyordu.

 

Ders Öncesi Sohbet

 

“Bu sabahki gölge çağırma dersi fazla sıkıcıydı,” dedi Kaan, koltuğuna yayılırken. “Hocanın eski hikayelerini dinlemekten bıktım.”

 

Efe, bir gölge bıçağı çağırarak havada çevirdi. “Gölge çağırmayı beceremeyenler için sıkıcı olabilir,” diye alay etti.

 

Arda gülerek katıldı. “Kaan’ın hala kendi gölge yaratığını çağırmayı beceremediğini hepimiz biliyoruz. Belki bir dahaki derste sadece bir gölge kedisi çağırabilirsin!”

 

“Çok komiksiniz,” dedi Kaan, yüzünü ekşiterek. “Peki ya sen, Cenk? Hocaların sana nasıl iltimas geçtiğini fark etmiyor musun? Herkesin gözü üstünde.”

 

Cenk, sessizce oturup arkadaşlarının konuşmalarını dinliyordu. Gözleri biraz uzaktaydı, düşünceleri başka bir yerde gibi görünüyordu.

 

“Evet, Cenk,” diye araya girdi Rüzgar. “Son derslerde karanlık enerjiyi o kadar rahat kontrol ediyorsun ki herkes bunu konuşuyor. Ama yine de fazla ciddi oluyorsun. Biraz eğlenmeyi öğrenmelisin.”

 

Cenk, hafif bir gülümsemeyle cevap verdi. “Ciddi olmaktan başka çarem yok. Gücümü kontrol etmek, sandığınız kadar kolay değil. Yanlış bir hamle yaparsam, hem kendime hem de başkalarına zarar verebilirim.”

 

Arda, omzunu silkerek, “Belki de bu yüzden hep yalnızsın,” dedi. “Biraz risk almayı dene.”

 

Ders: Karanlık Taktiği ve Strateji

 

Arkadaş grubu, konuşmalarını bitirip dersliklerine geçti. Bugünkü ders, Karanlık Taktiği ve Strateji üzerineydi. Bu ders, şeytanların yalnızca güçlerini değil, zihinlerini de keskinleştirmek için tasarlanmıştı.

 

Hocaları, keskin bakışlı ve ciddi bir yüz ifadesine sahip Profesör Karus’tu. Profesör, sınıfa girdiğinde ortam bir anda sessizleşti.

 

“Dikkat edin!” diye gürledi Karus. “Bugün, gölge savaşının en önemli ilkelerini öğreneceğiz. Güçlü olmak yetmez; düşmanınızı zekanızla alt etmelisiniz. Karanlık sadece bir silah değildir; aynı zamanda bir zırh ve strateji aracıdır.”

 

Dersin ilk kısmında, öğrenciler karanlık enerjiyi bir sis şeklinde yayarak bir savunma alanı oluşturmayı öğrendiler. Daha sonra bu sisin içinde gölge yaratıklarını hareket ettirme taktiklerini denediler.

 

Cenk, enerji yayma konusunda diğerlerinden daha yetenekliydi. Karanlık sisi kontrol ederken, onu o kadar yoğunlaştırdı ki, sis içinde hareket eden gölge yaratıklar tamamen görünmez hale geldi.

 

“Harika bir teknik,” dedi Karus, Cenk’e bakarak. “Ama dikkat et. Enerjiyi aşırı yoğunlaştırırsan, kendi görüş alanını da kaybedersin.”

 

Cenk, başıyla onaylayarak biraz daha dikkatli davranmaya başladı.

 

Ders Arası Tartışma

 

Ders arasında, grup yeniden bir araya geldi.

 

“Enerji yayma işinde iyisin, Cenk,” dedi Efe. “Ama taktiksel savunma kısmı biraz zayıf kalıyor. Düşmana alan bırakmamak için gölgeleri daha geniş kullanmalısın.”

 

Cenk, Efe’ye dönüp hafifçe gülümsedi. “Haklısın. Ama benim tarzım daha çok saldırıya yönelik. Zamanla geliştireceğim.”

 

Rüzgar, şaka yollu bir ifadeyle, “Ah, o kadar mükemmelsin ki bir açığını bulduğumuzda hemen savunmaya geçiyorsun,” dedi.

 

Son Ders: Enerji Mührü

 

Günün son dersi, Enerji Mührü idi. Bu, karanlık gücün bir kısmını bir objeye ya da belirli bir alana hapsetmek için kullanılan ileri düzey bir teknikti.

 

“Bu ders, yeteneğinizi kontrol etmekle ilgilidir,” dedi Karus. “Gücünüzü bir mühre hapsedemezseniz, bu güç sizi kontrol eder.”

 

Cenk, diğer öğrencilerden farklı olarak, karanlık enerjisini bir taşa hapsetmeyi başardı. Ancak bu teknik, herkes için aynı derecede kolay değildi.

 

“Zor bir ders,” dedi Kaan, başarısız bir denemeden sonra. “Ama bir gün gölgelerimle herkesi şaşırtacağım!”

 

Cenk, arkadaşına hafifçe gülerek, “Önce şu gölge kedisini çağırmayı öğren, sonra konuşuruz,” dedi.

 

Şeytanların Gücü ve Birliği

 

Dersler sona erdiğinde, grup günün yorgunluğuyla bir araya geldi. Şeytanların gücü her zaman bireysel gibi görünse de, birlikte olduklarında daha da güçlü bir bağ oluşturuyorlardı. Cenk, içten içe arkadaşlarının bu rahat tavırlarından hoşnuttu. Ancak bir yandan da kendini onlardan farklı hissediyordu.

 

Bu derslerin ve sohbetlerin arasında Cenk’in içindeki karanlıkla olan mücadelesi devam ediyordu. Arkadaşları onun yalnızca yüzeydeki güçlü halini görebiliyordu; ama kimse içindeki fırtınanın farkında değildi. Yine de bu ortam, onun için bir tür kaçış noktası gibiydi.

 

Karanlık kanatta, meleklerin ışık dolu dünyasına inat, şeytanlar kendi gölgelerinin içinde hem eğleniyor, hem savaşıyor, hem de büyüyorlardı.

 

Loading...
0%