@thegundiyer
|
Bölüm 17: Kara Orman’a Giden Zorunlu Adım
Melda, derin uykusunun ortasında, kafasında karanlık ve ışık arasındaki savaşı hissediyordu. Luci’nin sinsi sesi yavaşça zihnine nüfuz etti, adeta içindeki her düşünceyi kontrol edercesine.
“Melda, uyanmalısın… Kara Orman’a gitme zamanı geldi. Işığın orada seni bekliyor… sadece bana güven.”
Melda’nın gözleri yavaşça açıldı. Hemen kalktı ve adımlarını sessizce attı. Bedeni, kendi iradesi dışında hareket ediyordu. Melda’nın zihni karanlıkla aydınlık arasında gidip gelirken, Luci’nin hipnotik etkisi altına giren zihin ve beden, kara ormanın karanlıklarına doğru yürümeye başladı. İçindeki ışığın gücüyle değil, karanlığın gölgesinde, Luci’nin çağrısına boyun eğerek ilerliyordu.
O sırada, Lale birden uyanarak, odada Melda’nın yatak boş olduğunu fark etti. Gözleri hızla odanın köşelerinde gezindi ve Melda’yı bulamadı. Endişeyle, Sude’yi uyandırmaya çalıştı.
“Sude, Melda nerede?” diye fısıldadı, telaşla.
Sude gözlerini açtı ve hemen oda çevresine bakındı. “Onu… bulamıyorum. Olamaz… nereye gitmiş olabilir?”
Lale, panik halinde gözleriyle odadaki karanlık köşeleri tarayarak “Kesinlikle bir şeyler yanlış. Hemen aramalıyız!” dedi.
Selin ve Defne de uyanmışlardı ve hemen aralarındaki sessiz endişeyi fark ettiler. Melda’nın geceyi bir anda terk etmesi alışılmadık bir durumdu.
“Melda… bu gece farklı. Bunu hissetmiyorum,” dedi Defne, sesinde bir korku vardı.
Sude hızlıca kalkarak, “Hayır! Melda kesinlikle bir yere gitmek zorunda kalmaz. Hadi, peşinden gidelim!” diyerek adımlarını hızlandırdı.
Kızlar, Melda’nın izini sürmeye başladılar. Hızla okuldan çıkıp, okulun bahçesinin ötesindeki orman alanına yöneldiler. Zihinsel bir huzursuzluk Melda’nın izini takip etmelerine sebep oluyordu.
Lale, “Bu bir felaket! Kara Orman’a gitmek, okuldaki en büyük ihlaldir!” diyerek kızları uyarıyordu, ama Melda’nın adımları onlardan çok daha hızlıydı.
Kızlar, yavaşça onun peşinden giderken, Melda’nın yalnızca Kara Orman’a doğru yöneldiğini fark ettiler. O kadar derin bir karanlık vardı ki, aralarındaki mesafe açıldıkça, Melda’nın hareketleri gittikçe daha da garipleşiyordu.
“Sadece peşinden gitmemiz gerek. Melda durmazsa, biz de onunla gitmek zorundayız,” dedi Selin, yüzündeki korkuyu gizleyemeyerek.
Kızlar, hızla ilerlediler. Kara Orman’a doğru adım adım yaklaşırken, Melda’nın figürü giderek silikleşen bir gölge gibi uzaklaşıyordu. Karanlığın yavaşça derinleşen boşluğuna giden yolu izlemekten başka bir şey yapamıyorlardı.
“Melda!” diye bağırdı Sude, ama Melda ne duyuyor, ne de duruyordu. Zihninde sadece Luci’nin sesi vardı. “Geri dönme, Melda. Burada seni bekliyorum, seni karanlıkta bekliyorum.”
Ormanın sınırına yaklaşıldığında, Melda duraksamadan kara ormanın derinliklerine adım atmaya devam etti. Arkadaşları onu takip ederken, kaybolmaya başladılar. Artık sınırları aşmak zorundaydılar, çünkü okul kurallarına göre Kara Orman’a girmek yasaktı ve bu, büyük bir ihlaldir. Ama durdurulamayacak kadar güçlüydü.
Lale, Selin ve Sude bir araya geldiler, adeta kaderin zorunlu bir parçası gibi Melda’yı takip etmek zorunda kaldılar. “Melda,” diye fısıldadı Lale, “burası yasak bir bölge. Geri dönmelisin.”
Melda, hiç tepki vermedi. İçindeki karanlık güç, her geçen saniye daha da kuvvetleniyordu. Luci’nin çağrısı, Melda’yı adeta etkisi altına almış, adımlarını yönlendirmişti.
Kızlar, Kara Orman’a girmekten başka çareleri olmadığını fark ettiler. Okul kurallarını çiğnemek, onları büyük bir cezayla karşı karşıya bırakabilirdi. Ancak, Melda’nın durumunu göz önünde bulundurduklarında, geriye tek bir seçenek kaldı: Onu yalnız bırakmak ve Kara Orman’a girmemek.
Ancak bu, onlara hiçbir şekilde uygun görünmedi. İçlerindeki bağ ve dostluk onları harekete geçirdi. “Biz Melda’yı yalnız bırakmayız!” dedi Sude, kararlı bir şekilde. “Onunla birlikte bu yolu geçmeliyiz.”
Defne, kara ormanın derinliklerine bakarak, “Hadi, o zaman! Birlikte bu karanlıktan çıkalım!” dedi ve adımlarını hızlandırdı.
Kızlar, korku ve endişe içinde, birbirlerini destekleyerek Kara Orman’a girdiler. İçerisi, tüyleri diken diken eden bir sessizlikle doluydu. Melda’nın gittiği yoldan ilerlerken, kara ormanın karanlık köşelerinden birer birer sinsi fısıldamalar yükseliyordu.
Gecenin karanlığında, okul kurallarına karşı gelerek Melda’yı takip etmeye devam ettiler. Ancak ne kadar ilerleseler de, Melda’nın adımlarını daha fazla kontrol edemiyor ve karanlığın her geçen saniye onları daha da içine çektiğini hissediyorlardı. Geriye dönüş yoktu.
|
0% |