@thequeenofdreams_
|
23 Ocak 2023 Pazartesi Yıldız'dan "Yıldız, vardık güzelim." Gözlerimi zorlukla açtığımda hastaneye gelmiş olduğumuzu gördüm. "İyi misin?" "İyi gibiyim. "Gerindim. "Saat kaç?" "Sekiz buçuğa geliyor. Sıranı alır, geçer otururuz." Başımı salladım. Arabadan indiğimizde Ege omzuma ceketi bıraktı. Onun koluna girdim ve beraber hastane kapısından içeri girdik. Kardiyoloji bölümüne girdikten sonra Ege beni doktorun kapısında bırakıp sıra almaya gitti. Sonunda ismim televizyonda gözüktüğünde Ege geliyor mu diye baktım. Geliyordu. Bir an önce onun omzuna başımı koyup sıram gelene kadar dinlenmek istiyordum. Yanıma oturduğunda başımı omzuna yasladım. "Çıkınca güzel bir yerde kahvaltı yapalım mı güzelim?" Gülümsedim. "Oluur." "Kendine gelmiş olursun hem." Başımı salladım. "Şu sıra bir gelsin de." 15 dk sonra Doktorun odasından çıkıp kan verme bölümüne geldik. Sonucun öğleden sonra çıkacağını söylemişlerdi. "Güzelim, sonucu ben gelip alırım, sen kendini yorma, olur mu?" Kaşlarımı çattım. "Ege zaten benim yüzümden derslerinden oldun! Daha fazla zorlama!" Ege öfledi. "Saçmalama! Gerekirse hiçbir zaman gitmem, senin yanında kalırım hep." Tebessüm ettim. "İyi ki varsın." Bana bakıp gülümsedi. "Sen de güzelim, sen de." Kan verme sıram geldiğinde kısa süre içinde kanımı verdim ve aşağı indik. Tam hastane kapısından çıkıyorduk ki "Ege!" diye bir ses duydum. Bir kız sesiydi... Sesin geldiği yöne döndüğümüzde kızıl saçlı bir kız bize doğru geliyordu. Olamaz! Rakip çıktı... Şükür ki koluna girmiştim. Umarım sevgili olduğumuzu anlardı! Kız yanımıza geldiğinde birdenbire Ege'ye sarıldı. Ben gözlerimi büyüttüğümde Ege hızla kızdan uzaklaştı. "Ay Egeee, ne çok özlemişim seni!" Ege zorla gülümsedi. "Merhaba Müge." dediğinde Müge bana dönüp gözlerini kısarak bana baktı. "Sen kimsin?" Hah, kıza bak be! Asıl sen kimsin?! "Yıldız ben, Ege'nin sevgilisi oluyorum." deyip yapmacık bir şekilde gülümsedim. Kız kaşlarını kaldırdı ve o da yapmacık bir şekilde gülümsedi. "Ben de Ege'nin liseden bir numaralı arkadaşıyım(!)"dedi arkadaş kelimesine vurgu yaparak. Daha sonra Ege'ye döndü ve koluna dokundu. "Eee? Nasıl gidiyor Ege?" dediğinde kaşlarımı çattım. Şükür ki Ege kolunu Müge'den çekip konuştuğunda rahatladım. "İyi ne olsun. Sen nasılsın?" "Ben de aynıyım be Egeciğim! Biliyorsun, hastayım." Ege gözlerini devirdi. "Müge, çok ciddi bir şeymiş gibi konuşuyorsun. Ama değil! Abartmaktan vazgeçmeyecek misin?" Müge kahkaha attı. "Ay Ege bir alemsin! Her neyse, sen neden buradasın?" "Yıldız'ın kontrolü vardı, son günlerde iyi değildi. Onu getirdim." Şaşkınlıkla bana baktı. "Sırf onun için okulundan mı olsun yani?!"dedi bana bakıp yüzünü buruşturarak. "Müge doğru konuş! Eğer bir daha buna benzer şeyler söylersen affetmem seni!" Müge gözlerini kırpıştırdı. "Tamam, sakin ol. Şimdi nereye gidiyoruz?" "Sen nereye?" dedim sinirli bir şekilde. Ege de artık kusura bakmasındı. Açmıştı iyice kendini ve bana karşı nefretini de göstermişti. Kim olursa olsundu, istediğimi söyleyecektim! Ege benim sevgilimdi ve bunu yapmaya da hakkım vardı! Müge kıkırdadı. "Ben Egeyle kahvaltıya gitmeyi düşünüyordum aslında..." "Müge, dediğin şeyi bir düşün önce. Sevgilisi olan arkadaşına(!) sevgilisinin yanında kahvaltı teklif ediyorsun. Hem de baş başa! Ne dediğinin farkındasındır umarım!" dedim sitemle ben de arkadaş kelimesine vurgu yaparak. Müge kaşlarını kaldırarak bana baktı ve Ege'ye döndü. Ege başını iki yana salladı. "Yıldız gayet haklı. Şimdi zaten fazlasıyla yorgun ve hâlsiz. Sinirini bozarak onu yormamanı tavsiye ediyorum." Müge sinirle güldü ve bana döndü tekrar. "Öyle olsun. Ama yanlış kişiye bulaştın Yıldız, Haberin olsun!" "Sen ne hakla tehdit edebiliyorsun onu? Ne hakla! Müge bak sınırlarımla oynuyorsun!" Kolundan tuttum Ege'nin. "Ege, tamam, gidelim haydi." Ege parmaklarını parmaklarıma geçirip elimi sımsıkı tuttu ve Müge'ye gösterdi. "Bu eller hiçbir zaman ayrılmayacaklar! Hiçbir zaman!" dediğinde tebessüm ettim. Seviyorum bu adamı! Hem de çok! El ele tutuşarak yürüyüp arabanın yanına vardığımızda kapımı açtı. Bindiğimde kapımı kapattı ve o da yanıma geçti. Kapıyı çarptığında derin derin nefesler aldı. Sinirliydi ve böyle yola çıkmamalıydık. "Ege." Bana döndüğünde aklıma gelen şeyi yaptım. Cesurca alt dudaklarını dudaklarımın arasına aldım. Şaşkınlıkla donup kaldığında dudaklarını öpmeye başladım ve ellerimi ensesine götürdüm. Şaşkınlığını üzerinden attığında belimden tutup kendine çekti beni ve o da dudaklarımı öpmeye başladı. Ayrıldığımızda tebessüm edip yanaklarımı okşadı. "Seni seviyorum Yıldız'ım." "Ben de seni seviyorum." deyip yanağına bir öpücük kondurdum. Sonra neşeyle konuştum. "Haydi gidelim de kahvaltımızı yapalım." Gülümseyerek arabayı çalıştırıp otoparktan ayrıldı. Yolda ilerlerken konuştu. "Seni çok güzel bir yere götüreceğim." Kaşlarımı kaldırdım. "Nereyeee?" Kıkırdadı. "Sürpriz." 10.00 sıraları Arabadan inip etrafa hayranlıkla baktım. Ege elimi tutup restorana yöneldiğinde memnuniyetle arkasından yürüdüm. Bir masaya yöneldiğimizde Ege'ye gülümsedim. Her şey hazırdı bile. Önümüzdeki manzaraya hayranlıkla bakarken Ege beni sandalyeye oturttu. Mutlulukla kahvaltımızı ettikten sonra restorandan ayrıldık ve tekrar yola çıktık. 2 saat sonra Eve vardığımızda Ege arabayı apartmanın yanına park etti. Arabadan ayrılıyordum ki Ege kolumu tuttu. Ona döndüğümde dudaklarını birdenbire dudaklarıma bastırdı. Şaşkınlığımı üstümden atıp ona karşılık verdikten sonra ne olduğunu anlamadan kendimi onun kucağında buldum. Kollarımı boynuna doladım ve öpüşümüzü derinleştirdim. Dudaklarımdan ayrıldığında boynuma bir öpücük kondurdu. "Ege." diye fısıldadım zorlukla. Son kez dudağıma tutkulu bir öpücük kondurduğunda gözlerimi açtım ve gülümsedim. "Eve gitmemiz lazım." Kıkırdadı. "Evet güzelim. İnelim haydi arabadan." Kucağından indiğimde o arabadan indi. Derin bir nefes aldım ve yelledim kendimi. Daha sonra utanmamaya çalışarak indim arabadan. Cumartesi günkü tutkulu o anımızdan beri iki gün içinde benzer anlar yaşamaya başlamıştık. Ama Ege hiçbir zaman beni hiçbir şeye zorlamamıştı. O da biliyordu. Her şey doğru zamanda olmalıydı. Asansöre bindiğimizde bizim kata bastı. O sırada ben de anahtarlarımı çıkarıyordum. "Berna teyzeler pastanede mi?" Başımı salladım. "Evet, Yağız da oraya geçecek. Ben de az ders çalışırım." Başını salladı. Bizim kata gelince ikimiz de asansörden indik. Anahtarla kapıyı açtıktan sonra yanağına bir öpücük kondurdum. "Görüşürüz sonra." "Görüşürüz canımın içi." Gülümsedim ve içeri girip kapattım kapıyı. Banyoya girip sıcak bir duş aldım. Banyodan çıkıp sweatimi giydim ve altıma da gri taytımı geçirdim. Saçlarımı kurutup taradıktan sonra topuz yaptım. Çoraplarımı da giydikten sonra oturup derslerime çalışmaya başladım. Birkaç saat ders çalıştıktan sonra dinlenmek için telefonumu elime almıştım ki Meltem'in mesajını gördüm. Yarım sat önce göndermişti. Gönderen: Kırmızı Başlıklı Kız Dağ evindeyken bazı şeyler oldu. Konuşmamız lazım. Müsait misin? Kaşlarımı kaldırdım. Ne olabilirdi ki? Hızla mesaj yazdım. Gönderilen: Kırmızı Başlıklı Kız Gel hemen. Ders çalışıyordum o yüzden geç gördüm. Mesajı atıp mutfağa geçtim ve çayın suyunu koydum. Bir süre geçtikten sonra çayı demledim. Ardından zil çaldı. Meltem gelmiş olmalıydı. Kapıyı açtığımda Meltemle gülümsedik birbirimize ve sarıldık. Kapıyı kapatırken onu salona gönderdim ve mutfağa gidip çaylarımızı kupalara koydum. Salona geçip kupanın birini ona verdim ve yanına oturdum. "Anlat bakalım." Derin bir nefes aldı. "Onur beni öptü." Gözlerimi büyüttüm. "Oha! Bu kadar hızlı mı?" Ofladı. "Kapa çeneni ve beni dinle." Olanların tümünü ve hissettiklerini anlattıktan sonra ağlamaya başladı. "Ben salak gibi Yankı için ağlarken o omzunda beni teselli ediyormuş. Ona kendimi nasıl affettireceğim ben Yıldız?" "Bilemezdin ki canım benim!" "Ama..."Burnunu çekti. "Ben ona kendimi affettiremezsem onunla nasıl beraber olabilirim. Üstelik hâlâ ona karşı ne hissettiğimi bilmezken." Gülümsedim. "Her şey yerli yerinde Meltem. Sen Onur'a karşı ne hissediyorsan ben de Ege'ye karşı onu hissediyorum." Bana baktı gözlerini kırpıştırarak. "Gerçekten mi?" Başımı salladım sevecenlikle. "Aynen öyle. Sen bana güven. Gör bak, çok mutlu olacaksın." deyip elini okşadım. O sırada kapı çaldı. Hızla gidip baktım. "Hoşgeldiniz." "Hoşbulduk kızım." deyip elime eczane poşetini tutuşturdu. "Ege verdi. İçine de not bırakmış." Gülümsedim. "Sağ ol anneciğim." Odaya poşeti bırakıp Meltem'in yanına döndüğümde Yağız Meltem'in kucağında oturuyordu. "N'apıyorsunuz siz bakalım bensiz?" Yağız kucağıma atladığında yanağına sulu bir öpücük kondurdum. "Ege abi seni öpmemi söyledi." dediğinde gözlerimi büyüttüm. Aynı anda Meltem kıkırdadı. "Seninki haber de gönderiyor artık." Ofladım. Yağız yanağını öptüğünde sarıldım ona sımsıkı. "Haydi bakalım üstünü değiştir. Ben de yemeği hazırlayayım." O odasına gittiğinde Meltem ayağa kalktı. "Bizimkiler de gelmek üzeredir Yıldız. Ben gideyim." Gülümsedim. "Tamam canım." Onu kapıya kadar yolcu ettim. Birbirimize iyi akşamlar diledikten sonra da evden ayrıldı. Yine ailemle akşam yemeğimi yedikten sonra bir film açtık ve ailecek güzel bir gece geçirdik. |
0% |