@thequeenofdreams_
|
24 Şubat Cuma 2023 Meltem'den Onu özlemiştim... Onu o kadar çok özlemiştim ki eğer düşünmeyi bırakırsam ona koşa koşa gidecektim. Ama olmuyordu, sürekli düşünüyordum, sürekli olumsuz senaryolar geçiyordu kafamdan. Bir ay olmuştu. Tam bir ay... Onunla vakit geçirirken gerçekten ona ne kadar bağlandığımı fark etmemişim, onu ne kadar sevdiğimi fark etmemişim. Sadece onunla vakit geçirmiş, sorgulamamıştım hiçbir zaman kendimi. Hiçbir zaman onsuz ne yapacağımı düşünmemiştim. Çünkü o hep vardı... "Meltem, daldın gittin yine." Bana seslenen Yıldız'a döndüm. "Anlamadım ne dedin?" Başını iki yana salladı. "Git ve onu sevdiğini söyle. Anlamadığım şey: neden bu kadar bekliyorsun?" Ofladım. "Korkuyorum Yıldız. Eğer gerçekten onu sevmiyorsam duygularıyla oynamış gibi olacağım. Ve ben onu kaybetmek istemiyorum. Bundan, bu olasılıktan deliler gibi korkuyorum." Gülümsedi. "Âşıksın işte. Âşıksın. Sana ne dedim? Sen Onur'a karşı ne hissediyorsan, ben de Ege'ye karşı onu hissediyorum." "Bundan emin misin Yıldız, gerçekten mi?" Başını salladı heyecanla. "Adım gibi eminim. Lütfen Meltem, sen de artık mutlu ol. Bu zamana kadar üstüne gelmediyse bil ki kendini sorgulamana izin vermiş. Sence bu kadarı yeter değil mi?" Yutkundum. "Yeter mi sence gerçekten?" Başını salladı. "Evet, gerçekten yetti!" Kıkırdadım. "Tamam,sakin ol." Ofladı. "Tamamdır o zaman. Ege mesaj attı, Damla abla kahve içmeye çağırıyormuş. Sen de bugün son kez düşün. Ama bu gerçekten son olsun." dedi ayağa kalkarken. Ben de onunla beraber kalkıp onu kapıya kadar eşlik ettim. Sarılıp öptüğümde gülümsedi. "Mutlu ol artık Meltem, sen de mutlu ol." Gülümsedim. "İyi ki varsın." "Sen de bebeğim." Gece 00.00 sıraları Pencereden durmuş öylece denize bakıyordum. Resmen İstanbul'un şubat ayındaki soğuğunda açık giyinecek kadar delirmiştim. Ve tam olarak ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Yıldız haklıydı. Ben Onur'a âşıktım. Ben Onur'u seviyordum. O benim diğer yarım gibiydi. Peki ne yapmam gerekiyordu? Ani bir kararla ayağa kalktım ve hızla dolabını açtım. Üstüme giyecek güzel bir şeyler buldum. Ses çıkarmadan ablamın araba anahtarını alıp evden ayrıldım hızla. Arabaya bindiğimde son sürat gazladım. Kalbim deli gibi çarpıyordu ve umarım her şeyin sonunda mutlu olurdum... 1 saat sonra Arabadan inip kapıyı kapatırken eve baktım ve titrek bir nefes aldım. Her tarafım titriyordu. O kadar heyecanlıydım ki kalbimi kontrol etmekte güçlük çekiyordum. Kapıyı çaldığımda evden bir süre ses gelmedi. Salonun ışığı açıktı. Kapıyı tekrar çaldığımda diğer taraftan ayak sesleri duyuldu. Geliyordu... Kapı açıldığında bana şaşkınlıkla baktı. "Meltem! Bu saatte ne yapıyorsun burada?!" Yutkunup zorlukla konuştum. "Sana geldim." Onur gözlerini kırpıştırdı. Kararlılıkla onu içeri itip ben de girdim ve kapıyı kapattım. Sonra ona döndüm. Beni dört yıl beklemişti. Şimdi eğer beni kabul etmezse ben de onu bekleyecektim. Sabırla... "Onur... Ben artık dayanamıyorum..." Gözlerimden yaşlar akmaya başladığında gözlerimi kapattım. "Seni özledim." Yanaklarımda sıcacık ellerini hissettiğimde başımı eline yasladım. "Söylesene." dediğinde gözlerimi açıp ona baktım ve gülümsedim. "Seni seviyorum." Gülümsemesi genişledi. Utancımı saklamak için hızla dudaklarına kapandım. O da istekle bana karşılık verdiğinde kucağına aldı beni. Mutfağa geçip beni masaya oturttuğunda kollarımı boynuna doladım ve onu uzun uzun öptüm. Özlemimi gidererek, sevgiyle öptüm. Çünkü ben ona deliler gibi âşıktım. Çünkü ben onu çok seviyordum. Ve bundan sonra onsuz bir saniyem bile olmayacaktı. Yanımda olmasa bile kalplerimiz bir olacaktı. Ayrıldığımızda alınlarımızı birbirine dayadı. Güldük. "İnanamıyorum. Seni dört yıl bekledim. Ve içimde bir gram umut yoktu..." "Şş bahsetme bunlardan, lütfen." deyip dudaklarını kavradım tekrar. Kısa süre sonra tekrar ayrıldığımızda ona sımsıkı sarıldım. O da başını boynuma gömüp iyice kokladı beni. "Bu kokuya kavuşmanın benim için ne kadar güzel bir hediye olduğunu biliyor musun?" "Tahmin edemem. Çünkü sen beni çok güzel sevdin ve ben de çok kördüm." Saçlarımı okşadı ve boynumu öptü. "Evet ama sakın suçlama kendini. Adı üstünde geçmiş, hepsi geride kaldı güzelim. Bundan sonra sen ve ben yok, biz varız artık." Mutlulukla sarılmaya devam ettim. "Bence bu akşam gitme, yarın kahvaltını yapar öyle çıkarsın." Ayrıldım ve üzüntüyle ona baktım. "Eğer kalırsam erken kalkmak zorundayım. Ablam işe nasıl gidecek?" deyip kıkırdadım. Başını salladı. "Haklısın." Yanağıma bir öpücük kondurdu. Beni kucağında odasına taşırken başımı omzuna koydum. İnsanın sevdiğinin kokusu uykusunu getirebilir miydi gerçekten? Getirebilirmiş. Galiba gerçekten sevmek, sevilmek neymiş, ben bunu Onurla öğreniyordum. Beni yatağa yatırdığında ona baktım merakla. "Sen nerede yatacaksın?" "Misafir odasına kalırım güzelim, içini rahat tut." "Eğer rahat olmazsan bana söyle lütfen." Alnımdan öpüp üstünü örttü. "Emriniz olur hanımefendi. İyi geceler, benli rüyalarınız olsun." Kıkırdadım. "Sana da benli rüyalar." Odadan çıktığında resmen onun kokusuyla dolu odasında gözlerim kapanmak için deliriyordu. Ben de onları zorlamadım ve huzur dolu bir uykuya daldım. Ertesi Gün Saat 7.00 sıraları "Meltem, güzelim." Yanaklarımdaki elleri hissetmemle gözlerimi açtım ve bana gülümseyen Onurla göz göze geldim. Biz sevgiliydik... Onur benim sevgilimdi... Ben onun sevgilisiydim... Anladık, sevgilisiniz ,anladık!!! Ben onu seviyordum, ben ona âşıktım... O da bana âşıktı... Harekete mi geçsen artık, çocuğun yüzüne bön bön bakıyorsun aptal! Sen bana aptal mı dedin?! Ne yapabilirsin ki?! İç sesimi susturup Onur'a baktım gülümseyerek. "Günaydın." "Günaydın sevgilim." Gülümsemem genişledi. Bana sevgilim demişti... Sevgilim demişti bana... Demişti bana... Yahu yeter! "Meltem, güzelim iyi misin?" Onur'un sesiyle kendime geldiğimde hızla doğruldum ve etrafına bakındım. Olduğum yer Onur'un odasıydı. Resmen tüm kokusu odaya sinmişti. İç ses haklıydı, bu koku beni sarhoş etmiş, aptallaşmıştım! Başımı salladım. "İyiyim, sadece bazı durumlara alışkın değilim." Güldü ve saçlarımı okşadı. Daha sonra yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Kalbim sınırlarını zorluyordu. "Belki de şimdiye kadar hiç böyle hissetmediğindendir. Ne dersin?" deyip daha çok yaklaştırdı yüzünü ve saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Konuşsam dudaklarımız değecekti. Ama diyecek bir şey yoktu ki, resmen heyecandan ne yapacağımı şaşırmıştım. Dudaklarımı dudaklarının arasına aldığında ellerimi yakasına götürdüm ve karşılık verdim. Bir eli yanağımı okşarken diğer eli de belimdeydi. Beni kendine daha çok çektiğinde titreyen ellerimi ensesine götürdüm ve onu öpmeye devam ettim. Ayrıldığımızda yanağıma bir öpücük kondurdu. Yutkunup başımı göğsüne dayadım. "Şey... Benim gitmem lazım." "Tamam güzelim. Aşağıda bir şeyler hazırladım. Ye, ondan sonra gidersin." Başımı salladım ve başımı göğsünden kaldırıp ben de yanağına bir öpücük kondurdum. "İyi ki varsın." dedim yanaklarını okşarken. Dudakları iki yana kıvrıldı. "Sen de güzelim, sen de." 💙💙💙 Kahvaltıdan sonra Onurla vedalaşıp arabaya bindim ve eve doğru yola koyuldum. Yaklaşık bir saat sonra vardığımda siteye girdim ve arabayı apartmanın önüne park ettim. Arabadan inip eve çıktığımda daha kimse uyanmamıştı. Rahatlıkla anahtarı vestiyere asıyordum ki ablamın bana seslenmesiyle çığlık atıp anahtarı yanlışlıkla yere düşürdüm. Dudaklarımı ısırıp ablama baktığımda ablam kollarını kavuşturmuş, tek kaşını kaldırmış sorgularcasına bana bakıyordu. "Neredeydin sen dün gece?" Boğazımı temizledim. "Şey... Onur'daydım." Kaşlarını kaldırdı. Ablam Onurla olan olayı biliyordu ve buna kızmamıştı çünkü Onur'u seviyordu. Onur'u kim sevmezdi ki? "Sen niye sırıtıyorsun bakalım?" Ablamın sesiyle kendime geldiğimde boğazımı temizledim. "Hiç. Öylesine." deyip yanından geçecektim ki kolumdan tuttu. "Bir insan iki sebepten gülümser canım kardeşim. Ya delidir ya da âşıktır." Gözlerimi kırpıştırdım. Haklıydı, hem de çok haklıydı! Ona dönüp gülümsedim ve etrafa bakarak konuştum. "Onurla sevgiliyiz." "Ne?!Sen ciddi misin?!" Kaşlarımı kaldırdım. "Yüzünde güller açıyor abla." deyip kıkırdadım. Güldü. "Mutlu oldum çünkü. Artık seni seven biriyle olduğun için mutluyum." deyip sımsıkı sarıldı. Ben de ona sarılmıştı ki birdenbire benden ayrılıp gözlerini büyüterek bana baktı. "Sen dün Onur'daysan... Oha, oha, oha!" Kastettiği şeyi anladığımda ben de gözlerimi büyüttüm. "Yuh artık ama abla! O kadar da değil! Merak etme, namusum güvende ve biliyorsun Onur öyle biri değil!" Gözlerini kırpıştırdı ve silkelendi. "Tamam tamam, abarttım haklısın. Haydi kahvaltıyı hazırladım. Geç, geliyorum ben de." Başımı salladım. "Senin işin erken diye arabayı hemen getireyim dedim." Gülümsedi. "İyi yapmışsın." Odama geçip banyoya girdim ve güzel bir duş aldım. O kadar mutluydum ki resmen içim içime sığmıyordu... "Çok kararlısın kalbimi çıra gibi yakmaya, niye? Duvar çekiyorsam yanıyorum için için, bitti işim Saklar mı yüreğin? Yüreğimi içinin her yerinde? Eski kelimeler, döndürüyor başımı sen söylediğinde Korkular, arzular Nasıl başım dar Bilsen şaşarsın Yar her yerim, kördüğüm Dolaşık ipin ucunu bul, çözeyim Her ayrıntım sayıklıyor Sükünetim deliliğimden Aşk yok olmak diyor biri Yar ben yokum yok zaten Ayyaş ruhum sayıklıyor Her zerrem sende çarpıyor Aşk yok olmaksa şimdiden Yar ben yokum ben de zaten" "Meltem çabuk çık, çene yapma!" Oflayarak saçıma şampuanı döküp bir güzel temizlendim. Daha sonra durulanıp banyodan çıktığımda bornozumu giydim ve odama geçtim. Üstümü giyindikten sonra ablamın hazırladığı sofraya geçtim. Ablamla kahvaltımızı yaptıktan sonra ablam işe gitti. Ben de mutlu haberi vermek için Yıldız'ı aradım. "Alo." "Sen daha uyuyor musun?!"dedim şaşkınlıkla. "Şey... Dün Egeyle biraz vakit geçirdik de." Kıkırdadım. "Anladığım kadarıyla biraz vakit geçirmemişsiniz. Çok vakit geçirmişsiniz." "Offf Meltem ya." deyip güldü o da. Dudaklarımı araladım. "Sana bir haber vereceğim." "Ne haberiymiş o?" "Onurla sevgiliyiz." "Ne?! Oha, oha, oha, yuh! Ne ara?! Biz dün seninle değil miydik?!" "Gece gittim yanına." Kahkaha attı. "Ee?" "İşte sevgiliyiz." dedim gülümseyerek. Kıkırdadı. "Tamam bekle, yanına geleceğim. Kahvaltımı yapayım da." deyip esneyerek telefonu kapattı. Ben de odama geçip biraz ders çalıştım o gelene kadar. Şükür ki bir saat sonra geldiğinde bana mutlulukla sarıldı. "Allah'ım sen de artık mutlusun! Sen de-artık-mutlusun!" Gülümseyip ben de ona sarıldım. Ayrıldığımızda elimden tutup salona çekiştirdi. "Haydi biraz müzik açalım da dans edelim. Bugün bizden mutlusu yok!" Kıkırdadım. İyi ki vardı! Yıldız iyi ki vardı! İyi ki benim dostumdu! Akşam 19.00 sıraları Yıldız'dan Resmen ders çalışmaktan beynim sulanmıştı. Biraz hava alsam iyi olacaktı. Üstümü giyindikten sonra Ege'yi aradım. "Efendim güzelim." "Ben biraz sahile ineceğim. Gelecek misin?" "Tamamdır, ben seni alırım, hazırlan." Telefonu kapattıktan sonra hızla üstümü giyindim ve Ege'yi beklerken telefonda takıldım biraz. Sonunda zil çaldığında hızla kapıya koştum. Anneme haber verip aşağı indiğimizde siteden ayrıldık ve sahile yürüdük. El ele yürüdük... Elimi tuttuğunda içim sımsıcak oluyordu... Kalbim hızla çarpıyordu. Başımı omzuna yasladığımda gülümsediğini hissettim. Caddeye geldiğimizde yeşil yanan ışığı görüp karşıya geçiyorduk ki bir arabanın korna ve fren sesini duyduğumuzda korkuyla sesin geldiği yöne baktım. "Arabanın freni patladı!!!" Adam korkuyla bağırırken araba bize o kadar yakındı ki o an aklıma gelen şeyi yaptım hızla. Ege ne olduğunu anlamadan onu ittim kaldırıma doğru. Vücudumdaki tarifsiz acıyı hissettiğimde gözlerim karardı. Duyduğum en son şey ise Ege'nin ismimi haykıran korku dolu sesiydi. Meltem'den Kapı çaldığında kendimi zorla taşıyarak kapıya yürüdüm. "Kim o?" "Benim güzelim." Gülümseyerek kapıyı açtığımda elinden tutup içeri çektim onu. Kapıyı kapattığında beni kapıyla arasına aldı. "Ne yapıyorsun?" dedim heyecanla. Kıkırdadı. "Utandın mı sen?" Kaşlarımı çattım. "Ben mi utanacağım, haydi canım yürü oradan! Ben kim utanmak..." Pekâlâ, beni öpmesi daha güzeldi. Galiba en çok bunu seviyordum. Beni sevgiyle öpmesini... Telefonumun çalışını duyduğumda zorlukla Onur'dan ayrıldım. Mahçup bir şekilde gülümsedim. "Bakmam gerekiyor. Annemler teyzemlerde. Önemli bir şey olabilir." Başını salladı. Odama geçip telefonda kimin aradığına baktım. "Annem Arıyor" Telefonu açıp kulağıma götürdüm. Diğer taraftan ağlama sesleri geliyordu. Endişeyle konuştum. "Anne ne oldu?!" "Kızım... Yıldız..." Kalbime çöken ağırlıkla gözlerim doldu. "Ne... Ne oldu Yıldız'a?! Ne oldu?! İyi mi o?!" "Trafik kazası." Başımdan aşağı kaynar sular dökülürken tutunacak bir yer buldum. O benim can dostumdu... O benim kardeşimdi... O benim canımdan bir parçaydı...
|
0% |