Yeni Üyelik
19.
Bölüm

18.BÖLÜM-HİÇ Mİ SEVMEMİŞTİ?!

@thequeenofdreams_

9 Mart 2023 Perşembe

01.00 sıraları

Nihal'den

Kızlarla oturmaya doyamamış, gecenin yarısında kek yapmaya karar vermiştik.

Mutfağa geçtiğimizde Yıldız büyük bir kase çıkardı ve beraber malzemeleri hazırladık.

Ben Yıldız'ın yanında durup elimde içeceğimle onlara gülerken Derya gülerek süzgeci tutmaya çalışıyor, Yıldız da aynı anda unu elemeye çalışıyordu.

O sırada bir fotoğraf çekme sesi geldiğinde merakla Arya'ya baktım. Arya gülümseyerek elindeki telefona bakarken kafasını kaldırıp güldü. "Fotoğrafta çok güzel ve doğal çıktınız, gelin de bakın." dediğinde heyecanla yanına yürüdük.

Fotoğrafı gördüğümüzde sevgiyle Arya'ya sarıldık. "Senin sayende anı albümüme bir foto daha eklendi." dedim yerimde zıplayarak.

💙💙💙

Şükür ki keki hazırlayıp fırına verdiğimizde Yıldız bize Nescafe hazırlamak istedi.

Bu kız niye kendine zarar vermek için uğraşıyor.

Bence de, bizi sinir ediyor!

"Yıldız saçmalama, otur şuraya!" dedim sinirle. Korkarak oturduğunda, "Nescafeyi nereye koyuyorsunuz?" diye sordum. Yıldız nescafelerin yerini söylediğinde Arya, "Ben de su koyayım, ısınsın." dedi. Derya da kupa bardaklardan dört tane çıkardığında ben de Nescafeyi çıkarmış kupalara dökmüştüm.

Yıldız ofladığında ona baktık. "Ya siz iş yapıyorsunuz, ev sahibi olan benim. Shit!" Kahkaha attım. "Amerika'da en çok kullandığım kelime." Yıldız da güldü. "Konuşurken hiç takılıyor musun?" Gülümsedim ve başımı iki yana salladım. "Aslında zorlanacağımı düşünmüştüm ama öyle olmadı. Kelimeler akıveriyor ağzımdan." Kıkırdadım. "Anlayacağın sorun yok bebeğim." Başını salladı. "Güzelll."

"Eee öğretmenlik nasıl gidiyor?" Yıldız güldü. "Şey... Şu an bir öğretmen sayılmam..."

"Ama bir öğretmen adayısın." dedim ve omzumu silktim.

Arya kupalara suyu koyduğunda Ben de hepsine tatlı kaşığı koydum. Ben kendi kupamı aldığımda Derya da kendi kupasını aldı. Biz masaya oturduğumuzda Arya da kendisininkiyle Yıldız'ın kupasını alıp masaya oturdu. Kupayı Yıldız'a verdiğinde Yıldız elleriyle kupayı sarıp Arya'ya teşekkür etti ve bana döndü. "Senin işlerin nasıl gidiyor?" Gülümsedim.

"Güzel, bayağı iyi. Yakında büyük bir defilesi var moda evimizin. Onun için çalışıyorum bol bol. Bir sürü yeni çizimim var. Ama patron zor beğeniyor. Çıldırtacak en son."

Patronum çok iyi biriydi. Acemi olduğum için bazı zamanlarda sert çıkabiliyordu ama yüreği yumuşacıktı. Bana her türlü desteği vermek için hazırdı. Halamın kocasıyla yakın arkadaş olduğu için de biraz torpilli sayılırdım aslında. Ama patronumun dediğinden anladığım kadarıyla yeteneğim olmasaydı beni moda evine almayacakmış.

"Ee, senden naber Derya?" diye soran Yıldızla başımı Derya'ya döndürdüm. Derya güldü. "Ne olsun işte. Dersten başka bir şey yok." Yutkundum. "Peki... Çağatay? Onu bir daha gördün mü?" Derya'nın gözünden bir damla yaş aktığında hemen sarıldım. "Ay özür dilerim. Moralini bozdum ya!" Gülümsedi. "Saçmalama. Aslında ben de sizinle bu konuyu konuşacaktım. Hazır bir aradayken."

10 Şubat 2023 Cuma

Derya'dan

Otobüse binip kent kartı bastıktan sonra arka dörtlüye geçip pencere kenarına oturdum. Otobüs hareket ettikten yaklaşık on dakika sonra annemle konuşmuş, eve bir şey lazım mı diye sormuştum. Otobüs üniversitenin diğer durağında durduğunda kulaklıklarımı takıyordum ki kapıdan binen çiftle donup kaldım. Ortada durup tutundular. Otobüs kalabalık olduğu için beni görmemişlerdi.

Şu an onunla yüzleşmeye hazır değildim.

Bunu yapmış mıydı cidden?

Hiçbir şeyin anlamı yok muydu?

Biz sevgili olduğumuzda bile aklında hâlâ Mira var mıydı yani?

Onu hiç mi unutmamıştı?

Beni hiç mi sevmemişti?

Çağatay Mira'nın dudağına bir öpücük kondurduğunda gözlerimi kapattım.

Sakın ağlama Derya, sakın!!!

Ağlarsan her şey daha kötü olur!

Onu daha yeni atlattın, bu hiçbir şey.

Evet, hiçbir şeydi artık.

O benim için bir hiçti!

Mira otobüsten indiğinde derin bir nefes aldım.

Tamam, o şeytan gitti Derya, sakin.

Otobüs biraz daha boşaldığında benim bakışlarımı fark etmiş olacak ki bana döndü ve öylece kaldı.

Tesadüfe bakın ki ben ineceğim durağa gelmiştim bile.

Koltuktan kalkıp düğmeye bastığımda hâlâ bana şokla bakıyordu. Ne diyeceğini düşünüyor olmalıydı galiba.

Bir de severek ayrıldık diyordum, bok severek ayrıldık!

Beni sevmemiş bile!

Ben sadece eski sevgilisiyle arasında olan bir sorunmuşum!

Düşüncelerim otobüsün kapısının açılmasıyla dağıldı. İndiğimde bizim sokağa yürüyordum ki arkamdan duyduğum sesle öylece kalakaldım.

"Derya!" Yutkundum ve ona dönmemek için kendimi zorlarken arkama bakmadan yürümeye devam ettim.

"Derya, bekle lütfen."

Sesi yakından geliyordu. Ama değişen bir şey vardı. Eskiden adımın o dudaklardan çıkması kalbimi hızlandırırdı. Şimdi ise ismimi ağzına almasını bile istemiyordum.

Ben ondan vazgeçmiştim...

Ben onu bitirmiştim...

Bunun daha yeni farkına varıyordum...

Onu öyle gördüğümde kötü olmamın sebebi ise kendime kızmamdı.

Çünkü ben artık onu sevmiyordum...

"Derya!" diyerek kolumdan tutmasıyla hızla kolundan kurtuldum ve bağırdım. "Dokunma bana!" Geri çekildiğinde bağırdım tekrar. "İsmimi de ağzına alma bir daha!" Bana şaşkınlıkla baktı. "Ne oldu sana böyle? Biz severek ayrılmadık mı..."

"Kapa çeneni aptal! Eğer severek ayrılsaydık şu anda aramızın bozulmasına sebep olan eski sevgilinle beraber olmazdın." Geri çekildi. "Derya bak olaylar bildiğin gibi değil..."

"Bak, daha fazla zorlama. Senin karşında eski Derya yok artık. Seni her şeye rağmen affeden Derya yok. Eski sevgilinle gezerken seni arayıp, sana mesaj atıp duran Derya yok." Söylediklerim karşısında afallamıştı. İnatla gözlerine baktım sonra. "Sana karşı tüm hislerimi kaybettim ben, bitirdim hepsini. Sen de daha fazla zorlama ve bir daha gözüme gözükme lütfen."

"Sen... Sen gerçekten beni artık sevmiyorsun..."

Ve gitti...

Onu gerçekten bitirmiştim...

Gerçek kişiliğini görmüş, bununla yüzleşmeyi başarmıştım...

Kimse beni üzemezdi artık bu saatten sonra. Kimse yıkamazdı.

Şimdiki Zaman

Nihal'den

Hepimiz Derya'ya sarılmıştık. Bir taraftan saçlarını okşuyor, bir taraftan dinliyorduk. "Sen en doğrusunu yapmışsın Derya. Güçlüsün ve seni kimse yıkamaz. Biz de varız çünkü. Hepimiz her şartta birbirimize destek olacağız diye söz verdik ve sözümüzün arkasında da duracağız." dedi Yıldız. O sırada yüzünü buruşturup zorla nefes aldığında Derya endişeyle konuştu. "Ay ben mi yaptım, çok mu ağrıdı?" Yıldız nefes almayı başarıp gülümsedi zorla. "Hayır tabii ki akıllım! Arada ağrıyor geçiyor sonra. Zaten geceleri daha rahat oluyorum ağrı kesici içtiğim için." Rahatlıkla nefes aldığımızda birbirimize gülümsedik.

Arya kalkıp keke baktığında konuştu. "Kek olmuş. Gelin kızlar. Sen hariç Yıldız." Yıldız gözlerini devirdiğinde kıkırdadım ve tabaklarla çatalları hazırladım. Derya daire şeklindeki büyük tabağı çıkardığında Arya kaptaki keki tabağa koydu. "Soğusun biraz."dediğinde tam masaya oturmuştuk ki benim telefonum çaldı.

"Mr. Murphy Arıyor"

"Kızlar patronum arıyor. Orada saat akşam altı şu an, buradaki saati hesaba katmayı unutmuş galiba." deyip kıkırdadığımda kızlar da güldü. "Ben bir gidip konuşayım."

Salona geçip kapıyı kapattığımda vakit kaybetmeden aramaya cevap verdim.

"Alo."

"Alo, Nihal.Are you available?" (Müsait misin?)

"Yes,yes of course sir. There is a problem?" (Evet,evet tabii ki bayım. Bir problem mi var?)

"No, conversely I have a great news!" (Hayır, aksine harika bir haberim var!)

Kaşlarımı kaldırdım. "What is it?" (Nedir o?)

"Mr. Peeters invited us to his fashion show." (Mr. Peeters bizi defilesine davet etti.)

Gözlerimi büyüttüm. "Are you serious? Oh my god! It's so perfect!"

(Ciddi misiniz? Aman Tanrım! Bu çok harika!)

"Yes,yes isn't it? He said we could do something for show. So you have to return here Nihal. I'm so sorry, i know your friend is ill but you know this too, it's... It's a milestone for us and we need people who is talented like you."

"Evet, evet değil mi? Defile için bir şeyler yapabileceğimizi söyledi. Bu yüzden buraya dönmek zorundasın Nihal. Çok üzgünüm, biliyorum arkadaşın hasta fakat sen de bunu biliyorsun, bu...Bu bizim için bir dönüm noktası ve senin gibi yetenekli olan insanlara ihtiyacımız var."

Haydi ama! Tatilde de mi?

Ama defile demişti değil mi?

Benim gibi yetenekli olan insanlar...

Yaşasın! İşte bu! Kendimi kanıtlamak için fırsat!

"Mr. Murphy, i'm sorry but i have to ask whether it will be problem or not. Yıldız is my best friend. If it's problem, i can't come..."

(Mr.Murphy,üzgünüm ama sorun olup olmayacağını sormak zorundayım. Yıldız benim en iyi arkadaşım,eğer problem olursa gelemem...)

"Nihal." Yıldız'ın bana seslenmesiyle ona döndüm. Göz kırpıp baş parmağını kaldırdığında gülümsedim mutlulukla.

İyi ki böyle bir arkadaşa sahibim, iyi ki!

"Mr. Murphy,i guess i am coming." (Mr.Murphy,sanırım geliyorum.)

"Oh my god! It's perfect Nihal. I will be waiting you at eight on next Saturday."

(Aman Tanrım! Bu çok iyi Nihal! Haftaya cumartesi günü sekizde seni bekliyor olacağım.)

Gülümsedim. "Okey,Mr. Murphy. O will come. Good evening." (Tamam,Mr.Murphy. Geleceğim. İyi akşamlar.)

"You too." (Sana da.)

Telefonu kapattığımda kızlara olanların tümünü anlattım. Mr. Peters New York'un ünlü modacılarından biriydi ve benim çizimlerimin onun defilesinde gösterilecek olması muhteşemdi!

Kızlar olanları duyduğunda benim adıma çok sevindi. Telefondan yarın akşam için bilet aldıktan sonra kızlarla sohbet etmeye devam ettik. Onlardan tema için biraz fikir de aldım.

Bekle New York! Nihal Aydın modanın altını üstüne getirmeye geliyor!!!

Loading...
0%