@thequeenofdreams_
|
31 Ocak 2022 Arya'dan Hayır yâni öğlenin on ikisinde, güneşin altında dershaneye gitmek neyin nesi?!Gelirsin rahat rahat özel ders verir gidersin!!!Ama yok!!!Bunlar illa bizi süründürecek!!Niye?!Çünkü çok önemli bir sınavımız var!!! "Arya otobüs saatine baksana bir." "Kızım banane otobüs saatinden aç telefonu bak ya!!!" "Arya bu kadar bağırmana gerek yoktu! Bakmazsan bakma seninle mi uğraşacağım ben yaaa!!!" Derya sinirli bir şekilde telefonu açıp otobüs saatine baktığında, ben de çaktırmadan telefonun ekranında gezdirdim gözlerimi. 12.30➡Kalkış Offf! Saat daha yeni 12 oldu!!!Neden erken gönderildik acabaa!!! "Annem bizi erken göndermiş Arya! Onun şu pimpirikli huyu yüzünden başımıza güneş geçecek!" "Yok kızım biliyorum ben bunların amacını!!İlla süründürecekler bizi!!!İyi ki bir Fizik'ten 70 aldık!!Arkadaş diğer tüm notlarım 95-100!!Şimdi bir 70 aldık diye hâle bak yaaa!!!" Derya birden çantasını kafama geçirince ağzımdan hafif bir inleme çıktı. "Kendine şükret salak!!Benim Geometri'm, Felsefe'm, Coğrafya dersim kaç sanıyorsun?!! 50,50!!! Diğerleri kaç sence?!! Almanca ile Fransızca?!!! 60-65 kızım!!! Döverim seni!!!” O sırada otobüs gelince sinirle yerinden kalkıp durdurdu ben de kalkarken. Otobüse binip kent kartı bastıktan sonra yerimize oturduk ve ben pencereye başımı yasladığımda o da telefonuna gömüldü. Bir süre sonra gideceğimiz yere vardığımızda otobüsten inip hızlıca sokağa girdik. Dershaneye varıp sınıfımıza çıktık. Derya ile bölümlerimiz farklı olduğu için sınıflarımız da farklıydı. Ayrılmadan önce birbirimize öpücük gönderip el salladık ve o sınıfına girerken ben de merdivenlerden çıkıyordum. Sınıfımın olduğu kata geldiğimde, "Hele şükür!" diyerek sınıfa girdim ama kapının orada birden gözlerim kararınca olduğum yerde durup bir elimle yanımdaki sıraya tutundum. Gözlerimin önündeki karanlığın geçmesini beklerken tutunduğum sıranın tarafından hoş bir erkek sesi geldi. Bir süre kendime gelmeyi bekledim. Çok şükür etraf netleştikten sonra tutunduğum sıradan bana seslenen çocuğa döndüm. Ve dönmemle öylece kaldım. "İyi misin?" Ben ona bakakalmıştım ki elini gözümün önünde sallamasıyla kendime geldim ve gözlerimi kırpıştırdım, toparlandım. " 'İyi misin?' diye sordum sana." Gülümsedim. "İyiyim... Teşekkür ederim." dedim zar zor konuşarak. Gülümsemesini genişlettiğinde kalbim yerinden fırlayacaktı neredeyse. Allah'ım o nasıl gülüş!!! "Yanıma geçmek ister misin?" Sorduğu soruyla kalbim boğazımda atmaya başladı. "Şey...Birini beklemiyor musun?" "Yok canım yeniyim ben de bu dönem. Gel otur. Tabii sen de birini beklemiyorsan." dedi gülümseyerek. Başımı iki yana salladım gülümseyerek. Ahu...11.sınıfta tanıştığımızda arkadaş olmuştuk hemen. Ama sınavlarda bana kurduğu tuzaklar, onun yüzünden çıkan aksilikler, beni kıskandığını belli eden davranışları ondan uzaklaşmamı sağlamıştı. Şimdi de yakındık ama artık içten bir arkadaşlığımız yoktu. O yüzden onu artık o kadar önemsemiyordum. Ve evet! Bugün onunla beraber oturmaktan da kurtulmuştum. "Hayırdır düşüncelere daldın?" Gülümsedim. "Önemli bir şey değil." Kitabımı ve defterimi çıkarırken çocuk da beni izliyordu. "Adın ne?" "Arya." dedim gülümseyerek. "Doruk ben de." "Merhabalaaar."diyerek sınıfa giren Ahu'ya baktım. Yanımızda durmuş bizi izliyordu. "Merhaba Ahu." deyip gitmesini bekledim ama hâlâ yanımda dikiliyordu. "Aryacığım kalk da yerime oturayım." Doruk'a baktım. Kıza gözlerini kısarak bakıyordu. "Hani birini beklemiyordun?" diyerek soru yönelttim Doruk'a. Doruk ikimizin arasında göz gezdirip en son Ahu'da durdurdu gözlerini. "Aşkım şu kıza bir şey söyler misin?" "Doruk ne demeye çalışıyor bu?" "Arya kalk haydi." İşte şu an hayatımda yaşadığım en büyük şoku yaşıyordum. Bu çocuk değil miydi az önce kimseyi beklemiyorum diyen?!Ve bendim değil mi bu şerefsize az önce aşık olan?! Allah kahretsin ki şu an hâlâ âşıktım ve şimdi de gururum incinmiş, kalbim kırılmıştı. Güçlüydüm! Ve bu iki gerizekalıya güçlü olduğumu gösterecektim. Kitap, defter ve kalemliğimi kucağıma alıp çantayı sırtıma taktım ve sıradan çıkıp Ahu sırasına yerleşirken son noktamı koydum. "İyi!!! Biz de istenmediğimiz yerde durmayız!!! Ne de olsa sizin gibilerle gereksiz bir tartışmaya girmeyecek kadar zekiyim!!! Sizinle uğraşmak ne haddime!!"deyip sınıfın pencere kenarına geçerek en öne oturdum. Orkun...Ailelerimizin aracılığıyla buluşmuşuz bebekken. Derya ile benden 6 ay büyük. 5 yaşından beri sokaktan ayrılmadık. Büyüdüğümüzde de birbirimizin dostu olduk. Kötü zamanlarda biz ona, o da bize destek oldu. En önemlisi de bizim ona karşı güvenimizi kazandırdı. Tabii biz de ona. Şimdi o da sınıfa gelmiş, oturacak yer arıyordu. En son benim yanımın boş olduğunu gördüğünde ona gülümsedim. O da hızlıca gelip oturdu yanıma. "N’aber?" "İyi senden?" "Ben de iyi. Hayırdır yalnızsın bugün?" Gözlerimle sohbet eden ikiliyi gösterdim. Orkun o tarafa baktığında, "O çocuk kim?" dedi meraklı bir şekilde. "Şey...Bu dönem buraya kayıt olmuş. İlk önce kanım kaynamıştı ama Ahu ile sevgili olduğunu öğrenince sinirim bozuldu." dedim derin bir nefes alarak. Üzülmüştüm. İlk kez âşık olmuştum. Ama şimdi kalbim nasıl da acıyordu?! Çok şükür az sonra hoca geldi de ben de kendimi derslere verebildim. 1.30-Öğle Molası Sınıfta herkes çıkarken ben de defter ve kitabımı çantama koydum ve tam yerimden kalkıyordum ki Orkun bileğimden tuttu. "Kantine geçmiyor muyuz?" diye sorduğumda oturttu beni. "Şey... Konuşmamız lazım." Orkun'un konuşma tarzından önemli bir şey olduğu anlaşılıyordu ve nedense geriliyordum. Ahu ve Doruk'u çaktırmadan bizi dinlerken görünce, "Kütüphaneye gidelim. Malum bazı kişiler dinleyebilir!!!"diyerek kalktım ve Orkun'a baktım. O da anlamış olacak ki Doruk ve Ahu'ya ciddi bir şekilde bakarak elimden tuttu ve sınıftan dışarı çıktık. Orkun elimi tutunca nedense içimde bir kıpırdanma olmuştu. Kütüphaneye geldiğimizde kimse yoktu. "Galiba herkes yemekhanede." Orkun söylediğimi onaylayıp beni koltuklara sürükledi ve oturttu. O da yanıma oturunca yüzüne baktım. Söyleyeceği şey nedeniyle korkuyor gibiydi. "Orkun ne oluyor?" "Ne olacak ki Arya'm? Şey...Ben...Sadece..." "Evet, sen?" "Arya...Ben seni seviyorum!" Orkun'un söylediği şeyi ilk önce algılayamadım. Sonra yavaş yavaş kelimeler yerine oturunca gözlerine baktım. O gözlerde sevdiği kişiyi kaybetme korkusu vardı. Ama o beni kaybetmeyecekti ki! Korkuyordum. Neyden mi? Ona karşı bir şey hissedip hissetmediğimi bilmiyordum. Ve eğer hayır dersem asıl ben onu kaybedebilirdim. İşte bu yüzden deli gibi korkuyordum!!! Ama şu an kalbim öyle hızlı atıyordu ki! Kalbimin atışına güvenmeli miydim? "Arya...Seni kaybetmek istemiyorum! Lütfen!" Başımı iki yana salladım. "Olmaz Orkun." Neden böyle demiştim ben?! Orkun üzülmüştü. Ellerimi tuttu sımsıkı ve bir öpücük kondurdu elime. Gülümsedim. Ama bir dakika!!! Bana mı yaklaşıyordu o?! Tam dudakları dudaklarıma değmişti ki kendimi geri çektim. Yoksa ölecektim! "Orkun...Benim...Gitmem gerek." deyip hızla kütüphaneden ayrıldım ve sınıfa koştum. Titriyordum ve nefes nefeseydim. Hayır canım koştuğumdan değil! Beni öpecekti ve o bana yaklaşırken ki süreçte ben de nefesimi tutmuştum. Çünkü...Çünkü heyecanlanmıştım! Sınıfa vardığımda Doruk ile Ahu gülüşüyordu ve işte şimdi kalbim parçalanmıştı. Çantamı toplayıp fermuarı çektikten sonra sırtıma taktım ve sınıftan hızla çıktım. Tam asansöre binmiştim ki arkamdan Doruk'un da bindiğini görmemle öylece kaldım. "Doruk... Hayırdır?" Onunla yalnız olunca heyecanlanmıştım. Ter basıyordu ve titriyordum. Doruk derin bir nefes aldı ve asansördeki stop düğmesine bastı. "Doruk derdin ne?!Ne yaptığını sanıyorsun?!"diyerek tekrar düğmeye basmaya çalıştım ama kolumdan tutup beni duvara yapıştırdı. Elleri de iki yanımdaydı. Nefes nefeseydim ve gözlerine bakıyordum heyecanla. Saçlarımı okşamaya başlayınca yutkundum. Bir dakika! Bu Ahu ile sevgili değil miydi? "Doruk...Senin sevgilin var!!!Şu an ne yaptığının farkında mısın?!Tamam Ahu'yu sevmiyor olabilirim ama bu, onu benimle aldatman anlamına gelmiyor!" dedim kalbimi ve yaşlı gözlerimi yok saymaya çalışarak. Gülümsedi ve "Ayrılacağım." dedi! Kaşlarımı çattım. Sanki araları kötü de! O sırada o da çantamı çıkarıp yanımıza koymuştu. "Aranız gayet iyi Doruk! Yani görünüşe göre(!)öyle!!! Neden ayrılmayı düşünüyorsun?!" "Ben seni seviyorum!" Kalbim şu an resmen yerinden çıkacaktı ve ben nefes nefese kalmıştım. Bana yaklaşmaya başladığında yutkundum. Hayır! Şimdi olmaz! "Doruk..."diyecektim ki konuşamadım bile. Dudaklarının dudaklarıma dokunuşuyla bedenim istemsiz bir şekilde titredi ve o an sanki kalbim durdu. Âşıktım işte! Karşı koyamıyordum! Ben de seviyordum! Deli gibi hem de! O dudaklarımı öperken kalbim bağırıyordu! "Öp, öp, öp!" diyordu. Ben de daha fazla dayanamayarak aklımı geride bırakıp Doruk'un önceki derste yaptıklarına rağmen dudaklarını öpmeye başladığımda nefesim titredi. Ellerimi ensesine koyup saçlarını okşadığımda ellerini belime koyup belimi okşadı. Ne yapıyordu bu?!!! Kendimi zorla geri çektiğimde bana gülümsüyordu. "Doruk...Fazla ileri gi..."diyecektim ki tekrar öpmeye başladı beni. Hayır ya! Konuşmama bile izin vermiyor ve şu an kazağımın altından tenime dokunuyor. Ben yine karşılık vermeye başladığımda belimdeki elini tuttum sıkıca durması için. En son nefessiz kaldığımda zorla Doruk'tan ayrıldım. Nefes nefeseydim. Kazağımı düzelttim ve kendimi zorlayarak gözlerine baktım. "Arya... Nasıl hissediyorsun?" Başımı iki yana salladım. "Karşılık verdin." dedi beklenti içinde. "Seviyor musun beni?" Başımı ‘Evet.’ anlamında salladığımda saçlarımı okşadı. "Doruk...Beni seviyorsan Ahu'dan ayrılman gerektiğini biliyorsun değil mi?" Çenemin altına parmaklarını koyup bizi göz göze getirdi. Uzun süre gözlerine bakamıyordum. Yutkundum. "Elbette ayrılacağım." dediğinde gülümsedim. Bana sarıldığında ben de kendime engel olmayarak sarıldım. Bir dakika! Biz şu an asansördeyiz! Aniden Doruk'tan ayrıldım. "Doruk asansörde olduğumuzun farkında mısın?" diye sorduğumda güldü. Daha sonra tekrar düğmeye bastığında asansör zemin kata geldi ve çantamı sırtıma taktım. Asansörden inip bahçeye çıktığımızda konuştum: "Benim eve gitmem lazım. Kendimi iyi hissetmiyorum. Yarın görüşürüz." dedim gülümseyerek. O da yanağıma öpücük konduracaktı ki kendimi geri çektim. "Doruk...Ahu ile konuş ilk önce." Derin bir nefes alıp verdi. "Tamam." Gülümsedim. "Görüşürüz." dediğinde ben de ona el salladım ve hızla bahçenin kapısına doğru yürümeye başladım. Allah'ım az önce yaşadıklarım... Ölüyordum neredeyse! Şu an öğle arası olduğu için Derya'ya haber verebilirdim. Çalıyor, çalıyor, hah! Açtı! "Efendim." "Derya... Ben... Kendimi iyi hissetmiyorum. Eve geçeceğim." "Bir dakika ne oldu?!Neden?!" "Ya eve gelince anlatırım sana. Kendimi iyi hissetmiyorum." "Tamam canısı, öptüm." “Ben de öptümmmm." Telefonu kapatıp çantama koydum ve gelen otobüsü durdurup bindim. Eve vardığımda kapının önündeki paspasın altında ev anahtarını gördüm. Galiba annemler evde yoktu. Allah'ım yanına da not bırakmışlar, kaçıncı yüzyıldayız, insan mesaj atar! "Biz bu akşam teyzenlerdeyiz. Anneannen rahatsızlanmış ona göz kulak olacağız. Birbirinize dikkat edin. Kapıyı iyice kilitleyin!" Gözlerimi devirdim ve paspasın altından anahtarı alıp anahtar yardımıyla kapıyı açtım. Kapıyı açtığımda anahtarı delikten çıkardım ve içeri geçip kapıyı kapattım. O sırada burnuma gelen çikolatalı kek kokusu ile öylece kaldım. Annelerin annesi! Mutfağa koşup baktığımda tezgahın üstünde cam tepsinin içinde çikolatalı keki görmemle çığlığı bastım. "Allaaaaaah! Bu akşam party time vaaaar!" dedim ve koşarak odama çıktım. Banyoya girip sıcak bir duş aldım. Duştan çıktıktan sonra üstüme tatlı etekli bir kombin giydim ve saçlarımı tarayıp dalgalandırdım. Okulda giydiğim kıyafetleri kirliye atıp bilgisayarın başına geçtim. Azcık music time mı yapsammm? Neden olmasın kiiii?!! 5 dakika sonra "Saf yüreğinden kendiliğinden dön geri döneceksen! Her şeyi derler! Ele inanma! Bize şans verecekseeeeeen! Ben kan kussam belli etmem, tebessüm eksiltmem! Acım içime akar! Yüzüm düşmez! Başımı öne eğmeeeeeeeem! Bütün gece kanar! Solumda yara var! Ne gelen anlaaaaar! Ne giden ağlaaaar! Başımda bir bela! 'Dumanlı Sevda'! Hiç üzülmezdiiiiim bir zamanlar!" "Arya!!!" Derya'nın cırlamasıyla oflaya puflaya şarkıyı durdurdum. "Ne cırlıyon be?!" "Kızım azıcık kıs! Yan evdeki Fadime gebertecek bizi yoksa!!!" "Banane kızım o karıdan! Gitsin kendi kızına baksın! Geceleri hangi barlarda kaç tane erkekle yapış yapış onunla ilgilensin!" "Sen onu bunu bırak da neden dershaneden ayrıldın onu söyle!" "Kızım 'Kendimi iyi hissetmiyorum.' dedim ya!!!" "Ne oldu da kendini iyi hissetmiyorsun be gülüm! Benim bildiğim Arya, hasta olsa da kalacam diye direnirdi." "Off Derya soru sorup durma! Kaldıramayacağım şeyler oldu!" "Ne oldu?" "Orkun beni sevdiğini söyledi!" "O-ha! Bizim Orkun?" "Hııhıı." "Küçüklükten beri sana çelme takmaya çalışan ama salaklığından sürekli kendi düşen Orkun?!" Küçük bir kahkaha attım. "Evet." "Bence daha başka şeyler de olmuş ki kaldıramayacağın şeyler yaşamışsın. Arya ne oldu çabuk söyle! Yoksa seni...Öptü mü?!" "Derya alakası yok!" "Bana bak Arya, bir şey olmuş ki ayrılmışsın dershaneden! Şimdi ben duşa giriyorum! Tepsimizi hızla hazırlıyorsun ve kardeş yatağımızı açıp olanları anlatmaya hazır bir şekilde bekliyorsun!" Hemen hazır ol durumuna geçerek asker pozisyonunu aldım. "Emredersiniz komutanım!" Derya gözlerini devirerek banyoya girdi ve kapıyı kapattı. Ben de tam mutfağa geçmiştim... Durdum. Bir dakikadan ne olur ki? "Gelsen ne güzel, görsen ne güzel! Bak yollarına gül serdim! Güz bitti bize, yaz geldi desen..." "Aç kollarını dayak geliyor!!!Arya kapat şu müziği!!!" Derya'nın cırlamasıyla dudaklarımı ısırdım ve laptopu üzüntüyle kapatıp masaya koydum. Mutfağa geçtiğimde dolaptan bir tepsi çıkardım. İki tane de servis tabağı alıp her tabağa ikişer dilim kek koydum. Tabakları iki çatalla beraber tepsiye koyup, iki bardak kola da yanlarına koyunca iş tamamlanmıştı. Tepsiyi alıp odamıza geçtim. Kardeş yatağı açıp tepsiyi yatağın ortasına koydum ve yatağın bir tarafına bağdaş kurup instagramda gezinerek Derya'yı beklemeye başladım. O sırada banyodan Derya'nın şarkı söyleyen sesi geliyordu. "I'm so sick of this. 'Fake Love'! 'Fake Love'! Fake Love'!" Gözlerimi devirdim. "Allah'ım sen bana sabır ver. Derya kapat şu müziği!" diye bağırdım. "Sanane be!" diye cırladığında ofladım ve daha fazla dayanamayıp yatağa çıktım ve uzandım. Birkaç dakika sonra Derya banyodan çıkmış, kıyafet seçmek için uğraşıp duruyordu. "Hımmm, bu olur mu ki? Yok ya çok renkli. "Hımmm, bu olur mu? Yok bu da çok açık, kış mevsimindeyiz canım!" Tekrar birkaç kıyafete de bakıp geri dolaba attıktan sonra dayanamayıp kendi dolabımı açtım ve gri, yün, boğazlı bir triko elbise verdim. "Aaa bak bu olur." "Kızım geçireceğim bir tane haaa! Bunu da beğenmeseydin bâri!!!"diyerek askıdaki elbiseyi kaldırdığımda korkarak geri çekildi. "Tamam canısı yaaa, kızma." deyip elbiseyi alıp giydi. Saçını güzelce tarayıp topuz yaptı. İkimiz kardeş yatakta karşılıklı oturduğumuzda tepsi ortamızdaydı. Derya'ya her şeyi anlattığımda odada dört dönmeye başladı. "Onu ara ve ayrılıp ayrılmadıklarını sor." "Hee ben de sorardım Derya!" "Sen Orkun'a âşık değilsin değil mi?" Cıklayarak başımı iki yana salladım. "Ama Doruk'a âşıksın?" Başımı ‘Evet.’ anlamında salladım. "Ahu'dan ayrılacağını söyledi?" Tekrar başımı ‘Evet.’ anlamında salladım. Derya birden yanımdaki telefonu aldı ve birkaç dakika bir şeyler yapıp bana çevirdi telefonu. "Oha hesabını nasıl buldun?!" "Sen kardeşini ne sanıyorsun kızım?" Derya Doruk'un instagram hesabını bulmuş, mesajlaşma bölümüne girmişti. "Atacak mısın mesaj?" Gülümsedim ve başımı salladım. Derya telefonu bana verdi ve kollarını göğsümde bağlayıp beklemeye başladı. Gönderilen: doruk.selay Doruk, merhaba:) Bekle, bekle, bekle... Ah işte! Gönderen: doruk.selay Ah, merhaba Arya:) Teklifimi düşünmüş olmalısın. Gönderilen: doruk.selay Evet Doruk. Ama Şöyle bir şey var ki Eğer Beni gerçekten seviyorsan Ahu'dan ayrılman gerektiğini biliyorsundur umarım. Gönderen: doruk.selay Şey, aslında bugün onunla konuştum ve ayrıldık. Gönderilen: doruk.selay Neden bu kadar çabuk?! Gönderen: doruk.selay Çünkü seni seviyorum:) Gönderilen: doruk.selay Teklifin hâlâ geçerli galiba:) Gönderen: doruk.selay Aşkımsın;) Gönderilen: doruk.selay :D:D:D Kendi kendime sırıtıyordum ki Derya üstüme yastık attığında toparlandım ve telefonu ona uzattım. Mesajları okuyunca o da bana sırıtmaya başladı. Hızla bilgisayardan roman havasını açtı ve müziği son sese getirdi. "Kızım artık banane, Fadime ne derse desin, bugün kopma günü. Hahayt!" diyerek ellerimden tutup göbek atmaya başladı. Ben de ona ayak uydurmaya başladığımda ikimiz de dünyadan kopmuş bir şekilde göbek atıyorduk. Oh! Kıvır, kıvır! Gece Bu kız neden ağlıyor ya?! Merakla yataktan inip Derya'nın yatağına baktığımda gözyaşları yastığını ıslatmıştı bile. "Derya'm." Derya hızla kafasını kaldırıp baktı bana. "Kuzum ne oldu?" Gözlerini silerek doğruldu yataktan ve battaniyeyi çekti. Yanına oturduğumda başını omzuma yasladı ben onun saçlarını okşarken. "Çağatay'dan ayrılacağım Arya." "Ne yaptı yine o pislik?!" "Benim yanımda... Eski sevgilisinin yanağından öptü. Kız da onun yanağını okşadı." "Derya'm, konuşmayı denemedin mi?" "Beyinsiz olduğu için kendisi arkadaşız diyor sadece." "O zaman ayrılmakla en doğrusunu yapacaksın kuzu! Şimdi gidip elini yüzünü yıkayıp, toparlanıyorsun! Aptallar için üzülmeye değmez canımın içi! Haydi bakayım, haydi!" Derya elini yüzünü yıkayıp geldikten sonra ben de onun yanına yatıp onu da koynuma yatırdım. Ve huzurlu bir uykuya daldık. 2 ay sonra Günler hızla geçiyordu ve ben çok şükür notlarımı düzeltmiştim. Yalnız bir sorunum vardı. Doruk ile aramız i-yi de-ğil!!! Sence neden? Ya da şunu sorayım. Kimin yüzünden? Tabii ki Ahu! Başka kim olabilirdi ki zaten! Doruk ile sevgili olduğumuzdan beri peşimizden ayrılmıyordu ve sinirim çok pis bozuluyordu. Hele bir de Doruk'un Ahu'yu önemseyen hareketleri yok mu?! Offf! Ne yapacağım ben?! "Arya!" Orkun'un sesini duymamla sesin geldiği tarafa döndüm. Yüzü endişeli gözüküyordu. "Kankacan, Derya çok kötü ağlıyor." "Ne?! Ne oldu?!" dedim merakla ve endişeyle. Ardından Orkun'un cevabını beklemeden koşarak sınıftan çıktım ve Derya'nın sınıfına indim hızla. Sınıfa vardığımda Derya hüngür şakırt Kübra'nın koynunda ağlıyordu. Koşarak yanına gittiğimde bana sımsıkı sarıldı ben de sıkıca sarıldığımda. "Kuzum ne oldu?!" "Arya... Çağatay..." "Sen... Hâlâ ondan ayrılmadın mı?!" "Yapamadım Arya! Seviyorum onu!" dediğinde başını göğsüme yasladım. "Timsah gözyaşları bunlar Çağatay! Bunlarla seni kandırabileceğini sanıyor !!!" Sesin geldiği yöne döndüğümde Çağatay o aptal kızın koluna girmiş, çatlarını çatmış, Derya'ya bakıyordu. Derya'yı yerine oturtup Çağatay'ın üstüne atladım sinirli bir şekilde. Çocuk ne yapacağını şaşırmış bir şekilde altımda bana korkak bir şekilde bakıyordu. "Şerefsiz! Senin kardeşimi üzmeye ne hakkın var be!!! Ağzına edecem senin! Allah senin belanı versin!" Kübra ve Orkun beni zorla çocuğun üstünden aldıklarında sinir krizine girmiştim ve yine başım dönmeye başlamıştı. Çağatay yavaşça kalktığında ona nasıl baktıysam artık gerizekalı yerinden bile kıpırdayamıyordu! "Mira her şeyde haklı Arya! Derya'nın Mira'ya laf atma hakkı yok bir kere!" "Allah Allah! O senin sevgilin be sevgilin! Gitmiş sen bu o*ospuyu tutuyorsun! Senin şu an eski sevgilini değil, seni deli gibi seven, senin de SÖZDE(!)deli gibi sevdiğin, Derya'yı savunman gerekiyor! Allah'ın belası!" "Ya biz Mira ile sadece arkadaşız Arya! Ama Derya bunu anlamıyor ki!" Oradan aptal Mira söze girdi bilmiş bilmiş. "İnanma bunlara Çağatay'ım! İnanma! Timsah gözyaşları bunlar!" "Kızım senin saçını başını yolarım!" diyerek Derya Mira'nın üstüne atladığında onu tutmadım. Tabii Çağatay Bey sinirle Derya'nın kolundan tutup onu çektiğinde Derya'yı yanıma alıp Çağatay'a bir tokat attım. "Allah senin belanı versin Çağatay!" dedim ve Derya'nın çantasını hızla topladım. Derya'ya hırkasını giydirdiğimde çantasını sırtına taktı ve onun koluna girip sınıftan ayrıldık. ♡♡♡ Eve vardığımızda Derya'yı banyoya soktum ve onu beklerken gelen mesaja baktım. Gönderen: Kübra Canısı Derya iyi mi? Gönderilen: Kübra İyi canım, yarın gelmeyecek okula. Gönderen: Kübra Tamam canısı. Bir şey olursa haber verin. Gönderilen: Kübra 👍 Telefonu kapatmıştım ki gelen bildirim sesiyle tekrar telefonu açtım. Gönderen: Aşkım Arya'm, ne oldu bugün Derya'ya? Sanane, Allah aşkına sanane yaaa! Vermeyeceğim cevap! Git Ahu ile ilgilen sen! Gönderen: Aşkım Ben bugün Ahu'ya ders çalıştırmaya gidiyorum canım. Haberin olsun. Al işte! Ne demiştim ben?! Gerizekalı işte! Birkaç ay sonra ben Ahu'yu seviyorum diye ayrılacak benden! Ama ben bilmeliydim böyle olacağını! Gayet de iyi anlaşıyorlardı. Ama neymiş?! Arya Hanım Doruk Bey'e âşık olmuş! Aklı gitmiş! Ooof offf!!! Üniversitenin ilk yılı(Arya Doruk'a giderken) Okuldan çıkar çıkmaz duraktaki otobüsü görmemle durmaları için bağırdım ve otobüsün durmasıyla hızla durağa koşup otobüse bindim. Kent kartı bastıktan sonra orta kapıya yakın bir yere oturdum. Nereye mi gidiyordum? Doruk'a doğum günü sürprizi yapacaktım ve eğer şimdi evde değilse bu, evi hazırlamak için süper bir fırsattı. Gönderilen: Aşkım Aşkım, neredesin? Ne kadar bekledim bilmiyorum ama cevap gelmemişti. Ben de "Galiba annesinin kafesinde ona yardım ediyordur." diye geçirdim aklımdan. Ve bu da beni bir kat daha neşelendirdi. Çok şükür ineceğim durağa bindiğimde düğmeye bastım ve sabırsızca olduğum yerde sallanmaya başladım. "Yavrum?" Sesin geldiği yöne döndüğümde tatlı görünüşlü bir teyze bana gülümsüyordu. "Yavrum sen âşık mısın?" Güldüm. "Âşıksın sen yavrum âşıksın. Bak, nasıl da gülüyor gözlerinin içi." Utanıp başımı öne eğdiğimde, "Utanma yavrum. Âşık olmak bir hata değil ki! Herkes âşık olur. Ne oldu? Sana bir sürprizi mi var yoksa?" "Yok be teyzeciğim. Ben ona sürpriz hazırlayacağım. Akşam için çok heyecanlıyım da." "Görüyorum heyecanını. Aşkının kıymetini bil. Böyle masum aşklar her yerde bulunmaz." O sırada otobüs ineceğim durağa geldiğinde tatlı teyze bana iyi şanslar diledi ve ben de hızla otobüsten inip Dorukların evinin olduğu sokağa girdim. Eve vardığımda kapıyı anahtarla açtım hızla. Doruk'un odasından sesler geliyordu. E bu çocuk kafede değilse neden mesajıma cevap vermedi ki? Ona selam verip bir bahaneyle evden yollamak için yukarı çıktım. Doruk'un yanındaki kişinin sesi bir kızın sesine benziyordu ve bu ses tanıdıktı. Aklıma gelen şeyi inkâr edip hızla kapıyı açtım ve gördüklerimle öylece kaldım. İkisi de çıplaktı ve...Hayır!!! Ahu, Doruk!!! Bu olamaz! "Arya..." Elimle durmasını işaret ettim ve yutkundum. "Bitti... Bitti Doruk!!!" dedim ve gözlerimden yaşlar akarken hızla evden ayrıldım. Hıçkıra hıçkıra ağlayarak durağa yöneldim. Durağın direğine yaslanıp gözlerimi kapattım. Otobüsü görür görmez durdurup bindim ve yol boyunca ağladım. İneceğim durağa yaklaştığımızda düğmeye bastım. Otobüs durağa gelip durduğunda ve şoför kapıları açtığında sersemce otobüsten indim. Desteğe ihtiyacım vardı. Seviyordum! Ama sadece sevmek yetmiyormuş! Sevilmezsen o kalp tek başına yaşayamazmış! Bu ilişkinin yürümediğinden emin olmalıydım. Tek taraflı ilişkinin yürümeyeceğini bilmeliydim. "Orkun Arıyor" Telefonu tereddüt ederek açtım ve sesimi düzeltmeye çalışarak konuştum. "Alo." "Alo Arya, neredesin?" "Şey... Orkun..." “Arya? Arya sesin niye kötü geliyor?! Ne oldu söyle çabuk!” Kendimi daha fazla tutamayacağımı bilerek gözyaşlarımı serbest bıraktım ve bir hıçkırık kaçırdım ağzımdan. "Orkun... Ben çok kötüyüm..." "Arya! Arya neredesin bir tanem?!" "Bizim oradaki duraktayım..." "Tamam, bekle hemen geliyorum! Orada otur bekle beni!" deyip telefonu kapattı ve ben telefonun kapanmasıyla derin bir nefes aldım ve telefonu çantama koyup duraktaki oturaklardan birine oturdum. Her tarafım titriyordu ve başım dönüyor, bedenim uyuşuyordu. Kendime gelmeye çalışırken ismimi duymamla sesin geldiği yöne döndüm. Orkun endişeyle yanıma koşuyordu. Ayağa kalktım ve onun yanıma gelmesiyle ona sımsıkı sarıldım. Onun da beni sıkıca sarmasıyla hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. "Arya'm! Bir tanem! Ne oldu canımın içi!" "Orkun..."deyip koynundan ayrıldım ve gözlerinin içine baktım. İşte şimdi kalbim öyle hızlı atıyordu ki! Geç kalmıştım. "Evet Arya?" "Ben..." "Söyle Arya'm." derken yanaklarımı okşuyordu ve eğer Orkun böyle devam ederse kalbimi dengede tutmam zorlaşacaktı. Saçlarımı arkama attığında yüzünde tatlı bir tebessüm gördüm. "Aldatıldım." dedim ama ardından başımın dönmesi ve gözlerimin kararması ile daha fazla dayanamayıp kendimi bıraktım. ♡♡♡ "Ne zaman uyanır sence Orkun?" "Uyanır az sonra Derya'm, merak etme." Bilinçaltımın yavaş yavaş kendine gelmesiyle gözlerimi yavaşça açtım. Gözüme gelen odanın ışığı ile bir süre gözlerimi açmakta zorlansam da sonrasında ışığa alıştım ve gözlerimi açtım. Etraf netleşince elimi tutan Derya'ya baktım. Derya endişeli bir şekilde bana bakıyordu. "Kuzum, iyi misin?" "Ne oldu bana ya?" "Bayıldın Arya'm. Orkun getirdi seni. Yüzün bembeyazdı." Aklıma gelen şeyle gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Orkun gelip yanaklarımdaki gözyaşlarını sildiğinde derin bir nefes aldım. Beni güzel seven bir çocuğu kaybetmiştim. Onu deli gibi sevdiğimi bilememiştim. Zorla doğrulup ona sımsıkı sarıldım. Ağlıyordum hâlâ. "Özür dilerim Orkun! Çok özür dilerim! Senin kıymetini bilemedim ben!" "Yapma Arya! Nasıl bilebilirdin?! Sen sadece sevdin!" "Yanlış kişiyi sevdim Orkun! Bilmiyordum bu kadar şerefsiz olduğunu!" "Şşş, tamam, tamam, bitti o artık!" Zilin çalmasıyla Derya, "Ben bakarım. Siz bir baş başa kalıp konuşun." dedi ve odadan çıkıp kapıyı kapattı. Orkun benden ayrılıp saçlarımı okşadı, yüzüme tatlı bir tebessümle bakarak. Ben böyle saf, temiz, iyi yürekli birini kaybetmiştim! İşte şimdi bunun için içim gidiyordu. Kapının hızla açılmasıyla ikimiz de başımızı kapının olduğu yere çevirdiğimizde gördüğüm kişiyle donakaldım. Bir dakika! Bu hâlâ ne yüzle geliyordu?! Sinirle yataktan kalkıp merdivenden indiğimde Orkun beni zorla tuttu. "Allah'ın belası!!! Sen hâlâ ne yüzle geliyorsun be?!" Allah'ım başım dönüyor! Orkun başımın döndüğünü anlayarak beni kucağına alıp yatağıma çıkardı ve yatırdı. Gözlerimi zorla açtığımda doğruldum yavaşça ve bize sinirle gülen Doruk'a baktım. "Muhteşem yaaa! Harika! Güyâ beni deli gibi seviyordun değil mi?! Biri seni üzünce hemen başkasına koşarsın tabii..." "Hooop! Oğlum bak konuşmalarına dikkat et! Onun sana hesap verme zorunluluğu yok! Seni o kendini bilmeyen aptal bir kızla gördükten sonra senin onun hakkında bir eleştiri yapma hakkın bile yok! Gerçi bunu sana anlatmak bile hata! Çünkü senin gibiler bu kızları anlamakta zorlanırlar! O yüzden şimdi bu evi terk et!" "Arya... Sen buna kanmıyorsun değil mi? Gerçekten sevgili misin bununla?" "Üzgünüm Doruk ama sana hesap verme gibi bir zorunluluğum yok. Artık gözünde herkesle takılıp sonra atıp giden kız mı olayım? Ne olursam olayım? Beni nasıl bilirsen bil artık umurumda değil. Çünkü artık hayatımda yoksun!" Doruk öyle sinirlenmişti ki Orkun'a saldırdı. Ama Orkun çevik bir şekilde bileğinden sıkıca tuttu ve kendine zarar gelmesini engelledi. "Doruk! Git bu evden! Bir daha da gözüme gözükme!" Doruk sinirli bir şekilde bileğini kendine çekti ve hızla evden ayrıldı. Güçlüydüm! Ve bu kendini bilmez aptal için bir daha üzülmeyecektim. Kısaca... Doruk ile ilgili her şey bitmişti! Şimdi sırada daha güçlü bir kız olarak geleceğe yürümek vardı. Daha güçlü bir kadın olmak vardı. YIKILMAK YOKTU!!! İnanıyorum! Başaracağım! İşte karşınızda Arya Öztürk!!! |
0% |