@thequeenofdreams_
|
10 Mart 2023 Cuma Yıldız'dan Nihal ve Ege gittiğinde biz de odama geçip eski albümlerimizi serdik yere. Hepsi o kadar güzeldi ki... 11 yıllık dostluğumuz, kardeşliğimiz fotoğraflarımıza öyle bir yansımıştı ki fotoğraflara bakan herhangi birinin birbirimize ne kadar bağlı olduğumuzu görmemesi imkânsızdı. Biz 11 yıl içinde bir olmuş, birbirimize can olmuştuk. Birbirimize verdiğimiz değer bir an olsun eksilmemişti. Allah iyi ki varsın onları karşıma çıkarmıştı. Hayatımda büyük bir yerleri vardı. Biz Aryayla fotoğraflara bakıp gülerken bir fotoğraf çekme sesi geldi. Derya'ya baktığımda fotoğrafı bize gösterdi. Aryayla birbirimize bakıp gülümsedik. "Çok güzelizzz." "Evet, hem de çokkk."deyip sarıldı bana. Derya da gelip sarıldığında her zamanki gibi söyleniyordu. "Hey, ben de varım!" Kıkırdadığımızda kapı tarafından annemlerin sesi duyuldu. "Ablam neredeeee?!" "Buradayım ablacığımmm!"diye beni arayan Yağız'a seslendim. Odaya girer girmez kucağıma atladığında kahkaha attım ve yanağına bir öpücük kondurdum. "Okul nasıl geçti?" "Çok güzel! Abla Türkçeden yüz aldım biliyor musun?" Kaşlarımı kaldırdım ve yumruğumu gösterdim. "Afferin sana!" Yumruklarımızı tokuşturdu. "Sen iyisin değil mi ablaaaa?" Gülümsedim. "İyiyim bir tanem! Merak etme." Endişe dolu gözleri yerini parlayan gözlere bıraktı. "Yaşasınnnn! Ablam iyileşti." deyip koşarak odadan çıktığında üçümüz de kahkaha attık onun bu hâline. "Kızlar yemek yediniz değil mi? Kusura bakmayın, biraz geç kaldık ama." "Yedik Berna teyze, merak etme." "İyi iyi. Yıldız ilaçlarını içtin mi, ağrın var mı kızım?" "Biraz hafifledi anne. Daha iyiyim. İlaçlarımı da içtim." "Hah, iyi bakayım. Ben bir Yağız'ı duşa sokayım. Oldu mu kuzular?" Gülümsedim. "Tamam anne, buzdolabında vardı biraz yemek, yersiniz." Annem gelip yanağıma bir öpücük kondurdu. "Tamam canım. Yorma kendini, belini de zorlama." Başımı salladım. "Tamam." Annem odadan ayrıldıktan sonra eski albümlerimize bakmaya devam ettik. Hem duygulandık hem kahkaha attık gece boyunca. Bu da hayatım boyunca geçirdiğim en dolu gecelerden biriydi... Ertesi Gün "Yıldız, kalk haydi kuzum." Arya'nın sesiyle gözlerimi zorlukla açtığımda Arya bana gülümsedi. "Günaydın canım. Kahvaltı hazır. Sonra ağrıların biraz daha hafiflediyse gezebiliriz. Hem sana da değişiklik olur." Başımı salladım. "Olabilir." Yatakta doğrulduğumda belimdeki hafif ağrıyla rahatlıkla nefes aldım. Dünkü kadar kötü değildi. "Arya, gidebilirsin sen. Ağrım daha hafif." "Tamam ama bir şeye ihtiyacın olursa çağır." Gülümsedim. "Tamam, merak etme." Arya odadan ayrıldığında yavaşça yataktan kalkıp banyoya girdim ve ihtiyaçlarımı halledip odaya vardım. Dolabımı açıp bugün gezebileceğime emin olarak çiçekli elbisemi aldım. Üstüne giymek için de gri triko ceketimi aldım. Elbisemi giydikten sonra ceketimle siyah çantamı alıp girişteki askıya astım ve mutfağa geçtim. Kızlar yine dökmüş döküştürmüştü. Ofladım. "Yeter ama, az ben de iş yapayım!" Arya güldü. "Yaparsın yaparsın. Ama biz sen iyi olmadığın sürece şuradan şuraya yalnız adım atmana izin veremeyiz." Gülümsedim. "İyi ki varsınız sizzz."deyip ikisinin de yanaklarını sıktım. Arya kıkırdadı. "Otur haydi otur. Yumurtan soğumasın." 💙💙💙 Kahvaltımızı yaptıktan sonra mutfağı toplamış, dışarı çıkmak için hazırlanmıştık. Ceketimi giyip ayakkabılarımı ayağıma geçirdikten sonra kızlar da ayakkabılarını giydi ve asansöre bindik. Aşağıya vardığımızda bizim posta kutusunun içinde bir zarf gördüm. "Kızlar siz gidin, ben geliyorum." Kızlar beni onaylayıp dışarı çıktığında zarfı aldım ve gönderen kişiye baktım. İsim yazmıyordu. Adres vardı bir tek. Ve bana gelmişti... Kimdi ki bu? Akşam okumak için zarfı çantama koydum ve ben de kızların peşinden dışarı çıktım. Neden içimde kötü bir his vardı? 💙💙💙 Kızlarla güzel bir kafede oturmuş, kahve içiyor, bir yandan da sohbet ediyorduk. "Bugün D&R'e gidelim mi ya?" diye sorduğumda Arya güldü. "Gideriz gideriz. Zaten orada çok güzel bir kupa bardağı vardı. Ona bakmayı düşünüyorum." Gülümsedim. "İyi o zaman." O sırada içeriye üç takım elbiseli adam girdiğinde ellerindeki kemanları çalarak yanımıza yürüdüler. Kapıdan giren kişiyle kaşlarımı kaldırdım. Bizim okuldan geçen sene mezun olmamış mıydı bu çocuk? Oldukça da iyi bir şirkette çalışıyordu. Ara sıra bizim okulu da ziyaret ediyordu. Oradan biliyordum. Çocuk Derya'nın yanına yürüdüğünde şaşkınlıkla ona baktım. What the... "Güzel hanımefendi, bu dansı bana lütfeder misiniz?" diye elini uzattığında Derya gözlerini kırpıştırdı ve yüzünde bir gülümseme oluştu. "Tabii ki." deyip narince çocuğun elini tuttuğunda kalktı. Onlar dans ederken biz Aryayla birbirimize baktık gülerek. "Çocuğu tanıyor musun Yıldız?" Başımı salladım. "Bizim üniversitenin mimarlık fakültesinden mezun olmuş geçen sene. Ara sıra okula geliyor, oradan görüyorum." "Ay inanmıyorum?! Peki Derya ile ne alakası olabilir ki?" Kıkırdadım. "Bilmiyorum. Ama çocuk melek gibi. Bir iki kere konuşmuşluğumuz olmuştu." Daha sonra aklıma gelenle gözlerimi büyüttüm. "Bir dakika!" 18 Kasım Cuma-2022 Çocuğun vize ve final notlarına şaşkınlıkla bakarken duyduğum sesle yerimde sıçradım. "Çok uğraştım." Bu o çocuktu. Kaşlarımı kaldırdım. "Nasıl ya? Bu kadar yüksek notları nasıl alabildinnn?"dediğimde güldü. "Azmin ve hedefin olduğu sürece hiçbir güç ve kuvvet tarafından durdurulamazsın." Başımı salladım. "Haklısın." Telefonuma gelen Snap sesiyle hemen açıp baktım. Derya Snap atmıştı. Girip baktığımda dişini fırçalıyor, başka tarafa bakıp bir şey söylemeye çalışıyordu. Altına da "Diş fırçalarken bile beni rahatsız eden anneme laf yetiştirmeye çalışıyorumdur." yazmıştı. Kıkırdadım. Yanımda çocuğun kıkırdamasıyla ona baktım. Bana bakıp dudaklarını ısırdı. "Üzgünüm ,çok özür dilerim ama hayatımda ilk defa böyle tatlı birini gördüm ve bakmadan edemedim." Kaşlarımı kaldırdım. "Tamam ama bu fotoğrafı başka bir yerde duyarsam hiç iyi olmaz." Başını salladı. "Tabii ki merak etme. Hem bir şey yok zaten fotoğrafta. Sadece fazla güzel ve tatlı." Şimdiki Zaman "Yıldız, inanamıyorum! Aman Allah'ım unutmamış!" deyip kıkırdadı. Ofladım. "Bundan sonra Snaplere yalnız olduğum bir yerde bakacağım." Arya güldü. "Hiç sorun değil bence. Baksana çocuk unutmamış bu zamana kadar. Demek ki gerçekten bir şeyler hissetmiş." Gülümsedim. "Öyle olmalı." deyip onlara baktım. Derya mutlu görünüyordu. Bu da bizim için yeterdi. Masamıza el ele geldiklerinde çocuk sandalyesini çekti ve Derya'nın oturmasını sağladı. Derya oturduğunda elini tutup öptü. Derya dahil ona şaşkınlıkla bakarken çocuk güldü. "O gün fotoğrafta gördüğüm gibisin. İçindeki iyilik yüzüne yansımış. Umarım yakın zamanda görüşebiliriz." Derya'nın gülümsemesi genişledi. "Umarım." 💙💙💙 Kafeden ayrılmış, arabayla çarşıya gidiyorduk. "Yıldız, önüme öyle güzel birini çıkardın ki ben ne yapacağımı şaşırdım. Teşekkür ederim!" Kıkırdadım. "Aslında her şey bilmeden oldu. Kader sizi bir araya getirdi." Derya çığlık attı. "Hayır yani melek gibi! Gözleri o kadar güzel bakıyordu ki! Allah'ım kalbim!" deyip elimi kalbine götürdüğünde kahkaha attık. "Sakin ol." Akşam saat 18.00 Eve vardığımızda onları banyoya sürükledim ve eğer bu akşam akşam yemeğimizi ben yapmazsam onları affetmeyeceğime açıklık getirdim. Onlar da korkarak banyolarına girdiğinde ben de mutfağa geçip yemeği hazırlamaya başladım. Ta ki aklıma mektup gelene kadar. Merakla çantamı açıp mektubu elime aldığımda içindeki sertlik dikkatimi çekti. Açtım hızla ve elime bir kolyenin düşmesiyle dikkatlice kolyeye baktım. Daha sonra bir şey anlamayarak mektubun içindeki kağıdı çıkardığımda merakla yazıyı okumaya başladım. "Merhaba Yıldız, Muhtemelen kim olduğumu merak ediyorsun. Merak etme kötü biri değilim ama elimden aldığın şey dolayısıyla sana birazcık kızgınım. Ben Ege'nin liseden çok yakın bir arkadaşıyım. Belki aklına gelir. Gelmezse de boşver, öğreneceksin zaten. Ama beni birine söylersen hiç iyi şeyler olmaz, söyleyeyim. Seninle baş başa yüzleşmek istiyorum. Zarfın içindeki kolyeyi Ege hediye etti bana. O zamanlar beni sevdiğinden o kadar emindim ki! Ama okul bitti ve senin gelmenle Ege beni unuttu. Sonra hiç tahmin etmediğim bir şey oldu Yıldız. Şimdi mutluyum, o kadar mutluyum ki sevdiğimi kimse elimden alamaz artık. Ve sen hâlâ Egeyle olmak istiyorsan da vicdanın seni rahat bırakmayacak zaten. Ve sen hiçbir zaman vicdanının sızlamasına müsaade etmezsin, biliyorum. Yani Ege eninde sonunda benim olacak. Kavuşacağız. Bu gece mutlaka gelmeni istiyorum. Gelmezsen de sen bilirsin. Ama merakına yenileceğini çok iyi biliyorum. Sana gece mesaj atacağım. Umarım Ege dolayısıyla meşgul olmazsın. Ya da mesaj attığım numarayı araştırmakla. Bu akşam gelmezsen çok masum biri babasız kalacak. Bunu bil yeter." Bir dakika...Ne?! Neler oluyor? Gerçekten bu kızla aralarını mı açtım ben yoksa? Çok masum biri babasız kalacak da ne demek? Tabii ki de vicdanım sızlayacaktı! Bir masumun babasız kalmasını nasıl göze alabilirdim ki? Derin bir nefes aldım. İlaçlarımı içmem lazımdı çünkü sinirden her tarafım titriyordu. Kapıdan gelen anahtar sesiyle mektubu hızla çantama koydum. Kolyeyi de cebime koyup masaya oturdum zorla. "Yıldız, güzelim! İyi misin?" Ege'nin sesini duymamla gözlerimi kırpıştırdım. "Ege... İlaçlarımı getir." deyip başımı masaya koydum. "Ege?!Ne oluyor?!"diyen Arya'nın sesini duyduğumda konuşmadım. Aşırı derecede midem bulanıyordu. "Bilmiyorum, geldiğimde bu hâldeydi." Birkaç saniye sonra omzuma dokunan eli hissettiğimde yavaşça masadan kaldırdım başımı. Ağzıma ilacı koyduğunda Arya da suyu içirdi. "Yıldız, gel ben sana banyo yaptırayım." Gözlerimi kırpıştırdım. "Uyumak istiyorum." dediğimde Ege'nin kucağında buldum kendimi. Başını omzuna dayadıktan birkaç dakika sonra beni yatağıma yatırıp üstümü örttü. "Uyu güzelim. Bir şeye ihtiyacın olursa seslenirsin." Başımı salladım hâlsiz bir şekilde. Ve kendimi uykunun kollarına bıraktım. Bir saat sonra Gözlerimi yavaşça açtığımda salondan gülme sesleri geliyordu. Kendimi daha iyi hissediyordum ve bu gece bu işi bitirmem lazımdı. Saate baktığımda yedi olduğunu gördüm. O sırada odaya giren Ege'ye gülümsedim. "Nasıl oldun canım?" "Daha iyiyim." "Tamam, haydi ben sizi çok güzel bir yere götüreceğim. Üstünü değiştirmene gerek yok, elbise var zaten." Başımı salladım. "Tamam, yüzümü yıkayıp geliyorum." Ege odadan çıktığında lavaboya gidip işlerimi hallettim. Salona geçtiğimde kızlar bana gülümsedi. Arya, "Haydi çıkalım." dediğinde hepimiz Hole gidip hazırlandık. Bu gece gidip bu işi halletmem gerekiyordu. O yüzden eve erken dönmeye çalışacaktım. 💙💙💙 Lokantaya girdiğimizde etrafa hayranlıkla bakarken Ege elimi tuttu. Ben de sevecenlikle gülümseyip elini kavradığımda bizi bir masaya götürdü. Yemeklerin siparişlerini verdiğinde Derya lavaboya gideceğini söyledi. Ben Ege'nin omzuna yatmış, manzarayı izlerken Ege saçlarımı okşuyordu. Huzurla gözlerimi kapatmıştım ki gelen çığlık sesiyle yerimde sıçradım. Bağıran kadın koşarak kızlar tuvaletinden çıktığında konuştu endişeyle. "Yanıyor! Lokantayı yakıyorlar! Arka tarafta kundaklıyorlar her tarafı!" Herkes çığlık atarak dışarıya kaçtığında biz de onların peşinden koştuk. Tam kapıdan çıkıyorduk ki Arya bağırdı. "Derya içeride!" Korkuyla gözlerimi büyüttüm ve Ege'ye baktım. "Sizi dışarı çıkaracağım! Ve Derya'yı alacağım! Anlaşıldı mı?!" Arya'nın kolundan tuttuğumda o da elimi tuttu ve gözleri dolu dolu başını salladı. Ege bizi dışarı çıkardığında itfaiye ekipleri gelmişti bile. Ege tekrar içeri koştuğunda onlara bir şey olmasının korkusuyla yutkundum. Biz birbirimizden güç almak için sımsıkı tutunurken Ege'yi tekrar kağıda görmemizle hızla yanına koştuk. Ama yalnızdı... "Derya nerede?!" "O yok..."deyip zorlukla konuştu ve öksürdü. "Her yere baktım. Seslendim ama ses vermedi." deyip tekrar öksürdü. Ona bir şişe su verdiklerinde hızla içti suyu. Başını omzuma koyduğunda Arya'yı ağlarken gördüm ve omzunu sıktım. "Derya buralarda bir yerdedir. Panik yapma!" dedim ama benim de içimde kötü bir his vardı. Ya ona bir şey olduysa? "Derya!!!" Arya'nın bağırmasıyla baktığı yere baktık. Bir dakika, ne?! Bugün Derya ile dans eden çocuk kucağında Derya ile içeriden geliyordu... Neler olmuştu? Biz hızla onun yanına gittiğimizde çocuk deli gibi öksüren Derya'yı sedyeye bıraktı. Çocuk da öksürürken Ege ona bir su verdi. Arya, Derya'nın peşinden ambulansa bindiğinde Ege elimden tutup beni arabaya sürükledi. Şu an hiçbir şey yapacak mecalim kalmamıştı. Arabaya bindiğimizde gözyaşlarımın yanaklarıma firar ettiğini hissettim ve hıçkırdım. Ege yanıma bindiğinde saçımdan öptü. "O iyi olacak güzelim." Başımı salladım. "O iyi olmalı." dedim ve gözlerimi sildim. O iyi olmalı... 💙💙💙 Hastaneye vardığımızda ben hızla arabadan indim ve Derya'yı içeri götüren sedyeye ilerledim. Derya'yı bir odaya soktuklarında yüzüne bir maske taktılar. Arya'ya sarıldığımda o da bana sarılıp başını omzuma koydu. Gözlerimden yaşlar durmaksızın akarken Arya'nın omzunu sıvazladım. O sırada içeri gelen çocuğu gördüğümde bize baktı endişeyle. "O iyi mi?!" Başımı iki yana salladım. "Bilmiyorum." Arkasından Ege geldiğinde yanımıza gelip ikimizi de koynuna aldı. Arya, "Kardeşim!" diye ağlarken saçlarından öptüm. "O iyi olacak." Ege Arya'yı teselli ederken çocuğun yanına yürüdüm. İçeride yatan Derya'ya acıyla bakıyordu. Omzuna koydum elimi. "İyi olmaya çalış. Sen olmasaydın Derya şu an daha kötü durumda olabilirdi." Başını salladı. "Temizlik odasında buldum onu... Baygındı... Kilitlemişler onu oraya. Ve kimin kilitlediğini de adım gibi biliyorum! Hepsi benim yüzümden." deyip ağladığında omzunu sıktım. "Nasıl olduğu önemli değil. Önemli olan senin onu kurtarman." Başını iki yana salladı. "Eğer takıntılı bir hayranım olmasaydı Derya şu an orada olmayacaktı." "Ama sen kurtardın onu! Nereden bilebilirdin ki onun böyle bir şey yapacağını?" dediğimde derin bir nefes aldı. "Ben... Bilmiyorum." Cebinden bir kart çıkarıp elime tutuşturdu. "İsterse beni arasın. Ne zaman olursa gelirim." Gülümsedim zorlukla. "Ama seni merak eder." "Böylesi daha iyi. Eğer sen ona bu dediklerimi anlatırsan belki benimle görüşmek istemez." Başımı iki yana salladım. "O öyle biri değil. Bunu sen de biliyorsun." Pencereden tekrar ona baktı gözleri dolu dolu. "Olsun. Eğer bana nefretle bakarsa kaldıramam. Sana güveniyorum." Başımı salladım. "Öyle olsun. Ama ararsa döneceğine söz ver." Gülümsedi zorlukla. "Söz. O yeter ki istesin. Ben onun için her şeyi yaparım. Kalın sağlıcakla." dedi ve son kez pencereden Derya'ya baktıktan sonra arkasını dönüp gözden kayboldu. Elimdeki karta baktığımda ise ismini öğrenmiş oldum. Ural Kaplan... Bakalım sen Derya'nın kalbinde bir yer edinebilecek misin? Bana kalırsa çoktan kalbine girdin bile... 1 saat sonra Arya omzuma yatmış uyurken telefonuma gelen mesajla aklıma o kız geldi ve hemen baktım. Ege kantine bir şeyler almaya gitmişti. Bu yüzden şükür ki bir şey anlamayacaktı. Gönderen:05** * ** Bu gece 12'de. Derin bir nefes aldım. Az sonra Derya normal odaya alınacaktı. İkisi uyurken işimi halledebilirdim. Gönderilen:05** * ** Tamam, geleceğim. "Derya Hanım'ın yakınları siz misiniz?" Bana seslenen doktorla telefonumu kapattım ve ona bakıp başımı salladım. "Derya Hanım'ı normal odaya alıyoruz. İsterseniz yanına geçebilirsiniz." Başını salladım. "Teşekkürler." "Rica ederim, ne demek. Gece hemşire düzenli olarak kontrole gelecek." Başımı salladım. O sırada Ege geldiğinde yanağıma bir öpücük kondurdu. "Normal odaya mı alıyorlar Derya'yı?" "Evet." deyip Arya'ya döndüm. "Arya, haydi kalk. Derya'nın yanına geçelim canım." Arya zorlukla gözlerini araladığında koluna girdim. "Gel bir elini yüzünü yıkayalım." Başını salladı. Ayağa kalktığımızda Ege'ye döndüm. "Sen git artık Ege. Yoruldun bir dünya. Eğer bir şey olursa söylerim." Başını salladı. "Öyle olsun." deyip saçlarıma bir öpücük kondurdu. "Ama söyleyeceksin bir sorun olursa." Gülümsedim. "Tamam, merak etme." 💙💙💙 Arya ile odaya girdiğimizde Derya uyuyordu. Birkaç dakika sonra kendine geleceğini söylüyorlardı. Ben yatağın bir tarafındaki sandalyeye oturduğumda o da diğer taraftaki sandalyeye oturdu ve elini tuttu kardeşinin. Ben de başımı sandalyenin sırt tarafına dayayıp gözlerimi kapadım. Ta ki Derya'nın sesini duyana kadar. "Arya." deyip öksürdüğünde hızla gözlerimi açıp ayağa kalktım. Arya da kardeşinin elini daha sıkı tutup yaklaşmıştı iyice ona. "Buradayım Derya. İyisin." Derya zorlukla gözlerini araladığında dudaklarımı ısırdım ağlamamak için. "Ne oldu bana? Ural... Ural iyi mi?" Gözlerimi kırpıştırdım. Onu nereden hatırlıyordu?! "Ural iyi, merak etme. Sen iyi misin? Onu söyle." Öksürdü tekrar ve yüzünü buruşturdu. "Boğazım... Çok acıyor." "Ben doktoru çağırıp geliyorum." dediğimde Arya başını salladı. Odadan çıkıp birkaç dakika sonra doktorla odaya döndüğümde Derya yatağında doğrulmuş, sırtını yastığa dayamıştı. Doktor onunla konuşup yapması gerekenleri söyledikten sonra yarın öğleden sonra taburcu olabileceğini söyleyip odadan ayrıldı. Biz tekrar baş başa kaldığımızda Derya konuştu: "Kızlar...Ural nerede?" Gülümsedim ve cebimden kartı çıkarıp verdiğimde bana anlamaz gözlerle baktı. Ben de konuya açıklık getirdim. "Ural verdi bunu bana. Eğer aramak istersen diye. Ama bir şey daha bilmeni istiyor ki bu yüzden de sürekli kendini suçluyor ve senin bir daha onu görmek istemeyeceğini düşünüyor." Derya kaşlarını çattı. "Nasıl?" "Takıntılı bir hayranı varmış. Seni o kilitlemiş." "Ne?! Nasıl olur?!"diyen Arya resmen öfkeden köpürmüştü. Sonra kızgınlıkla Derya'ya döndü. "Kusura bakma Derya ama eğer bunlar devam ederse ve sen daha fazla zarar görürsen kaldıramam! Seni o hâlde gördüğümden beri ölüp ölüp dirildim ben!" dediğinde gözleri dolmuştu. Derya yutkundu. "Ama o melek gibi Arya. Nereden bilebilirdi ki? Hem o kurtardı beni." Kaşlarımı kaldırdım. "Sen bunu nasıl hatırlayabiliyorsun?" Kıkırdadı. "Hayal meyal işte. Hava almaya başladığımda onun sesini duyar gibi oldum. Adını söylüyordu." Gülümsedim ve Arya'ya baktım. Sakinleşmeye çalışıyordu belli ki. Bu olanlar ona fazla gelmişti, normaldi. "Pekâlâ. Eğer görüşmek istiyorsan ara. Ama lütfen bu konu hakkında da konuş." Derya kalkıp Arya'ya sarıldığında Arya da sarıldı kardeşine ve saçından öptü. Ofladım ve yanlarına gittim. "Beni de alın be!" dediğimde kıkırdadılar. Onlara sarıldığımda huzurla gözlerimi kapattım ve bu gece daha kötü şeyler olmaması için dua ettim. 22.00 Ural, Derya'yı gördükten sonra yanında kalmış, ayrılmamıştı. Biz dinlenmesi için onu zorla gönderdiğimizde ise yarın almak şartıyla eve geri dönmüştü. Derya'ya değer verdiği o kadar belliydi ki! Kısa sürede kalbine almıştı onu. Umarım kardeşim onunla mutlu olurdu... Ben düşünceler içinde uyuyan dostlarımı izlerken neredeyse gözlerim kapanacaktı fakat onların tamamen uykuya dalmasını beklemeliydim. Daha sonra şu kızla olan işimi halledecektim. Saat on birde uyanır, hemen gidersin işte. Ne zorluyorsun ki kendini? İç sesim haklıydı galiba. Bir saat uyumaktan zarar gelmezdi. Alarmımı saat on bire kurup odadaki dolaptan battaniye ve yastık aldım ve koltuğa yerleştim iyice. O sırada kızların üstünün açık olduğunu gördüğümde hemen gidip üstlerini öptüm ve sevecenlikle baktım onlara. Derya, Arya'nın gitmesini istememiş, beraber yatmışlardı. Doktor da bunda bir sakınca görmediği için mutlulardı. Ben de yerime dönüp telefonumu yastığımın altına koydum ve başını yastığa koyup üstünü örttüm. Daha sonra da bu gece iyi şeylerin olmasının umuduyla yavaşça gözlerimi kapattım ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.
|
0% |