@thequeenofdreams_
|
Müge'den Dersten erken çıkmış, mutlu bir şekilde evimde filmimi izliyordum. O geceden sonra, Yıldız evden çıkar çıkmaz adamlarımla konuşmuş, Yıldız'ı takip etmelerini söylemiştim. Ve öğrendiğim kadarıyla Yıldız Ege'ye fotoğrafları göstermiş, ardından ayrılmışlardı. Bu yüzden keyfim gayet yerindeydi. Tek bir korkum vardı. O da Ege'nin yanıma gelip bana hesap sormasıydı. Diğer bir ihtimal ise Ege'nin öyle bir gece yaşadığımıza inanıp aslında onun olmayan bebeğime bakmaya geleceğiydi. Evet, gerçekten bir bebeğim olacaktı. Fakat başka birinden. Her hafta sonu bara gidip yatağıma gelecek birilerini arıyor, sabah da kimi bulduysam o kişiyle beraber uyanıyordum. Fakat son yattığım kişi korunmayı unutmuştu ve o beyinsiz yüzünden o gece lanet olsun ki hamile kalmıştım! Ardından aklıma gelen şeyle bunu hemen uygulamaya geçmiştim. İlk önce sahte kanıtlar toplamış, sonrasında Yıldız'a mektup göndermiştim. Yıldız geldiğinde ise istediklerim bir bir yerine gelmişti. O Ege'nin böyle bir şey yaptığına inanmış, Ege'den ayrılmıştı. Ege gelip benden hesap soracak da olsa öyle böyle bir şekilde inanacak, böylelikle benim olacaktı. Çalan telefonumla düşüncelerimden sıyrıldım ve arayan kişiye baktım. "Ege Arıyor" Mutlulukla telefonu açıp kulağıma götürdüm ve dudaklarımı araladım. "Alo, Ege?" "Neredesin? Konuşmamız lazım!" Sesi sinirli değil, aksine aceleci geliyordu. "Evdeyim, bir şey mi oldu?" "Evet, oldu. Orada konuşacağız. Şimdi sen sadece konum at." "Pekâlâ." dedim ve aramayı sonlandırıp evimin konumunu attım. Cidden ne olduğunu çok merak etmiştim. Sesi de sinirli değildi. Bunları düşünmeyi bırakıp odama geçtim. Sırt ve göğüs dekolteli kırmızı mini tulumumu giydikten sonra dudaklarıma da en koyu tonundan kırmızı bir ruj sürdüm. Tam o sırada zil çaldığında koşarak gidip açtım kapıyı. Mina gelmişti. "Mina, bugün müsait değilim." "Abla, yetti artık ama, burası benim de evim!!!" "Çok konuşma! Bugün ev müsait değil dedik! Git arkadaşına mı sahile mi nereye gideceksen git! Özel bir misafirim var." Mina hınzırca bakmaya başlayınca dudaklarımı birbirine bastırdım. "Ege abi mi geliyor?" diye imalı bir şekilde sorduğunda sırıttım ve "Aynen öyle." dedim keyfim gayet yerinde. "Abla o zaman üstümü değiştirmeme bari izin ver." "İyi be geç giyin! Seninle mi uğraşacağım." Mina hızla içeri geçerken ben de kapıyı kapatıp kendi odama döndüm. Ayaklarıma beyaz topuklularımı geçirdikten sonra saçlarımı da dalgalandırdım ve parfümümü üstüme kokusu iyice sinene kadar sıktım. Aynadan kendime baktım ve sırıttım. Her zamanki gibi çok güzeldim. "Abla!" Mina'nın sesini duymamla onun odasına girdim ve giydiği çiçekli göğüs dekolteli mini elbisesine bakıp kıkırdadım. Elini tutup etrafında döndürdüğümde mutlulukla kahkaha attı. Kardeşimin bu haline sırıttım. "Hayırdır nereye?" diyerek ona hınzırca baktığımda dudaklarını birbirine bastırdı. Sürdüğü parlatıcı dudaklarını müthiş gösteriyordu. "Kaan bu akşam için evine çağırmıştı da beni." diyerek topuklu ayakkabılarını giydi. Ardından el çantasını alıp telefonu ile cüzdanını içine koyduktan sonra yanağıma bir öpücük kondurdu. Kapıdan çıkarken, "Yarın görüşürüz ablacığım." diyerek güldü ve bana göz kırptı. Ben de kıkırdayıp ona göz kırptığımda mutlulukla evden çıktı. Ben de derin bir nefes alıp kapıyı kapattım ve salona geçip izlediğim filmin cd sini çıkarttım ve ünitenin yanındaki film setime koydum. Ortalığı topladıktan yaklaşık yirmi dakika sonra kapı zili çaldı. Koşarak gidip kapıyı açtığımda... Gülümsüyordu. Galiba... İkinci ihtimal gerçekleşmişti. Ege o gece beraber olduğumuza inanmıştı. Ben de ona gülümsediğimde içeri geçti ve ben kapıyı kapatırken salona geçti. Arkasından ben de salona girdiğimde Ege'nin yanına geçip oturdum. "Sen de mi kaçtın dersten?" diye sorduğumda onaylarcasına başını salladı. "Ben... Bekleyemedim." dediğinde ellerimizi birleştirerek karnıma getirdi. Gözlerimi büyüttüğümde dudaklarını araladı. "Hastaneye gidip bebeğimize bakalım mı?" Kıkırdadım. "Sen ciddisin?" diye sorduğumda yanağıma bir öpücük kondurdu. "Tabii ki de ciddiyim aşkım. Annenin yanında bebeğe bakarken baba olmayacak da kim olacak?" dediğinde mutlulukla dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Bir iki saniye geçmişti ki kendini hızla geri çekti. Kaşlarımı çattığımda boğazını temizledi. "Şey... Biraz hızlı gitmiyor muyuz? " dediğinde kahkaha attım ve elini tuttum. "Bekle beni çantamı alıp geliyorum." deyip yanağına bir öpücük kondurdum. Ardından hızla odama geçip telefonum ile cüzdanımı el çantama koydum ve gerekli dosyaların olduğu poşet çantası ile el çantamı da alıp salona geçtim. Onunla göz göze geldiğimde dudaklarımı araladım. "Gidelim mi? " Başını onaylarcasına salladığında koltuktan kalkıp yanıma geldi ve el ele evden çıktık. Arabaya yönlendiğinde ona neden benim söylediğim hastaneye gitmediğimizi sordum. Kendi gittiği hastanede daha da gelişmiş doktorların olduğunu, oradan iyi bir doktor bulduğunu söyleyince üstüne çok düşmedim ve onu onayladım. Hastaneye vardığımızda benden kan örneği almak istediler. Bunun nedenini sorduğumda kontrol amaçlı olduğunu söylediler ve beni kan verme bölümüne yönlendirdiler. Kan vermek için koltuğa oturduğumda yanımda duran Ege'ye soru dolu gözlerle bakarken o bana sadece gülümsüyordu. Kendimi tutamayıp ben de ona gülümsediğimde elimi tuttu. Kan verdikten sonra beni dinlenmem için bir odaya aldılar. Ege beni odaya yatırıp uyumamı söyledi. Kısa sürede kan vermenin getirdiği halsizlikle gözlerimi kapattım. Ardından Ege'nin yanımda olmasının verdiği huzurla derin bir uykuya daldım. 💙💙💙 "Sonuçları iki hafta sonra alırsanız daha iyi olur Ege Bey. Hanımefendi uyandıktan sonra taburcu olabilir. Geçmiş olsun." "Sağ olun Aykut Bey. İyi günler." Kapının kapanma sesiyle gözlerimi araladığımda gözüme gelen ışıkla zorlukla açtım gözlerimi. Gözlerimi açtığımda Ege'nin kahve gözleriyle gözlerim buluştu. Gülümsediğimde o da bana gülümsedi ve iyi olup olmadığımı sordu. Halsizlik yoktu. Sadece mayışmışlık hissi vardı. Ona bunu söylediğimde gülümsedi ve başını onaylarcasına salladı. Doktora haber vereceğini söyleyip odadan çıktı. Ben ise gözlerimi açmadan önceki söylediklerini tekrar akıl süzgecimden geçirmekle meşguldüm. 💙💙💙 Hastaneden çıktığımızda Ege, lisedeyken sürekli beraber gittiğimiz lokantaya götürdü beni. O kadar güzel vakit geçirdik ki! Özlemiştim onu, hem de çok. 💙💙💙 Eve vardığımızda Ege gülümseyerek yanağıma bir öpücük kondurdu. "Yarın kahvaltıya geleceğim haberin olsun." Kıkırdadım. "Tamamdır. İyi geceler." "Sana da." Ege'den Müge eve girer girmez telefonumu çıkarıp Arya'yı aradım ve gaza basıp o sokaktan uzaklaştım. Sonunda Arya telefonu açtığında dudaklarımı araladım. "Arya, yarın akşam sekizde müsait misiniz?" "Neler oldu?" "Eğer yarın müsaitseniz buluştuğumuz yerde her şeyi anlatacağım." "Pekâlâ. Ben Meltem'e de haber veririm. Derya da Yıldız'ın yanında kalır. Yarın sekizde Rüya Cafe'de. Tamam mı?" "Tamamdır. İyi akşamlar. Yıldız önce Allah'a sonra size emanet." "Sen merak etme. Yıldız iyi olacak. Yarın görüşürüz." "Görüşürüz." Ertesi Gün Müge'den Kapı zilinin sesiyle gözlerimi araladığımda kendime gelmek için zaman tanımadan hızla kapıya koşturdum. Kapıyı açtığımda gördüğüm kişiyle gözlerimi devirdim. "Anahtarın yok muydu?" diyerek odama yürürken o da kapıyı kapatmıştı. "Dün aceleyle çıkarken unutmuşum abla." Odama geçip başımı tekrar yastığa koyduğumda tam gözlerimi kapatmıştım ki hatırladığım şeyle gözlerimi sonuna kadar açıp telefonumu aldım ve saate baktım. 9.30 Rahat bir nefes alıp doğruldum ve ayaklarımı yataktan aşağı sarkıtarak kendime gelmek için zaman tanıdım. Daha sonra lavaboya gidip işimi hallettim ve odama dönüp gardolabımı açtım. Mini bir kot şort ile V yaka kırmızı bir tişört giydim. Ardından sade kırmızı topuklularımı ayaklarıma geçirdim ve saçımı düzleştirip dudaklarıma parlatıcımı sürdüm. Şimdi sıra geldi kahvaltıya. Yaklaşık yirmi dakikada kahvaltıyı hazırlamayı başarmıştım. Mina gidip yatmış, hemen uyuyuvermişti. Gece çok yorulmuştu herhalde hanımefendi. Kapı zilini sesini duyduğumda mutlulukla gidip kapıyı açtım ve Ege'yi içeri aldım. "Hoşgeldin aşkım." "Hoşbulduk." dedi ve gülümseyerek yanağıma bir öpücük kondurdu. Gözlerim parlarken onu mutfağa götürdüm ve sandalyesine oturttum. Çaylarımızı koyup ben de tam karşısına oturduğumda kahvaltımızı yapmaya başladık. "Müge, sana bir şey sorabilir miyim?" "Sor tabii aşkım." "O geceye ait fotoğrafların kopyasını bilgisayarında varsa alabilir miyim?" İçtiğim çay soluk boruma kaçarken deli gibi öksürmeye başladım. Ege bana yardım ettiğinde zorla kendimi toparladım ve boğazımı temizledim. "Şey... Immm ...Neden istiyorsun ki?" Kahretsin! Kekelemiştim. Şükür ki Ege bunu fark etmeden sorumu cevaplamıştı. "O geceye ait fotoğrafları bir türlü bulamıyorum. Ve o anların kalıcı olmasını istiyorum." Kıkırdadım. "Aşkım, o fotoğraflar bende olduğu sürece sorun yok. Sen içini rahat tut." Ege hüzünle gülümsedi. "Keşke o fotoğrafların bir kopyası da bende olsaydı ama ne yapalım artık? O fotoğraflar sende olduğu sürece sorun yok ya, gerisi önemli değil." Gülümsedim ve rahatlıkla kahvaltımı yapmaya devam ettim. O bilgisayarı benim dışımda kimse açmamalıydı. Kahvaltıdan sonra Ege ablasının şirketinde işleri olduğunu söyledi. Ardından beraber sofrayı topladık. O gittiğinde ise ben de derslerime yöneldim. Akşam-Saat 20.00 Ege'den Rüya Cafe'ye vardığımda hızla içeriye girdim ve gözlerim kızları aradı. Sonunda onları pencere kenarında sohbet ederken gördüğümde yanlarına ilerledim. Beni gördüklerinde selamlaştık ve ikisinin de çaprazına, pencereyi de karşıma alarak oturduğumda kızlar anlatmaya başlamam için bekliyorlardı. Kalbime iğneler batıyordu. Oyun da olsa ona dokunmak beni öyle iğrendiriyordu ki! Yıldız'ı özlemiştim. Olanların tümünü kızlara anlattığımda ikisi de düşüncelere daldı. Gözlerimden yaşlar boşalırken derin bir nefes aldım ve ellerimle yanaklarımdan ıslaklığı sildim. Omzumda bir el hissettiğimde o elin sahibine baktım. Meltem bana acı bir tebessümle bakıyordu. "Hepsi geçecek Ege. Siz Yıldız ile barışacaksınız. Ondan sonra evleneceksiniz. Ondan sonra tatlı Meltemleriniz olacak..." Güldüm. "Meltem, birincisi çocuklarımız Yıldız gibi güzel olacak. İkincisi..."Yutkundum. "Ya barışamazsak." Meltem kaşlarını çattı. "Ege seni döverim. Ondan sonra Yıldız beni döver. Dövülmemi istemiyorsan imkansız şeyleri düşünmekten vazgeç!" Kahkaha attım. "Bencilsin kızım sen!" "Şşş! Konuşmayı kesin ve beni dinleyin!" Arya'nın sesiyle ikimiz de ona döndük. "Ege, o fotoğrafların bilgisayarda olduğundan emin misin?" "Evet, dün akşam yemeğinde konuşurken istemeden de olsa anlattı. Gizli ya da değil tüm bilgilerini bilgisayarında sakladığını söylemişti." "Pekâlâ, fotoğraflara ulaşamıyorsak, bize başka seçenek bırakmadı." |
0% |