Yeni Üyelik
29.
Bölüm

27.BÖLÜM-KALBİMİN SAHİBİ

@thequeenofdreams_

Arya'dan

Aşk tarif edilemez bir duyguydu. Cennet gibiydi ama cehennem gibi de acıtabiliyordu. Bulutlara sürüklenirken birdenbire yerde bulabiliyordun kendini. Kalbin hızla atarken gözün hiçbir şey görmez oluyordu. Hatta bazen öyle bir an geliyordu ki duyduklarını, gördüklerini kabul etmek istemiyordun. Canın acıyordu. Kalbini bir şey sıkıyordu. Boğazım düğümleniyordu; konuşacak gücü bulamıyordun kendinde. Gözyaşları içinde kabullenmek zorunda kalıyordun her şeyi.

Peki ya Yıldız kabullenmiş miydi? Tabii ki de hayır! Kabullenmemeliydi de zaten! Çünkü Ege onu aldatmamıştı. Ege onu aldatmış olsaydı bir hafta boyunca Yıldız için bu kadar uğraşmazdı. Onu aldatmış olsaydı, o gün Müge ile geçirdiği o geceyi anlatırken yaptıkları için ağlamazdı.

Ege Yıldız'ı seviyordu. "Yıldız olmadan yapamam." diyordu. Saf bir sevgisi vardı. İçi tertemizdi. Sırf bu yüzden onların arasını düzeltmek için bir hafta boyunca Ege ile kanıtlar topluyor, uğraşıyorduk. Biliyordum Yıldız da Ege'ye güvenmek istiyordu. Fakat hatırladığı görüntüler yüzünden bir türlü ayakları onu sevdiği adama götürmüyordu.

"Arya, ne düşünüyorsun bu kadar kızım? Haydi kahvaltını et geç kalacaksın."

Annemin bana seslenmesiyle çayımın son kalan yudumunu içtim ve kalktım. "Anneciğim ellerine sağlık. Ben çıkıyorum."

"A-aa! Bitirseydin keşke böreğini be kızım!"

"Ben yerim o böreği anne boşver Arya'yı."diyen Derya'ya gözlerimi devirerek baktım. Merdivenlerden çıkarken odamdan çalan telefonumun sesiyle hızlandım. Odama geçip zaman kaybetmeden telefonu aldığımda arayan kişiyi görmemle dudaklarım iki yana kıvrıldı. Aramayı onaylarken boğazımı temizledim ve dudaklarımı araladım. "Alo."

"Alo Arya, günaydın."

"Günaydın Cem." dedim gülümsemem genişlerken.

"Müsaitsen sana bir şey soracaktım."

"Tabii." dedim heyecanımı gizlemeye çalışarak.

"Şey... Immm... Cuma günü fakülteden arkadaşlarla Kemeraltı'nda takılacağız da... Gelmek ister misin? Hem biraz kafanı dağıtmış olursun. Nasıl fikir?"

Kalbim hızla atarken titrek bir nefes verdim.

Gitmeli miydim? Tabii ki gitmeliydim.

"Şey... Tabii, olur."

"Beni çok mutlu ettin Arya. O zaman o gün akşam seni sekizde alırım."

Gülümsedim. "Tamamdır. Sana iyi dersler."

"Sana da Arya. Görüşmek üzere."

Telefon kapandığında üstümü giyinmek için dolabı açacaktım ki aynada gördüğümle donakaldım.

Yüzüm kıpkırmızıydı! Allah'ım bu ben miydim? Bu kadar heyecanlanacağımı düşünmüyordum açıkçası. Ellerimi yanaklarıma koyduğumda parmak uçlarımın da buz gibi olduğunu fark ettim.

"Aman Allah'ım, ne oluyor sana Arya?"

💙💙💙

"Sen şimdi ciddi ciddi abimle dışarı mı çıkıyorsun?"

Başımı salladım utanarak. Allah'ım bak yine heyecanlandım!

"Yaaa, seni yerim ben!" diyerek bana sımsıkı sarıldığında boğulacaktım neredeyse. "Melek... Bıraksan..." diye zorla konuştuğumda panikle beni bıraktı. "Aman yengeme bir şey olmasın." Gözlerimi büyüttüm. "Melek, abartma istersen." Kıkırdadı. "Ya ne bileyim heyecanlandım! Ne de olsa şunun şurasında altı aydır tanışıyorsunuz. Bir kere bile seninle baş başa dışarı çıkmayı teklif etmedi."

"Ama baş başa olmayacağız ki fakülteden arkadaşları da olacak."

"Belki gecenin sonuna doğru yalnız kalacaksınız. Kim bilir?"

Aniden Melek'in aklıma taktığı bu düşünceyle donup kaldım. Yüzümü yellemeye başladığımda Melek bana imalı imalı gülüyordu.

Allah'ım ben ne yapacağım?!

Ders Çıkışı

Melek ile durağa yürürken düşünceler içinde boğuluyordum.

"Arya? "

Gözlerimi gözlerine dikip sorarcasına baktım. Kaşlarını çatmıştı. Bu düşünceli halimi merak ediyor olmalıydı.

"Bir sorun mu var?"

Evet, vardı. Bir sorun vardı. Ama bu sorun Cemle ilgili değil, benimle ilgiliydi. Ya kalbim bir daha kimse için atmazsa? Ya bu yüzden Cem'i üzersem?

"Arya! Sana diyorum."

Melek'in bağırmasıyla sıçrayarak kendime geldim. Melek endişeyle yaklaşıp omzuma elini koyduğunda boğazım düğümlendi. Geçmişin prangalarından kurtulamıyordum bir türlü. Doruk'un yaptıkları beynimi esir alarak kalbime sinyal gönderiyor, bir daha kimseyi sevmemem gerektiğini söylüyordu. Sonra "Cem ile Doruk bir mi? Bir düşün bakalım Arya Hanım." diyordu kalbim. Kalıyordum öylece. Düşüncelerin içinde boğulup gidiyordum.

"Arya, istersen sahile gidelim. Hem oranın havası rahatlatır seni hem de konuşmak istersen konuşuruz. Nasıl fikir?" deyip gülümsedi. Ben de ona zorla gülümseyerek başımı salladım. "Olabilir."

💙💙💙

Melek ile sahile vardığımızda tam kayalıklara geçecektik ki Melek birkaç dakikaya geleceğini söyleyip ortadan kayboldu. Ben de kayalıklara gelip tereddüt etmeden denize yaklaştım. Denizin dibine kadar yaklaşıp ayakkabılarımı ve çoraplarımı çıkardım. Çorapları ayakkabılarımın içine yerleştirip ayakkabıları denizden uzak güvenli bir yere koydum.

Bahardaydık ama havalar tam ısınmamıştı. Buna rağmen suyun soğukluğunu iliklerime kadar hissetmek istiyordum. Böylece düşüncelerimin beynimi ele geçirmesine engel olacaktım. Kayaya oturup ayaklarımı denize doğru sarkıttım ve sonunda ayaklarım suyla buluştuğunda gözlerimi kapattım. Su oldukça soğuktu fakat düşüncelerim bunu önemsemeyip tekrar beynimi esir almıştı. Olmuyordu! Ben ne kadar onlardan kaçmak istersem onlar daha çok çekip alıyordu beni içlerine.

"Arya!"

Düşüncelerime bir süre ara vermeyi başarıp gözlerimi açtım ve saçlarımın dalgalanmasına izin vererek arkamı dönüp Melek'e baktım. Yanıma oturduğunda suyun içindeki ayaklarımı görüp küçük bir çığlık attı.

"Kızım sen manyak mısın? Buz gibi suda ne işin var?" Kıkırdadım. "Ne varmış? Gelsene sen de." Bana meydan okurcasına bakış attı. "Bunu sen istedin Arya Öztürk!" deyip oturduğumuz kayanın üzerinde ayağa kalktı. O da aynı şekilde ayakkabılarını ve çoraplarını çıkartıp çoraplarını ayakkabılarının içine yerleştirerek ayakkabılarını benim ayakkabılarımın yanına koydu. Daha sonra ben daha ne olduğunu anlamadan önce ceketini ardından tişörtünü çıkartıp üstünde sutyeni ve mini şortuyla denize balıklama atladı. Aynı anda ben de çığlığı basmıştım.

O yüzeye çıktığında ben de oturduğum kayanın üzerinde ayağa kalkıp ceketimi ve tişörtümü çıkarttım. Bugün ciddi anlamda kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı. Bu yüzden ben de denizin soğuğuna kendimi bırakmaya karar verdim ve aynen Melek'in yaptığı gibi balıklama suya atladım. Denizin soğukluğunu şimdi tüm vücudumda hissediyordum.

Yüzeye çıktığımda Melek ile birbirimize bakıp kahkahalarla gülmeye başladık. Ta ki Cem'in bize seslenmesine kadar.

Bir dakika! Cem mi demiştim ben?

Kahkahalarımızı zorla durdurduğumuzda Cem'in bizi gülümseyerek izlediğini gördük.

Az önce üstümüzü çıkardığımızda etrafta kimsecikler olmadığı için rahattık. Fakat şimdi Cem'in burada olması yanaklarımın kızarmasına yetmişti. Allah'ım bu soğuk suda nasıl bu kadar terleyebiliyordum?!

"Allah aşkına Melek buz gibi suda ne yapıyorsunuz?"

Bana bakmaması beni biraz rahatlatsa da buradan gitmesi daha iyi olurdu diye düşünüyordum.

"Abi ne var?! Arya'nın kafası bulanıktı, biz de bir çözüm bulduk. Kız kafası bulanık evine mi gitseydi yani?! Kardeşler bugünler için var." dediğinde Melek'e sevgiyle baktım. Birbirimize gülümsedik.

"Böyle açık seçik kıyafetlerle olmaz o iş. Haydi çabuk çıkın."

Melek kaşlarını kaldırdı. "Abi hayırdır, sen bizi kıskandın mı?" Cem kaşlarını çattı. "Ne kıskanması kızım! Hava soğuk, üşüteceksiniz. Haydi oyalanmayın, sizi arabada bekliyorum." deyip bana göz kırptı ve arkasını dönüp bizden uzaklaştı. Ben hala onun göz kırpmasının etkisindeyken Melek'in önümde parmağını şıklatmasıyla kendime geldim. "Dünyadan Arya'ya! Dünyadan Arya'ya!" Kıkırdadım. "Haydi çıkalım da abini bekletmeyelim." deyip kızaran yanaklarımı gizlemeye çalışarak denizden çıktım. Saçlarımı sıkıp ıslaklığımı umursamadan tişörtü üzerime geçirdim. Elime ayakkabılarımı ve çantamı alıp arabaya doğru yürürken Cem'i arabanın içinde gördüm. Beni izliyordu. Allah'ım bir insan bu kadar tatlı olamazdı!

Melek'in sırtıma atlamasıyla küçük bir çığlık attım ve düşmekten son anda kurtuldum. Onun gözlerinden gözlerimi ayırmadan önce güldüğünü görmüştüm. Of Melek! Sırası mıydı bunun şimdi?!

"Arya, yarın size geliyorum bebeğim. Kombin seçeceğiz. Anlaştık?" Başımı salladım." Anlaştık."

Arabaya vardığımızda Melek sırtımdan indi ve beni ön koltuğa itekledi. Gözlerimi devirerek ön koltuğa oturacaktım ki dudaklarımı ısırdım. Cem," Bir sorun mu var Arya? "diye sorduğunda," Üstüm ıslak. Nasıl oturmamı düşünüyorsun?" diyerek mahcupça gülümsedim. Gözleriyle arkada sırılsıklam oturan kız kardeşini gösterdiğinde kaşlarımı çattım." Melek, sırılsıklam olduğunun farkında mısın?" Melek bana şirince gülümsediğinde gözlerimi devirdim. Cem'e "Kusura bakma ama arabanın koltuklarını daha fazla ıslatmak istemiyorum." dediğimde kaşlarını çattı. "Dert ettiğin şey bu mu Arya?! Otobüse binip o vücudunu görmeleri bundan daha mı iyi? Otur lütfen." Mahcupça gülümsedim. "Pekâlâ."

💙💙💙

"Yarın akşam görüşürüz." Gülümsedim. "Görüşürüz." deyip arabadan indim ve ikisine de el salladım. Araba evin önünden ayrılırken zili çalmıştım bile. Birkaç saniye sonra kapı açıldığında annemin, karşısında beni sırılsıklam görmesiyle şirince gülümsedim.

"Kızım, bu halin ne?!"

"Şey... Melekle biraz yüzdük de... Sahilde... Kayalıkların orada..." Kaşlarını kaldırdı. "Sahilde?! Kayalıkların orada?!" Kıkırdadım ve onaylarcasına başımı salladım. Kaşlarını çattı. "Geç içeri! Eşşek sıpası! Bir daha soğuk havada seni sırılsıklam görürsem bozuşuruz ona göre!!!"

Kaçarcasına odama çıkıp kapıyı kapattım ve kapıya yaslanıp derin bir nefes aldım.

"Neler oldu anlat bakalım Arya Hanım." diyen Derya'ya şirince gülümsedim. "Canım kardeşim... Şey... Bir üstümü değişsem nasıl olur?" O sırada gözlerini kısmış beni izliyordu. Söylediklerimden sonra bana izin verdi ve hızla banyoya girdim. Güzelce duşumu alıp banyodan çıktığımda üstümü giyindim ve beni kardeş yatakta bağdaş kurmuş bekleyen Derya'nın karşısına ben de onun gibi bağdaş kurup oturdum. O merakla beklerken ben de hızla olanları anlatmaya koyuldum.

💙💙💙

Derya'ya bugün olanların tümünü anlattığımda bana mutlulukla sarılmış, daha sonra tam on dakika boyunca odada halay çekmişti. Şimdi de sanki bir iki saat önce mutluluktan dans eden ikimiz değilmişiz gibi masamıza oturmuş deli gibi ders çalışıyorduk. "Offf! Çıldırıyorum yaaa!" diyerek kalemi notların üstüne fırlattım. Tam o sırada telefonum çaldı. Dinlenmek için bir bahanemin olmasının mutluluğuyla arayan kişiye baktım.

"Kutup Yıldız'ım Arıyor"

Bir dakika! Bu güzel bir haber olabilir miydi? Ege ile konuşmamızın üzerinden tam iki hafta geçmişti. Sonuçlar çıkmış olmalıydı. Ege de bekleyememiş, kanıtların tümünü toplayıp Yıldız'ın yanıma uçmuştu. Ege'den de bu beklenirdi.

"Arya, cevaplasana aramayı!"

Derya'nın bana seslenmesiyle hemen cevaplandırdım aramayı. "Hoparlöre al da ben de duyayım." Derya'nın dediğini yapmamın ardından Yıldız'ın mutluluk dolu çığlığını duymamız bir oldu. Evet, olmuştu! Barışmışlardı!

"BARIŞTIK!"

"Ya ben seni yerim yaaa, yerim!"

"Sen sus bakayım! Ay dur yada susma! Ege ile siz ne ara o planları yaptınız bakayım onu anlat sen! Ve benim bundan nasıl haberim olmadı?!" Kıkırdadım ve Yıldız'a olayların nasıl geliştiğini bir bir anlattım. "En son da seninle vedalaştıktan sonra Ege ile buluştuk ve son bir kez konuştuk."

"Yaaa, inanamıyorum, benim bunlardan nasıl haberim olmadı!"

"Çünkü sen o sıralar salak gibi resimlere bakıp, ağlayıp ağlayıp duruyordun hanımefendi."

"O günler geride kaldı. Hepsi geçti, gitti. Şimdi sen dökül bakalım Arya Hanım. Cem'den ne haber?" Kıkırdadım. "Midemde kelebekler uçuşuyor. Allah'ım olanları bir bilsen."

"Anlat, anlat!"

Olanların hepsini ona aktardıktan sonra benim adıma mutlu olduğunu söyledi ve ardından ekledi: "Aryacığım her iddiasına varırım o gece Cem sana açılacak. Hazırlıklı olmalısın."

"Yaaa! Herkes öyle diyor Yıldız! Ve ben Cem'i üzmekten korkuyorum."

"A-a! Nedenmiş?"

"Geçmişte yaşadıklarımdan sonra aşka inancımın yok olmasından korkuyorum. Ya Cem'e istediği karşılığı veremezsem? Ya onu sevemezsem? Ya mutlu olamazsak..."

"Ay, ay dur Arya! Biraz nefes al. Sana şunu söyleyeyim canım benim: Bence hiç öyle olmayacak. Evet, Doruk seni üzdü. Kırıldın, incindin. Allah'ın sana sunduğu bir imtihandı bu. Şimdi de sana bir hediye gönderdi. Seveceksin, sevileceksin. Bu sefer hiç olmadığın kadar mutlu hissedeceksin kendini. Tüm dünyan o insan olacak. Bunları düşün. Hiçbir şekilde kafana da bir şey takma. Akışına bırak. "

Burukça gülümsedim." Yıldız."

" Efendim canım."

" İyi ki varsın. "dedim tüm içtenliğimle. Cidden onlar olmasa ne yapardım acaba?

"Yaa, sen de iyi ki varsın. İnanır mısın Ege'den ayrıldıktan sonra o bir hafta içerisinde bana o kadar çok destek oldunuz ki. Siz de iyi ki benim kardeşimsiniz. "

💙💙💙

Yıldız ile o duygusal konuşmanın ardından biraz daha çene çalmış, sonrasında ikimizin de ders çalışması gerektiği için telefonu kapatmış, notlarımıza dönmüştük. Tam bir saat boyunca çalışmış, yorulduğumu ve uykumun geldiğini fark ettiğimde kendimi yatağa atmıştım. Ama ne kadar çok uykum gelse de uyuyamıyordum. Olmuyordu. Yıldız'ın dediği gibi yapacaktım. Akışına bırakacaktım, tamam, ama o kötümser düşüncelerin beynime soktuğu senaryolar uyumama engel oluyordu.

Gözlerimi kapattım ve aklıma kötü şeyler getirmemeye çalışarak uyumaya çalıştım. Fakat olmuyordu. Ne kadar yorulsam da bir türlü gözüme uyku girmiyordu.

Daha sonra aklıma gelen şeyle telefonumu elime aldım. Ne mi yapacaktım? Cem'e mesaj atacaktım

Gönderilen: Cem

Uyudun mu?

"Allah'ım inşallah bir salaklık yapmamışımdır." diye düşünürken telefonuma gelen bildirimle kalbim hızla atmaya başladı. Mesajı görmemle resmen ağzım kulaklarıma vardı.

Gönderen: Cem

Hayır, yeni yatıyordum. "Telefonda biraz dolaşayım." dedim. Sen mesaj attın.

Bir sorun mu var yoksa? 😯

Kıkırdadım. Cidden ne amaçla yazmıştım ona? Aklıma gelenle cesur bir şekilde bunu uygulamaya geçtim.

Gönderilen: Cem

Merak etme, bir sorun yok.

Çok yorgunum, ama gözüme uyku girmiyor.

Seninle konuşmak istedim. Rahatsız etmedim değil mi?😶

Onun cevabını beklerken resmen heyecandan ellerim titriyordu.

Gönderen: Cem

Hayır, tabii ki. Açıkçası ben de sana yazmak istiyordum. Fakat uyuduğunu düşününce vazgeçtim. Aklın yolu birmiş😀

Öylece kaldım. Benimle konuşmak istemişti. Beni düşünmüştü. Kıkırdadım. Midemde kelebekler uçuşuyordu. Kalbim büyük bir hızla atıyordu. Hiç olmadığım kadar mutluydum.

Gönderen: Cem

Sen neden uyuyamadın?

Derin bir nefes aldım. Söylemeli miydim ki?

Gönderilen: Cem

Kafam karışık bu aralar.

Sorar mıydı ki? Sorardı tabii. Sormuştu da.

Gönderen: Cem

Kafanın karışıklığının nedenini öğrenebilir miyim?

Tabii istersen.

Söylese miydim ki? Peki neyi söyleyecektim ki? "Seni üzmekten korkuyorum." mu? "Doruk'un yaptıkları yüzünden sana istediğin karşılığı verememekten endişeleniyorum." mu?

Gönderilen: Cem

Tabii söylerim. Ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.

Cidden nasıl söyleyecektim ki?

Gönderen: Cem

İstediğin gibi söyle. Sana yol gösterebileceğimi düşünüyorum.

Pekâlâ. Aklıma geleni yazıyorum o zaman.

Gönderilen: Cem

Birine hak ettiği karşılığı verememekten korkuyorum.

Acaba anlar mıydı ki? Salak değilse anlardı ki salak da değildi.

Gönderen: Cem

Akışına bırak. Sonunda bu endişenin yerini mutluluk alacak. Güven bana.

Burukça gülümsedim. Anlamıştı tabii ki. Ve bu cümlenin açılımı şöyleydi galiba:

"Cuma günü tüm sorularının cevaplarını alacaksın. "Resmen bana karşı bir şeyler hissediyordu. Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes alıp gülümsedim.

Gönderilen: Cem

Sana her zaman güvenebileceğime emin olabilirsin.

Bunu içten bir şekilde yazıp gönderdiğimde artım emindim. Biz olacaktık galiba.

Gönderen: Cem

Buna sevindim😄İyi geceler güzellik.

Kulaklarıma kadar kızarırken sanki o yanımdaymış gibi ellerimle yüzümü kapattım ve kıkırdadım. O sırada alt taraftan Derya kafasını çıkarıp bana kaşlarını çatarak baktı. Boğazımı temizleyip toparlanırken ben de ona kaşlarımı çatarak baktım. "Az önceden beri ne kıkırdayıp diyorsun Arya?"

"Offf! Sanane kendi işine baksana!"

Aynı anda kapının çalmasıyla annem kafasını uzatıp içeri soktu. "Siz hala uyumadınız mı? Şunlara bak, ikisi de telefonun başında!"

"Ya biz artık ilkokul çocuğu değiliz anne!"

"Kızım," Yarın sunumum var. "dedin. Sersem gibi saçmalarsın uykusuz kalırsan. Haydi, haydi, yatın."

Gönderilen: Cem

İyi geceler😄

"Kız sen sırıta sırıta kime yazıyorsun öyle?!" Gülümsememi yok edip boğazımı temizledim. "Öylesine... Cemle anne." Kaşlarını kaldırdı."Hımmm. Şu Cem Doğan mı?" Başımı salladım korkarak. Annem ciddi halinden çıkıp kıkırdadı. "Benim içimden geliyor, bu sefer benim kızlarım çok mutlu olacak." deyip ikimizin de yanakların sulu bir öpücük kondurdu. "Haydi size iyi geceler kuzularım." diyerek odadan çıktığında ben de Derya'ya iyi geceler dileyip yattım ve sonunda derin bir uykuya daldım.

Ertesi Gün- Ders Çıkışı

"Arya sen dolabından ne var ne yoksa çıkar. Ben de eve gidip birkaç parça kıyafet daha getiririm. Benimkilere de bakarsın." Gülümsedim. "Tamamdır bebeğim. İstersen pijamanı falan da getir. Bizde kalırsın." Kıkırdadı. "Bana hava hoş bebeğim. O zaman yedide sendeyim. Anlaştık?" deyip göz kırptı. "Anlaştık." diyerek yanağına sulu bir öpücük kondurdum ve ona el sallayıp durağa yürüdüm.

Saat 19.00 sıraları

Zilin çalmasıyla kapıya koştum ve açtığımda Melek'in yanınsa görmeyi beklemediğim biriyle karşılaştım. "Cem?"

"İyi akşamlar Arya. Melek'i bırakmaya gelmiştim. Gelmişken seni de göreyim dedim."

"Aryacığım ben çıkıyorum, gelirsin." diyen Melek'e gitme dercesine baktım fakat beni dinlemeyerek imalı bakışlarıyla yukarıya çıktı. Cem'e döndüğümde bana gülümsüyordu. Ben de ona gülümsedim. "İçeri gelmek istersen..."

"Yok, çok sağ ol. Sadece seni görmek istemiştim. Şebnem teyze de buradaysa görmek isterim."

"Annem birkaç dakikalık komşuya gitmişti. Gelir az sonra belki. Onu görmek istersen gel otur diyorum ya." Mahcupça gülümsedi. "Kalmayı isterdim fakat yarına önemli bir sunumum var. Annenle Derya'ya selamımı iletirsin. Melek'e de sahip çık. Çantasında bira bulursan izin verme. Yoksa sabaha kadar rahat bırakmaz seni." Kıkırdadım. "Deli kız. Sen merak etme ben sahip çıkarım. Kardeşin emin ellerde." Güldü.

Allah'ım ne güzel gülüş o!!!

Kendine hakim ol iç ses!

Üf tamam be!

"Zaten bu yüzden getiriyorum. Başka biri olsa hayatta götürmezdim." Gülümsedim kalbim hızla atarken. Gözlerine baktım bu sefer korkmadan. Bana mı yaklaşıyordu o?! Yoksa bana mı öyle geliyordu?

Yok bayağı bayağı öpecek bu adam seni!

Yok canım! Hazır mıydım onu bile bilmiyordum!!!Kalbim büyük bir hızla atarken titrek bir nefes verdim...Ve gözlerimi kapatıp, "Ne olacaksa olsun!" dedim içimden.

"Cem, oğlum!" Aniden birbirimizden uzaklaşırken o boğazını temizleyip anneme gülümsedi. "Hoşgeldin oğlum! Gel içeri niye kapıdasın?"

"Gideceğim zaten Şebnem teyze, yarına önemli bir sunumum var da. Yoksa inan ki kalırdım." Annem Cem'i, "Bir dahakine benden kurtuluşun yok Cem oğlum, haberin olsun." diye şakasına azarlarken Cem gözlerini benden ayırmıyordu. Ben mi? Midemdeki uçuşan kelebeklerden başka ne söyleyebilirdim ki?

Sonunda anneme döndüğünde konuştu. "Tabii Şebnem teyzem. Senin o yemeklerini nasıl özledim bir bilsen. En yakın zamanda yemeğe geleceğimden emin olabilirsin."

"Yerim seni, kuzum benim. İyi madem, iyi akşamlar oğlum, Allah zihin açıklığı versin."

"Sağ ol Şebnem teyze, iyi akşamlar. Sana da iyi akşamlar Arya." diyerek bana göz kırptığında ben de hızla atan kalbimle zorla gülümsedim. "Sana da."

Cem gittikten sonra tam odama kaçacaktım ki annemin kolumdan tutup kendine döndürmesiyle dudaklarımı ısırdım. Şimdi bitmiştim galiba!

"Ne yapıyordunuz siz kız ben gelmeden önce?! Doğru söyle, öpecek miydi yoksa seni?!" diye heyecanla sorduğunda gözlerimi büyüttüm. "Anne ne diyorsun? Saçmalama Allah aşkına!"

"Ne saçmalaması canım! Ay siz de bir olun artık kızım!" Derin bir nefes aldım. "Anneciğim, canım annem, melek annem."

"Efendim kuzum." diyerek yanaklarımı sıktı annem. "Melek'i çok bekletmeyeyim olur mu? Seni çok seviyorum." Annemin yüzü asılırken ayağındaki terliğe uzanıyordu ki koşa koşa merdivenleri çıktım. Annem "Gel kız buraya!" derken odama girmiş, kapımı kapatmıştım bile. Kapıya yaslanıp yere çökerken derin bir nefes aldım. "Arkadaş, Cemle ilgili konuşmak istemiyorum. Sırf bu yüzden terlik yiyorum."

Minderlerimize yerleşmiş oturan Melek ile Derya bana kıkırdadı. Onlara dehşete düşmüş bir şekilde bakarken bana kaşlarını çattılar. Nefesim hızlanırken konuştum. "Kızlar... Biz...Cemle..."

"Öpüştünüz mü?!" diye bağıran kardeşlerime gözlerimi belerterek baktım.

Hiç öyle bakma! Annen gelmeseydi görürdük seni!

İç sesimin söylediği şeyle boğazımı temizledim ve toparlandım.

"Offf! Çok zaman kaybediyoruz, şu kombini seçelim de keyfimize bakalım." diyerek kapının dibinde oturduğum yerden kalktığımda bana gözlerini kısmış bakıyorlardı. Ellerimi belime koyup, "Ne var?" dercesine baktığımda neden gözlerini kıstıklarını adım gibi biliyordum. "Offf!" deyip yenilerek ben de karşılarındaki mindere oturduğumda olanların tümünü anlattım.

"Ah be Şebnem teyze! Niye erkenden geliyorsun ki?"

Elimi kalbime koydum ve titrek bir nefes verdim. "Kızlar..." dedim bana tebessümle bakan kardeşlerime. "Ben... Galiba aşık oluyorum... Cem bana çok iyi geliyor... Yüzümü güldürüyor... Onun yanında kalbim resmen yerinden çıkacak gibi oluyor." Melek kıkırdadı. "Biliyordum! Ay heyecanlandım! Siz çok tatlı olacaksınız yaaa!" Yanaklarımın kızarmasıyla utanarak yüzümü kapattım. "Offf, ben ne yapacağım yaaa!"

Cuma Günü -Ders Çıkışı

Evet, sonunda o gün gelmişti. O kadar heyecanlıydım ki otobüsteyken Melek'in konuştuklarının neredeyse hiçbirini dinleyememiştim. Beni hazırlamak için o da bize gelmişti. Eve vardığımızda saat beş buçuktu. Yemeğimizi yiyip odama geçtiğimizde kızlar iç çamaşırlarımı hazırlayacaklarını söyleyip beni banyoya soktu. Banyomu tadını çıkara çıkara yapıp işim bitince bornozumu üstüme geçirdim ve odama geçtim. Saat altı buçuktu. Hızla üstümü giyindim ve saç düzleştiricisini almak için banyoya girmeden önce kızları çağırdım. Banyodan elimde saç düzleştiriciyle geldiğimde Melek ile Derya beni bekliyordu. Beni gördüklerinde Melek hızla kolumdan tutup makyaj masasının önündeki puf koltuğa oturttu beni. Derya ojeleri Melek'in önüne koyup, "Hangisi?" diye sordu. Melek saç düzleştiriciyi fişe takarken ojelere dikkatle baktı ve siyah olanı gösterdi. "Dün manikür-pediküre gittiniz mi Derya?" diye soran Melek el ve ayak tırnaklarımı büyük ciddiyetle inceliyordu. "Dün her şeyi hallettik Melek." diyen Derya ellerimi esir almış, ojeleri sürmeye başlamıştı bile. "Ne yapacaksın Melek?" diye sordu Derya. Melek, "Nude düşünüyorum." dediğinde bu gerçekten içime sindi.

Sana soran mı var? Baksana kendi kafalarına göre hareket ediyorlar.

İç sesime hak vererek bir of çektim. "Akıllı dur Arya!" diyen Melek gözlerimi devirdim ve sabırla onları beklemeye koyuldum.

1 saat sonra

"Aman Allah'ım, sekize on var! Dön bir şöyle son kez bakayım."

Önlerinde bilmem kaçıncı kez döndüğümde merakla onlara baktım. Gülümseyerek bana bakıyorlardı. "Kızlar bir şey söyleyin. Başım döndü valla ya!" dediğimde Derya kıkırdayıp kolumu sıvazladı. "Canım benim! O kadar güzel oldun ki! Cem seni görünce güzelliğin karşısında öylece kalıverecek. Değil mi Melek?" Melek başını salladı mutlulukla. "Kalıverecek tabii. Bu gece çok güzel o-la-cak!!!" dediğinde kalbim hızla atmaya başladı. O sırada telefonumun çalmasıyla kızlar ben daha bakmadan arayan kişiye baktılar; daha sonra heyecanla çığlık attılar. "Abim arıyor!" diyen Melek'e gözlerimi pörtleterek bakıp hızla elindeki telefonu aldım ve kendimi dizginleyerek telefonu açtım. "Alo."

"Arya, merhaba."

"Merhaba."

"Ben seni kapının önünde bekliyorum. Hazır mısın?"

"Hazırım. Bir dakika bekle, geliyorum." deyip telefonu kapattım. Titrek bir nefes alıp verdim ve kızlara baktım. "Bu gece buradayım. Seni bekliyor olacağım." diyen Melek'e kıkırdadım. Koluma girip beni aşağı indirdiklerinde annem de bir dolu övgülerini bana yolladı. Kapıdan çıkıp gelen arabaya baktığımda kapının önünde siyah tişörtü, kot ceketiyle ellerini kot pantolonunun cebine sokmuş karizmatik bir şekilde arabaya yaslanmış beni bekleyen Cem'e baktım heyecanla. Yutkunup gözlerimi gözlerine kenetlediğimde gözlerinin içi gülüyordu. Yanağıma bir öpücük kondurduğunda gözlerim büyüdü ve aynı anda kalbimin atışı hızlandı.

Bana kapıyı açtığında o anın şokunu zorla atlatıp arabaya bindim. O da diğer tarafa geçtiğinde ve arabayı çalıştırdığında sakinleşmeye çalışarak derin bir nefes aldım.

💙💙💙

Kemeraltı'na vardığımızda Cem ile çimlerin üzerinde yürümeye başladık. Eli elimi kavradığında derin bir nefes aldım ve ben de cesaretle onun elini tuttum. Bana dönüp tebessüm ettiğinde ben de ona tebessüm ettim. Ta ki biri Cem' e seslenene kadar.

"Cem, buradayız!"

Kızın biri Cem'e sesleniyordu. Cem oraya doğru yürürken kıza dikkatle bakarak ben de Cemle el ele oraya yürüyordum. Kız beni ve kenetli ellerimizi gördüğünde kaşları çatıldı.

Rakip belirlendi!

Cem'in elini daha sıkı kavradığımda Cem sorgularcasına baktı, cevap olarak ben de ona şirince gülümsedim.

"Vay! Cem, hoşgeldin kardeşim!" diyen çocuğa Cem gülümsedi. Onlar tokalaşırken kızla göz gözeydik ve gözlerimizle birbirimizi parçalayabilsek onu şu an bitirmiştim!!!

Cem beni herkese tanıttığında o kızın da adını öğrenmiştim. Burcu salağı karşımda bana öldürücü bakışlarını atarken ben de Ceyda ve Çiçek ile sohbet ediyordum. Ceyda çok cana yakın, deli dolu bir kızdı. Çiçek 'in de ondan farkı yoktu. İkisi de gerçekten çok güzellerdi. Ceyda ara ara sevgilisi Çağlar' a takılıp duruyordu. Cidden çok tatlı bir ilişkileri vardı. Aynı şey Çiçek ve Doğan için de geçerliydi. Ve... Biri daha vardı. Ancak bu biri bu grupta en sevmediğim ikinci kişiydi. Ekin... Geldiğimizden beri bana ürkütücü bakışlar atıyordu. Pis biri olduğu kesindi ve biz geldiğimizden beri dördüncü şişesini içiyordu.

"Cem, gitarını getir de yap bir güzellik haydi!"

Şaşkınlıkla Cem'e bakarken konuştum. "Sen gitar mı çalıyorsun?" Kıkırdayıp ban göz kırptı ve yanımızdan ayrıldıktan yaklaşık bir iki dakika sonra elinde gitarı ile göründü ve gelip bana dönerek yanıma oturdu.

"Ne çalacağını biliyorsun kardeşim." diyerek göz kırptı Çağlar ve kolunu sevgilisinin omzuna atıp kendine çekti. Çiçek de başını Doğan'ın dizlerine koyduğunda Doğan şefkatle Çiçek'in saçlarını okşamaya başladı. Cem, Çağlar'ı onayladığında boğazını temizledi. Çalmaya başladığında dudaklarım iki yana kıvrıldı. Bu şarkıyı biliyordum.

"Ah o güzel gözlerin döndürüyor başımı

Lütfen seni izlerken hor gör bu telaşımı

Tut elimden gidelim bu şehirde huzur yok

'Sıcak Şarap' içelim ne de olsa vakit çok

Dayanamıyorum hayallerim çok ağır

Bana yardım et kime konuşsam sağır

Dayanamıyorum hayallerim çok ağır

Bana yardım et kime konuşsam sağır"

Allah'ım bana bakışları anlatılamayacak kadar güzeldi! Sesi beni büyülüyordu. Gözleri ise başka diyarlara götürüyordu.

"Bana neler yazdırdın hiç farkında mısın?

Özelsin, benimsin bu da en büyük şansım

İnsanlar konuşuyor ama hiç duymuyorum

Aklım fikrim hep sende karşı koyamıyorum

Dayanamıyorum hayallerim çok ağır

Bana yardım et kime konuşsam sağır

Dayanamıyorum hayallerim çok ağır

Bana yardım et kime konuşsam sağır"

Şarkı bittiğinde Cem bende olan gözlerini çekmeden gitarı bırakıp ellerimi tuttu. Benim kalbim dört nala koşarken bana yaklaşıp yanağıma dudaklarını sürttüğünde tam ona kendimi bırakacaktım ki Burcu'nun bağırmasıyla yerimden sıçradım.

"Buna izin veremem!"

Cem kaşlarını çatarak Burcu'ya baktığında Burcu umursamazca bana öldürücü bakışlar atıyordu.

"Burcu, buna karışma hakkın yok! Hem sen niye geldin ki bugün?! Bir şeyleri berbat edeceğin belliydi!"

"Ben beş yıldır seviyorum seni! Üç günlük kız için mi terk edeceksin beni?!"

Neye uğradığımı şaşırmıştım. Ellerimi Cem'in ellerinden ayırdığımda gözlerim dolu dolu konuştum. "Cem ne diyor bu kız?!"

"Arya, sen ona niye bakıyorsun?! Bu kızla bir geçmişim yok benim! Vallahi de billahi de!"

O sırada Ekin kalkıp Cem'e bağırmaya başladı. "Cidden nasıl bu kadar seviyesiz olabiliyorsun Cem?! Geçmişini bir anda nasıl silip atabiliyorsun?!"

Birden ne olduğunu anlamadan Cem kalkıp Ekin'e kafa attığında çığlık atıp Cem'i tuttum. "Cem, tamam, sakin ol, lütfen."

"Nasıl sakin olayım Arya?! Az önceden beri sapık sapık bakıyordu sana! Şimdi seni elde etmek için neler söylüyor!"

O sırada Çağlar Cem'in gitarını çantasına koymuş, bana vermişti. Gitmemizi söylüyordu. Ceyda kulağıma eğilip fısıldadı. "Yalnız kalmalısınız Arya."

Ceyda'ya bakıp tebessüm ettiğimde bana göz kırptı. Cem'e döndüğümde Ekin'e öldürücü bakışlar atmakla meşguldü. Elini tuttuğumda bana baktı. Yutkundum. "Cem... Gel biraz yürüyelim." Ellerimize baktığında derin bir nefes aldı. Sakinleşiyordu galiba. Bu iyiydi.

💙💙💙

Sahilde yürüyorduk. El eleydik. Bir anlık gelen kararla durdum ve ona döndüm. Bu gece biz olacaktık, olmalıydık! Ama ilk önce bir şeyleri netleştirmem gerekiyordu.

" Cem... Bana doğruyu söyle... Burcuyla bir geçmişiniz var mı?"

Cem kaşlarını çattı. "Arya bunu sana söyledim! Bizim Burcu ile bir geçmişimiz yok!!!"

Ben de bunu istiyordum ki ona inanıyordum zaten. Bunların hepsi beynimin işiydi.

Gözlerimi gözlerine kenetledim cesaretle. Elini tuttuğumda gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

"Seni seviyorum."

Bir dakika! Ben ne demiştim? Cem şaşkınlıkla gözlerimi açmış bana bakıyordu. Daha sonra bu şaşkınlığının yerini mutluluk aldı.

O bana yaklaşırken kalbim neredeyse yerinden çıkacaktı. Titrek bir nefes verdim. Bir elini belime koyup beni kendine çekti, diğer eli de saçlarımda dolaşıyordu. Gözleri yüzümde gezinirken heyecanla gözlerimi kapattım ve ceketinden tutundum. Nefesini yüzümde hissediyordum. Dudaklarını boynumda gezdirdi ve kulağıma fısıldadı. "Benim de kalbimi hızlı attıran biri var." Yutkundum ve cevabını bildiğim soruyu sordum. "Kim o?" Biraz durdu... Dudaklarını çeneme bastırdı. Ve cevabını verdi. "Sen. "Dudakları dudaklarımı esir aldığında ben de istekle ona karşılık vermeye başladım.

" O seni seviyor!!!" diye mutlulukla çığlık atıyordu iç sesim. Ben de artık biliyordum. Kalbimin sahibi oydu. Hayatıma anlam katacak kişi oydu. Beni mutlu edecek kişi de oydu. Ben Cem'i kaybetmeyecektim! O Allah'tan bana gelen en büyük en güzel hediyeydi!

Loading...
0%