Yeni Üyelik
30.
Bölüm

28.BÖLÜM-"KALPLERİMİZ BİR..."

@thequeenofdreams_

Derya'dan

Bazen geçmişte yaşadıkların bırakmaz peşini. Her şeye şüpheyle yaklaşırsın. Geçmişin esiri olursun adeta. Kararlarını ona göre alırsın. Hatta sırf bu yüzden karşındakine hakettiği karşılığı verememekten endişe duyarsın. İçin içini yer. "Ya mutlu olamazsam... Olamazsak?" diye düşünürsün. Korkarsın. Geçmişin yüzünden gelecekte olabileceklerden korkarsın.

Kardeşim, Arya, bu korkuyu çok zor yenmişti. Cem ona dışarı çıkmayı teklif etmeden önce de kendini yiyip bitiriyordu. Ama artık mutlu olacaktı. Resmen birbirlerini seviyorlardı ve bu gece bu kavuşma gerçekleşecekti. Buna tüm kalbimle inanıyordum.

İnanmakla kalmıyor, bekliyordum, bekliyorduk! Melek, ben; en başta annemle babam. Cem onların da gözüne girmişti ve annemle babamın içi rahattı. Çünkü kızları mutlu olacaktı! Bu gece evine geri döndüğünde mutluluktan atacağı çığlıklar tüm mahalleyi uyandıracaktı. Biz de heyecanla bunu bekliyorduk.

Babam aşağıda annemle film izliyordu, biz de Melekle derslerimize gömülmüştük. Ve biraz daha çalışırsam beynimin eriyip gideceğini düşünüyordum. Çok şükür ki telefonumun bildirim sesiyle kafamı kaldırdım ve gelen mesaja baktım.

Gönderen: Ural

Hanımefendi müsait mi acaba😉

Kendime engel olamayıp kıkırdadığımda Melek tek kaşını kaldırarak baktı. Evet! Aramızda bunu becerebilen tek Melek vardı! Pekâlâ! Sinirlenmenin sırası değil(!)

"Neye kıkırdıyorsun sen bakayım?"

Dudaklarımı birbirine bastırdım ne diyeceğimi bilemez bir haldeyken. Melek Ural'ı tam olarak bilmiyordu ama İstanbul'daki olaydan bahsetmiştim.

Ben öylece dururken gözlerini kıstı ve yanıma geldi. Mesajı gördüğünde kıkırdadı. "Ural şu anlattığın çocuk mu kız?" Başımı salladım ve dudağımı ısırdım. "Eh, haydi hayırlısı olsun bakalım." Hüzünle gülümsedim. "Onu sevip sevmediğimi bilmiyorum ki! İki hafta önce tanıştık ama hala bir tarafım daha erken diyor, bir tarafım da onu seviyorsun diyor."

"Ah canım benim! Sizin tek ihtiyacınız olan şey zaman. Tabii ki hemen sevemezsin. Kimse bunu bekleyemez senden." deyip sarıldı bana. Ben de tam ona sarılacaktım ki birden, "Hi!!!" diye bağırdığında baş parmağımı damağıma götürüp kaldırdım. "Melek ne oluyor?!"

"Kız yazsana çocuğa, konuşmaya tuttum seni de." Gözlerimi büyüterek telefona baktım ve hızlıca bir mesaj yazdım.

Gönderilen: Ural

Tabii kii 😊

Anında çevrimiçi olurken yutkundum. Melek kıkırdadı. "Canım bence bugünlük bu kadar ders çalışma yeter. Hafta sonuna giriyoruz zaten." deyip kolumdan tuttu ve minderlere sürükledi. İkimiz de minderlere kurulduğumuzda hala cevabın gelmesini bekliyordum. Sonunda mesaj geldiğinde heyecanla okudum.

Gönderen: Ural

O zaman sana bir teklifim var😉

Biraz hızlı olmuş olabilirim ama bekleyemedim😁

İkinci attığı mesajı gördüğümde Melekle beraber kıkırdadık.

Gönderen: Ural

Neymiş o teklif?

İnşallah çocuğu strese sokmamışımdır diye düşünürken Melek omzuma yatmış telefonunda takılıyordu. O sırada odanın kapısı çalındığında "Gir." dedim annem olduğunu tahmin ederken. Tahminim doğru çıktığında bize gülümseyerek elindeki tepside tatlı ve çay getiren anneme biz de gülümsedik.

Melek, "Şebnem Sultan neler hazırlamış yine." derken annemin elindeki tepsiyi önümüze koymasına yardım ettim ve yanağına bir öpücük kondurdum. "Ellerine sağlık anneciğim. "Annem kaşlarını kaldırıp telefonu gösterdi. "Ural Bey mi mesaj atan? "dediğinde kendime engel olamayıp kıkırdadım. "Evet." Gülümsedi. "Haydi hayırlısı olsun kızım. Ben de aşağıdayım. Gelmek isterseniz gelin. Babanız Arya'yı bekleyemedi yattı." deyip kıkırdadı. Biz de onunla beraber güldüğümüzde ikimizin de alnından öptü. "Ona göre. Haydi iyi eğlenceler size kuzularım." deyip bize göz kırptı ve odadan çıktı. O sırada Ural'dan mesaj geldiğinde zaman kaybetmeden baktım.

Gönderen: Ural

Şirketin önemli bir ihalesi var pazartesi günü. İzmir'de. Ben de düşündüm ki; acaba İzmir'den ayrılmadan önce fakülteye gelsem de görüşsek mi? Nasıl olur?

İstemezsen anlarım.

Allah'ım! Gelecekti! Bayağı bayağı gelecekti!

"İşte bu! Görüşeceksiniz değil mi?" Kıkırdadım. "Tabii ki."

Gönderilen: Ural

Neden olmasın😊

Dudaklarımı ısırarak cevabı beklerken hiç bu kadar heyecanlandığımı hatırlamıyordum.

Gönderen: Ural

Çok sevindim😄 Benim katılacağım ihale öğlene doğru biter büyük ihtimalle. Öğle arası yemek yesek?

Gülümsedim.

Gönderilen: Ural

Oluur. O günü sabırsızlıkla bekliyorum.

"Aferin sana kız! Az açık sözlü ol." deyip yanaklarımı sıktı.

Onu tekrar görecektim. Onu. Tekrar. Görecektim.

"Hayırdır, yüzün kızardı?"

Donup kaldığımda kahkaha attı. Elimi kalbime götürdüm. Hızlı atmasana gerizekalı!

Hıı, dediğini yapacaktı o da!

Kapa çeneni!

Üff, tamam beee!

İç sesimi susturduktan sonra Melek'in kahkahalarının bitmesini bekledim. O sırada gelrn mesaj sesiyle hızla bakışlarımı telefonuma döndürdüm.

Gönderen: Ural

İnan, ben de sabırsızlıkla bekliyorum.

Derya...

Derin bir nefes aldım. Melek'in de kahkahaları durmuş mesajlaşmamıza bakıyordu.

Ne söyleyecekti acaba?

Gönderilen: Ural

Bir şey mi var?

Mesajı heyecanla beklerken strese girmiştim.

Gönderen: Ural

Evet, var.

Tüm benliğimi endişe sarmıştı. "Kötü bir şey mi yaptım acaba?" diye düşünürken gelen mesajla dudaklarım iki yana kıvrıldı.

Gönderen: Ural

Seni çok özledim

Ural'ın attığı mesajla Melek çığlık atarken benim kalbim de daha hızlı atmaya başlamıştı.

Peki ben... Onu özlemiş miydim?

İki haftadır görüşmüyorduk. Açıkçası ona bağlandığımı söylesem yalan olmazdı. Eksikliğini hissediyordum.

İzmir'e gelene kadar neredeyse her gün onunla görüşmüştük. Birbirimizi kısa sürede tanımıştık. Ailevi durumunu anlatmıştı bana. Küçük yaştayken annesiyle babası onu yetimhaneye vermiş. O günü anlatırken gözlerinden yaşlar akıyordu. Ben ona destek olurken bir taraftan acı çektiğimi hissetmiştim.

İstanbul'dan ayrılacağımız güne yaklaştığımızda da ona karşı hislerim derinleşmeye başlamıştı.

Sorumun cevabına gelirsek... Evet, onu çok özlemiştim.

Gönderilen: Ural

Açıkçası...

Ben de seni çok özledim

Şu an resmen ona karşı hislerimin olduğunu itiraf etmiştim.

"Ural buraya gelince, siz de her şeyi netleştirirsiniz artık." deyip kıkırdadığında ben de ona gülümsedim. Evet, şu an ona karşı hissettiklerim de netleşmişti galiba.

Ben de onu seviyordum.

Gönderen: Ural

Sen...Ciddi misin?!

Söylediklerim karşılıksız kalmasın diye söylüyorsan çok kırılırım.

Bana doğruyu söyle Derya'm.

Bana" Derya'm! "demişti! Bana. "Derya'm!". Demişti!

"Allah'ım bu çocuk ne kadar güzel konuşuyor!!!" Kıkırdadım ve kendimden emin bir şekilde Ural'ın mesajına cevap verdim.

Gönderilen: Ural

Hayır Ural. Gerçekten doğruyu söylüyorum.

Ben de sana karşı bir şeyler hissediyorum.

Hatta...

O cümleyi söylemenin vakti geldi galiba.

"Kız sen ne ara bu kadar açık sözlü oldun?" Kıkırdadım ve Ural'dan gelecek cevabı bekledim.

Gönderen: Ural

Sen ciddisin!

O cümle...

Evet, galiba vakti geldi.

Hızla aklıma gelen şeyi yazdım.

Gönderilen: Ural

O cümleyi böyle mesajlaşarak söylemesek?

Yüz yüze daha güzel olmaz mı sence?

İlk defa kendimden, hislerimden bu kadar emindim.

Pazartesi günü buluşacağımız düşüncesi beni deli gibi heyecanlandırırken şu anda attığı mesaj heyecanımı kat kat arttırmıştı.

Gönderen: Ural

Şu anda ani verdiğim kararla yolculuk günümü pazar sabahına alıyorum.

Seni daha çok görmek istiyorum. Mümkünse pazar akşamı beraber vakit geçirelim.

Melek mutlulukla çığlık attığında ben de ona katıldım. Annem odaya hızla girdiğinde ben yerimde mutlulukla zıplıyordum. "Kız n'oldu!"

"Ural... Pazartesi günü öğlen buluşmayı düşünüyorduk ama... Uçak saatini pazar sabahına aldırıyor anne! Ona karşı hislerim olduğunu söyleyince "Bekleyemem." dedi!!! "Bu sözleri anneme söyledikten sonra ona sımsıkı sarıldım.

" Oy kuzum benim! Hayırlısı olsun inşallah. Her şey gönlünüzce olsun." Annemin sesi ağlamaklı çıkınca kaşlarımı çattım ve yüzüne baktım. "Anne yaaa! Niye ağlıyorsun?!"

"Ay ne bileyim, duygulandım kızım."

"Yaaa, yerim seni Şebnem Sultan!" deyip yanağına bir öpücük kondurdum. "Ay Allah'ım iki kızımın da yüzünü güldürdün ya, sana şükürler olsun!" deyip o da yanağıma sulu bir öpücük kondurdu.

O sırada Melek elime telefonu tutuşturdu. "Kız cevap vermedin çocuğa, heyecandan unuttuk!" Kıkırdadım ve içimden geleni yazdım.

Gönderilen: Ural

Şu an beni ne kadar mutlu ettiğini bilemezsin. O günü sabırsızlıkla bekliyorum.

"Bir şeyler ister misiniz kuzularım?"

"Yok anneciğim, sağ ol."

"İyi bakalım, çok bağırmayın artık da baban uyanmasın."

Onu onayladığımızda odadan çıktı. Ardından biz de telefonumuza döndük.

Gönderen: Ural

Ben de...

İyi geceler

Gülümsedim.

Gönderilen: Ural

İyi geceler

Aşağıdan gelen araba sesiyle telefonları bırakıp hızla pencereye koştuk. "Aryalar geldi!!!" diye bağıran Melek'e kıkırdadım ve merakla onları izlemeye başladım.

Karşı karşıya durmuş konuşuyorlardı. Oldukça da yakınlardı. Arya, kollarını Cem'in beline doladı ve sımsıkı sarıldı. Cem de sarılıp Arya'nın saçlarını öptüğünde Melekle iç çektik. Ayrıldıklarında Cem, Arya'nın dudaklarına uzun bir öpücük kondurdu. Biz Meltemle yerimizde zıplarken Arya'nın kızardığını buradan bile görmüştük. Cem ona güldü ve saçlarını okşadı. Birbirlerine o kadar güzel bakıyorlardı ki! Öylece eriyip gidebilirdim. Daha sonra ağızlarından okuduğum kadarıyla birbirlerine "İyi geceler." dediklerini anladım. Arya bizim evin kapısına yürürken Cem de arkadan onu gülümseyerek izliyordu. Çok şükür zilimiz çaldığında Cem Arya'ya el salladı. Aşağıdan gelen seslerle hızla aşağıya koştuk ve Arya'yı görür görmez ona sımsıkı sarıldık. İkimiz de mutluluktan çığlık atarken babam merdivenlerin başından, "Şebnem ne bu gürültü?" diye sersemce sordu. Biz dudaklarımızı ısırırken babam merdivenlerden iniyordu. Merdivenlerin başında durduğunda annem ona kahkaha attı. "Yok bir şey hayatım. Arya ile Cem sevgili olmuş, ona çığlık atıyorlar. "Babam kaşlarını kaldırdı. "İyi bakalım, gözün aydın kızım. "Arya gülümseyerek babamın yanına gitti ve yanağına bir öpücük kondurdu. " Canım babam! Senin yerini kimse tutamaz! Bunu aklından çıkarma, tamam mı? " Babam kaşlarını kaldırdı ve gülümseyip Arya'ya sımsıkı sarıldı. Ben de dayanamayıp onlara katıldığımda ben de dahil herkes kıkırdadı. "Kızlarım benim! Siz hep mutlu olun, ben başka bir şey istemem."

💙💙💙

Babamla yaşadığımız duygusal andan sonra odamıza geçmiştik fakat Arya daha üstünü değiştirmeden Melek, ona Uralla olan mesajlaşmamızı anlatmıştı. Arya buna çok sevinmiş, yarın annem ve babamla konuşmam gerektiğini söylemişti. Daha sonra hepimiz pijamamızı giymiş, minderlere oturmuş, Arya'yı dinlemiştik. Melek de ben de Burcu'dan nefret etmiştik. Daha sonra Arya kavgayı anlatınca ağzım açık kalmıştı. Hatta Melek şaşırmamış, "Abimdir, yapar." demişti.

Kardeşim mutluydu. Artık endişe, şüphe gibi olumsuz duygular peşini bırakmıştı. Şimdi de sevgilisine sımsıkı sarılıp onu bir an olsun bırakmayacaktı.

"İyi geceler kızlaaar. "diyen Melek'e karşılık olarak ona öpücük yolladık. O da sanki ikisini de yakalayıp kalbine götürürmüş gibi yaptığında kıkırdadık. O sırada annem geldi. "Ne kıkırdayıp duruyorsunuz siz bakayım?! Haydi yatın artık." Daha sonra Melek'e döndü. "Yatağın hazır kızım." Bize iyi geceler diledikten sonra Melekle beraber odadan çıkıp kapıyı kapattılar.

Battaniyeyi üstüme örttüğümde bugün yaşadıklarımdan dolayı yüzümde bir tebessüm oluştu ve gözlerimi kapadım. "İyi geceler kardeşcağzım."

"İyi geceleer. "

Ertesi Gün

" Derya! Haydi kalk!"

Homurdanarak yatakta arkamı döndüğümde kafamın altındaki yastığın alınmasıyla sinirle çığlık attım ve battaniyemin altına girdim. Battaniyemin de üstümden alınmasıyla yatakta büzüştüm.

" Derya! Kalkman lazım, çok işimiz var bugün. "

Melek'in bağırışıyla oflayarak gözlerimi zorlukla açmaya çalıştım. Fakat daha gözlerimi açmadan soğuk suyun yüzüme çarpmasıyla çığlık atarak yataktan düştüm.

Ben öylece şok olmuş bir şekilde dururken Melek bana kahkaha atmaya başladı. Kendime gelip ona öldürücü bakışlar atarken o hala kahkaha atmaya devam ediyordu. Oflayarak kalktığımda Arya'nın elime kıyafetleri tutuşturmasıyla kaşlarımı çattım. "Bunlar ne?" Arya gözlerini devirdi. "Soru sorma ve giy şunları!" Ona dil çıkarıp elindekileri aldım ve banyoya yürüdüm.

Banyoya girdiğimde soyundum ve vücudumdaki ıslak olan yerleri kurulayıp Arya'nın verdiklerini üstüme geçirdim. Çıkardığım ıslak kıyafetleri kurusun diye balkona astım ve odama döndüm.

İkisi de hazırlanmıştı. Beni görür görmez kalktılar. "Kızlar nereye gidiyoruz?" Melek gözlerini devirdi. "Kızım sen yarın Uralla buluşmayacak mısın?" Anlamazca baktım. "Eee?" Melek sinirle çığlık attı. "Ne eeesi?! Sana kıyafet bakmamız lazım! Pijamalarınla mı gitmeyi düşünüyorsun?!" Kıkırdadım. "Neden olmasın ki?" Melek kendini sakinleştirmeye çalışarak derin bir nefes alıp verdi. "Bence artık çıkalım." Kahkaha attım ve gidip sarıldım. "Yaaa, yerim seni!"

"Hey, kıskanıyorum ama!" diyerek yanımıza gelip sarılan Arya'ya güldük ve ona da sarıldık.

Kardeşlerim olmasa ne yapardım acaba?

💙💙💙

"Buna bakın, buna da bakın..."

Melek'in alıp görevliye verdiği kıyafetlere şokla bakıyordum. İşimiz zor bitecek gibi görünüyordu.

"Derya, haydi canım. Arya ile deneme kabinlerine geç, işimiz uzun sürecek."

Arya koluma girip beni deneme kabinlerine sürüklerken ofladım. "Arya, ben onların hangi birini deneyeceğim?!" Arya kaşlarını çattı. "Şurada senin için uğraşıyoruz, yaptığına bak! Dua et, iyi günümdeyim." Şaşkınlığım geçerken kıkırdadım. "Dün aşağıda birbirinize çok güzel bakıyordunuz." dedim kabinin önüne geldiğimizde. Arya gözleri parlayarak bana baktı. "Cidden miii?!" Kahkaha attım. "Eveeet. Şimdi ver haydi kıyafetleri de zaman kaybetmeyelim." Arya gülümsedi. "İyi bakayım, geç haydi. Yarın muhteşem ötesi olmalısın!" Ben de ona gülümsedim ve elindekileri alıp kabine girdim.

Saat 18.00

Üzerimdeki siyah büstiyer ve altımdaki boyfriend pantolonla biraz daha aynaya baktım.

Muhteşem oldun!!! Ne bekliyorsun?!

İç sesime güvenip derin bir nefes aldım ve kabinin kapısını açtım. Dışarıya çıktığımda Arya ve Meltem gözleri parlayarak bana bakmaya başladı.

"Nasıl olmuş?" diye çekinerek sorduğumda Meltem'in çığlık atmasıyla yerimde sıçradım. "Kızım harika oldun! Alıyoruz! Gel hemen takıya da bakalım." diyerek kolumdan tutup kasanın oradaki takıların oraya sürükledi. En sonunda kıyafetim için en iyisini seçtiklerinde beni deneme kabinlerine geri gönderdiler.

Üstümü değiştirip kabinden çıktığımda kıyafetleri kızlara verdim. Melek de kendi aldıklarını öderken ben orada öylece oturmuş, tükenmiş bir halde onları bekliyordum. Sonunda mağazadan ayrıldığımızda AVM'nin üst katına çıktık ve yemek yemek için bir masaya geçtik.

"Kızlar pizza gömmeye ne dersiniz? Çünkü şu an sizi bile yiyebilirim." Kıkırdadım. "Benden çok sen mi yoruldun ne? Yiyelim bari. Çünkü sen söylediğin anda benim de canım çekti."

1 saat sonra

"Kızlar ben burada iniyorum. Öpüldünüz."

"Sen de canım. Abine selam söyle." Melek kıkırdadı ve gözlerini kısarak baktı. "Söylerim tabii." Gülümsedim. "Bugün için çok teşekkür ederim Melek."

"Ay, ne demek canım! Senin sayende kendime de bir şeyler aldım." diyerek güldüğünde ben de ona katıldım.

Otobüs onun ineceği durakta durduğunda Melek bize öpücük gönderdi. Biz de ona gülümsediğimizde otobüsten indi ve evlerinin olduğu sokağa yürümeye başladı.

Yorgunluktan başımı Arya'nın omzuna koyup gözlerimi kapattığımda o da başını başımın üstüne koydu.

Ertesi Gün

"Derya, kalk artık! Bugün büyük gün!!!"

Homurdanarak arkamı döndüğümde üstümün açılmasıyla bağırdım. "Bırak beni ya!"

"Bırakamam Derya! Bugün büyük gün diyorum!!! Anlamıyor musun ya?!" Gözlerimi zorlukla açtım. "Ne büyük günü ya?! Benim niye bundan haberim yok?!!" Arya ofladı. "Ural ile kim gidecek o randevuya?! Dedem mi?!!" Gözlerimi büyüttüm. "Ay, tamam yaaa!" Kaşlarını kaldırdı. "Seni odada bekliyorum. Kahvaltını yap, gel çabuk!!!" Dudaklarımı birbirine bastırdım ve onaylayarak başımı salladım. Banyoya koşup elimi yüzümü yıkadım ve saçımı toplayıp yüz bakımımı da yaptıktan sonra aşağı inip mutfağa geçtim.

Bugün pazar olduğu için babam evdeydi. Mutfakta annem ile çay içiyorlardı. İkisinin de yanağına sulu bir öpücük kondurdum ve yerime geçtim. "Günaydın prenses. Bu mutluluğunuzun sebebini öğrenebilir miyiz acaba?"

Dün annem ve babamla konuşamamış, yorgunluktan uyuyakalmıştım. Ve şimdi, konuşma vaktiydi.

"Babacığım, annem bahsetmiştir, İstanbul'da tanıştığım bir çocuk vardı."

"Ural mı?" Çekinerek başımı salladım.

"O bu sabah geliyor da... İkimiz için bir randevu ayarladı." Kaşlarını kaldırdı ve gülümsedi. "Eee?" Derin bir nefes aldım.

Arya da böyleydi Cemle dışarı çıkmak için konuşurken. Şimdi de onun stresi bana bulaşmıştı galiba.

"Onu tanımıyorsunuz, evet ama kalbi temiz bir çocuk."

Annem gülümseyerek elini babamın elinin üstüne koydu. "Çocuk iyi birine benziyor canım. Telefonda benimle konuşurken hissettim. Derya ile de İstanbul'da birkaç kere buluşmuşlar. Derya onu iyice tanımıştır bu süreçte de. Değil mi Derya? " Annemi heyecanla onayladığımda babam derin bir nefes aldı. "Cem'i birkaç kere gördüğüm için içim rahattı Derya. Ama Ural'ı hiç görmedik. Mümkünse bugün seni alırken kapıya bir gelsin, tanışsın bizimle."

"Ay ay, canım o zaman akşam yemeğine çağıralım çocuğu. Onun için de uygunsa tabii. Nasıl olur kızım?" Gözlerim parlarken gülümsedim ve babama baktım. "Baba?" Gülümsedi. "Gelsin bakalım." Hızla ayağa kalktım. "Ben o zaman ona haber vereyim..." diyerek izin istercesine babama baktığımda babam başını salladı. Hızla yukarıya koşup odama uçtuğumda odada oturan Arya, "Ne oluyor?" diye sorarken ben telefonumu almış, Ural'ın numarasını çevirmiştim bile.

"Alo."

"Alo... Şey... Ural, günaydın."

"Günaydın Derya. Bir sorun mu var?"

"Hayır, yok, merak etme. Az önce babamla konuştum da..."

"Yoksa kabul etmedi mi?! Derya kabul etmesi için her şeyi yaparım!" Kahkaha attım. "Sakin ol Ural. Tam da onunla alakalı bir konu. Senden bir isteğim olacak."

"Yeter ki sesinden adımı duyayım. Ben her şeyi yaparım!"

Kıkırdadım. O da güldüğünde Arya bana gözlerini kısmış bir şekilde bakıyordu.

"Bu akşam babam seninle tanışmak istiyor. Akşam yemeğine gelmen bizim için uygun."

Arya gözlerini pörtleterek bana bakarken gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

"Sen ciddi misin?! Memnuniyetle gelirim Derya. Saat kaçta?"

"Altıda."

"Tamamdır canım. Saat altıda sizdeyim. Hazırlanmam lazım kusura bakma." Kıkırdadım. "Tamam, akşama görüşürüz."

"Görüşürüz."

Mutlulukla telefonu kapatıp çığlık atarak aşağı, annemlerin yanına uçtum. İkisinin de yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Yerime oturup omletimi yerken babam konuştu. "Eğer çocuk annenin dediği gibi çıkarsa, bu gece dışarı çıkmanıza izin vereceğim Derya." Güldüm ve ona sımsıkı sarıldım. "Tamam babacığım." O da bana sarıldığında bir kez daha şükrettim böyle bir ailem olduğu için.

💙💙💙

Kahvaltıdan sonra hızlıca banyoya girmiş, banyodan çıktıktan sonra da Arya'nın eline düşmüştüm.

Hissediyordum, bugün çok güzel bir gün olacaktı. Bu yüzden kendimi Arya'ya bıraktım.

💙💙💙

Zilin çalmasıyla çığlık atarak kapıya koştum ve derin bir nefes aldım. Kapıyı açtığımda karşımda siyah tişörtü, pantolonu ve deri ceketi ile muhteşem gözüküyordu.

Allah'ım sana geliyorum!!!

Ben iç sesimi susturmaya çalışırken o da bana hayran gözlerle bakıyordu. Aniden bir öksürük sesinin gelmesiyle hemen toparlandık ve karşılıklı gülümsedik. "Hoşgeldin Ural."

"Hoşbulduk."

Elinde bir poşet çanta vardı ve içinde ne olduğunu gerçekten merak etmiştim.

Git ve bak!!!

Kapa çeneni, dikkatimi dağıtıyorsun!

Senin dikkatini başka biri dağıtıyor da, neyse.

İç sesimin söylediği şeyle gözlerimi devirirken annemin mutfaktan çıkmasıyla kendimi onlara verdim.

"Ay Ural oğlum, hoşgeldin. Kapıda kalma, gel içeriye."

Ural'ın gülümsemesi genişlerken çekinerek içeriye girdi ve ayakkabılarını çıkarttı. Ben kapıyı kapatırken Ural, babamın elini öpüyordu. "İyi akşamlar efendim." dediğinde babamın yüzünde küçük bir tebessüm oluştu. "İyi akşamlar oğlum, geç içeriye, ayakta kalma." Ural çekinerek salona geçip oturduğunda ben de annem ve Aryayla sofrayı hazırlamaya başladık. Ural da o sırada babamla sohbet ediyordu. Sonunda sofra hazır olduğunda hepimiz masaya geçtik.

Yemeğimizi yerken babam merakla Ural'a baktı. "Ailen ne yapıyor oğlum?" Ural'ın yediği şey boğazına kaçınca öksürmeye başladı. Hızla su doldurup verdim ve sırtını sıvazladım. En sonunda kendini topladığında boğazını temizledi ve konuştu. "Ben küçükken... Beni yetimhaneye bırakmışlar efendim." Babam derin bir nefes aldı. "Bundan sonra senin de bir ailen var oğlum. Bir şeye ihtiyacın olduğunda bir telefon uzağındayım, bilmiş ol." Ural'ın gözleri parlarken annem, Arya ve benim de ondan farkımız yoktu.

Ama Ural'ın mutluluğu başkaydı. Artık onun da bir ailesi vardı. Onu yalnız bırakmayacak birileri vardı.

" Efendim...Ben..."

"Lütfen bundan sonra bana Nihat amca de." Ural gülümsedi. Gözleri dolmuştu. "Nihat amca... Ne desem bilemiyorum... Derya'yı tanıdığımdan beri hayatım değişti. Ben normal bir iş adamıydım. Hayatımda hiçbir kadın olmadı. Ya kimsesizim diye beni bıraktılar ya da ben istemedim. Hani her şerde bir hayır vardır derler ya. İyi ki beni kabul etmemişler yoksa ben Derya ile tanışamazdım. Ona geçmişimi anlattığımda bana sımsıkı sarıldı. O zaman anladım ne kadar doğru bir şey yaptığımı. Sadece bana destek olduğu için değil. Kalbinin güzelliği yüzüne yansımış. O hayatıma girdiğinden beri eskiden asık suratla gittiğim işime şimdi neşeli bir şekilde gidiyorum. Evime hep mutlu girer oldum. Her zaman aklımda Derya var. Bu yüzden gülümsemem yüzümden eksik olmuyor artık. "

Ben gözlerim dolu, yüzümde bir tebessüm onu izlerken o da konuşmasına devam etti. Yemeklerimiz bitmiş, hepimiz onu dinliyorduk. " Ben... Derya'yı çok seviyorum Nihat amca. Sizin de buna sıcak bakacağınızı düşünüyorum. Bu gece için bir kafede rezervasyon yaptırdım. Aramızdaki hisleri netleştirmek için. Siz de uygun görürseniz Derya'yı oraya götürmek istiyorum. Fakat... Kabul etmezseniz anlarım... Ne de olsa daha yeni tanıştık..."

"Tamam." Biz babama mutlulukla bakarken babam konuşmasına devam etti. "Biz seni yeterince tanıdık oğlum. Kızımı mutlu edeceğine gönülden inanıyorum." Ben heyecanla kalkıp babama sarılırken annem konuştu. "Gidin, baş başa konuşun. Kızım eve mutlu dönmezse hesabını sorarım."

Ural gülümsedi. "Onu mutlu edeceğime emin olabilirsiniz. Bu arada..." dedi bir şey hatırlamış gibi. "Unutmadan hediyelerinizi vereyim. Elim boş gelmek istemedim." Biz şaşkınlıkla ona bakarken o kapının önündeki poşet çantayı getirdi. Anneme, babama ve Arya'ya hediyeleri verdikten sonra yanıma geçip kulağıma eğildi. "Senin hediyeni bu gece vereceğim." diye fısıldadığında merakla kaşlarımı kaldırdım. Bana gülümsediğinde kalbimden ılık bir şeyler akarken ben de ona gülümsedim. Tam o sırada Arya'nın çığlığı yükseldi salonda. "Bu çanta çok güzel Ural! Çok teşekkür ederim!" deyip Ural'a sarıldı. Ural da ona sarıldığında, "Bundan sonra benim manevi kız kardeşimsin Arya. Bir sıkıntı olduğunda arkandayım mutlaka." Ayrıldıklarında Arya bana bakıp göz kırptı. Kıkırdadığımda Ural bana gülümsüyordu.

"Ay Ural oğlum, bu ne güzel bir kolye! Ne diyeceğimi bilemiyorum." Annem bir kez daha kolyeye gözleri parlayarak baktıktan sonra babam uzattı. "Ay hayatım kolyeyi takar mısın?" Babam annemin kolyesini taktığında gülümsedi. "Yakıştı karıcığıma." Annem kıkırdadığında babama merakla baktım. "Baba, sen de açsana hediyeyi."

Babam güldü ve kutuyu açtı. Kutunun içinden güzel bir saat çıkarken gözlerim parlayarak Ural'a baktım.

"Ne yalan söyleyeyim, şu aralar kendime saat bakıyordum ben de ama bir türlü güzelini bulamamıştım. Bu tam aradığım. Çok sağ ol Ural oğlum. Hepimizi çok mutlu ettin. Allah seni de mutlu etsin."

"Ben Derya'yı gördüğüm anda mutluluğu buldum zaten Nihat amca." Gözlerim parlayarak ona bakmaya devam ettiğimde o da bana sıcak bir şekilde gülümsedi. Sonra tekrar babama döndü. "Nihat amca... Şimdi izninizle... Bizim geç kalmamamız lazım da..."

Babam başını salladığında mutlulukla gidip ona sarıldım ve yanağına bir öpücük kondurdum. "Seni çok seviyorum babacığım."

"Ben de seni çok seviyorum canım kızım."

Babamdan ayrıldığımızda anneme bakıp gülümsedim. "Ben yukarıda hazırlanıp geliyorum anneciğim." Annem başını salladığında odama koştum hızla.

Odama girdiğimde Arya da peşimden gelmişti. Beni makyaj masasına oturtup hemen makyajımı tazeledi. Arka cebime ne olur ne olmaz diye bir yirmilik sıkıştırdıktan sonra telefonumu alıp aşağı iniyordum ki Arya'nın elini omzuma koymasıyla duraksayıp ona döndüm. Bana gülümsüyordu. "Bundan sonra hep mutlu ol kardeşim" Ben de ona gülümsedim ve birbirimize sımsıkı sarıldık. "Sen de hep mutlu ol kardeşim." Ayrıldığımızda gözleriyle pencereyi gösterdi. "Sizi izliyor olacağım." İkimiz de kıkırdadık. "Hadi bekletme sevdiceğini." Omzuna vurdum. "Utandırmasana beni!" Gülüp beni kibarca kapıya doğru ittirdiğinde ona öpücük attım. O da bana öpücük attıktan sonra hızla aşağı uçtum.

Ural ve annem beni kapıda bekliyordu. Anneme sımsıkı sarıldığımda saçlarımı okşadı. Benden ayrılıp iki yanağıma da sulu bir öpücük kondurdu. "Seni çok seviyorum annem!" dediğinde gülümsedim. "Ben de seni çok seviyorum." Kolumu sıvazladı. "Haydi gidip eğlenmenize bakın." Gülümsemem genişledi ve heyecanla Ural'a ilerledim. Onun uzattığı eli tuttuğumda elimi sımsıkı kavradı. "İyi geceler Şebnem teyze."

"İyi geceler Ural oğlum!" diyen annem biz çıktıktan sonra kapıyı kapattı. Arabaya vardığımızda kapımı açtı. Teşekkür ederek bindiğimde bana gülümsedi ve kapıyı kapattı. Şoför koltuğuna bindiğinde" Nereye gideceğiz? "diye sordu. Sımsıcacık bir şekilde gülümsedikten sonra cevapladı sorumu. "Yolumuz uzun. İstikamet Güzelbahçe." Şaşkınlıkla baktım. "Cidden mi?!" Güldü.

Allah'ım bu çocuk bu kadar güzel gülüyor muydu yaaa!!!

Sakin ol iç ses!

Peki, bu gecelik susuyorum.

İç sesime gözlerimi devirdiğimde Ural sessizleşmişti. Ben de başımı cama yaslayarak dışarıyı izlemeye başladım.

1 saat sonra

"İşte geldiiik."

Ural arabayı park ettikten sonra arabadan indik. Elimi yine sımsıkı kavradığında ben de onun elini kavradım. Garson bizi rezerve masaya yönlendirdiğinde şaşkınlıkla masamızın bir iki metre ötesindeki sahneye baktım. Masaya oturduğumuzda merakımı gidermek için sordum. "Burası bu kadar kalabalık olduğuna göre sahne alacak biri var. Kim gelecek?" Güldü. "Çok mu meraklısın ne?" Gözlerimi devirdim ve gülümsedim. "Böyle zamanlarda, evet meraklıyım."

Büyük alkışlar, ıslıklar ve genç kızların çığlık sesleri gelmeye başladığında hızla sahneye baktım ve gördüğüm kişiyle gözlerimi büyüttüm.

"Zor günler geçirebilir her insan.

Umudun olurum eğer bana inanırsan.

Yaprakların solar da güneşi unutursan

Işığın olurum sonsuza uzanan

Işığın olurum sonsuza uzanan..."

Ben şokumu atlatıp Ural'a çığlık atarak sarıldığımda o da bana sarılıp saçlarımı okşadı. Ayrıldığımızda saçlarımı okşamayı bırakmadı. Allah'ım o kadar güzel bakıyordu ki, her an bayılabilirdim!!! Kalbim yerinden çıkacak gibiydi.

"Bu nakarat Ural'dan Derya'ya gelsin!" diye bağıran Tuğkan'a şaşkınlıkla baktığımda bana göz kırptı. Ne yani?! Bizi biliyor muydu?!

"Bu fırtına dinmek bilmez mi?

Bi öpüşsek her şey geçmez mi?

Kendimi adıyorum yoluna,

Adına, sana."

"Sen benim söylenmeyen sözlerim" diye Tuğkanla beraber şarkıyı devam ettirdiğimde bana gözleri parlayarak baktı ve önümdeki saçı kulağımın arkasında itti. "Sen benim unutamadığım ilklerim." Gülümsedim. "Sen benim içemediğim son kadeh." Yaklaşıp yanağıma bir öpücük kondurdu ve kulağıma fısıldadı. "Uzun yolum, şarkılarım, sevdiğim."

Daha sonra kalbim sınırlarını zorlarken dudaklarını dudaklarıma bastırdığında mutlulukla ona karşılık verdim. Belimden tutup kendine çektiğinde etrafta bir alkış tufanı koptu. Dudaklarımın üstünde gülümsediğinde ellerimi ensesinde birleştirdim.

Ayrıldığımızda alnını alnıma yasladı ve ellerimi tuttu. "Söyleyelim mi o cümleyi?" dediğinde kıkırdadım. "Söyleyelim." dedim titrek bir şekilde nefes aldığımda. Ellerimi daha sıkı kavradı ve "Seni seviyorum." dedi. Gülümseyip ben de ona, "Seni seviyorum." dediğimde midemde kelebekler uçuşuyordu.

Onu seviyordum ; mutluydu, mutluydum, mutluyduk! Ve mutlu olmaya da devam edecektik. Birlikte düşüp, birlikte kalkacaktık. En önemlisi de birbirimize karşı sevgimiz, güvenimiz bitmeyecekti. O duygular hep ilk günkü gibi kalacaktı. Biraz olsun eksilmeyecekti. Kalplerimiz bir olacaktı!

"Derya, her şeyimi alıp gitme benden, tamam mı? Hep mutlu olalım sevgilim."

Göğsüne başımı koyup kollarımı beline doladım ve o güzel kokusunu içime çektim. "Gitmem. Sen de gitme, hep mutlu olalım."

Tuğkan başka bir şarkıya geçtiğinde Ural hafifçe saçlarımı okşamaya başladı. Gözlerimi kapatıp o güzel ellerini saçlarımda hissederken, bir taraftan da Tuğkan'ı dinliyordum.

"Bu çığlık çığlığa dalgalar

Ve hüzünlü güzel martılar

Rüzgâra çarpıp çarpıp gelip duruyorlar kalbime

Yalnızım uçurum kıyısında

Hayat ve ölüm arasında

Tüm hayatım akıp geçiyor

Ayaklarımın altında"

Garson tatlı ve soğuk içeceğimizi bıraktığında Ural çatalıyla tatlıdan biraz alıp ağzıma getirdi. Gülümsedim ve tatlıyı ağzıma aldığımda soğuk içeceğimi alıp yudumladım. O da tatlıdan bir lokma alıp içeceğini içtiğinde ben hala göğsüne yatmış, huzurla Tuğkan'ı dinliyordum.

"Daha kaç vücut gerekli

Benim seni unutmama

Senden önce senden sonra

Senden önce senden sonra

Daha kaç vücut gerek bana

Benim seni unutmama

Senden önce senden sonra

Senden önce senden sonra

Daha kaç vücut gerek bana

Benim seni unutmama"

Aynı şekilde ben de tatlıdan ona verdiğimde konuştu. "Senin elinden tatlı daha mı güzel ne?" Kıkırdadım ve hafifçe omzuna vurdum. "Çok fenasın!" dedim yalancı kızgınlıkla.

"Bu çığlık çığlığa dalgalar

Ve hüzünlü güzel martılar

Rüzgâra çarpıp çarpıp gelip duruyorlar kalbime

Yalnızım uçurum kıyısında

Hayat ve ölüm arasında

Tüm hayatım akıp geçiyor

Ayaklarımın altında

Daha kaç vücut gerekli

Benim seni unutmama

Senden önce senden sonra

Senden önce senden sonra

Daha kaç vücut gerek bana

Benim seni unutmama

Senden önce senden sonra

Senden önce senden sonra

Daha kaç vücut gerek bana

Benim seni unutmama

Benim seni unutmama

Benim seni unutmama"

"Derya, lütfen beni, seni unutmak zorunda bırakma, tamam mı?" Tebessümle baktım. "Söz veriyorum. Sen de söz ver. Seni unutmak zorunda kalmayacağım." Saçımı okşadı şefkatle. "Söz bir tanem, söz." Göğsüne yatıp kokusunu içime çektiğimde saçlarımı okşamaya devam etti.

Kalbime girmişti bir kere. Bundan sonra her şey daha güzel, kalplerimiz bir olacaktı...

Loading...
0%