Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2.BÖLÜM-NEDEN?

@thequeenofdreams_

Bilinmeyen Kişi'den

Dolmuştan indiğimde kızgınlıkla eve yürüdüm. Bunu bana nasıl yapabilirdi? Yalnız olduğum her anımda yanımda olmak için söz vermişti ama dün beni baloda bırakıp o kızın yanına gittiğine inanamıyordum. Kız geri döndüğünde oldukça mutlu görünüyordu ama o ortalarda yoktu. Bu yüzden bugün ona bedelini ödetecektim.

Kapıyı hırsla çalarken umarım kız evde değildir diye dua ediyordum. Kapı açıldığında bana kaşlarını çatmış sorgular bir şekilde bakıyordu. "Bir sorun mu var?"

"Evet, büyük bir sorun var!" diye bağırıp eve girdim ve kapıyı kapattım. Ona dönüp kızarak söylenmeye başladım. "Nasıl yaparsın bunu yaa, nasıl?! Beni yalnız bırakıp o sürtüğün yanına..."

"O kız sürtük değil! Sen asıl kendine bak!" Kaşlarımı kaldırdım. "Şimdi böyle mi olduk?" Başını salladı. "Evet, o beni affedene kadar da böyle sürecek."

Dudaklarımı iki yana kıvırdım. "Tabii ki hemen affetmezdi. Ne sanıyordun, kollarına atlayacağını mı?!"

"Evet, öpüştük."

Derin bir nefes aldım. "Nasıl ya?! Ne yapmaya çalışıyorsun sen?!" Başını iki yana salladı."Hiçbir şey. Beni hala sevdiğini biliyorum..." Sinirle güldüm. "Bunu zaten herkes biliyor. Onun bir zavallı olduğunu da!"

"Doğru konuş dedim sana! Asıl zavallı olan sensin!" Dudaklarımı ısırdım. "Yani şu an çıkmıyor musunuz?" Başını iki yana salladı. "Hayır tabii ki, affedene kadar bekleyeceğim onu." Kahkaha attım. "Ciddi misin sen?Seni cidden hiçbir şey yapmadan affedeceğini mi düşünüyorsun?!" Kaşlarını kaldırdı. "Ne yapmalıyım?"

"Sana taktik vereceğimi mi zannettin? Çok beklersin." deyip tişörtünün yakasından çektim ve dudaklarına kapandım. Bana istekle karşılık verirken dudaklarının üstünde güldüm. Ona sarılıp kucağına çıktım ve öpmeye devam ettim. Ta ki bir anahtarın yere düşme sesine kadar...

Yıldız'dan

" Ablaaa! "

" Of ne var ya?!"

"Kahvaltı seni bekliyor!"

"Offf, sonra yerim, bırak beni."

"Kalkmıyor mu o?" diyen annemin sesiyle korkuyla gözlerimi açtım. Yavaşça yatakta doğrulduğumda somurtarak anneme baktım. "Hayır yani, tatilde de mi huzur yok." Annem ayağındaki terliğe uzandığında ışık hızıyla yataktan fırladım ve banyoya uçtum. "Ben çıkıyorum, kahvaltını yaptıktan sonra mutfağı topla, sen de çık."

"Tamam." deyip elimi yüzümü yıkadım ve yüzüme nemlendiricimi sürüp banyodan ayrıldım. Kapının kapanma sesi geldiğinde odama geçtim ve dolabı açıp üstüme uygun bir şeyler aradım. Sonunda bulduğumda hemen giyindim ve saçlarımı topuz yaptım.

Kahvaltımı yaptıktan sonra mutfağı toplayıp hızlı bir şekilde hazırlandım.Tam çıkıyordum ki dün baloya giderken yanıma aldığım çanta takıldı. Çantanın içinde Furkan'ın evinin anahtarı vardı. Acaba dönüşte ona uğrasa mıydım? Hem belki bizim oradan ona tatlı götürürdüm değil mi? Yüzümde bir tebessümle anahtarı çantamın içine attım ve converse larımı giyip evden ayrıldım.

💙💙💙

Çarşıya vardığımda dolmuştan indim ve bizim pastanenin olduğu sokağa girdim.

Pastaneyi annem bana hamileyken açmış. O arada nasıl açılış günü telaşına girmiş bilmiyorum ama anneannem ve babaannem ona yardım etmiş. Daha sonra ben doğduğumda benimle bir hafta anneannem bir hafta da babaannem dönüşümlü olarak ilgilenmiş.Ben büyüdüğümde de okul çıkışında hep pastaneye gelir, derslerimi orada çalışırdım. Her doğum günümü de orada kutlardık. Bazen Aryalar ve Nihaller de yanıma gelir, pastanenin arka bahçesindeki parkta oyun oynardık. Derken ortaokula geçtik. Bu sefer anneme küçük küçük yardım etmeye başladım. Liseye geçtiğimde de 11.sınıf başlayana kadar annemin yanında çalıştım boş durmamak için. Hatta arada Arya, Derya ve Nihal de gelmiş, bana yardım etmişlerdi.

Gökyüzü Pastanesi'ne vardığımda düşüncelerimden sıyrılıp tanıdık müşterilere selam verdim ve içeri geçtim. Batu çalışmaya başlamıştı bile.

Batu mu kim? İki kat üstümüzde oturan komşumuzun oğlu. Aynı yaştayız ve annelerimiz oldukça yakın. Tabii onlar dolayısıyla biz de bayağı yakındık.Kardeş gibi büyümüştük. Fakat geçen sene bana beni sevdiğini söylediğinden beri aramıza mesafe koymuştum. Bunu farkettiğinde de ondan uzaklaşmamamı söyledi. Böylece konu kapandı ve eski ilişkimize geri döndük.

Batu giden müşterilerin kirlilerini toplarken kolumu omzuna attım. "Napıyon?" Kıkırdadı."Ne yapıyor gibi gözüküyorum?" Dudaklarımı ısırdım. "Neyse. Üstüme önlüğümü geçirip yardımına koşuyorum hemen." deyip eleman odasına geçtim hızlıca. Çantamı dolaba koyup dolabımı kilitledim ve önlüğümü boynumdan geçirdim. Arkamdaki ipi bağlamaya çalışırken arkamdan gülme sesi geldi. Gözlerimi devirdim. "Ne yapayım?! Beceremiyorum işte!"

"Sen şu müdürün kızısın değil mi?"

Kaşlarımı çattım ve arkamı döndüm. Gülen kişiyi Batu zannetmiştim ama o değildi. Tanımadığım bir çocuktu. "Sen kimsin ya?" Birçok kızın hayran kalacağı bir şekilde güldü fakat bu gülüş beni hiç etkilemedi. Bana kaşlarını kaldırarak baktı. Çünkü ben hala kollarımı göğsümde bağlamış kaşlarımı çatarak onu izliyordum. "Bak, bak doymadıysan!" Derin bir nefes aldım. "Kapa çeneni! Ne doyması be?! Kendini ne sanıyorsun?!" dedim ve eleman odasından ayrılmak için iplerimi hızlıca bağlamaya çalıştım. Fakat nafile! Oflayarak kapının penceresinden Bayu'ya baktım. Ortalarda gözükmüyordu.Normalde hep o bağlardı.

"Bağlamamı ister misin?" Yutkundum. "Gerek yok, kalsın." deyip bankların birine oturdum ve elimi çeneme, dirseğimi de dizime dayayıp Batu'yu beklemeye başladım. Az sonra öğle arasına girilecekti ve her öğle arasında eleman odasında yerdi yemeğini.Çocuk bana doğru yürümeye başladığında ayağa kalkıp ondan uzaklaştım. Kaşlarını çattı. "Merak etme, bir şey yapmayacağım." Gözlerimi devirdim. "Aynen, ben de tanımadığım bir çocuğun bana dokunmasına izin verecektim." Dudağının iki tarafı da yukarı kıvrıldı. "Sana dokunacağımı kim söyledi?"

Rezil olmuştum! Yooo ama, dokunmadan nasıl bağlayabilirdi ki? Haklı değil miyim ama?!

Yaklaşıp omzumun arkasına eğildiğinde gözlerimi kırpıştırdım. Allah'ım lütfen çabuk bağlasın diye dua ederken bize kaşları çatık bir şekilde bakarak içeri giren Batu'yu gördüm. "N'oluyor kardeşim?" Çocuk ipi bağlayıp geri çekildi ve Batu'ya sorgulayarak baktı. "Bir şey mi vardı?" Hemen Batu'nun yanına geçip kolunu tuttum. "Sadece yardım etti, bir sorun yok merak etme." Batu çok kavgacı bir tipti ve bu özelliğini beni korurken sürekli kullanıyordu. "Sevgili misiniz?" diye soran çocuğa kaşlarımı çattım. "Bu seni ilgilendirmez! Daha fazla sınırlarımızı zorlama!" deyip Batu'yu dışarı çıkardım. Odadan çıktığımızda elimi tutup beni arka bahçeye sürükledi. Arka bahçeye geçtiğimizde beni karşısına geçirdi ve elimi bıraktı.

"Offf, kızdı yaa!!"

Ne bekliyordun ki?!

"Ama..."

SUS ARTIK!!!

"İyi be!"

"O çocuğa yaklaşmıyorsun. Hiç haz etmedim!"

"Ben sadece tanımadığım için..."

"Ne olursa olsun Yıldız! Yaklaşma o çocuğa!" Kaşlarını çattım. "Batu, benim ne yapacağım seni ilgilendirmez!" Kaşlarını kaldırdı. "Yıldız ben seni korumaya çalışıyorum!"

"Düzgün koru o zaman!" deyip arkamı döndüm ve hızla içeriye yöneldim. Tamam, beni korumak istemesi doğaldı ama benim kime yaklaşıp yaklaşmayacağımı kendisi seçemezdi.

"Çok sert çıktın!"

Hak etti!

"Tamam, sustum."

Annemin yanına gitmek için alt kata indim ve müdür odasına doğru yöneldim. Kapıyı çalıp içeri girdiğimde annem bana gülümsedi.

"Ne yaptın kızım?"

"Daha yeni geldim anneciğim. Yağız nerede?" Güldü. "Meliha teyzenle mutfakta."

"İyiii. Meliha teyzem yemek yapmayı mı öğretiyor ona?" deyip kıkırdadım. "Evet, sen niye geldin canım?"Derin bir nefes aldım."Ben pazartesi iş başı yapsam nasıl olur?" Annem yanağımı okşadı. "Sen nasıl istersen canım. Bu yıl sınav yılındı o yüzden sesimi çıkarmıyorum ama pazartesi gününden sonra sen de diğer çalışanlarım gibisin, anlaştık mı?" Gülümsedim ve annemin yanağına bir öpücük kondurdum. "Tamamdır Sultanım.Seni seviyorum."

"Ben de seniiii." diye el salladığında ben de ona el salladım ve odadan ayrıldım.

Müdür odasının karşısındaki mutfağa girdiğimde Meliha teyzenin yemek yaptığını, Yağız'ın ise koltukta uyuduğunu gördüm. Pastanemizin iki tane aşçısı vardı. Bir Meliha teyze, bir de kızı Melis abla. Melis abla liseyi bitirene kadar hem derslerini çalışmış hem de Meliha teyzeye pastanemizde yardım etmişti. Meliha teyze ona aşçı olmak zorunda olmadığını söylemişti fakat Melis ablanın küçüklüğünden beri o işe ilgisi olduğu için Meliha teyzenin, "İyi bir bölüm oku." sözlerini duymazdan gelmişti. Dört yıl önce de Meliha teyzeyi dinlemeyip üniversitede aşçılık bölümünü bitirmiş, annesinin yanına dönmüştü. Şimdi ikisi de burada bizim yanımızda çalışıyordu. Sahiden, Melis abla neredeydi?

"Meliha teyzem!" deyip Meliha teyzenin yanaklarını sıktım. Meliha teyze güldü. "Efendim yavrum."

"Melis abla ortalarda yok?"

"O bugün biraz rahatsız. Ben de evde kalmasını söyledim. Bir gün kendi başıma iş yapmışım çok mu? Yeter ki kızım iyi olsun."

Birbirlerine çok bağlılardı. Meliha teyze bu işe girdiğinde eşi ölmüştü. Eşi her işten geldiğinde sofrada güzel güzel yemekler, tatlılar, börekler bulurmuş . Hiç mutfaktan ayrılmazmış. Eşi öldüğünde de kızı daha ortaokuldaymış. Kızını okutmak için de paraya ihtiyacı varmış çünkü babası kızını sürekli en iyi şartlarda okutmuş. Meliha teyze de kızı okulundan ayrılmasın, düzeni bozulmasın diye bu işe girmiş. Ben Meliha teyzeyle tanıştığımda Melis abla liseye gidiyordu. Ben ortaokulu bitirdiğimde o da liseyi bitirmişti ve aşçılık okumak için iyi bir puan çekmiş, İstanbul'a okumaya gitmişti. Bu yıl da üniversiteden mezun olur olmaz pastanemizde işe girmişti.

"Yarın gelir değil mi?" Gülümsedi ve başını salladı. "Eğer iyi olursa gelir, canım." İki yanağına da bir öpücük kondurdum. "Tamamdır o zaman. Sana kolay gelsin Meliha teyzem!" dediğimde "Sağ ol yavrum." dedi o da. Yağız'ı uyandırmamak için kibarca onu öptüm ve Meliha teyzeye el sallayıp mutfaktan ayrıldım. Yukarı çıktığımda Batu beni merdivenlerin başında bekliyordu. Onu takmayarak eleman odasına girecektim ki odanın girişinde beni bileğimden yakaladı. İçerideki çocuk bizi gördüğünde kaşlarını kaldırdı. Gözlerimi devirdim. "Efendim Batu?" Derin bir nefes aldı. "Özür dilerim." Onu affetmiş gibi başımı salladım ve içeri girdim. " Yıldız! Beni affetmediğini adım gibi biliyorum!" diyerek arkamdan gelirken bugün hiç işe yaramayan önlüğümün iplerini çözüp yerine dolabıma astım. Daha sonra çantamı alıp dolabı kapattım ve kilitledim. "Yıldız..."

"Derdin ne Batu?!" Gözlerini kapattı sakinleşmeye çalışırcasına. "Keşke beni sevseydin... O zaman her şey daha kolay olurdu." deyip yumruklarını sıktı. Gözlerim doldu. "Özür dilerim... Ama..."

"Biliyorum... Yeterince duydum bunları ama hala senin yanında olmaya devam ediyorum. Yüzsüz olan benim. " Yutkundum. Ağlamak istemiyordum. "Üzgünüm Batu... Elimden bir şey gelmiyor..." deyip gözlerimdeki yaşlarla eleman odasından ayrıldım. Pastaneden çıktığımda ise derin bir nefes aldım.

"Üzülmemelisin. Senin iyi biri olduğunu biliyor."

Ya Furkan'ın bana yaptıklarını ben de ona yaptıysam?

İç sesim buna niye cevap vermiyor?

Yoksa o da mı bilmiyor bu sorunun cevabını.

Başımı iki yana sallayarak dolmuşların kalktığı durağa yürüdüm. Furkan’a gidecektim. Olmazdı. Affetmeyecektim! Hiçbir şekilde affetmeyecektim onu! Bunu ona söylemem lazımdı!

Onun evine giden bir dolmuş bulup bindim hızla. Dolmuştan indiğimde evinin olduğu sokağa girdim. İçimde kötü bir his vardı ama bu kötü hissin kaynağının ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Sonunda eve varabilmiştim. Bana bugün bir yere gitmeyeceğini, evde uyuyacağını, istediğim zaman gelebileceğini söylemişti. Bu yüzden uyuduğu düşüncesiyle kapıyı anahtarla açmaya karar verdi. Fakat kapıyı açmamla şokla anahtarı yere düşürmem bir oldu. Yutkundum ve yanaklarımda bir ıslaklık hissettim. Benim dışımda şoka giren bir diğer kişi ise Senemle öpüşürken yakaladığım Furkan'dı.

Neden? Kafamdaki tek soru: Neden?

Loading...
0%