Yeni Üyelik
7.
Bölüm

6.BÖLÜM-"İYİLEŞİYORUM..."

@thequeenofdreams_

İnsan bazen içini dökemediğinde ve içindeki acı öylece kaldığında iyi olduğunu zanneder. Fakat iyi değildir. Bunu o insana fark ettiren ise ya bir kokudur ya bir görüntü ya da bir soru...

Meltemle Ege bana bunları söylediğinde kendimi ilk defa savunmasız hissetmiştim ve o günün sonunda içimi gerçekten dökmüş, rahatlamıştım.

Bu sabah kalktığımda ise kendimi hiç olmadığım kadar iyi hissediyordum. Yağızla kahvaltımızı ederken bir taraftan da açtığım animasyon filmi izliyor, ara sıra kahkaha atıyorduk.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra ben mutfağı toplarken Yağız da salonda filmini izlemeye devam ediyordu. Kapı çaldığında hızla koşup baktım ve Ege'yi görmemle gülümsedim.

"Günaydınnn."

"Günaydınlar."

"Gelsene içeri.” dediğimde salondan çıkan Yağız koşup Ege'nin kollarına atladı. "Ege abiii!" Güldüm. "Yağız, abini kapıda tutmayalım ablacığım, olur mu?" dediğimde hevesle başını salladı. "Salona uçalım mı?" diyen Ege'ye gözleri parlayarak baktı ve kollarını kaldırdı. "Uçalımmm."

Ege salona doğru kucağında Yağızla koşarken gülümsedim ve mutfağa dönüp kısa sürede işimi bitirdim. Salona döndüğümde Yağız bana gözleri parlayarak baktı. "Ablaa! Ege abim bizi lunaparka götürecekmiş, gidelim lütfennnn!"dediğinde şaşkınlıkla Ege'ye baktım. "Sen bugün Yağızla evde yalnız olunca ben de az eğlensin diye götürmek istedim. Senin için de uygunsa tabii." dediğinde gülümsedim. "Tabii ki uygun. Şöyle güzel bir stres atarız." dediğimde Yağız kollarını kaldırarak "Yaşasıııın!" diye bağırdı. Kıkırdadım. "Ege abin bizi burada beklerken biz de hazırlanalım mı kuzum?" dediğimde başını salladı hevesle. Odasına geçtiğimizde ona kıyafet seçtim o üstünü giyinirken ben de odama geçtim. Dolabı açıp giysi aradım. Sonunda bulduğumda onları alıp hemen üstüne geçirdim ve Yağız'a bakmak için odasına geçtim.

"Aman da aman benim kuzum ne kadar tatlı olmuuuş!"deyip yanına gittim ve sarılıp yanağına sulu bir öpücük kondurdum. "Hazır mısın?" diye sorduğumda hevesle başını salladı. Kıkırdayıp elinden tuttum ve odadan çıkıp salona geçtik. Ege bizi gördüğünde gülümsedi. "Abisi biz hazırız." dediğimde Ege kaşlarını kaldırarak Yağız'ı baştan aşağı süzdü. "Vay vay beyefendiye bak, kime hazırlandın bu kadar?" diye sorduğunda Yağız omzunu silkti. "Kime hazırlanacağım Ege abii yaaa!"dediğinde güldük. "Haydi o zaman çıkalım, eğlence bizi bekler." deyip ayağa kalktı. "Siz aşağı inin ben de geliyorum." dediğimde Ege kaşlarını çattı. "Yanına cüzdan alayım deme Yıldız, affetmem." dediğimde kaşlarımı kaldırdım. "Nedenmiş o?!Oldu canım!" dediğimde başını iki yana salladı. "Olmaz dedim o kadar. Onun dışında ihtiyacın olan bir şey varsa al." Gözlerimi devirip başımı salladım.

Odama geçip boyun çantamı aldım. İçine Ege'yi dinlemeyip cüzdanı koyacaktım ki tatsızlık çıkmasın diye fikrimden vazgeçtim ve çantayı bırakıp yanıma sadece telefonu alarak evden ayrıldım.

Aşağı indiğimde Yağız arkaya binmiş, Ege de şoför koltuğunda beni bekliyordu. Arabaya bindiğimde Yağız boynuma sarıldı. "Teşekkür ederim ablaaaa." Kıkırdadım. "Bana değil Ege abine teşekkür et kuzum." dediğimde bu sefer Ege'ye sarıldı. "Teşekkür ederim Ege abiiii!"dediğinde Ege güldü. "Bir şey değil aslan parçası. Şimdi otur ve kemerini tak bakalım." Yağız Ege'nin dediğini yaptığında da yolumuza koyulduk.

Yarım saat sonra

Sonunda vardığımızda Ege otoparka arabasını park etti ve arabadan ayrıldık.

Yağız elimden tutup zıplaya zıplaya yürürken Egeyle ben gülümseyerek hem onu izliyor hem de girişe doğru ilerliyorduk.

Girişe vardığımızda kapılardan geçtik ve Ege jeton almak için yönlendirdikleri yere ilerledi. Ben de Yağızla geçip banklardan birine oturdum.

Ve onu gördüm.

"Ablaaaa! Bak İzmir'deki abiyi gördüm, bize doğru geliyooor."

Hızla ayağa kalktım. Yanıma vardığında kaşlarım çatıktı. "Sen hâlâ ne yüzle karşıma çıkıyorsun?!"diye sorduğumda şaşkınlıkla bana baktı. "Konuşalım mı?!"dediğinde inanamaz bir şekilde baktım. "Bak Furkan, şimdi yanımda çocuk var konuşturma beni ve buradan defolup git!"

"O yanındaki çocuk kimdi?!"

"Sanane yaaa, sanane!Sen kimsin ki?!" dediğimde kaşlarını kaldırdı. "Öyle mi olduk?" dediğinde gözlerimi kapatıp derin nefesler alıp vermeye başladım. "Sen benimle dalga mı geçiyorsun?!Bak Furkan, bir an önce git! Burada çocuğu eğlendirmeye geldik, benim huzurumu da başkalarının huzurunu da bozma!" dediğimde Ege'nin sesi duyuldu. "Sevgilim." diye bana seslenerek geldiğinde gözlerimi büyüttüm.

Ege yanımıza vardığında belimi kavradı yanağıma bir öpücük kondurdu. Benim vücudum ısınırken Furkan bize şaşkınlıkla bakıyordu.

Beni öptü...

"Oh my goodnessss!"

"Demek öyle Yıldız, her şey bu kadar kolay mıydı?!"dediğinde göğsünden ittim sinirle. "Bak çocuk sinirlendirme beni! Sana defolup gitmeni söyledim, değil mi? Şimdi dediğimi yap!" Furkan bize şaşkınlıkla bakmaya devam ederken başını iki yana salladı. "Döneceğim Yıldız."

"Mümkünse dönme!" dediğimde bizden uzaklaşıyordu. Gözden kaybolduğunda Ege'den utanarak ayrıldım ve kızarmış bir şekilde ona bakıp gözlerimi kıstım. "Ne yaptın sen?!" Hınzırca gülümsedi. "Sadece kendisini değerli hissetmesini istemedim." dediğinde gülümsedim. "Beni düşündüğün için teşekkür ederim." dediğimde kaşlarını çattı. "Bu üç oldu ama! Teşekkür etmesene kızım ya!" dediğinde kıkırdadım. "Tamam, tamam."

"Ablaaa, ben korktum." diyen Yağız'a tebessüm ettim ve önüne çöküp yanağına sulu bir öpücük kondurdum. "Kuzum benim, korkacak bir şey yok." Sonra Ege'ye baktım. "Jeton aldın mı abisi?" diye sorduğumda , "Aldım aldım. Eğlenceye hazır mısın aslan parçası?" diye sorduğunda Yağız'ın gözleri parladı yine ve içim rahatladı. Bundan sonra ne beni ne de yakınlarımı üzemeyecekti.

"Hazırımmmm."

"İlk neye binmek istersin, bakalım?" diye sorduğunda minik elleriyle tırtılı gösterdi. "O olsun." dediğinde ikimizin de elinden tutup oraya çekiştirdi. "Ben yalnız binmek istiyorum." dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. "Korkmaz mısın ablacığım?!"diye sorduğumda başını iki yana salladı. "Yooooooo." Ege kahkaha attı. "Öyle olsun bakalım. Sen geç." Ege jetonu verip geldiğinde tren hareket etmeye başlamıştı. Yağız bize el saklarken biz de ona el salladık.

2 dakika sonra

Yağız koşarak yanımıza geldiğinde ikimizin de elinden tutup zıplamaya başladı. "Dönmedolap!" Gözlerimi büyüttüm. "Yağız..."

"Abla, Ege abi vaaar." Derin bir nefes aldım. Ege kaşlarını çattı. "Yıldız, sorun ne?" Yutkundum. "Şey...Benim... Yükseklik korkum var da." deyip başımı önüme eğdiğimde sıcacık parmakları çeneme temas etti ve bizi göz göze getirdi. "Güzellik, korkunla yüzleşeceksin. Korkunla yüzleşmezsen hiçbir zaman bir adım daha atamazsın." dediğinde gülümsedim ve başımı salladım. "Öyle olsun."

Dönmedolaba ilerledik ve Ege jetonu verdiğinde belimden tuttu. Her tarafım titreyerek bölmeye girdiğimde Yağız karşımıza oturdu. Derin nefesler alıp verirken Ege elimi okşuyordu.

Yükselirken gözlerimi kapattım ve içimden tüm duaları sıraladım. "Yıldız." diyerek elimi okşayan Ege'ye bakmak için korkarak gözlerimi açtım. "Sakin ol. Çok iyi gidiyorsun."

"Abla. İyi ki Ege abi var. O seni koruyor." diyen Yağız'a tebessüm ettim ve Ege'ye baktım. "Evet ablacığım, iyi ki var." dediğimde gülümsemesi genişledi ve elini yanağıma getirdi. Onun narin dokunuşunu iliklerime kadar hissederken huzurla gözlerimi kapattım ve rahatladığımı hissettim.

Birkaç dakika sonra

Dönmedolaptan indiğimizde Ege'ye bakıp gülümsedim mutlulukla. "Ege, sen olmasaydın, ne yapardım ben?" diye sorduğumda saçımı okşadı. "Yine başaracaktın, Yıldız. Senin içinde çok büyük bir cesaret var. Eninde sonunda ortaya çıkacaktı." dediğinde gülümsemem genişledi.

"Abla! Ege abi! Çarpışan arabalar!"

Gülerek onun peşinden giderken Ege elimi tuttu. Şaşkınlıkla ona bakarken her zamanki gibi yine kızardım ve gözlerimi kırpıştırdım. Ege bana gülümserken Yağız'ın peşinden yürümeye devam ediyorduk. Sonunda sıraya vardığımızda boğazımı temizledim. O sırada Yağız bize dönüp merakla baktı. "Ablaaa, siz gerçekten Ege abiyle sevgili misiniz?!" Gözlerimi büyüttüm.

Ayyy, Yağız'ı çok seviyorum.

Sen kapa çeneni!

Ama çocuk haklıııı.

Sana sus dedim!

İyi be!

"Ablacığım sen nereden biliyorsun bunları?! Bunlar büyüklerin anlayacağı işler!" dediğimde Yağız kaşlarını kaldırdı. "Ne var abla?! Biliyorum işte!" deyip kollarını göğsünde bağladığında ofladım ve Ege'nin gözlerine bakmamak için büyük savaş verdim.

Haa haaa, ama yenildin.

Hepsi senin yüzünden!

Kendimi kontrol edemeyip gözlerine baktığımda bana gülümsüyordu. Ve yine bana bakarak konuştu. "Peki olsak ne yapardın, Yağız?" diye sorduğunda gözlerimi büyüttüm. Gülümsemesi genişlediğinde Yağız'ın cevabı geldi. "Sevinirim. Ablam benim birtanem. Sen de onu koruyorsun..." diyen Yağız'a tebessüm ederek baktım, o da kaşlarını çatıp devam etti. "Ama kıskanırım! Ne de olsa o hep benim yanımda. Başka erkeğin yanında olmasını istemem." Kendime engel olamayıp kıkırdadım. Önüne diz çöküp gıdıklamaya başladım. "Sen bana abilik mi taslıyorsun, beyefendi?" derken o da gülüyordu. "Ama ne var?!"derken Ege de ben de gülüyorduk. Konunun dağılması hoşuma gitmişti yoksa oracıkta bayılacaktım.

Sıramız geldiğinde Ege ile Yağız bir arabaya , ben başka bir arabaya geçtim.

Bana sürekli çarpıp duruyorlardı. Kaşlarımı çattım. "Siz ikiniz de çok gıcıksınız."

Kahkaha dolu bir turdan sonra Ege başka bir tur daha aldı ve bu sefer Yağız ile ben arabaya oturduk. Ege tek olmasına rağmen bizden kaçabilirken biz de Yağızla onun peşinden gidiyorduk.

O tur da bittiğinde tam oradan ayrılacaktık ki Yağız yine Ege ve benim elimden tutup tekrar aynı yere çekiştirdi. "Bir tane dahaaaa!" Kaşlarımı kaldırdım. "Yetmedi mi Yağız?!"diye sorduğumda hevesle konuştu. "Ama abla daha siz Ege abiyle aynı arabaya binmediniz." dediğinde derin bir nefes aldım.

Allah'ım bu çocuk benim sabrımı mı sınıyor?!

Ege onu çekiştiren Yağız'ın peşinden giderken bana göz kırptı. Ben de ona tebessüm ettiğimde tekrar sıraya girdik.

Sıra bize geldiğinde Ege ile aynı arabaya oturduk. Yağız'a endişeyle baktım. "Ablacığım, yalnız başına sürebilirsin, değil mi?" diye sorduğumda Yağız başını salladı. "Bacağım yeterince uzun abla." dediğinde Egeyle güldük.

Ve eğlence başladığında Ege ile yakın olduğumu unutmuş, kahkahalarla Yağız'a ulaşmaya çalışıyorduk. Fakat hiç tahmin etmediğim bir şey oldu. Bir ara Ege'ye döndüğümde onun da bana baktığını gördüm. Ama her şey için çok geçti.

Aramızdaki yakınlıktan dolayı dudaklarımız birbirine değdiğinde gözlerimi büyüttüm ve heyecanla geri çekildim.

Birbirimize ne yapacağımızı bilmez bir şekilde bakarken arkamızdan gelen sarsıntıyla öne doğru savrulduk. Ege önümü tutmasaydı neredeyse başımı ön tarafa çarpacaktım. Arkamızı döndüğümüzde Yağız'a şaşkınlıkla baktım. Kahkaha atıyordu. "Çok komiktiniiiz."dediğinde gözlerimi devirdim. "Haha çok komik, gel buraya."deyip direksiyonda Ege'nin elinin olmasını umursamayarak elinin üstüne elimi koydum ve arabayı Yağız'a doğru çevirdim.

Bundan sonra ne olursa olsun cesur olacaktım. Anlamıştım, ona karşı bir takım hislerim vardı. Onun yanında kendimi hiç olmadığım kadar huzurlu ve güvende hissediyordum. Kalbimi sorarsak o baştan razıydı zaten. Ben de bundan sonra kendimi geri çekmeyecek, akışına bırakacaktım.

Bir saat sonra

Ege arabayı otoparka park ettiğinde arkada uyuyakalmış olan Yağız'a bakıp gülümsedim. "Yoruldu kerata." dediğinde kıkırdadım. "Uyandırmayalım. Ben taşırım." dediğinde kaşlarımı kaldırdım. "Yorulmaz mısın?" Yanağımdan makas aldı. "Ne yorulması? İncecik." dediğinde gülümsedim.

Apartmana girdiğimizde asansöre bindik ve bizim katın düğmesine bastım. "Bizde yemek yiyeceksin." Kaşlarını kaldırdı. "Allah Allah, hanımefendiye bak." dediğinde kıkırdadım. "Bugün bizim için çok uğraştın. Eğlendirdin. Şimdi ben de senin karnını doyuracağım." Gülümsedi. "Memnuniyetle."

Bizim kata geldiğimizde asansörden ayrılıp hızla kapıyı açtım. Duvardaki saate baktığımda saatin beşi geçtiğini gördüm. Annemlerin gelmesine daha çok vardı. Böylece Ege daha rahat olabilirdi.

Ege Yağız'ı yatağına götürüp yatırdığında üstünü örttüm ve saçlarına bir öpücük kondurdum. Odasından çıktığımızda ses olmasın diye kapıyı kapattım ve mutfağa geçtim. İkimiz beraber akşam yemeğini hazırladık. Yemeğimizi yerken kapı çaldı. Kaşlarımı çattım. "Ablan burada olduğunu biliyor mu?!"

"Hayır. Belki annenler erken çıkmıştır." Başımı salladım. "Mantıklı." Kapıya koşup açtığımda gözümün önünde Furkan'ı görmemle gözlerimi büyüttüm. "Sen burada ne arıyorsun?!"diye sorduğumda bana kızgınlıkla bakıyordu. "Nasıl buldun evimi?!"diye sorduğumda güldü. Gülmesinden iğrendim.

Ben-Furkan'dan-İğrendim!!!

"Yıldız?" Arkamdan Ege'nin sesini duymamla ona döndüm. Furkan'a sinirli bir şekilde bakıyordu. "Sen benim sevgilimi niye takip edip duruyorsun?!"diye sorduğunda tekrar gözlerimi Furkan'a çevirdim. "Furkan bak, Ege'nin elinden bir kaza çıkmadan git!" Furkan sinirle güldü. "Sen kimsin ki Yıldız'a sevgilim diyebiliyorsun?!"dediğinde kaşlarımı kaldırdım. "Peki sen neden benim ismimi o pis ağzına alıyorsun?!" Ukala bir şekilde kapıya yaslandı. "Alırım. Baksana sevgilini evine almışsın. Ben mi senin ismini ağzıma alamayacağım?!Kim bilir neler yapıyorsunuz?!"dediğinde Ege sinirle Furkan'a yürüdü. Kolundan tuttum. "Bırak Ege, değmez, gerçekten değmez." dediğimde Ege öfkeli gözlerini bana çevirdi. "Sana ne dediğinin farkında değil misin, Yıldız?!"dediğinde yanağını okşadım. "Artık onun benim için ne dediği umurumda değil. Beni bilen biliyor değil mi?" dediğimde Ege neyden kastettiğimi anladı ve gülümsedi. İşte o zaman içim sımsıcacık oldu.

"Bu kadar saçmalık yeter! Yıldız, sen benim kıymetimi anlamadıysan ben hâlâ bir şey demiyorum ve buradan gidiyorum." dediğinde elimi Ege'nin yanağından çektim ve ona baktım. "Yolun açık olsun. Sana gelmemen gerektiğini söylemiştim. Dediğim gibi boşuna masraf etmişsin." Dışarıya adım atan Furkan şaşkınlıkla bana döndü. Kahkaha attım. "Hâlâ senin peşinden geleceğimi sanıyorsan yanılıyorsun. Ben o eski Yıldız değilim artık Furkan. Şimdi git kendini sürekli sana yamayanlara yol al. Onlar zaten seni bekliyordu." Öfkeyle bana baktı. "Sen... Sen değişmişsin...Ben başka bir şey demiyorum."

"İyi yönde değiştim Furkan. Galiba artık benimle oynayamıyorsun, ne yazık." deyip ona acıyormuş gibi baktığımda öfkeyle kapıyı kapattı. Merdivenlerde adım seslerini işittiğimde amacıma ulaşmış bir şekilde arkamı dönmüş mutfağa gidecektim ki bileğimi saran elle o elin sahibine döndüm. "Bir şey mi var?" diye sorduğumda bileğindeki eliyle beni kendine çekip başımı koynuna yerleştirdi. Saçlarıma bir öpücük kondurduğunda kollarını belime sımsıkı sarmıştı. Ben şaşkınlıkla öylece kaldığımda kalbim resmen deli gibi çarpıyordu.

Ben de kollarımı boynuna dolayıp başımı omzuna koyduğumda sallanarak bir şarkı mırıldanmaya başladı. Mırıldandığı şarkıyı duyduğumda gözlerim doldu.

"Neyin varsa kaldırıp, çöpe attım

Saçlarımı kestirdim hemen, sarıya boyattım

Birtanem diye kaydetmiştim ya hani, telefonuma

Sildim derhal herkes gibi, adını yazdım"

Gözlerimden damlalar bir bir yanaklarıma süzülürken onu dinlemeye devam ettim.

"Sensizlik bana çok iyi geldi

Ne kadar da ihmal etmişim kendimi"

Yerimizde sallanırken bu sefer ağlayarak ben devam ettim.

"Umrumda değil, iyi ki bitti

Omuzlarımdan koca bir yük gitti

Çoktan alıştım, yokluğuna inan ki

Umrumda değil, iyi ki bitti

Omuzlarımdan koca bir yük gitti

Çoktan alıştım, yokluğuna inan ki"

Gözlerimi kapattım ve hıçkırdım. Kapının önünde dans ederken o devam etti.

"Attım kendimi sokaklara

Dokundum sarhoş, yabancı ellere

Üstelikte, hiç pişman olmadım

Ama halimden de, hiç memnun kalmadım"

"Umrumda değil, iyi ki bitti

Omuzlarımdan koca bir yük gitti

Çoktan alıştım, yokluğuna inan ki"

Gözlerimi açıp başımı omzundan kaldırdım ve ona baktım. Belimdeki elini yanağıma götürdü ve gözyaşlarımı sildi. "Ağlama." dediğinde tebessüm ettim. "Ağlamam, sen varsın artık." Gülümsedi.

"İyileşiyorsun Yıldız." Gülümsemem genişledi. "İyileşiyorum."

Loading...
0%