Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@theturkan

Okuldan çıkıp her zaman ki gibi yarı zamanlı işimin olduğu restorana doğru yürüyordum. Bu üniversiteye gittiğimden beri döngü haline geldi. Hatırladığım kadarıyla babam beni 12 yaşında yetimhaneden geri almış ve üniversiteye geçtiğimde ayrı eve geçmem gerektiğini söylediği için ayrı bir eve geçmiştim. İlk başta sorun olmadı benim için ama hiç beklediğim gibi olmadı babam benimle görüşmeyi bıraktı 7 yaşındaki kardeşimle bile gizlice görüşüyorum. Sebebini bilmediğim bir sebep yüzünden babam görüşmemizi istemiyor. Annem ise ben yetimhanede iken kaçıp gitmiş zaten. Bunuda babamdan öğrendik çünkü yıllar önce 14 yaşında iken babam herşeyi unutmam için bana ilaçlar verdi. Nedenini vb. Hiç birşeyi hatırlamıyorum ancak geçmişte kötü şeyler yaşadığım için diye düşünüyorum.

Dükkanın kapısından içeri girdiğimde gülümseyerek müşterilere selam verip kasa arkasında ki mutfağa gittim. Askılıktan önlüğümü alırken patronumuz Ali bey içeri girdi. Gülümseyerek ona selam verdiğimde hafif bir gülümseme ile ona karşılık verdim. "Hoş geldin Kumsal. Okul nasıl gidiyor?" Dedi Ali bey. Söyle bir bakınca düşünceli birine benziyor ancak bana hiç samimi gelmiyor sanki mecburen söylüyor gibi. "Teşekkürler. Güzel gidiyor Ali bey sorduğunuz için teşekkür ederim ama sizden birşey isteyebilir miyim?" Diye sorduğumda ne diyeceğimi anlamış gibi bana bakıp bakışlarını yere çevirdi. "Eğer avans isteyecek isen mümkün değil Kumsal. İşler pek iyi değil." Dedi. Aman zaten işler iyi gitse şaşarım. Yavaşça başımı sakladığımda oda başını sallayarak dükkanın arka kapısından çıktı. Kolay gelsin dese ölür zaten kendisi gel git yapar bir sigara içer sonra çekip gider ama biz neler neler yapıyoruz. Önlüğümü bağladıktan sonra kasaya gidip kasada olan İrem ablaya mutfağa gidebileceğini söyledikten sonra kasaya geçip müşterilerin siparişlerini almaya başladım.

3 saattir boş, samimiyetsiz, gülümsemek ne bilmeyen müşterilere onların tam tersi davranıp gülümseyerek siparişlerini alıyorum. Sonunda yerime başka biri geçtiğinde ayakta durmaktan ağrıyan uyluklarımı okşayarak mutfaktata ki sandalyeye oturdum. Bir kaç dakika sonra kasada adını bilmediğim çalışan bana seslendiğinde ayağa kalkıp onun yanına gittim. Daha oturalı 5 dakika olmadı rahat yok insana ya. Çalışanın yanına gittiğimde bir masayı işaret ederek "Kumsal'cım o masada ki müşteriler özel müşteri. Gidip siparişlerini al." Dedi. Gülümseyerek başımı sallayıp masaya baktım. Gözüm çıksaydı da bakmasaydım. Masada babam, karşısında 35 yaşlarında bir adam ve adamın yanında 20 yaşlarında bir kız. Büyük ihtimalle kız adamın kızı olmalı. Babamın sırtı bana dönük tü ama ben o lanet sırtı her zaman tanıyordum. Elimi kalbime götürüp kendime şans diledim. Ona babamı demeliyim? Yoksa utanır diye tanımıyor gibi mi davranmalıyım? Derin bir nefes alıp sahte gülümsemem ile masalarına yaklaşıp elimde bir not defteri ve kalemle masanın yanında durup "Hoş geldiniz bayım! Siparişinize karar verdiyseniz alabilir miyim?" Babam bana baktığında şaşırarak ona bakıp baba diyecek iken bakışları ile beni susturdu. Tamam anladığım kadarıyla babacım kendi çocuğundan utandı banada susmak düşer ne yapalım. Yanında ki adam ve kızı bana bakıp düşündükten sonra adam konuşmaya başladı. "Hmm ben bir kahve alayım sadece kızım için ise en güzel kahvenizden istiyoruz." Dediğinde gülümseyerek başımı sallayıp dediklerini not aldığımda babama döndüm o ise bana soğuk soğuk bakıyordu. "Ben sade soda alayım " Tabi babacım! Demeyi çok isterdim ama çekinerek başımı sallayıp not aldıktan sonra hemen masalarından uzaklaşıp kasaya yaklaştım. Not defterini kasada ki çalışana verdikten sonra kasanın yanında durup babama ve yanında ki kıza baktım. Sesleri burdan duyulduğu için dinlemekten zarar gelmez diyerek dinlemeye başladım. "Çok şanslısın Cansu'cum senin gibi bir kızım olsun çok isterdim. Umarım Ceren büyünce senin gibi olur." Diyordu babam. Bir dakika. Babam ben yokmuşum gibi mi anlatıyor herkese? Küçükken beni tanıyan yok mu? Kafam karışık. Hemde çok.

Kız hafif kıkırdarken babamda gülümseyerek ona baktı. Ardından elini uzatıp kızın saçlarını okşadı. Benim bir kere bile saçımı okşamazdı. Geceleri yağmur yağdığında şimşek seslerinde korkup babamın yanına giderdim ama o bağırarak beni daha çok korkuttugu için yanına gitmeyi bırakıp odamda sessizce ağlardım.

Kasada duran kadın bana seslendiğinde daldığı mı fark edip bana uzattığı gülümseyerek alıp babamların olduğu masaya gidip siparişlerini masaya koydum. Ben özellikle babamın gözünün içine bakarken o bir kere bile bana bakmadı.

2 saat sonra gitme vaktim gelmişti havada kararmıştı. Önlüğü mü çıkardıktan sonra çantamı alıp herkese gülümseyerek selam verdikten sonra sahte gülümsememden kurtulup dükkandan uzaklaştım. Toplu olan kapkara saçlarımı tokayi çıkarıp rahat bıraktığımda rahatladım. Saçımı toplamayı hiç sevmiyorum nedense. Ne zaman toplasam asla düzgün olmuyor illaki bir kusur oluyor. Yarım saatlik yolu yürüyerek geldiğimde sonunda sahile ulaşmıştım etrafta gülüşen insanlar ve sarhoş insanlar vardı. Denize yakın olan banklardan birine oturup çantamdan telefonumu çıkardım ve direk olarak arama yerine girip hızlıca "Baba" diye kayıtlı olan kişiyi aradım ve telefonu kulağıma götürüp açmasını bekledim. Şaşmamak lazım ki açmadı ve meşgule attı. Telefonun ekranına bakıp iç çekerken elim kucağıma düştü. Telefonun kapanan ekranına bakarken ay ışığı sayesinde parlayan yeşil gözlerime baktım. Acaba annemde mi yeşil gözlü? İç çekerek başımı kaldırıp denize bakarken ağlamamak için zor duruyordum ki korktuğum oldu ve kendimi tutamayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Etrafta ki bir kaç insan bana delirmişim gibi bakarken ağlamaya devam ettim.

Yarım saat geçmiş olmalı ki birinin gelip başıma şapka koyduğunu anlamadım bile. Başımda ki şapkayı fark ettiğimde birinin başıma gelip şapkayı takıp gittiğini hatırladım. Ama basım eğik ağladığım için yüzünü göremedim ama büyük ihtimalle erkekti pantolonuna bakılırsa. Başımda ki şapkayı çıkarıp baktığımda bir şey fark ettim. Şapkanın iç tarafında en üstüne bantlanmış bir kağıt vardı. Kaşlarımı çatarak kağıdı aldığımda ne için ağladığı mı bile unutmuştum. Kağıdı alıp diğer tarafını döndürdüğümde kağıtta "Ağlama. Güçlü dur ki insanlar seni nerden vuracağını bilmesin." Yazıyordu. Kim bu?

 

Loading...
0%