Yeni Üyelik
2.
Bölüm

୨୧ ɪ̇ʟᴋ sıʀ ୨୧

@thezel

"Başka yer bul. Burası dolu." Diğerlerinin okula gelmeyeceği zaman tutmuştu. Devamsızlığım olmasaydı şuan benim bile okulda işim olmazdı. Çünkü okul bu gün neredeyse kıyamet günü gibiydi. Kimya dersi, üstüne sıkıcı bir kaç konferans ve bu güneşte dışarıda kimsenin izlemeyeceğini, neden olduğunu bile bilmediğim gösteri.

"Otursun bu günlük yanına işte Mine. Yetmeyecek ya seni." Murat ise yeni tanıdığı kişiye benim aksime kanı hemen kaynamıştı.

Oturmasını istemem bir yana. Gıcık olmuştum ve ben bu günü daha da batırmak istemiyordum.

"Mine değil. Mina hatta Almina." diye düzelttim onu. "Senin yanına neden gelmiyor? İlla benimi sıkmak zorunda?"

Göbeğine vurdu. "2 sandalyeye yayılmışım, görmüyor musun be kızım."

İç çektim. Sınıf şuan gürültülü olduğundan dikkat çekmiyorduk ama bir süre daha devam ederse çekecek gibiydik. Sezen hocayı gördüğümde duraksadım. Kaş göz yaparak çantamı çekmemi söylüyordu.

"İyi." Çantamı çektim ve yanıma oturmasına izin verdim.

"Teşekkürler hanımefendi." Sınıf kalabalıktı. Arka tarafta 2 boş yer vardı sadece. Orada da sınıfın kertenkeleleri, diğer tarafta ise varoşları vardı. Çantamı çektim ve yanıma oturdu.

Yeni olduğundan çoğu kızın radarına yakalanmıştı, tenefüste hepsi dibimize gelecekti buna emindim.

Muhattap bile olmadan kafamı kollarımın arasına geri aldım ve cam kenarına döndüm. Masanın altından kulaklığımın tekini alıp gizlice taktım.

Kısa süre geçmedi yine onun sesi geldi. "Chesa atlantic. Güzel grup."

Kafamı çevirdiğim gibi kulaklığımın tekini kulağından almam bir oldu. "İğrençsin. Hayır neden birinin kulaklığını kulağına takarsın ki?"

Masanın altından aldığım peçeteyle kulaklığı sildim. Kimin kulağı temiz, kimin kirli bilemezdim. Geçen sene yaşadığım o pis görüntüden sonra bu konuda iyice takıntılı olmuştum.

Ezgi kulaklığımı kulağından çıkarttıktan sonra üstü sarı iğrenç şeylerle kaplıydı.

Göz ucuyla Uraz'ın kulağının içine baktım. Temiz gözükmesi içimi biraz daha yatıştırdı. "Tamam kusura bakma. Sadece konuşacak konu arıyordum."

"Bir insan geldiğin gibi kafasını çevirip yapıyorsa sence bu ne demektir?" Taktığı teki cebime attım.

Çoğuna göre kaba olabilirdim ama bu okulda iyi davrandığım neredeyse çoğu kişi sonradan bir şeylerde patlak vermeye başlamıştı. Eski pozisyonuma döndüm.

"Onun doğası bu. Zamanla alışırsın." Müziğin nakarat kısmı gelirken çoktan düşüncelerimde kaybolmuştum.

𖥸

"Hayır ben anlamıyorum. Bak cidden anlamıyorum. Saçlarını griye boyamış ve saçını ortadan ikiye ayırdı diye yakışıklı mı oluyor."

"Evet." Gizem içeceğini içmeyi bıraktığı gibi bana cevap vermişti. Tenefüs çaldığı gibi aşağı, kantine koşmuştum. Murat ise zevkle orada, kızlarla bir şekilde konuşmanın zevkini tadıyordu. "Çocukta tek olan şey sence saçmı Mina? Ağaç gibi sırtı var MaşAllah. Etli butlu."

"Yemeğinimi yiyorsun, çocuğumu belli değil." Sızlayan koluma oda geçirdi. "Koptu yemin ederim, koptu artık."

"Şanslısın kızım, bizim sınıfa gelseydi Uğur'u duvara itmiştim şimdiye."

Ona takılmadan önümde duran sandiviçe döndüm. "Pars geliyor."

"Ne?" Ağzım dolu konuşmaya çalışmıştım ama başarısız oldum. Elimle kapattım ve işaret ettiği yere baktım. Cidden geliyordu.

Etraftaki alt sınıfların ona bakması artım rutin halina gelmişti. Siyah hafif dalgalı saçları ve onlarla uyumlu gözleri. Beyaz teni ise bu zıtlığı tablo gibi size sunuyordu sanki. Koyu havasına, beyaz bir ışık tutulmuş hissi veriyordu. Açıklayamam ama gören her insan ne demek istediğimi anlardı.

Çantasının başını omzunun arkasınsan tek eliyle tutuyor, bir arkadaşıyla sohber ederken gülümsüyordu.

Göz göze geldik. Hemen yanındakinin omzuna dokunup bir şeyler daha mırıldandı ve adımlarını hızlandırdıp yanımdaki sandalyeye oturdu. "Erken kahvaltı. Canını sıkan bir şey mi oldu?" Sevdiğim yanlarından biri, daha ağzımı açıp ne olduğunu söylemeden sanki düşüncelerime dalıp beni anlıyordu. Kötü anlarımda açıklama yapmak en nefret ettiğim şeyken sadece yüzüme bakması yetiyordu sanki. Tostun altını koparttı ve yemeye başladı.

Ağzımdaki loklayı bitirip konuşacakken benim yerime Gizem cevapladı. "Senin saltanata başka biri oturdu."

Ağzı doluyken kaşları çatıldı. Lokmayı hızlıca çiğnedi ve 'Ne' dercesine kafasını salladı. "Yeni gelen öğrenciyi duymadın mı? Uraz Yakaza."

Onun bilmediği bir şey. O beni nasıl anlıyorsa bende onu anlıyordum ve yüz ifadesi sertleşmişti. Kızgınlıktan değil, şaşırmış ve sendelemişti sanki.

"Hayret." Ayağa kalktı, çantasını bu sefer sağ koluna geçirdi. Omzuma iki defa vurdu ve onu takip etmemi söyledi. Geriye dönüp tanımadığım yakın arkadaşlarından birine yaklaştı. "Hesabı hallet. Daha sonra öderim sana. Olur mu aslanım?"

"Tamam." Yanına gittiği arkadaşı arkamızda bıraktığımız Gizem'e doğru gitti.

Merdivenlere ne ara geldiğimizi bile anlamamıştım. Yine de onu çantasından çekip durdurdum. "Bu neydi şimdi?"

Aramızda bir iki basamak varken bana döndü. Boyumun kısalığı yetmezmiş gibi iyice orada yüksekte duruyordu. "Önceki okulumdan neden geldiğimi hatırladın mı Mina?"

"Evet de ne alakası var?" Anlamayarak ona baktım. Uraz'ın Pars ile ne alakası olabilirdi?

"Sorunun kaynağı tam olarak burada. Ve yine, aynı şekilde işleri batırmak için geldi."

Loading...
0%