1. Bölüm
Serhat / Gölgelerin Ardında / 1. Bölüm: Kara Kitap

1. Bölüm: Kara Kitap

Serhat
thiswhoo

Samuel Lawson

2540 yılı... Astrum Şehri gökyüzünü delen kuleleri, geceyi yırtan neon ışıklarıyla bir yıldız gibi parıldıyor. Bu modern labirentin kalbinde, Samuel Lawson adında genç bir adam, kendi sade hayatının içindedir. Samy, şehrin merkezinde yer alan popüler bir kafede barista olarak çalışmaktadır. Onun içten gülümsemesi ve samimi enerjisi, her sabah kafenin dolup taşmasının sebebidir.

Sabahın erken saatlerinde, Samy aynanın karşısında saçlarını düzeltiyor, üzerine mavi bir tişört ve siyah pantolonunu geçiriyor. Hazırlandıktan sonra eline telefonunu alıp bir mesaj yazıyor. Odasının kapısını açtığında, karşısında kız kardeşi Rina beliriyor. Koridorda durup şüpheci bir bakışla soruyor:
“İşe mi gidiyorsun abi?”

Ama bir şey dikkatini çekmiştir; Samy, sanki her zamankinden daha özenli görünmektedir.
“Evet, kafeye,” diye yanıtlar Samy, göz temasından kaçınarak. Rina, dalgalı kumral saçları ve sade giyimiyle 19 yaşında, meraklı bir genç kızdır. Şüpheyle kardeşinin ardından bakar.

Günün ilerleyen saatlerinde, kalabalık caddelerde işine doğru yürüyen Samy’e bir mesaj gelir. Telefonuna bakar ve mesajı sesli okur:
“İşten sonra gelmeni istiyorum, bekliyorum. —Luis.”
Yüzünde beliren hafif bir tebessümle cevap yazar:
“Tamam Luis, işim biter bitmez oradayım.”
Samy’nin adımları hızlanır, kalbi ise farkında olmadan biraz daha hızlı çarpmaya başlar.

Samy’nin yüzü gençliğin ve masumiyetin bir aynası gibidir. Derin ela gözlerinde sıcaklık ve içtenlik okunur. Dalgaları alnına dökülen kumral saçları, sade ama etkileyici duruşuyla birleşir. Mavi tişörtü ve sade giyimi, onun gösterişten uzak karakterini yansıtır. Onun yüzünde hep var olan hafif gülümseme, tanımayanlara bile huzur verir.


---

Luis Moon

Astrum’un gizemli arka sokaklarında bir antikacı dükkânı vardır. Bu dükkânı işleten Luis Moon, zarif ve dikkat çekici bir genç kadındır. Mavi gözleri derin bir okyanus gibi, saçları ise geceyi andıran koyu bir siyahlıktadır. Dalgalar hâlinde omuzlarına dökülen saçlarının uçlarındaki kızıl yansımalar, ona başka bir dünyadan gelmiş hissi verir.

O gün, Luis dükkânda rafları düzenlerken kapıdan tuhaf görünümlü bir adam girer. Elinde siyah kaplı, üzeri eski sembollerle süslenmiş bir kitap vardır. Adam kitabı uzatırken sorar:

“Sen bu eski şeylerden anlar mısın?”

Luis kitabı eline aldığında bir anlığına nefesi kesilir. Sayfaları çevirdiğinde, yazı yerine tanıdık gelen gizemli semboller görür. Gözleri bir süreliğine kitaba kilitlenir. Adam sesiyle onu gerçekliğe çeker:

“Bu kitabı sana bırakabilirim. Sence kaça eder?”

Luis soğukkanlılıkla cevap verir:
“Oldukça eski… 150 Nexor veririm ama önce araştırmam gerek.”

Adam kaşlarını çatar:
“Sadece 150 mi? Daha fazlasını eder bu.”

Luis sakinliğini bozmaz:
“Bu şehirde pek antikacı kalmadı. Başkası almaz bile. Karar senin.”

Adam ikna olur. Parayı alır almaz çıkıp gider.

Luis kitabı incelemeye devam eder. Sayfaların ortasında bir resim dikkatini çeker: Kırmızı gözlü bir kadın, siyah ve kırmızı süslemelerle çevrilmiş yüzüyle ona bakmaktadır. Bir anda kitabı masadan uzaklaştırır. Nefesi sıklaşmıştır, gözleri korkuyla büyür.

“Bu… bir Umbragen…” diye fısıldar, sesi titreyerek. Ellerini ağzına kapatır.


---

Geleneksel Gece Pazarı

Saatler geçmiş, akşam çökmüştür. Kafede hâlâ yoğunluk devam ederken, Samy’nin vardiyası sona erer. Yerine Daisy geçecektir. Charlie adında yaşlı adam seslenir:

“Samy, mesain bitti. Umarım Daisy’e bir şeyler öğretmişsindir.”
“Elimden geleni yaptım,” diye yanıtlar Samy gülümseyerek.

Daisy, siyah gözleri ve kısa, düz saçlarıyla Samy’e yaklaşır.
“Bu iş için sana teşekkür etmek istedim. Sayende buradayım,” der minnetle.

“Önemli değil,” der Samy. “Öğrettiklerimi uygularsan, iyi bir barista olursun.”

Samy, kafeden ayrıldıktan sonra heyecanla Luis’in dükkânına doğru ilerler. Luis ise o sırada hâlâ kara kitabı düşünmektedir. Kitabın yalnızca bir parçası olduğunu, ikinci bir kitabın varlığını hissetmiştir. İçinden geçirir:

“Ya biri onu geri getirmeye çalışıyorsa?..”

Kitabı çantasına koyar.
“Bunu burada saklayamam… Daha güvenli bir yere koymalıyım.”

O sırada Samy kapıdan içeri girer. Luis’in yüzü bir anda aydınlanır.
“Samy… Hadi biraz gezelim,” der.

Samy heyecanla kabul eder.
“Sinema? Luna Park?”

Luis gülerek cevaplar:
“Gece pazarı daha iyi olur. Beni orası rahatlatır.”


---

Gece pazarı, Astrum’un en renkli köşesidir. Işıklar, kokular, sesler... Hepsi büyüleyicidir. Kalabalık arasında Samy ve Luis yan yana yürürler. Samy, bir takı tezgâhına yönelir. Yıldız şeklinde, ortasında bir göz olan kolyeyi seçer.

“Bu sana çok yakışacak,” diyerek kolyeyi Luis’in boynuna takar.

Luis, kolyeye bakar… Göz bir an kırmızı renkte parıldar. Luis şaşkınlıkla Samy’e bakar. Samy bir şey fark etmemiştir.

“Hayal miydi bu?” diye geçirir içinden Luis.


---

Luis’in Sırrı

O gece evine döndüğünde, Luis salonun ortasında durup derin bir nefes alır. Gözlerindeki mavi lensleri çıkarır. Gözlerini açtığında, irisleri kırmızı bir ışıkla parlar. Artık gerçek hâlindedir.

Terasa çıkar. Astrum’un üzerine çöken karanlığı izlerken, televizyondan bir haber sesi gelir:

“Simon Stone, S.İ.T.A.E.’nin yöneticisi olarak büyük umutlarla yeni tedavi yöntemlerini anlatıyor.”

Luis, şehir ışıklarına bakar:
“Keşke sorunlar sadece hastalıklar olsaydı...”
Onun sesi, karanlıkla fısıldaşır. Çünkü o bir Umbragen’dir.


---

Luis (iç ses)

“İnsanlar… ne garip varlıklar. Onlara alışmam zaman aldı. Kırılganlar… ama bazıları çok tehlikeli. Samy, iyi biri. Umarım bir gün kim olduğumu öğrendiğinde benden korkmaz… ya da… nefret etmez.”

~~~ Bölüm Sonu ~~~

Bölüm : 10.08.2024 18:49 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...