@thunder_sla.0104
|
🦅🕸️
Sabah uyandığında Egemen Lilya’yı görmeyi beklemiyordu; kalkıp gider diye düşünmüştü. Oysaki uyandığında hâlâ o güzel kokusunu kokluyordu. Keşke, dedi içinden, keşke hep böyle olsaydık.
Zamanı, şu anı durdurmak istiyordu Egemen. Kafasını biraz kaldırdığında, koltuğa yaslanmış başı yüzüne düşen saçları hafif aralık dudaklarıyla, Egemeni sımsıkı tutmuş uyuyordu. Egemen başını eğip son derin bir koku çekti Lilya’nın boynundan.
Doğrulup, yüzüne düşen saçları kulağının arkasına koydu. Yavaşça Elini yüzüne koyup sevmeye başladı; yanağını, uzun kirpiklerini, kaşlarını, burnunu.
Parmağı dudağına değince teni yanmıştı sanki. Yavaşça yutkunup tekrar dokunmuştu Lilya’nın dudaklarına; usul usul sevmişti. Dudaklarını öpse anlar mıydı, hisseder miydi onun olduğuna?
Bilmiyordu. Ama küçüklüğü gelmişti gözünün önüne; yaramaz, bazen uslu kız çocuğu peşinde Egemiş diye koşturup duruyorken, ne ara bu kadar büyümüş, güzelleşmişti?
“Zambak çiçeğimsin benim, her şeyimsin. Sen, soluduğum nefesim, gülüşlerim, üzüntülerimsin. Şu dünyada mutlu olmadan başka ne isterim ki ben?” diyip alınından öpmüştü.
Uyuyor olsa da, Lilya kaşlarını çatmıştı. Egemen bunu görünce, “Hissettin mi?” diye sordu; sanki cevap verebilecekmiş gibi son bir kez daha Lilya'nın alınından öpüp geri çekildi.
Toprak uzaktan onları görüp tebessüm etti. Yavaşça Egemen’in yanına gelip, “Abi, Cemre’yi öldüreni bulduk,” dedi. Egemen kafa sallayıp çıktılar.
🌊
Uyandığımda Egemen abi yanımda yoktu, çoktan gitmişti. Saate baktığımda 8.47’ydi; okula az kalmıştı. Bugün büyük yarışma vardı. Odama çıkıp formamı giyip çantama spor kıyafetlerimi koydum.
Maysa'nın odasının kapısını çaldığımda, çoktan hazırlanmış bana bakıyordu. “Günaydın Liliş.” Maysa'ya ters ters bakıp, “Köpek miyim ben?”
Maysa kahkaha atıp, “Hayır, tatlı zambak çiçeğim.”Maysa'ya gözlerimi devirip, “Diğerleri nerede?”
“İşleri varmış, akşam geleceklermiş, bir de maça çıkmadan önce Melodi abla beni bulun dedi.” Kaşlarımı çatıp, “Neden ki?”
“Bilmiyorum, önemli dedi.” Evden çıkıp okula gittik. Vardığımızda okul hazırlıklara başlamıştı; ortaya ringi kurmuşlardı. Yukarıda müdür, müdür yardımcısı ve öğretmenlerin yeri.
Alt katta ise büyük takımlara ait lobiler vardı. Yarışmacılar için de ringe yakın siyah sandalyeler.
Herkes heyecanla koşuşturuyordu. İlk ders zili çaldığında sınıflara girip ders dinlemeye başladık.
Son zil çaldığında, koşarak aşağı indik. Maysa ile üstümüzü değiştirip, yarışma alanına gitmeden önce Melodi ablanın odasına gidip kapısını çaldığımızda “gel” sesini duyduk içeriye girdiğimizde hepsi oradaydı.
Nedense utancıma Egemen abinin yüzüne bakamıyordum. Melodi abla gülümseyip, “Gelin kızlar,” dedi.
Barkın abi elimize küçük bir ampul verdi ama gariptiler; uçları sivriydi. Ampulün hakkında tam soru soracağım sırada Toprak abi konuşmaya başladı: “Bunu ağzınıza koyup dişinizle bastıracaksınız. Sakın damağınıza veya ağız içinde bir yere gelmesin.”
Maysa Toprak abiye dönüp “Ne yapacağız sonra? Ayrıca kırılmaz mı bunlar?” Toprak abi Maysa'ya gülümseyip, “Kırılmaz. Rakibinizi biraz yoracaksınız. Fırsat bulduğunuzda onun ve kimsenin görmeyeceği şekilde saplayın,” dedi. Kaşlarımı çatıp, “Peki, kameralar?” diye sordum.
Bu sefer konuşmaya Melodi abla başladı: “Biz onları halledeceğiz, kızlar. Dikkatli olun, sadece yorun; dayaktan kaçın.”
Büyük zil çalmaya başladı. Hepimiz ayağa kalkıp yarışma yerine gittik. Maysa ile yerimize geçip beklemeye başladık. Müdür yardımcısı Ali Hoca mikrofonu aldığı gibi ringe çıktı.
“Sayın okul müdürüm, sayın hocalarım, sevgili ajanlarım ve öğrencilerimiz, yapacağımız yarışmada herkese başarılar dilerim. Hızlıca ilk rakipleri alalım: 1. Yağmur Cansever ile Ela Susmaz, sizleri ringe davet ediyorum.”
Herkes alkışlamaya başladı; ilk dövüş başlamıştı bile. Yağmur, Ela'dan kaçıyordu ama Ela, Yağmur'u tuttuğu gibi yere serdi. Öyle sert yere düştü ki, kemik sesi buraya geldi.
Ali hoca, Yağmur'un ayağa kalkması için beşe kadar saydı ama Yağmur çoktan bayılmıştı bile. Kazanan Ela olmuştu ve herkes alkışlamaya başladı.
Suna hoca ayağa kalkıp, “Tebrik ederim Ela, takım mı kurmak istiyorsun? Takıma alınmak mı?” Ela derin nefes alıp, “Takıma girmek istiyorum,” dedi. Suna hoca ellerini havaya kaldırıp, “Ela’yı almak isteyen takım,” dediğinde üç takım da el kaldırdı. Suna hoca Ela'ya baktığında, “Mavi takıma girmek istiyorum.” Suna hoca gülümseyip, “Yeni takımına hoş geldin,” dedi. Herkes alkışlayıp yeni takıma gitti.
Herkes çıkıp kazanlanlar takımlara seçildikten sonra sıra Maysa'ya gelmişti. Ali hoca, “Şimdi ki rakipler 4. Lili Girik ile Maysa Korkmaz. Ringe davet ediyorum” dedi. Maysa'nın elini sımsıkı tutup, “Yapacağına inanıyorum Maysa’m, sen güçlüsün” Maysa tebessüm edip ringe çıktı.
Maysa ve Lili önce birbirlerini tartıyorlardı. Lili, Maysa'ya vurduğunda Maysa geri adım atıp kızın karnına vurdu. “Aferin Maysam!”
Gözüm Toprak abiye kayınca, heyecanla Maysa’yı izliyordu. Gülümseyip Maysa’ya döndüm. Lili’yi yere düşürüp vurmaya başladı ve son vuruş olarak ağzından ampulü çıkarıp kıza enjekte etti.
Ali hoca, Lili’nin yanına gelip beşten geri saymaya başladı ama Lili artık kalkamayacak haldeydi. Ali hoca, Maysa’nın elinden tutup, “Kazanan Maysa oluyor” dedi.
Suna hoca, Maysa’ya dönüp, “Tebrik ederim Maysa, takım mı kurmak istiyorsun, takıma alınmak mı?” Maysa bana bakıp, “Takıma alınmak hocam” dedi.
Suna hoca elini kaldırdığında 4 takım el kaldırdı ardından iki takım daha elini kaldırdığında; birisi Yeşil Alev takımı, diğeri Kara Takımıydı. Suna hoca kaşlarını çatarak Maysa'ya baktı.
“Hocam, Yeşil Alev takımı!” Herkes şoka girmiş şekilde alkış çalıyordu. Suna hoca yapmacık bir şekilde gülümseyip, “Hayırlı olsun yeni takımın.”
Maysa koşarak Yeşil Alev takımına girip herkese sarıldı. Ah, deli kız!
Artık yarışın yarısına gelmek üzereydik. Ali hoca bana gülümseyip, “Sıradaki rakipler 93. Lara Güç ile Lilya Akar,” dedi. Derin nefes alıp ringe yürümeye başladım.
Maysa'ya baktığımda bana gülümsüyor, destek olmaya çalışıyordu. Ringe çıktığımda Lara çoktan çıkmış, bana kötü kötü bakıyordu. Derin nefes alıp Lara'ya doğru yürüdüm; tam bana yumruk atacakken eğilip arkasına geçtim. Ayağımla beline tekme atığımda kız sarsılmadı bile. Önünü bana döndürdüğünde.
Karnıma yediğim yumrukla yere düştüm. Bu da yetmezmiş gibi Lara kollarımdan tutup havaya kaldırıp tekrar yere attı.
Attığı gibi karnımı tekmelemeye başlamıştı. Karnıma yediğim darbelerle zor nefes alıyordum. Ali hoca, Lara'yı uzaklaştırıp başımda saymaya başladı.
Kafamı kaldırıp Maysa'ya baktığımda ağlıyor. Melodi abla bana bağırıyordu. Egemen abi ile göz göze geldiğimizde, kafasını yere indirmişti.
Ali hoca "son üç" dediğinde ayağa kalkmaya çalışıyordum. Son kez derin nefes alıp ayağa kalktım. Ali hoca bana tebessüm edip geri çekildi.
Lara orospusu bana sırıtıp, “Az önce ailenin yanına gidiyordun, Lilya.” Ailemi nasıl olur da ağzına alırdı? Kaşlarımı çatarak, “Seni ben diğer tarafa yollayacağım.”
Diyip üzerine koşmaya başladım. Lara karnıma yumruk atacakken sağa kayıp bacağımla onun karnına beş kere tekme attım. Lara sarsıldı ama hâlâ ayaktaydı.
Ne lanet kızmış bu! Bu sefer o benim üzerime gelmeye başladı. Sola doğru dönerken yüzüme yediğim yumrukla burnumdan kan geldi.
Yavaşça kendimi toplamaya çalıştığım sırada diğer yüzümden darbe aldım. Üçüncüyü atacakken Lara'nın üzerine atladım. İkimiz de dönerken ilk onun sırtı ringin sert köşesine değdi, sonra benim.
Kollarımı kaldırıp Lara'nın boynunu sımsıkı tuttum. Ağızımdan yavaşça ampulü çıkarttım. Tam vuracağım sırada Lara karnımı yumruklamaya başladı. Hadi Lilya, dayanabilirsin!
Derin nefes alıp Lara'nın ensesine ampulü vurdum. Lara beni kendisine iyice çekip, “Kendini akıllı zannediyorsun, değil mi?” Sağ tarafımda şiddetli bir ağrı hissettim. Lara'yı bıraktığımda o çoktan bayılmıştı.
Sağ tarafımdan kan gelmeye başlamıştı; orospu karı bıçaklamıştı beni. Yavaşça ayağa kalktım. Suna hoca bana bakıp, “Tebrik ederim Lilya, takım mı kurmak istiyorsun, takıma alınmak mı?”
Zor nefes alıp “takıma alınmak” Suna hoca elini kaldırdığı gibi yedi takım çıktı. Yeşil Alev takımına bakıp “Yeşil Alev takımına girmek istiyorum” dedim. Suna hoca sinirlenip “İyi, git hadi.”
Herkes alkışlarken yavaşça ringden indim. Herkes yüzüme gülümserken Egemen abi yüzüme buz gibi bir ifadeyle bakıyordu.
Bir iki adım atınca gözüm kararmaya başlamıştı. Sağ tarafımdaki ağrı gittikçe zorlaştırıyordu yürümemi. Derin nefes alıp adım atacağım sırada dizlerimin üstüne düştüm.
Bayılmadan önce en son gördüğüm Egemen abinin bana koşuşu olmuştu.
BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZ.❤️ |
0% |