Yeni Üyelik
14.
Bölüm

13.BÖLÜM🕸️

@thunder_sla.0104

 

🦅🕸️

 

Lilya'nın ringe çıkışı herkesi heyecanla bekletiyordu. Ali hoca’nın el işareti ile başlamıştı dövüş. Yeşil alev takımı ayakta seyrediyordu.

 

Lara'nın Lilya'ya acımasızca vuruşları bir tek Maysa'yı ağlatmıyor. Egemen bu durumu gördükçe sanki kendi canına vuruyormuş gibi hissediyordu.

 

Lilya yere düşünce Egemen kafasını kaldırdığını gördü. İlk Maysa ile Melodi'ye baktı. Egemen ile göz göze gelince kafasını eğdi; o gözlere bakmazdı. Egemen, onun canı yanarken hiçbir şey yapmayışı canını her şeyden çok yakıyordu.

 

Toprak, Egemen'in yanına gelip “Sabırlı ol kardeşim, canını yakanın canını yakacağız” diyip yanına durdu.

 

Lilya'ya gelen her darbeyi saydı; içinden ringe girip Lara’yı öldürmek istiyordu. Nasıl, nasıl hiç acımadan vuruyordu Lilya’ya. Daha fazla dayanamayıp ringe gideceği sırada. Toprak, kolundan tutup

 

“Egemen, herkes burada çok tehlikeli” dedi. Egemen öfkeyle soluyup “Sikeceğim ben böyle işi” dedi.

 

Sonunda Lilya, kızın kafasından tutup ampulu boynuna soktu ama zor ayağa kalkıyordu. Suna, "Hangi takımı?" diye sorduğunda, hiç düşünmeden "Yeşil Alev" dediğinde,tüm dünya Egemen'in olmuştu.

 

Kendi isteğiyle gelmişti ama niye mutlu değildi? Lilya ringden indiğinde, iki üç adım attığında durmuştu. Lilya kafasını kaldırıp Egemen ile göz göze gelmişti.

 

Bu sefer bakabilirdi Egemen, zambak çiçeğinin yüzüne. Lilya bir adım attığında dizleri üstüne düştü. Egemen, kaşlarını çatıp Lilya'nın eliyle bastırdığı yere bakınca kanadığını gördü. Egemen bağırarak “Lilya!” diyip yanına koştu ama sanki yetişememiş gibiydi, Lilya yere düştüğünde.

 

 

Kafasını kaldırıp kucağına koyup yarasını bastırdı. “Lilya, Lilya! Aç gözlerini, aç! Yalvarıyorum, aç!”

 

Maysa, Lilya'yı gördüğü gibi yere çöküp ağlamaya başladı. Toprak, Maysa'yı tutup “Şimdi olmaz, Maysa! Dayanman lazım!” dedi. Melodi, ilk yardım kutusunu açıp Lilya'nın başına geldi.

 

Egemen yarayı öyle sıkı tutuyordu ki Melodi, Egemen'in elini tutup “İzin ver, kardeşim”Başını sallayıp Barkına döndü. “Doktoru ara.”

 

“Yolda abi geliyor.” Egemen elini kaldırıp Lilya’nın inatla düşen yüzünü tutup, “Aç gözlerini artık, beni sensiz bırakma, yaşayamam,” diyip. Saçlarından öptü. Barkın koşarak, “Abi, doktor geldi,” dedi.

 

Egemen, Lilyayı kucağına alıp koşarak klinik'e getirdi. Doktor, Egemen'e bakıp, “Bırak artık kızı, Egemen,” dedi.

 

Derince yutkunup, Lilya’yı yavaşça sedyeye bıraktı. Hemşireler koşarak sedyeyi ameliyathaneye götürürken. Egemen, klinik girişinde diz çöküp Lilya’nın gidişini izledi.

 

Toprak ve Barkın, Egemen’i ayağa kaldırıp, “Abi, gel, Suna hoca seni bekliyor,” dediler. Egemen kaşlarını çatarak, “Onu bu halde bırakıp nasıl giderim?”

 

“Abi, haklısın ama…” Toprak cümlesine devam etmeden Egemen kafa sallayıp Suna’nın yanına gitti.

 

Kapıyı çalmadan girip Egemen bağırmaya başladı. “Ne istiyorsun?” Suna, oğlunu böyle görünce ayağa kalkıp, “Ne oldu, iyi misin?” diye sordu.

 

 

“Kes sesini anne, söyle ne istiyorsun?” Suna kaşlarını çatarak, “Lilya’ya üzüldüm ama hile yapmak kötüdür, oğlum,” dedi.

 

 

“Sen yaptın değil mi, sen?” Suna kafasını hayır anlamında sallayıp, “Sadece yanında bıçak taşı dedim Lara’ya, kız da getirip Lilya’yı bıçaklamış. Neyse, bir şey olmaz ona,” dedi. Egemen annesinin üzerine yürüyüp,

 

“Bak anne, elimdeki kan, üstümdeki kan ona ait. Şu an onun canı nasıl yanıyorsa, benim de canım öyle yanıyor. Her istediğini yaptım, uzak dur dedin, durdum; bakma, sevme dedin, yaptım. Neden anne, neden?”

 

 

Suna elini havaya kaldırıp, “Şu hâline bak, ne kadar zayıfsın. O kızın ölmesi gerekiyor Egemen,” dedi.

 

“Onu öldürsen, beni de ölmüş bil. Onsuz yaşamayacağımı biliyorsun, bırak artık anne, o beni olmayacak ama bırak yaşasın,” dedi. Suna derin nefes alıp, “Anne değil, hocam Egemen,” dedi.

 

“Biliyorum, hep hatırlatıyorsun annem olmadığını, hocam.” Egemen. Dönüp arkasını gidecekken, “Peki, yaşayacak ama ona yaklaşmaya cüret etme Egemen, o asla senin olmayacak,” dedi.

 

Egemen kliniğe geldiğinde, Maysa Toprak’a sarılmış ağlıyor; Melodi telefonla konuşuyordu.

 

Barkın ise su getirmiş, dağıtmaya çalışıyordu. Barkın Egemeni görünce, “Abi, gelmişsin,” dedi. Egemen kafa sallayıp sandalyeye oturdu. Daha bu sabah yanındaydı, ne ara ölümle beraberdi?

 

Doktor çıktığında, “Lilya hanımın yakınları,” dedi. Egemen hızla ayağa kalkıp, “Biziz.” Doktor derin nefes alıp, “Durumu iyi, sadece fazla kan kaybetmiş,” dedi. Maysa titreyen sesinle, “Görebilir miyiz?” diye sordu. Doktor kafasını olumsuz anlamda sallayıp, “Yarın sabah,” dedi.

 

 

Egemen doktorun kolundan tutup, “15 dakika, doktor,” Doktor sağa sola bakıp, “Sadece sen,” Egemen kafa sallayıp.

 

Lilya’nın odasına girmişti. Lilya’ya baktığında, beyaz olan teni sanki daha çok beyazlaşmış, saçları canlılığını kaybetmişti. Yavaşça yürüyüp yanına oturdu.

 

 

“Lilya’m, zambak çiçeğim, uyan artık. O ışıldayan gözlerine ihtiyacım var benim,” dedi. Lilya’nın elini tutup, öptü. “Sen beni tanımazsın ama ben seni kokundan tanırım,” Dedi. ardından tiz bir sesle” Özür dilerim, özür dilerim, lanet olsun benim yüzümden oldu. Lilya’m, koruyamadım seni, yeşil zeytinim,”

 

 

 

BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞ

Loading...
0%