@thunder_sla.0104
|
Gözlerimi açtığımda Maysa başımda üzülüyor, Melodi abla ve Barkın abi bir şeyler konuşuyor. Toprak abi ise telefonuyla uğraşıyordu. Egemen abiye baktığımda o zaten bana bakıyordu. Ayy, bu adam beni gözleri ile korkutuyordu.
Maysa'ya dönüp “Üzülme artık,” dedim. Maysa kafasını kaldırıp beni görüp direkt sarılınca inleyip “Dur, dur,” dedim. Egemen abinin soğuk sesi yayıldı: “Maysa, dikkat et, hâlâ yarası var.”
Melodi abla gülümseyip “Dur ya, heyecanlandık,” dedi. Sırıtıp “Sakin olun, sakin, hem özlemişim sizi,” diyince. Hepsi üzgün gözlerle baktı.
Melodi abla gözündeki yaşı elinin tersiyle silip. “Sus kız, bundan sonra bizim takımdasın. Zaten sen buradan çıkınca sana her işi yaptıracağım.”
“Olur abla, ben eve gitmek istiyorum.” Barkın abi sırıtıp “Dur, ben gidip doktorun topuklarına sıkayım da çıkaralım seni buradan,” dedi. Herkes kahkaha atmaya başladı.
Cidden özlemiştim hepsini. Ben bir daha hiç uyanmam sanıyordum ama yine uyandım ve sizlerle beraberim. Elimi yavaşça yaramın üzerine koyduğum gibi yandı; nasıl girdiyse bıçak hâlâ ağrıyordu.
Doktor içeriye girdiğinde “Nasılsın Lilya?” dedi, tebessüm edip “Çok iyiyim” yanıtını aldığında, doktor ve odadakiler gülümseyip “Güzel, 3 gün sonra taburcu olabilirsin” dedi. Barkın abi kaşlarını çatıp, “Biz birazdan çıkarmak istiyoruz Lilya’yı” dedi. Doktor kafasını hayır anlamında salladı. Barkın abi tam konuşacağı sırada Melodi abla konuşmaya başladı: “Bakın doktor bey, burası küçük bir klinik, bir sürü hasta var. Biz hastamızı alıp gidelim, evde daha iyi bakarız ona; hem de siz yorulmazsınız.”
Doktor kafasını hızlı hızlı sallayıp “Tamam ama dinlensin, dikişlerini aldırmaya gelsin” diyerek çıktı. Doktor bile korkmuştu. Melodi abla diğerlerine bakıp “Çıkın da kız üstünü giyinsin” dedi.
Melodi abla böyle söyleyince utandım; niye sesli bağırıyordu ki? Üç erkek çıkınca Maysa bana eşofman ve tişört getirdi. Onları giyip tekerlekli sandalyeye bindim.
Tekerlekli sandalye olayını da hiç sevmezdim ben. Melodi abla kapıyı açıp Maysa yavaş yavaş tekerlekli sandalyeyi sürmeye başladığında,
Egemen abi arkamızdan gelip “Durdun şunu!” dedi. Herkes Egemen abiye bakıyordu. Derdi neydi acaba? Bana doğru yürümeye başladığında yanıma gelip.
“Lilyanız tekerlekli sandalyede taşınmayı sevmez.” Bir dakika, bir dakika! Bu nereden biliyordu? Ben yıllarca kimseye bir şey söylemedim. Egemen abi beni yavaşça kucağına alıp “Ben taşırım arabaya.” dedi.
Klinikten dışarı çıkıp yürürken “Sen nereden biliyorsun tekerlekli sandalyeyi sevmediğimi?” diye sordum. Bir anda durup bana döndüğünde,
Gözlerimi kaç kez kırptım bilmiyorum. “Çocukluğun yanımda geçti, Lilya.” Ne demekti yani bu? Senin hakkında her şeyi biliyorum mu? Kafa sallayıp gözlerimi tişörtüne indirip incelemeye başladım.
Aptal Lilya, öyle siyah zeytin gözlerle bana bakarsa, olacağı bu. Arabanın önüne geldiğimizde beni ön koltuğa bırakıp kemerimi taktı.
Kendisinde şöför koltuğuna oturup “Acıktın mı?” aslında fena halde açtım, acaba söylesem mi? Gözlerinin içine bakıp yavaş yavaş kafa salladım.
Arka koltuktan poşet alıp önüme koydu. “Aç ye,” böyle söylenmez Egemen abi! Kafama at poşeti. Açtığımda iki poğaça, üç çeşit peynir, domates, salatalık ve bir de zeytin vardı ama biri siyah, diğeri yeşildi.
Şu an onlara takılamazdım; poğaçayı ısırıp yemeye başladım. Ağızıma ilk peynir, sonra zeytin attım. Bir süre çiğneyip, yutacağım sırada
“Zeytin çekirdeklerini hâlâ yutuyorsun, değil mi?” Başımı sallayıp “Evet, sen de yut,daha tatlı oluyor,” dedim. Elime siyah zeytin alıp ona uzattığımda, ilk zeytine sonra bana baktı.
Yavaşça ağızını açtı, hızlı bir şekilde zeytini ağzına atıp önüme döndüm. “Yeşil zeytin de ver,” dediğinde şoka girmiş gibi ona baktım.
“Hadi, Lilya, verecek misin?” Derince yutkunup yeşil zeytini elime aldım ama ellerim titriyordu. Sakin ol, Lilya, altüstü zeytin, sanki bana ne olacak? Başımı aşağı indirip elimi kaldırdığımda Egemen abi bileğimi tutup “Yüzüme bak” dedi yüksek sesle. Ne oluyordu buna?
Yavaşça yeşil zeytini ağzına attım, ikisini çiğneyip önüne döndü. Ben de salak gibi hâlâ ona bakıyordum. Şu an yüzüm pancar gibi olmuştur, nefes alamıyordum. “Su, su var mı?” Egemen abi sırıtıp “Kucağında duruyor” dedi. Kafa sallayıp suyu öyle bir içtim ki, sanki yılardır sussuz kalmışım gibi.
Arabayı çalıştırdığında, yol boyunca ne o konuştu ne ben. Eve geldiğimizde arabadan inip kapıyı açtı. Kalkmak için hareket ettiğimde “Dur” diyip bana doğru eğilip beni kucağına aldı. Ne gerek vardı şimdi? Yarım saat önce yaptığı zaten aklımdan gitmemişti.
Kapının önüne geldiğimizde “Boynuma tutun, kapıyı çalacağım” dedi. Yavaşça boynuna tutunup beklemeye başladım. O kapı zilini çalıp tekrar elini sırtıma koydu. Şimdi de fazla yakın olmuştuk, nerede kalmıştı bunlar ya?
Egemen abiye baktığımda göz göze gelince gözlerimi kaçırdım. Şu an onunla göz bakma yarışına giremezdim. Kapıyı Melodi abla açıp, “Sonunda gelebildiniz,” diyerek güldü.
Egemen abi sinirle, “Çekil şuradan! Lilya’nın yatağını hazırladınız mı?”Melodi, evet anlamında başını sallayıp kenara çekildi. Merdivenlere yönelip yukarı kendi odama girdik.
Egemen abi beni yatağa yatırıp çekileceği sırada çekilemeden yüzü yüzüme daha çok yaklaştı. Kaşlarını çatıp geri çekileceği sırada yine aynısı olmuştu; gözleri dudaklarıma kayınca, “Kollarını boynumdan çekmezsen seni öpebilirim,” dedi. Ne!Kollarım neredeydi ki benim?
Lanet olsun! Hızla boynunda kollarımı çekip yere baktığımda, Egemen abi soğuk sesle, “Melodi birazdan gelip ilaçlarını verir,” diyerek çıktı. Salak Lilya, bilerek yaptığını düşünecek. Ne oldu bu gün bana? Bilmiyorum ama uykum çok gelmişti gözlerimi biraz dinlendirmek için kapattım.
Ne ara uyuyakaldım bilmiyorum ama uyandığımda akşam olmuştu. Yataktan kalkıp aşağı indiğimde Maysa ile Melodi abla vardı. Beni görünce ikisi de hızla yanıma gelip “Bir şey mi oldu?” dediler.
Kafamı hayır anlamında sallayıp “Kimse yoktu yanımda, aşağı geleyim dedim.”Melodi abla bana gülümseyip “Geç otur güzelim, ikinize ballı süt getireyim” dedi.
Maysa ile oturduğumuzda bahçede Egemen abi, Toprak abi ve Barkın abi gördüm. Ateşin başında oturmuş içki içiyorlardı. “İnsanın canı sıkılıyor diye içki içer mi?” dedi Maysa.
gülümseyip “Git al Toprak abinin elinden.” Maysa kaşlarını çatıp “Yok daha neler!” dedi. Maysa'nın koluna vurup bahçeye döndüğümde, üçünün de kafası bana dönmüş bakıyordu. Rüyamda görsem korkarım şu an, yoksa söylediğim şeyi mi duydular?
Melodi abla tepsi ile gelip bize sütlerimizi verip dışarı çıktı. Ay, bana değil, Melodi ablaya bakıyorlarmış. “Lilya, yarın akşam parti var, takımlara girenleri kutlayacaklar.”
“İyi, Maysa, gidersiniz.” Maysa elimden tutup, “Sen de geleceksin,” dedi. Kaşlarımı çatıp, “Her yerim mosmor, hem yaram iyi değil.” Maysa tebessüm edip, “Fondötenle kapatırız. Ayrıca bütün gece Melodi abla ilgilenecek seninle. Egemen abi de yok, gitmesin filan dedi, Melodi abla ben bakarım diyince bir şey demedi.”
“Ne oluyor, buna sanki nikahlı eşiyim,” diyip. Gözlerimi devirdim. Maysa anlamaz gözlerle bana bakıyordu. “Maysa, salağa yatma, kim olduğunu biliyorsun.”
Maysa gözlerini kısıp, “Egemen abi,” dediğinde, Egemen abi içeriye girip, “Ne oldu?” dedi. Maysa ile birbirimize baktık. İşte şimdi saçtık. Koşuşacağım sırada Maysa sırıtıp, “Lilya’nın uykusu gelmiş ama merdivenden çıkarken zorlanıyor, yardım eder misin abi?”
Mal bu kız. Şu an Egemen abi bana bakıyor. Ben Maysa'ya, Maysa, Egemen abiye lan Maysa, ben seni dövsem sonuna kadar haklıyım. Derin bir nefes alıp, “Şey, Melodi ablaya söyleyeceğim, yaramı temizlemesi gerekiyor.”
Egemen abi bağırarak, “Melodi, Melodi!” dedi. Melodi abla koşarak gelip, “Ne oldu?” diyince üçümüze bakmaya başladı. Egemen abi kaşlarını çatıp, “Yarasını temizle!” dedi. Melodi abla bana bakıp kafa salladı.
Ah Maysa, ah düştüğüm durumlar! Bak, yavaşça ayağa kalkıp Melodi abla ile merdivenin yanına gelip yukarı çıktık.
Melodi abla yaramı temizleyip yatağa yatırıp, “Kuzum, iyi geceler” diyip gitti.
|
0% |