Yeni Üyelik
16.
Bölüm

15.BÖLÜM🕸️

@thunder_sla.0104

 

 

 

🦅🕸️

 

“Kızı getirin,” dedi Egemen. Barkın ile Toprak kızı zorla getirip, Egemen’in ayağına attılar. Egemen, sandalyeden biraz eğilip, “Acıyorum sana, annemin seni yanlış yola ittiği için öleceksin.”

 

Kız, yalvararak Egemen’in ayağını tutup, “Lütfen, yalvarıyorum, yapma. Bilmiyordum, bir daha buluşmam,” dedi.

 

Egemen gülümseyip, “Öyle bir imkanın olmayacak, Lara. Ama önceden bilmen gerekiyordu; Lilya’yı ne kadar sevmiyorum. Nefret ediyordum desem de, o bana ait, hep bana ait oldu. Şimdi de ait. Sen ne yaptın, benim olanın canını yaktın,” dedi.

 

Lara derince yutkunup, “Bilmiyordum, bağışla beni, Egemen abi,” dedi. Egemen elini kaldıracağı sırada, “Dur, dur, önemli bir şey biliyorum ama beni bağışlaman gerek,” dedi.

 

“Şu an bu durumda nasıl böyle bir şey teklif edebilirsin?” Lara, kızarmış yüzüyle Egemen’e bakıp, “Egemen abi, annenizde Lilya’yı üzecek bir video var ve partide o videoyu herkesin önünde yayınlayacak,” dedi. Egemen kaşlarını çatarak.

 

“Ne saçmalıyorsun sen?” Lara ellerini birleştirip, “Yemin ederim ki doğru söylüyorum. Bulut abiyle konuşuyordu, kara takımında işin içinde. Bir de Lilya kara takımına gitmedi diye Araf abi öfkeli.”

 

“Siktirtme Araf’ı! Bana bak, eğer yalan söylüyorsan seni öldürmekten beter ederim.” Lara kafasını sallayıp, “Doğru, doğru abi. Annenizde bütün bilgiler var. Lilya’ya zarar verecek.”

 

Egemen Barkın’a bakıp, “Götürün şunu!” dedi. Barkın kızı tutup içeriye taşırken, kız sadece ağlayıp yalvarıyordu. Toprak, Egemen’in yanına gelip, “Annen durmayacak.”

 

“Biliyorum, amına koyayım, biliyorum. Ne yapsam koruyamıyorum ama tek bir seçenek kalıyor.” Toprak, Egemen’e ters ters bakıp, “Tehlikeli kızı riske atamayız, uzak durman gerekiyor Egemen.”

 

Egemen yumruklarını sıkarak, “Elimden geleni yapıyorum Toprak ama olmuyor, kafayı yiyeceğim, olmuyor.” Egemen derin nefes alıp, “Başka kızı seviyormuş gibi gösterirsem bu sefer zambak çiçeğimi kaybederim.”

 

“Abi, bir yolu seçmen gerekiyor, yoksa her şeyi kaybedeceksin.” Barkın koşarak gelip, “Abi, sana güzel haberlerim var. Videonun yerini bilmiyoruz ama videoyu değiştirebilir, zaman kazanabiliriz,” dedi.

 

Toprak Barkın’ın ensesine vurup, “Seni seçtiler, değil mi, DJ işine?” Barkın heyecanla evet anlamında kafa salladı.

 

 

“Benim kendi takım arkadaşımı bana düşman edecekler.” Toprak öfkeyle. “Abi, bunlar bizi yıkmak için her şeyi kullanacak. Elimizi çabuk tutup geçidi bulmamız gerekiyor.” Egemen kafa sallayıp, “Kitapta bir şeyler yazmıyor mu?”

 

“Hayır abi, ama bir kötü haberim daha var. Kızlara bazı şeyleri açıklamak gerekiyor; belki işimize yarayabilirler,” dedi.

 

“Doğru, ne kadar fazla düşünce, o kadar fazla bilgi demek. Partiden sonra herkesi bodrumdaki kata topla. Barkın, okula git, ne öğrenebilirsin öğren. Toprak, sen kitap hakkında Melodi ile araştırma yap. Ben de Suna hocanın yanına gidiyorum,” diyip herkes dağıldı.

 

Egemen yarım saat sonra annesinin odasına girdi. Annesi Egemen'i görünce tebessüm edip, “Hoş geldin Egemen Savaş Kartal,” dedi. Egemen kafa sallayıp koltuğa oturdu.

 

“Suna hocam, bu akşam kimseye söz vermeyin, benimle dans edeceksiniz,” dedi. Suna, Egemen'e şaşkın şaşkın bakıp, “Neler duyuyorum ben?”

 

“Evet hocam, sizinle dans etmek istiyorum.” Suna elini kaldırıp, “Ne değişti oğlum?” diye sordu. İşte Egemen'in annesi böyleydi; Egemen işini yaparken annesi işini yapmayınca hocası olurdu. “Annemi özledim hocam,” dedi.

 

Suna tebessüm edip, “Olur tabii oğlum, annenim senin.” Egemen sırıtıp, “Ne diyorsun, dans edecek misin?” diye sordu. Suna'nın gözleri kocaman açıldı ve “Tabii ki, yakışıklı oğlum, sonunda anneni dinleyeceksin.” Egemen kafasını sallayıp.

 

“Hep dinledim seni.” Suna kaşlarını çatarak, “Lilya konusunda hâlâ dinlemiyorsun, o kızı sevi—” Egemen elini kaldırıp, “Şu an konumuz Lilya değil, sensin annem,” dedi. Suna tereddüt edip, “Cidden ne değişti Egemen?” diye sordu.

 

“Dediğim gibi, seni özledim. Çocuklar da adam olmuş; insanlar da annesini özler.” Suna, Egemen’in elini tutup, “Sağ ol, zaten sen benim oğlumsun. Beni hep dinleyip özleyeceksin,” dedi.

 

“Ben gideyim anne, daha kıyafet alacağım kendime,” dedi. Suna ayağa kalkıp, “Dikkat et kendine, oğlum.” Egemen kendisini dışarı atınca derin bir nefes aldı. Ne kadar da annesi ona en zor şeyleri yaşatsada, onu “oğlum” diye sevmesinin özlemini çekiyordu.

 

Bir kere bile onun başını okşayıp sevmemişti; kızarak ceza vererek öğretmişti her şeyi. Çocukken, “Anne!” diye her koştuğunda Egemen’i itekleyip sevgiyi kötüleyip zayıflık olarak öğütlemişti. Bu yüzden anne-baba sevgisi olmadan büyümüştü.

 

 

 

 

🌊

 

Maysa ile Melodi abla başımda dikilmiş, “Uyan artık Lilya, akşam olmasına az kaldı,” diyorlardı. Gözlerimi açtığımda ikisi de elbise deniyordu. “Günaydın.” Maysa gülerek yanıma gelip, “Sabah olalı çok oldu,” dedi.

 

Saate baktığımda saat 4’tü. Hızla ayağa kalkıp, “Benim kıyafetim yok.” Melodi abla tebessüm edip, “Biz sana aldık bir şeyler, bak şurada,” dedi. Gösterdikleri yere ilerleyip kıyafetlere bakmaya başladım.

 

En sondaki elbiseye baktığımda siyah rengi ve ince ipleri vardı. Üst kısmı dar ve göğüs dekoltesi mide kısmına kadar açıktı. Mini olmasına rağmen alt kısmı çok dar değil, pileliydi. Elbiseyi elime alıp giydiğimde, Maysa ve Melodi ablaya bakıp, “Nasıl?” dediğimde, ikisi de gözleri kocaman açılmış bana bakıyordu.

 

“Nasıl olmuş, söyleyin.” Melodi abla ağzının içinden, “Seni böyle görürse artık onu kimse tutamaz,” dedi. Kaşlarımı çatıp “Anlamadım abla,” dediğimde, “Çok güzel olmuşsun kuzum,” dedi.

 

Tebessüm edip Maysa'ya baktığımda, o beyaz dar mini elbise giymişti. Toprak abi gördüğünde Maysa’ya aşık olabilirdi. Sırıtıp, “Maysa,bu çok yakışmış,” dedim. Melodi abla kafa sallayıp, “Cidden, Maysa, çok güzel olmuşsun; ayrıca turuncu saçlarınla elbiseye güzel bir hava veriyor.”

 

Maysa ikimize bakıp, “Teşekkür ederim,” dedi. Melodi abla ise kırmızı uzun yırtmaçlı elbise giymişti. “Abla, çok güzel olmuşsun,” dediğimde. Melodi abla kahkaha atıp, “Senin kadar olmasam da,” dedi.

 

Kıyafet işimiz bitince saç ve makyaj işine geçmiştik. Son 2 saatimiz kalmıştı. Saçımı salıp bukle yapmıştım; yüzüme ise hafif makyaj yaptım. Maysa’ya döndüğümde, o da saçlarını bukle yapıp yüzüne fazla makyaj yapmamıştı.

 

Melodi abla saçlarını düzleştirip yüzüne fazla değil ama makyaj yapmıştı. Hepimiz birbirimize bakıp gülüyorduk. Melodi abla ikimizin yanına gelip, “İyi ki bizim takıma geldiniz, yoksa o üç odunla daha çok çekerdim,” dedi. Maysa ile gülümseyip Melodi abla'ya sarıldık.

 

Aşağı indiğimizde Toprak abi ve Barkın abi bekliyordu. Barkın abi gülümseyip, “Çok güzel olmuşsunuz ama en güzelleri benim ikizim,” diyip kolunu Melodi ablaya uzattı. Melodi abla, Barkın abinin omuzuna vurup koluna girdi.

 

Toprak abi, ağzı açık bir şekilde Maysa’yı süzüyordu. Maysa garibim utanıyordu, sesli bir şekilde öksürüp, “Toprak abi, bakmaya devam edecek misin?” Toprak abi kaşlarını çatıp, “Anlamadım, Lilya,” dedi.

 

“Parti diyorum, senin yüzünden geç kalacağız,” diyip yanlarından geçip gittim. Şu an ikisi yalnız kalmıştı. Dışarı çıktığımda Barkın abi ve Melodi abla bana kahkaha atıp, “Yalnız bıraktın değil mi?” dediler.

 

Maysa ve Toprak abiden bahsettikleri o kadar belliydi ki, arkamı döndüğümde ikisi kol kola çıkmışlardı. Üçümüz şok içinde onlara bakıyorduk ama çok yakışmışlardı.

 

Yanımıza geldiklerinde Toprak abi hepimize ters ters bakıp, “Ne bakıyorsunuz, hadi!” dedi. Barkın abi sırıtıp, “Şu manzarayı görüp de bakmamak ayıp olurdu,” dedi. Toprak abi kaşlarını çatıp, “Barkın, gelirsem.”

 

Barkın abi ellerini yukarı kaldırıp, “Tamam, hadi binin arabaya,” dedi ve binip okula doğru gittik.

 

 

 

BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZ.❤️

Loading...
0%