Yeni Üyelik
17.
Bölüm

16.BÖLÜM🕸️

@thunder_sla.0104

 

Okula geldiğimizde herkes çoktan gelmişti; bazıları oturuyor, bazıları dans ediyordu. Biz de yerimize oturunca etrafı izlemeye başladım. Egemen abi neredeydi acaba? Ortalıkta da görünmüyor derken, bütün ışıklar kapanıp sahne üzerine tek bir ışık yanmaya başladı.

 

Ali hoca eline mikrofonu alıp, “Hoş geldiniz gençler, kazanan arkadaşları tebrik ederim. Bu akşam iyice eğlenip dans edin; diğer günler yorgunluktan bayılacaksınız,” diyip kahkaha attı. Ardından,

 

“Şimdi sahneye okulumuzun güzeller güzeli Suna Kartal hocası ve onun biricik oğlu Egemen Savaş Kartal’ı buraya davet ediyorum,” dedi. Gördüğüm şeyle şoka girmiştim; Egemen abi ve Suna hoca el ele geliyordu.

 

Bunlar ne ara barışmıştı bilmiyorum ama güzel bir aile tablosu çiziyorlardı. Sahneye gelip dans etmeye başlamışlardı; ikisi de mutlu görünüyordu.

 

Suna hocanın üstünde parıltılı sarı uzun elbisesi, Egemen abinin simsiyah olan kombiniyle birbirlerine benziyor olsalar da, biz ayrıyız der gibilerdi.

 

Şarkı bittiğinde Suna hoca, Egemen abinin elinden tutup “Yakışıklı oğlum Egemen Savaş Kartal’la gurur duyuyorum” dediğinde herkes alkışlamaya başladı.

 

Egemen abi gülümseyip sahneden ineceği sırada Melodi abla bana seslendi: “Lilya, iyi misin?” Kaşlarımı çatıp “İyiyim abla, da ne oldu?”Melodi abla gülümseyip “Yaran için sordum, kuzum.”

 

Kafa sallayıp önüme döndüğümde Egemen abi sahnede yoktu. Nereye gitmişti bu şimdi derken Pamir yanıma gelmiş, elini uzatıyordu: “Bu dansı bana lütfeder misin?”

 

Maysa’ya döndüğümde bana git işareti yapıyordu. Yavaşça ayağa kalkıp elini tuttuğumda en sevdiğim şarkı çalmaya başladı. Pamir ile tam sahneye giriyorduk ki sakar garson, Pamir’in önüne meyve suyu döktü.

 

Pamir garsona sert sert bakarken garson “Çok özür dilerim efendim, nasıl temizlerim?” dedi. Pamir öfkeyle bağırıp “Bırak!” bana dönüp “Burada bekle, hemen geleceğim” diyip gitti.

 

Nasıl burada bekleyeyim ya, millet bu burada ne yapıyor diyecek oflayarak yerime gidecekken, biri bileğimi sımsıkı tutunca kaşlarımı çatıp kafamı çevirdiğimde Egemen abi ile göz göze geldik.

 

“Dans edelim” dediğinde, sadece yüzüne avanak avanak bakıyordum. Bana tebessüm edip sahnenin ortasına getirdi. Ne yapıyordu bu ya, birisi görüp yanlış anlarsa diye etrafıma bakınırken.

 

“En sevdiğin şarkı çalıyor Lilya” dediğinde, gözlerimi yüzüne çevirdim. O bana yaklaşıp bir elini belime, diğer elinle elimi tutup beni kendisine çekti.

 

Heyecandan mı, korkudan mı bilmiyorum ama yüzüne bakamıyordum. Sadece en sevdiğim şarkıya odaklanmaya çalışıyordum ama bana bu kadar yakınken olmuyordu.

 

Derince yutkunup yüzüne baktığımda, simsiyah gözleri koyulaşmıştı. Şarkının en güzel yeri girdiğinde dans etmeye başladık.

 

Bilerek yanarım aslında

Güler bana

Ağladığım gece yarısı

İnsanlığın garip sancısı

 

Belki de biz

Öğrenmeliyiz

Belki de biz

Sevmemeliyiz

 

Her şeyi gören sen

Göremedin mi beni?

Her şeyi duyan sen

Duyamadın mı beni?

Her şeyi bulduysan

Bulamadın mı beni?

Her şeyi bilen sen

Bilemedin bir beni

 

Belki de biz

Öğrenmeliyiz

Belki de biz

Sevmemeliyiz

 

 

Şu an bayılabilirdim çünkü Egemen abi öyle derin ve yoğun bakıyordu ki, gözlerimi indirip şarkıyı dinlemeye çalışıyordum.

 

 

 

Demlenir içim kendim olmaktan

Süzerek yaşarım aslında

 

Gün olur sensiz

Utanıp olmaktan

Bilerek yanarım aslında

Güler bana

Ağladığım gece yarısı

İnsanlığın garip sancısı

 

Belki de biz

Öğrenmeliyiz

Belki de biz

Sevmemeliyiz

 

Her şeyi gören sen

Göremedin mi beni?

Her şeyi duyan sen

Duyamadın mı beni?

Her şeyi bulduysan

Bulamadın mı beni?

Her şeyi bilen sen

Bilemedin bir beni

 

Belki de biz

Öğrenmeliyiz

Belki de biz

Sevmemeliyiz

 

 

Şarkı bittiğinde geri adım atacağım sırada “belki de biz öğrenip sevmeliyiz” dediğinde Egemen abiye baktım yüzlerimiz o kadar yakındı ki, anlamadım demek için kendimi çok tutuyordum.

 

Herkes kahkahalara boğulduğunda neye güldüklerini görmek için arkamı döndüğümde Araf abinin mallalıklarını izliyordum. Salak ya, çıplak şekilde ormanın içinde niye geziyor ki?

 

Sağ tarafıma keskin bir acı girdiğinde iki büklüm olmuştum. Sakin ol, Lilya, sanki ol. Derin nefes alıp küçük küçük inlediğimde Egemen abi ağrıya yerimi tutup geri geçtiğinde eline kan bulaşmıştı. Yüzüme bakıp,

 

“Yaran.” Melodi ablaya gel işareti yapıp kimseye belli etmeyecek şekilde belimden tutup sahneden indirdi. Aşağı indiğimizde Egemen abi Melodi ablaya ters ters bakıp, “Melodi, yarası kanıyor, sana bak dedim.”

 

Melodi abla kanayan yeri tutup, “Egemen, eve gitmemiz gerekiyor,” dedi. Egemen abi diğerlerini çağırdığında hepsi koşarak gelmişti. “Eve geçiyoruz, toplantı yerinde görüşürüz,” diyip dönüp arkasını gitti.

 

Eve geldiğimizde pansumanımı Melodi abla ile Maysa yaptı. Acım az da olsun gitmişti. Üstüme siyah eşofman ve siyah uzun kollu badi giyip aşağı indim.

 

Herkes toplantı salonunda oturuyordu. Yarım saat sonra içeriye Egemen abi girdi, karşıya geçip “Öncelikle kızlar, hoş geldiniz takıma. Size kurallar ve gerçekler hakkında konuşma yapacağız” diyip derin nefes alıp konuşmasına devam etti.

 

“Birinci kural, aramızda gizli saklı hiçbir şey olmayacak; aile gibi olacağız. İkinci kural, neyi merak ediyorsanız, artık bize sorabilirsiniz. Üçüncü kural, okula gitmek veya gitmemek size kalmış ama kütüphane, araştırma yapmak için iyi bir yer.”

 

Melodi abla söz isteyip “Kızlar, ben büyücüyüm. Her takımda büyücü var; yakında öğrenirsiniz zaten. Bizim tek hedefimiz, Suna hocanın verdiği görevleri iyi yapıp bu yıl madalyonu bizim almamız” dedi.

 

Egemen abi kaşlarını çatarak, “Bir şey daha, diğer takımın erkekleriyle fazla samimi olmak yok,” dedi. Bu cümle benim içindi galiba.

 

Melodi abla gülerek, “ kızlarıyla da öyle anlayacağınız, takımda olan takımda olur. İki gün sonra yeşil alevin dövmesini yaptıracaksanız,” dedi.

 

Maysa söz isteyip, “Dövme nasıl, neye benziyor?” diye sordu. Barkın abi kolunu açıp bize gösterdi. Üstte uçan simsiyah bir kartal, altında ise su yeşili alev vardı. Güzel bir dövmeydi aslında.

 

Toprak abi ayağa kalkıp, “Bu günlük bu kadar yeter. Yarın göreve çıkacağız, saat 7'de kapının önünde olun, çantanızla beraber,” dedi.

 

Herkes kafa sallayıp yukarı çıkarken, Melodi abla yanımıza gelip, “Kızlar, 3 gün kalacağız, ona göre kıyafet koyun,” diyip gitti. Şu Melodi abla olmasa ne yapardık, bilmiyoruz.

 

BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZ.❤️

Loading...
0%