Yeni Üyelik
18.
Bölüm

17.BÖLÜM🕸️

@thunder_sla.0104

 

Uyandığımda saat 6'ydı. Çantamı hazırlamaya başladım; iki üç kıyafet koyup üstümü değiştirmeye başladım. Altıma siyah kotumu, üstüme koyu mavi badimi giydim. Saçlarımı tarayıp yüzüme hafif makyaj yaptım.

 

Aşağı indim ama kimse yoktu. Saate baktığımda 6:30'dı; takımın aşağı inmelerine yarım saat vardı. Koltuğa geçip beklemeye başladım.

 

Niye bu kadar erken indiysem, telefonumdan bildirim geldi. Telefonu elime alıp baktığımda yabancı bir numara mesaj atmıştı.

 

0538*******: Lilya.

 

Kimdi bu şimdi, niye yazmıştı bana?

 

Siz: Kimsiniz?

 

0538*******: Aydan Doğan.

 

Ne istiyorlardı benden? Bıktım bunlardan.

 

Siz: Ne istiyorsun Aydan?

 

0538*******: Koşmak istiyorum Lilya.

 

Siz: Ben konuşmak istemiyorum, yeter artık; rahat bırakın beni.

 

0538*******: Ben de sana meraklı değilim ama anlatacaklarımı dinlemek istersin diye düşünüyorum.

 

Ne anlatacaktı bu bana?

 

Siz: Dinlemek istemiyorum.

 

0538*******: Bence dinlemek istiyorsun, Lilya. Çünkü anlatacaklarım Yeşil Alev hakkında, Cemre'nin sana verdiği kitap hakkında, en önemlisi ailen ve biricik Egemen abin hakkında. Bir düşün derim.

 

0538*******: Konum*

 

0538*******: Akşam saat 9’da seni orada bekliyor olacağım. Tek gel, eminim geleceksin, Lilya. Duyacakların senin için önemli. Konuştuklarımızı kimseye bahsetme, tatlı Lilya.

 

Ne diyecekti bana? Kitabın bende olduğunu nereden biliyorlardı? En önemlisi, niye biricik Egemen abin dedi? Biz birbirimizden nefret ederiz ki.

 

Merdivenden ses gelince kafamı kaldırdığım gibi Egemen abi ile göz göze geldik. Yavaş yavaş merdivenlerden iniyordu; her zaman olduğu gibi simsiyah giyinmişti.

 

Arkasından Melodi abla, Maysa, Toprak abi ve Barkın abi geliyordu. Hepsi beni görünce Barkın abi, “Ooo, birileri erken uyanmış, bakıyorum da uyku filan mı tutmadı?”

 

Kafamı sallayıp, “Yok abi, erken uyandım.”Toprak abi alkış çalıp, “Herkes hazırsa gidelim,” diyince sırt çantamı alıp ayağa kalktım. Maysa hızlı hızlı yanıma gelip, “Günaydın Lilya’m.” Ben de Maysa’ya gülümseyip, “Günaydın kuzum,” dedim.

 

Dışarı çıkıp arabaya bindik. Sürücü koltuğuna Egemen abi, onun yanına Toprak abi oturdu. Arkada zar zor dört kişi oturuyorduk.

 

Beni zorla sürücü koltuğunun arkasına oturtturdular. Yanımda Maysa, onun yanında Melodi abla ve Barkın abi vardı.

 

Barkın abi kafasını çıkartıp, “Abi, daha büyük araba alalım, burada sıkıştım ya,” dedi. Toprak abi Barkın abinin alnına vurup, “Sus lan,” diyince. Barkın abi Toprak abiye üzgün gözlerle bakıp, “Kalbimi kırıyorsun, tropikal.”

 

Toprak abi duyduğu cümle ile Barkın abiyi tam döveceği sırada Egemen abi o soğuk sesiyle, “Bırak Toprak,” dedi. Barkın abi gülümseyip, “Ya canım Egemenim,” dedi.

 

Toprak abi Egemen abiye ters ters bakıp önüne döndü. Bunlar aynı kız gibiydi; birbirlerine trip atıyordu. Üçüne gülümseyip önüme döneceğim sırada.

 

Dikiz aynasından Egemen abinin bana baktığını gördüm. Şimdi bende bakarsam çok yanlış anlaşılırdı; yoksa ben ona ne bakıyorsun? demesini bilirdim. Egemen abi arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.

 

Arabada 1 saatimizi geçirmiştik bile. Sağ tarafına baktığımda herkes uyuyordu. Ne ara uyumuşlardı? Şu an ben, Egemen abi ve Toprak abi uyumuyorduk.

 

Toprak abinin de uyuyup uyumaması belli değildi; gözleri kapanıp duruyordu. Çaktırmadan Egemen abiye baktığımda, o bana çoktan bakıyor olacak ki göz göze geldik.

 

Beni buraya oturtan kişiyi öldürmek istiyordum. Gözlerimi dikiz aynasından çekip yola çevirdim. İstemsizce Aydan'ın söyledikleri geliyordu aklıma. Bana ne anlatmak istiyordu acaba?

 

Gizlice gitsem ne olurdu, acaba? Çok merak ediyordum. Kafamı cama yasladım; kitaptan bahsediyordu. Nereden biliyordu bende olduğunu? Niye biricik Egemen abin dedi acaba? Egemen abinin ne sırrı olabilirdi?

 

Dikiz aynasından Egemen abiye baktığımda, yola odaklanmış bir şekilde arabayı sürüyordu. Senin ne sırrın olabilir acaba? Çok tanımıyordum Egemen abiyi.

 

Evet, çocukken çok yakındık. O, benim saçma sapan anlatığım şeyleri dinlerdi; sonra bana iyi davrandı. Ama 20 yaşına geldiğinde benden öyle bir uzaklaştı ki, nefret kustu bana.

 

Her gördüğünde azarladı, görmezden geldi. İnsanların içinde beni rezil etti. Hep merak ettim, ne değişti diye. Bazen ne kadar kırıldığımın farkına bile varmadı. Tamam, ben de salak çocuktum ama bunları hak etmedim ki.

 

Gözlerimiz kesiştiğinde, bana anlamsız gözlerle bakıyordu. Gözlerimi yola çevirdiğimde derin bir nefes aldım. Egemen abinin ne zaman bana yaptıkları gözümün önüne gelse, içimde hep ağlama isteği oluyordu; şu anda bile gözlerim dolmuştur.

 

Peçete önüme geldiğinde, kafamı kaldırıp Egemen abiye baktım. Kaşları çatılmış bir şekilde bakıyordu. Hızla peçeteyi alıp sessizce “sağ ol” dedim.

 

Hiç ses gelmediğinde önüme döndüm. Yirmi dakika sonra kahverengi evin önünde durduk. Egemen abi gür sesiyle “Uyanın, geldik” dedi.

 

Aşağı indik. Evin içine girdiğimizde beyaz duvarları, sağ tarafta L koltuk, biraz ilerisinde yemek masası, sol tarafta mutfak ve merdivenler vardı. Toprak abi bizlere bakıp “Yukarı çıkıp eşyaları koyun.”

 

Maysa, Melodi abla ve ben eşyalarımızı alıp yukarı çıktık ama dört oda vardı. Melodi abla bana dönüp “Kuzum, sen tek başına kalır mısın?” diye sordu. Kaşlarımı çatıp “Niye ki?” dedim.

 

“Bak, normalde odalar iki kişi olarak ayarlanmış. Sadece iki oda tek kişilik. Ben ve Maysa, Toprak ile Barkın, sen ve Egemen abin tek yatarsınız diye düşündük. Hem sen hastasın, rahat uyuman gerekiyor.”

 

Ne alakaydı bu şimdi? “Abla, yer değiştirsek?” dedim ama Melodi abla dönüp arkasını gitti. Bu ne ya, sinirle odaya girdim. Karşımda çift kişilik yatak, sağ tarafında banyo, karşısında dolap, sağ tarafında çalışma masası vardı.

 

Çantamı yatağa koyup içindekileri yerleştirmeye başladım. Bunlar da kendi kafalarına göre iş yapıyordu. Dur bir dakika, aslında iyi olmuştu; bu akşam buluşma yerine gidebilirdim.

 

Odamın penceresinden baktığımda orman dibimizdeydi. Odadan çıkıp Melodi abla ve Maysa'nın odasına girdim. Onlar da kıyafetlerini yerleştiriyorlardı.

 

Beni görünce ikisi de bana döndü. Melodi abla yanıma gelip, “Yarana bakmamız gerekiyor, otur,” diyip eline ilk yardım çantasını aldı.

 

Yaramı açtığında, “Güzel yaran iyileşiyor,” dedi. Maysa da yanımıza gelip, “Ayy evet, iyileşiyor abla, ben çok açıktım ya,” dedi. Melodi abla kahkaha atıp, “Hadi gelin, yemek yiyelim.”

 

Aşağı indik. Barkın abi yemek yapıyordu, Egemen abi ile Toprak abi film izliyordu. Bizi görünce üçü de bize baktı. Barkın abi gülümseyerek, “Gelin, hadi yemek hazır.”

 

Herkes sofraya yavaş yavaş gelip oturdular. Egemen abi masaya vurup, “Takım, yarım saat sonra Suna hoca görevimizi verecek. Yarın ormana gireceğiz. Sizden istediğim, dikkatli olmanız ve takıma bağlı kalmanız,” dedi.

 

Sofrada herkes iki kere masaya vurup “dikkatli ve takıma bağlı kalacağız” dedi. Maysa ile birbirimize gülümseyip biz de aynısını yaptık.

 

Yemek faslı bitince herkes salona geçip oturmaya başladı. Barkın abi bize sırıtıp “Kızlar, sizde sevgili filan var mı?” diye sordu. Maysa ile birbirimize bakıp konuşacağımız sırada

 

Egemen abi ve Toprak abi Barkın abiye sert sert bakıyordu. Gülümseyip “Yok abi, biz kullanmıyoruz sevgili işini” dediğimde tüm gözler bana döndü.

 

Barkın abi kaşlarını çatıp “Niye ki, yaşınız daha genç, gezin, eğlenin, aşık olun!” dedi. Toprak abi Barkın abiye sert bir şekilde bakıp “Kes o sesini, yoksa ben keseceğim!”

 

Barkın abi Egemen abiye bakıp “Yanlış mı diyorum abi, aşık olsunlar?” dedi. Egemen abi sabır diler gibi Barkın abiye bakıp “Ben şimdi seni bir aşık ederim, görürsün. Barkın, sus amına koyayım!” dedi.

 

Niye bu kadar kızdılar, anlamadım ama Toprak abi Maysa'ya öyle bir bakıyordu ki, yiyecek gibi gülümsemeye başladığımda.

 

Toprak abi, bana dönüp ters ters bakıp Egemen abiye döndü. Egemen abi gözlerini kısmış, ne yaptığıma bakıyordu; büyük ihtimalle ne düşündüğümü anlamıştı.

 

Telefon çaldığında, Egemen abi ayağa kalkıp açtı. Melodi ablaya el işareti yapıp yanına gelmesini istedi. Onlar uzakta konuşurken, Toprak abi şu an Maysa'ya bakamadığı için bana öfkeli bakıyordu.

 

Egemen abi ile Melodi abla yanımıza gelip, Egemen abi elini kaldırıp, “Takım, yarın saat 8’de hazır olun. Görev başlıyor. Herkesi iki kişi olarak ayırdık. Melodi, benimle geliyorsun; Toprak, Maysa ile; Barkın, Lilya ile çıkacak göreve,” dedi.

 

Melodi abla öne çıkıp, “Takım görevimiz, kırmızı nar çiçeğine benzeyen taşı bulmak olacak. Herkes dikkatli olsun; diğer takımlar da olacak, ayrıca tuzaklar da var. Onları geçmemiz gerekiyor,” dedi.

 

Barkın abi söz isteyip, “Gereken aletleri aynı yere koyuyoruz, değil mi?” dedi. Melodi abla kafa sallayıp, “Kızlar, Toprak abiniz size bıçaklar verecek, onları saklayacak yer bulun. Zor durumda kaldığınızda kullanacaksınız. Diğer takımlar hile yapmak için her yolu deneyecek,” dedi.

 

Maysa ile kafa sallayıp birbirimize baktık. Egemen abi montunu giyip, “Toprak, benimle gel. Diğerleri evde kalsın,” diyerek çıktılar.

 

Akşam çoktan olmuştu. Yavaşça ayağa kalkıp, “Benim biraz uykum geldi,” dedim. Melodi abla endişeli gözlerle bana bakıp, “İyi misin?” dediğinde, Maysa ayağa kalktı. “İyiyim, iyiyim, bir şey yok, sadece uykum geldi, abla. Sabah erken uyandım o yüzden.” Maysa yanıma gelip, “Bir şeye ihtiyacın yok, değil mi?” diye sordu.

 

Kafamı hayır anlamında sallayıp, “Yok, kuzum,” diyerek yukarı çıktım. Odaya girdiğimde üstüme montumu, başıma şapkamı ve telefonumu alıp sessiz adımlarla aşağı indim.

 

Hepsi televizyona odaklandığı için hızlıca mutfağa girip kapısından dışarı çıktım. İşte şimdi Aydan’ın bana diyeceklerini öğrenecektim.

 

BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZ.❤️

 

 

Loading...
0%