Yeni Üyelik
27.
Bölüm

26.BÖLÜM🕸️

@thunder_sla.0104

 

Melodi abla heyecanla bize bakıp, “Geçidi bulduk,” dediğinde herkes Melodi ablaya döndü. Egemen kaşlarını çatıp, “Nasıl?” diye sordu. Melodi abla derin bir nefes alıp, “Cemre bulmuş, kız bu zamana kadar kitaba saklı olan her şeyi yazmış.”

 

“Ne, nasıl olur?” diye sordu Toprak abi. Melodi abla gülümseyip, “Okulun yanındaki ormanda geçit var, gölün içinde. Cemre o yer hakkında bir şey söylemiş; geçit açıldığında sular çekilir, kapılar sonuna kadar açılır. İşte karanlık orada saklanır,” dedi.

 

“Bir dakika, o zaman Cemre…” cümlemi daha bitirmeden Melodi abla atlayıp, “Evet, Lilya, Cemre Murkyle konuşan kişiydi. Ayrıca boynundaki kolyeyi bize vermen gerekiyor. Geçidin üç taşı bizde, birisi onlarda. Şu an seni yalnız yakalamak için her şeyi yapacaklar.”

 

Boynumdaki kolyeye bakıp, demek ki bu kolye boşuna verilmemişti. Annem ve babam hep bir şeyleri biliyordu. Melodi abla bana üzgün gözlerle bakıp, “Kime vermek istiyorsan ona ver.”

 

Aslında düşünmeye gerek yoktu; takımdakiler benim için önemliydi ama Egemen, beni korumak için hep kendisini ortaya koydu. Beni kendisinden bile çok sevdi. Bu taşı alıp saklamak ona yakışırdı.

 

"Hepinize çok güveniyorum. Biliyorum bu taşı canınız gibi koruyacaksınız. Ama annem ve babam bu taşı aşk ile koruyup öldüler. Ben de bu taşı aşık olduğum adama veriyorum."

 

Egemen'e uzattığımda şaşkınlıkla bana bakıyordu. Kafamı sallayıp "Al sevgilim," dediğimde kendisine gelip elimdeki kolyeyi alıp. Alnımdan öptü "Canım gibi bakacağım zeytin gözlüm," dedi.

 

Melodi abla ağlayarak "Şu görüntüyü görmek için neler geçtik," diye fısıldadı. Barkın abi Melodi ablaya yaslanıp "Sorma ikizim, sorma.” Egemen kaşlarını çatarak "Neler çektiğinizi bilmiyorum ama nasıl gireceğiz, planı kurun," dedi.

 

Toprak, eline kalem alıp, "Yarın gece ormana gideceğiz, orada her türlü tehlike olabilir. Ona göre giyinip, yanınıza silah bıçak alın. Melodi, o yeri tekrar gizlememiz gerekiyor. Bir taş eksik onu-" Egemen Toprak abinin cümlesinin yarı da kesip, "Aden alacak. Onunla konuşup olayı anlatacağız. Ondan başka kimse alamaz." dedi.

 

Toprak abi, Egemen'in omzunu tutup, "Başaracağız.”Akşam olmak üzereydi. Toprak abi ayağa kalkıp, "Abi gidelim mi?" dediğinde. Egemen kafa sallayıp, "Barkın hadi koçum, kızlar burada kalın. Melodi sana emanet,” dediğinde.Melodi abla kafa salladı. Toprak abi de gülümseyip, "Benim turuncu kafamda sana emanet."

 

Melodi abla bu sefer kahkaha atıp, "Tamam, ikisi de bana emanet." dedi. Barkın abi gülümseyip, "Benim ikizim de size emanet." deyince herkes kahkaha atıp üçü çıktılar.

 

Melodi Abla bize dönüp, "Gelin benimle," dedi. Bodrum katına indik. Melodi abla Duvara iki kere vurduğunda başka bir kapı açıldı. İçeri girdiğimizde bir sürü silah, bıçak ve kılıç vardı. Maysa ile birbirimize gülümseyerek, "Abla burası çok güzel," dedik.

 

Melodi Abla tebessüm ederek, "istediğinizi seçin.” Bıçakların yanına geldiğimde, ailem öldüğünde yatakta gördüğüm bıçak geldi aklıma. Melodi Ablaya dönerek, "Abla, ailem öldüğünde yatakta bir bıçak vardı. O ne içindi?" diye sordum.

 

Melodi Abla üzgün gözlerle bana bakıp, "Geri döneceğiz. Bu sefer son kalan için," dedi. Kaşlarımı çatıp, "Beni öldürmek için mi?" dediğimde, Maysa yanıma gelip bana sımsıkı sarıldı. "Öyle bir şey olmayacak.”

 

Melodi Abla kafa sallayıp, "Asla olmayacak. Ne biz izin veririz ne de Egemen.” İkisinede gülümseyerek, "Biliyorum," dedim.

 

Bıçaklardan iki tane aldım, biri büyük biri küçüktü. Silah bölümüne gidip en küçük olanı aldım. Eğer kötü bir şey olursa kendimi ve ailemi korumak içindi. Kılıç bölümünden de en büyüğünü aldım.

 

Melodi abla bize bakarak, "Hazır mısınız?" diye sordu. Maysa ile birlikte başımızı sallayıp, "Sonuna kadar hazırız!" diye cevapladık. Melodi abla gülümsedi ve "Gelin hadi yemek yiyelim," diyerek yukarı çıktı.

 

Yemekleri hazırlayıp sofraya oturduk. Saat 9'a geliyordu ama Egemen hâlâ gelmemişti. Melodi abla bana bakarak, "Gelir merak etme, hadi yemek yiyin," dedi. Yemek faslı bitince,

 

Koltuklara geçip oturmaya başladık. Maysa Melodi ablaya bakarak, "Abla niye bizden büyücü olduğunu gizledin?" diye sordu. Melodi abla tebessüm edip, "Öyle olması gerekiyordu kuzum, büyücülük iyi değil. Bunun hem iyiliği hem de kötülüğü var," dedi.

 

"Nasıl yani abla?" diye sorduğumda, Melodi abla gözlerini yere indirerek, "Zamanında büyücülük iyi, güzel bir şeydi ama Murky bunu kötüye kullanıp herkesle oyun oynamaya başladı. Biz onu görmedik ama onun hakkında çok kötü şeyler duyduk, okuduk.”

 

Maysa kaşlarını çatıp, “Peki, bunu durduran birisi olmamış mı?” dedi. Melodi abla gülüp, “Var, Luminous diye bir büyücü. Aslında o en güçlüsü; o, Murky'yi lanetlemiş, sonra da diğerleri onu hapsetmiş. Bir daha da Luminous'u hiç kimse bulamamış. Bazı insanlar ona öldü diyorken, bazıları ise hâlâ yaşıyor diyor.”

 

“Suna hoca niye Murky'yi çıkarmak istiyor ki?” dedim. Melodi abla derin bir nefes alıp, “İnan bana, Lilya, onu hiç kimse bilmiyor,” dedi. Biraz daha oturduktan sonra odalara dağıldık.

 

Üstüme pijamalarımı giyip yatağıma yattım. Egemen hâlâ gelmemişti. Umarım iyidir, diyip kendimi uykunun kollarına bıraktım.

 

 

BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZ.❤️

 

Loading...
0%