Yeni Üyelik
31.
Bölüm

30.BÖLÜM🕸️

@thunder_sla.0104


Şaşkın şaşkın Bulut'a bakarken, Egemen çoktan yanımıza gelmiş, buz gibi çıkan sesiyle "Lilya, sen de eve" diyip Bulut'un omzuna sert bir şekilde vurup gitti.

Bulut gülümseyip, "Bu da güzel, sana karşı bir şeyler hissediyor Lilya," dedi. İşte buna inanmıyordum; bana karşı bir şeyler hisseden insan bunları yapmaz, yapamazdı. "Sanmıyorum Bulut, neyse ben takımın yanına gideyim," dedim.

Melodi abla ile Maysa hâlâ şokun içinde çıkamamışlardı. "Lilya, az önce olanlar hayaldi, değil mi?" dedi Melodi abla. Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Gerçekti abla ama aramızda bir şey yok, merak etme."

Melodi abla derin bir nefes aldı. Maysa kaşlarını çatıp kaş göz işaretiyle Damla'yı gösteriyordu. Kafamı çevirdiğimde bana öfkeyle bakıyordu; umursamadan omzumu silktim.

"Hadi, ortak eve gidelim, sonra benim evime geçeriz," dedi Melodi abla.
Ortak eve girdiğimizde Egemen başköşeye oturmuş içki içiyordu. Bu adamda ne çok içki içiyordu! Toprak abi ile Barkın abi bir şeyler okuyup çiziyorlardı. Yanlarına geçip oturduğumuzda

"Hoş geldiniz kızlar," dedi Barkın abi. Başımızı sallayıp Toprak abiye döndük. Elimize üç kağıt verip, "İkinci görev Aydın Demir'i araştırıp onun elindekinleri alacağız; kılıç, silah ne bulursanız. Birinci kâğıtta adamla ilgili şeyler yazıyor."

Birinci kâğıtta göz gezdirdiğimde kaçakçılık, banka soyma, yaralama ve hırsızlık suçları vardı. Hâlâ bu adam nasıl dışarıda dolaşıyordu böyle?

"Plan şu: Adam yarın gece evinde parti verecek. Melodi, adamı etkilemen gerekiyor; zaten işini biliyorsun. Barkın, sen garson olacaksın. Ben, işi adamı olup adama yanaşacağım. Lilya, sen de yanımda avukatım olacaksın. Maysa ve Egemen, siz arabada bizi takip edeceksiniz," dedi Toprak abi.
Güzel bir plandı; bu sayede adamı daha yakından izleyecektik. Barkın, bizlere bakıp, "Tek bir şey istiyorum: Dikkatli olun, plana sadık kalın. Yanlış bir adımda tüm görev iptal olur. Sadece silahların yerini öğrenin, yeter," dedi.

Büyük bir görev bizi bekliyordu. Göz ucuyla Egemene baktığımda, onun bana baktığını gördüm. Geldiğimden beri gözleri benim üzerimde olduğunu biliyordum ama bakışları öfkeden çok üzgün görünüyordu.

Bulut'un cümlesi aklıma gelmişti; güya bana karşı hâlâ bir şeyler hissediyormuş ama bilmiyor ki, onun en büyük yalancı oyuncu olduğunu. Gözlerimi devirip konsantremi kağıtlara verdim.

"Neyse, biz kalkalım," dedi Melodi abla. Gözlerim saate kaydığında gece yarısı çoktan olmuştu. Toprak abi Maysa'ya bakıp, "Maysa, yemek yiyelim," dedi. Bu saatte yemek mi? Maysa kocaman gülümseyip, "Olur Toprak," dedi. Ne güzel çift olmuşlardı.
"Yarın erken gelmeye çalış, Maysa," dedi Melodi abla. Maysa kafa salladı. Melodi abla ile ayağa kalkıp "İyi geceler" dedik. Şu an nedense Egemen'e bakmak istiyordum ama bakmayacaktım.

Melodi abla ile eve geldiğimizde direkt kendi odamıza çıktık. Üstüme pijamalarımı giyip yatağa uzandım. Bugün hem bedenen hem de ruhsal olarak yorulmuştum ama Bulut ile yaptığımız dans beni mutlu hissettirdi ama bir yandan da suçlu.

Sanki Egemene ihanet ediyormuşum gibi ama doğru değildi; o bana çoktan en büyük ihaneti yaşatmıştı. Düşündükçe ağlayasım geliyordu. Artık bazı şeylerin nedenini sormayacaktım çünkü yapmaz dediğim insan gözümün içine baka baka yapmıştı. Gözlerimi sımsıkı kapatıp kendimi uykuya bıraktım.

Gözlerimi açtığımda kapı alacaklı gibi çalınıyordu ve saat gecenin 03.20 idi. Kim gelmiş olabilirdi ki? Hızlıca yataktan kalkıp bakmaya gidecekken aşağıdan sesler geliyordu. Merdiven kenarında saklanıp dinlemeye başladım.
"Melodi, ne olur göreyim, beş dakika izin ver." Bu ses Egemen'e aitti. Neden gelmişti buraya? "Hayır, Egemen, bunu yapamam. Uyuyor, bunu öğrenirse benimle..." Egemen, Melodi ablanın cümlesini yarıda kesip, "Dediğin gibi uyuyor, lütfen Melodi, onun kokusuna ihtiyacım var," dedi.

Melodi abla hayır anlamında kafa sallıyordu. Egemen, duvara yumruk atıp Melodi ablaya sesini yükselterek, "Nefes alamıyorum artık Melodi, onsuz olmuyor, günüm geçmiyor. Lütfen göreyim onu, on dakika," dedi.

Kimi görmek istiyordu Egemen? Yoksa beni mi hayır, hayır, saçmalama. Damla olabilirdi, sonuçta başka takımdaydı. Onu özlüyordu. Melodi abla kafa sallayıp, "Sağdaki odada sadece on dakika, Egemen," dedi. Ama orası benim odamdı.

Beni burada görmemeleri gerekiyordu. Hızla arkamı dönüp odama girip yatağıma yattım. Kapım yavaş yavaş aralanmaya başladı. Neden giriyordu bu odama? Gözlerimi sıkıca kapattım.
Kapı aralanıp tekrar kapandı. Acaba içeri mi girmişti yoksa bakıp çıkmış mıydı diye düşünürken yanıma birisi oturdu. Yoğun içki ve amber kokusu geliyordu. Yanımda oturan Egemen'di ama niye?

Sol elimi tutup diğer eliyle saçlarımı okşuyordu. Uyanmayayım diye öyle yavaşça okşuyordu ki, saçlarımı şu an uyanıp ne yapıyorsun? diyesim vardı ama içim bekle, bekle diyordu.

Ama beklemek istemiyordum; onu görmek, ona bakmak, onu hissetmek istemiyordum. Egemen'in eli birden yüzüme gitti. "Zambak çiçeği," dediğinde nefesini yüzümde hissettim. Niye bu kadar yakındı bana? Ne yapmaya çalışıyordu? "Çiçeğim, benim zambak çiçeğimsin," diyip dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Şaşkınlıktan nefes almayı unutmuştum. Sakin ol Lilya sakin nefes almam gerekiyordu. Uyandığımı anlamaması gerekiyordu ama beni böyle öperken olmuyordu. Birden yanaklarıma damla damla su dökülmeye başladı. Egemen Savaş Kartal ağlıyor muydu? Ben şok geçirirken dudaklarım aralandı.
Salak Lilya işte şimdi uyandığını anlayacaktı. O dudaklarını dudaklarımdan ayırıp, "Hissettin mi beni?" diyip baş parmağıyla dudaklarımı okşamaya başladı. "Sen bana aitsin, o orospu çocuğu Bulut'a veya Pamir'e veya bir başkasına değil, bana. Bana aitsin, benden başka kimse öpemez seni, sevemez, dokunamaz. O yavşak Bulut'u sikmemek için kendimi çok zor tutuyorum. Seni kendisine çekerek öpmesi aklıma geldikçe..." diyip derin nefesler verdi.

"Öldürmek istedim, acı çektirmek istedim. Zaten giydiğin elbise hem kısa hem de gözlerini ön plana çıkarmıştı. Bir de üstüne herkesin sana dönüp bakmaları yetmiyormuş gibiydi. Şu sıralar eskisi gibi gözlerime de bakmıyorsun. Ne kadar acı çekiyorum bir bilsen." Hayır, inanmıyordum; yalan söylüyordu. Bana ait değildi, beni kandırmıştı. Defol git ve adam!

Kafasını boyun girintime yerleştirip koklayıp öpmeye başladı. Artık dayanamıyordum, kendimi zor tutuyordum. Ne yapmaya çalışıyordu bu adam? Kapı birden açılıp, "Egemen, git artık. Lilya uyanırsa benim yüzüme de bakmaz," dedi Melodi abla.
Egemen son kez derin nefesler alıp ayağa kalktı. "Melodi, sağ ol." Melodi abla ilk ses çıkartmadı ardından, "Öğrendiği zaman bu yalanı senden daha fazla uzaklaşacak," dedi.

Egemen nefes verip, "Biliyorum, beni asla affetmeyecek, nefret edecek ama bir gün geldiğinde beni anlayacak," dedi.

"Egemen, böyle devam edemezsin. Her uyuduğunda mı yanına geleceksin? Onu da düşün biraz," dedi. Egemen öfkeyle sesini yükselterek, "Ben onu böyle görürken mutlu muyum sanıyorsun? Onu ne kadar özlediğimi bilmiyormuş gibi, acı çektiğimi bilmiyormuş gibi. Senden tek bir şey istiyorum: Bu yalan devam et," diyerek çıktı. Ardından kapı kapandı.

Gözlerimi açtığımda nefes alamıyordum. Yine ne yalan saklıyorlardı benden? Yeter artık! Egemen, söz vermiştin benden hiçbir şey saklamayacağına.
Çoktan sabah olmuştu; kaç saat uyumadım, bilmiyordum. Ama üstümü değiştirmeye başladım, altıma mavi kot üstüme ise beyaz badimi giyip hafif makyaj yaptım. Aşağı indiğimde Melodi abla çoktan hazır olmuş, beni bekliyordu. "Kuzum, kahvaltıyı orada yapacağız," dedi.

Kafamı sallayıp dışarı çıktık ve arabaya bindik. Aklım hâlâ darma dumandı ama bu yalanı neyse öğrenecektim. Ama ilk işim taşlardı. "Lilya, solgun gördüm seni, hasta mısın?" dedi Melodi abla. Zar zor gülümseyip, "Yok ama nedense yorgunum, abla."

"Eve gidelim, sana ballı süt yaparım, yorgunluğunu alır," dedi. Kafamı olumlu anlamda sallayıp yolu izlemeye başladım. Artık her şeyden yorulmuştum; yalan dolan olan her şeyden. Ne zaman gerçekleri görecektim?

Ortak eve geldiğimizde arabadan inip içeriye girdik. Maysa ile Toprak abi kahvaltıyı hazırlıyor, Barkın abi ise bilgisayarda oyun oynuyordu. Egemen şu an ortalıkta görünmüyordu.
Boş koltuğa geçip oturdum. Maysa hızlıca yanıma gelip, "Hasta mısın? Bitkin görünüyorsun," dedi. Kafamı olumsuz anlamda sallayıp, "Sadece yorgunum, Maysa," dedim. Bana üzgün gözlerle bakıp, "Dur, bir şeyler yapıp getireyim sana," diyip gitti.

Kafamı çevirdiğimde Egemen merdivenlerden iniyordu. Bana baktığında göz göze gelince birden kaşları çatıldı. Barkın abi gülerek, "Günaydın yakışıklı," dedi. Egemen Barkın abiye ters ters bakıp oturacağı sırada kapı çaldı.

Egemen ağzının içinde bir şeyler diyip kapıyı açtı. Gelen kişi biricik kız arkadaşı Damlaydı. "Aşkım," diyip boynuna atladı. Dün akşam beni öpüyor, sabah da derin nefes alıp önüme döneceğim sırada Egemen ile göz göze geldik. Birde bana masum bir çocuk gibi bakıyordu. Gözlerimi devirip önüme döndüm.

"Aşkım evin kalabalık olduğunu söylemedin" Egemen derin nefes alıp "unutmuşum Damla" dedi Damla cilveli cilveli gülüp "bunlar gidince sen ile ben yanlız kalır mıyız yada odanı göstersene bana" kesinlikle kıskanmıyordum yoksa gidip öldürebilirdim. Onlara baktığımda Damla Egemen' e sarılıp öpüyor Egemen ise sadece bana bakıyordu.

Utanmadan bakıyordu birde gidip dün gece beni öptüğü için ona tokat atıp herkesin içinde rezil mi etsem yoksa boş verip uyusam mı Egemen Damlayı kendisinden uzaklaştırıp "Kahvaltı yapalım" dedi


Herkes kahvaltıyı oturunca Melodi abla bana dönüp "gelsene kuzum" dedi şu an bunlarla aynı masada durmak bile istemiyordum ayrıca çok yorgundum "abla aç değilim yukarı çıkıp uyumak istiyorum" dediğimde Toprak abi araya girip "Bütün odalar boyandığı için kilitli tek boş oda Egemen'in" dedi

Aman, ne kadar güzel! Şimdi ne yapacaktım ben? "Git uyu, hadi, kimse gelmez" dedi Egemen. Şunun egosuna bak, "gerekmez, eve giderim ben" dedim. Egemen ters ters bana bakıp "git uyu, dedim."Tam konuşacağım sırada Melodi abla bana dönüp "Kuzum, git uyu, zaten yorgunsun" dedi.

Egemen'e gözlerimi devirip "tamam abla, teşekkür ederim" diyip yukarı çıkacağım sırada Egemen bilerek sert bir şekilde bardağı yere attı. Bu adam gerçekten de iyi değildi.

Odaya çıktığımda onun kokusu buram buram burnuma doluyordu. Bu ne böyle ya? Gitsem ne olur ki? Neyse ya kalayım şimdi laf söylerler bana. Yatağa doğru gidip oturdum, ayakkabılarımı sağ tarafta koyup yatağın içine girdim. O bu değil de, yatak çok yumuşaktı. Daha fazla dayanamayıp gözlerimi kapatıp uykuya daldım.

 

 

BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZ.❤️

Loading...
0%