@thunder_sla.0104
|
Uyandığımda saat 06.30'dı. Gökyüzüne baktığımda hava kapalıydı; yavaş yavaş kış geliyordu. Acaba koşuya mı çıksam? Okulun başlamasına daha 3 saat vardı.
Altıma siyah eşofman, üstüme ise lacivert uzun kollu crop giydim. Sırt çantama su ve hırka koyup yurttan çıktım.
Koşarak sahil kenarına gelmiştim bile. Deniz, denizin kokusu bana hep iyi gelirdi. Kayanın yanına geçip oturmaya başladım.
Annemle babam burada olsaydı, şimdi birbirleriyle atışırlardı. Annem denize girmek isterdi; babam deniz kokusunu içine çekip kahvesini içmek isterdi.
Hâlâ inanmak istemiyordum onların yok olduğuna. Annem bana yine "nini" söyleyecek, babam ise "ben söylerim" diyecekti.
Neredesiniz, anne? Neredesin, baba? Bak, büyüdüm ben. Neden hâlâ gelmediniz? Niye hâlâ bulamıyorum sizi? Çıkın artık, gelin.
Ayağa kalkıp son kez deniz kokusunu içime çektim. Belki anne babamın kokusunu hatırlamıyordum ama deniz, onları andırıyordu bana.
Yavaş yavaş yurda giderken Cemre'yi gördüm. Üstü başı dağılmış,Birisinden kaçıyordu sanki. Beni görünce duraklayıp sağ soluna bakıp yanıma gelmeye başladı.
Eskiden üçümüz beraber gezerdik. Maysa’yı sevdiğim gibi onu da çok severdim ama o bizi satmıştı.
Gizli gizli kütüphaneye girdiğimizde Suna hoca yakalamıştı. "Kim bunun sorumlusu?" diye sorunca da "Hocam, Lilya," demişti.
O zamandan beri yüzüne bakmıyordum ama şimdiki hâli berbat görünüyordu. “Lilya, konuşalım mı?” Bir de utanmadan konuşalım mı diyor.
Yüzüne bile bakmadan yanından geçip gidecekken kolumdan tutup, “Lilya, lütfen, sadece sana güvenebilirim, yardım et.”
“Ben sana niye güveneyim?” Cemre derin nefes alıp, “Ailen seninle ilgili.” Kaşlarımı çatarak “Nasıl?” Cemre endişeli bir şekilde, “Burada olmaz, gel şu sahile gidelim.”
Başımı tamam anlamında sallayıp sahildeki bankta oturduk. “Lilya, gizlice kütüphaneye girmen gerekiyor.” Salak mıydı bu kız? “Neden Cemre, yine mi ispiyonlayacaksın?”
Cemre hayır anlamında başını sallayıp, “Bak Lilya, dikkatli olmalısın, hatta kimseye güvenmemelisin. Sen onlar için anahtarsın. O saklı olan kat var ya, o kat büyücülük katı.”
Ne diyordu bu? Ne anlatıyordu? Ne büyücülüğü? “Ne diyorsun Cemre?”
“Lilya, her takımın büyücüsü var, o çok sevdiğim yeşil alevinde.”
“Kim bu büyücü dediklerin? Neden gizliyorlar?” Cemre tedirgin şekilde, “Büyük bir şeyi arıyorlar. Zamanında ailenin bulup sakladıkları bir şey. Bu büyücüler tehlikeli, Lilya seni yok ederler.”
“Peki, Yeşil Alev ne alaka?” Cemre gülümseyip, “Yeşil Alev’den uzak dur ama içlerinden birisi ol. Onlar her şeyi biliyorlar.” Kaşlarımı çatıp, “Nasıl uzak durup içlerinden birisi olacağım? Açık konuşun.”
“Lilya, fazla vaktim yok, iyi dinle. Yeşil Alev takımının büyücüsü Melodi, Kara takımının büyücüsü Damla. Kütüphanedeki gizli bölümü bul gir, orada aradığını bulacaksın ve takım kurma takıma gir. Zaten iki takım da seni almak için hevesli ama güvenme, sakın. Lilya, çok büyük insanlar var; kötü büyücüler var.”
Ne yapacaktım ben? Sakin ol, Lilya, sakin. “Cemre, ailem.” Cemre’nin yüzü düştü, üzgün bir şekilde bana bakıyordu. “Konuşsana, cevap ver.”kolumdan tutup.
“Onlara ne olduğunu kütüphanede bulacaksın zaten. Lilya, dikkatli ol. Her şey için özür dilerim ama buna mecburdum. Benim odamda, yatağın içinde bir defter var; onu bul, her şey yazıyor. Seni seviyorum.”
İçimden bir ses, kötü şeyler geliyor diyordu. Cemre ile ayağa kalktık. Bana sımsıkı sarılıp kulağıma bir şeyler fısıldıyordu; ne olduğu anlaşılmıyordu ama Cemre de onlardan birisiydi.
Yurda geldiğimde kafam darmadağın olmuştu. Maysa yanıma gelip, “İyi misin? Bembeyaz olmuşsun,” dediğinde Maysa'ya sımsıkı sarıldım.
Maysa bana bakıp, “Ne oldu?” Derin bir nefes alıp olan biteni Maysa'ya anlattım. Şoka girmiş gibi bana bakıyordu. “Lilya, ne yapacağız?”
Maysa dönüp, “Bilmiyorum ama o gizli yeri bulmamız gerekiyor.”Maysa kafasını tamam anlamında salladı. O konu üstünde fazla durmadan okula gittik.
Okula geldiğimizde Sanem koşarak yanımıza geliyordu. “Kızlar, kızlar, duydunuz mu?” Maysa ile birbirimize bakıp, “Neyi?” dedik.
Sanem daha çok yanımıza gelip, “5 gün sonra yarışlar başlıyor.”
“Baştan anlat, Sanem şunu,” dedim. Sanem kısık sesle konuşmaya başladı: “Suna hoca, Kara takımındaki Aydan’la konuşurken duydum, 5 gün sonra başlayacak, rakipleri seçiyorlardı.”
Maysa kaşlarını çatıp, “Bu Kara takımı az değil.” Nedense Cemre'nin söyledikleri aklıma geliyordu; acaba ne olmuştu ona? En son çok kötü görünüyordu.
“Lilya, iyi misin?” Maysanın sesini duymamla ona döndüm. “Maysa, gidelim, teşekkür ederiz. Sanem söylediğin için.” Sanem tebessüm edip gitti.
Maysa kolumdan tutup, “Nereye gideceğiz?”
“Melodi ablalara gidiyoruz, belki bir şey öğrenebiliriz. Elimizi çabuk tutmamız gerekiyor.”
Okuldan çıktığımız gibi Melodi ablalara geldik. Kapıyı çaldığımızda Melodi abla açtı kapıyı. “Kızlar, hoş geldiniz! Gelin içeriye.”
İçeriye girdiğimizde Toprak abi ile Egemen abi sohbet ediyordu; Barkın abi televizyon izliyordu.
Melodi abla önden gidip, “Bakın kimler geldi,” deyince, üçünün de yüzü bize döndü. Barkın abi gülümseyip, “Ooo, kimler gelmiş böyle! Hoş geldiniz,” dedi. Maysa ile ikimiz “Hoş bulduk abi,” dedik.Melodi abla eliyle koltukları işaret edip oraya geçmemizi istedi.
Maysa karşı koltuğa oturup, ben de yanındaki tekli koltuğa oturdum. Toprak abi ikimize gülümseyip, “Hoş geldiniz kızlar.” Konuşacağım sırada Maysa, “Hoş bulduk Toprak abi.”
Ortam bozulmasın diye tebessüm edip önüme döndüm, her zaman olduğu gibi. Egemen abi yüzümüze bile bakmadı, sanki biz ona düşmandık.
Melodi abla kahveleri getirip herkese dağıttıktan sonra herkes sohbet etmeye başladı, ben ve Egemen abiden hariç.
Zaten şu ortamı gören kişi kesin gülerdi. Melodi abla ve Maysa heyecanlı heyecanlı konuşuyordu; Toprak abi Barkın abiyi dövecek gibi bakıyordu.
Egemen abiye bakınca göz göze geldik. Bana her zaman olduğu gibi sert sert bakıyordu. Gözlerimi devirip önüme döndüm.
Çaktırmadan tekrar Egemen abiye baktığımda, yaptığımdan rahatsız olmuş gibi beni izliyordu. Ona tebessüm ederek baktığımda, hayatımda ilk defa bana düşman gibi bakmamıştı.
Kapı zili çaldığında. Melodi abla “Ben bakarım” diyip kapıyı açtığında, Suna hoca ve arkasında 4 görevli vardı. Egemen abi hızlıca kalkıp “Ne oldu?” Suna hoca gözleri sanki beni arıyormuş gibi direkt bana döndü: “Cemre Yazar öldü, en son konuştuğu kişi Lilya Akar.”
BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZZ❤️ |
0% |