Yeni Üyelik
8.
Bölüm

7.BÖLÜM🕸️

@thunder_sla.0104

 

 

Uyandığımda Melodi abla ve Maysa hazırlanmış, sohbet ediyorlardı. Bunlar da ne sohbette doymazmış.

 

Koltuktan doğrulup “saat kaç?” dediğimde Melodi abla ve Maysa ayaklanıp “8.50” dediler. Maysa'nın kurduğu cümle ile şoka girdim.

 

“Kaç saatten beri uyuyorum ben?” Melodi abla yanıma oturup “Tahminen bir buçuk gün uyudun, bu yüzden hızlıca hazırlan, okula gitmemiz gerekiyor.”

 

Bir buçuk gün mü? Büyük ihtimalle verdikleri ilaçlar bana ağır gelmişti, bu yüzden bu kadar uyumuşumdur. Maysa ve Melodi abla dışarı çıktılar. Ben de üzerime okul formamı giyip çıktım.

 

Okula geldiğimizde Suna Hoca ile Egemen abi kenarda konuşuyorlardı. Egemen abi annesine bir şeyler söyleyip gitti. Suna Hoca gidişini izlerken göz göze geldik.

 

Kadın bana öyle bir baktı ki, sanki her şey senin yüzünden dermiş gibi.

 

Zil çaldığında ilk derslere girdik. Dersimiz teknolojidi. Maysa ile zorla o katta geldik.

 

 

Rüya ile Nisa kenara durmuş, bize bakıyordu. “Ya Lilya, bir gün bunları kıstırıp dövelim, ne dersin?” Maysa'ya ters ters bakıp, “Suna cadısı da bizi atmasına ne dersin?”

 

“Of, Lilya, baksana nasıl bakıyorlar!” Maysa'nın elini tutup, “Sakin ol Maysa, şu derse girip çıkalım, sonra düşünürüz.”

 

Derse girdiğimizde Maysa ile ders dinlemeye başladık ama benim tek düşündüğüm ailemdi. Hangi videodan bahsetmişti o kadın? En önemlisi, o kadın kimdi?

 

Cemre'nin şu dediği defteri nasıl alacaktım ben? En son onunla kim yakındı? Tabi ya, Rüzgar! Aslında o odaya girebilir, bana o kitabı getirebilirdi. Hep kimse olayı çakmazdı, benim de işime gelirdi.

 

Zil çaldığında Maysa ile koşarak alt kata indik. “Lilya, neden geldik buraya?”

 

“Sessiz ol Maysa, anlatacağım her şeyi.”

 

Havuz alanına girdiğimizde Pamir ile Rüzgar oturmuş sohbet ediyorlardı. İki şezlong ötede Asaf abiler vardı. Ya bu adam da benim başıma belaydı!

 

 

Rüzgarların yanına gidip, “Selam, nasılsınız?”

 

Pamir ile Rüzgar yana kayıp, bize yer açtılar, “İyiyiz, zambak çiçeği, sen?” dedi. Rüzgar, her zaman olduğu gibi, konuşkandı.

 

“İyi, ben de. Sen nasılsın Pamir.” Pamir gülümseyerek

 

“İyiyim, Lilya.” Maysa ile Pamir sohbet etmeye başladı. Derin nefes alıp, Rüzgar’a döndüm.

 

“Rüzgar, senden bir şey istesem, yapar mısın?” Rüzgar göz kırpıp, “İsteyeceğin şey önemli galiba.”Kafamı evet anlamında sallayıp,

 

“Cemre’nin öldüğünde gelemedim, bu yüzden başın sağ olsun.” Rüzgar, söylediğim cümle ile gülüşü solmuş, bana üzgün gözlerle bakıyordu.

 

“Sağ ol, Lilya. Aradığın kitap bende, akşam gel vereyim.” Ne, nasıl? Yoksa Rüzgar da mı onlardandı? Yüzümde ki ifadeyi görünce “Korkma, Lilya, hiçbir şey bilmiyorum. Sadece Cemre’nin son isteği sana onu vermemdi.”

 

“Üzgünüm, Rüzgar. Seni üzmek istemedim.” Rüzgar kafa sallayıp, bana sarıldı. “Lilya, dikkat et kendine. Cemre bu yüzden öldü.”

 

Rüzgardan ayrılıp, “Her şey için teşekkür ederim, Rüzgar,” dedikten sonra Maysa ile biraz daha kalıp, Rüzgar ve Pamir ile vedalaşıp dışarı çıktık.

 

Maysa'ya her şeyi anlattığımda, “Lilya kim? Bunlar neden merak edenleri öldürüyorlar?”

 

“Maysa, kötü bir şey oluyor ve ortaya çıkmasını istemiyorlar. O yüzden yaklaşanları öldürüyorlar.”Maysa korkuyla bana yaklaşıp, “Bunları Melodi abla—”

 

Cümlesini bitirmeden, “Sakın, Maysa, sakın! Bak, o büyücü. Tamam mı, ben de çok seviyorum Melodi ablayı ama güvenemeyiz.”

 

Büyük zil çalmaya başlamıştı; büyük ihtimalle rakipleri seçeceklerdir. Maysa ile konferans salonuna gelip koltuklara oturduk. Herkes yavaş yavaş yerleşince büyük takımlar gelmeye başladı.

 

Maysa kulağıma yanaşıp, “Lilya, Yeşil alev gelir mi?” diye sordu. Bu kızı bazen öldürmek istiyordum. Maysa'ya dönüp ters ters bakıp, “Onlar gelmese kıyamet kopmaz, Maysa.”

 

Ve dediğim gibi de oldu; sol kapıdan Yeşil alev takımı girdi. Büyük takımlara ait alana geçip oturduklarında Egemen abi ile göz göze geldim.

 

Ne göz vardı bunda, kocaman salonda beni buldu. Gözlerimi devirerek önüme döndüğümde.

 

Suna hoca kürsüye çıkıp konuşmaya başladı: “Günaydın gençler, ilk takımları seçeceğiz, sonra beşinci sınıfların rakiplerini. Altıncı sınıflar, buraya toplanın lütfen.”

 

Yavaş yavaş herkesin yeri belli oluyordu. Bazıları takım kuruyor, bazıları büyük takımlara alınıyordu. Rüzgar ve Pamir’e geldiğinde Suna hoca, “Takım mı kurmak mı istiyorsunuz, takıma alınmak mı?” diye sordu. Pamir soğuk bir sesle, “Kızıl takımına girmek istiyoruz, Rüzgar yıldırımla,” dedi.

 

Hani bunlar takım kuracaktı, ne değişti acaba? Suna hoca Kızıl takıma dönüp, “Kızlar,” dedi. Rüya ile Nisa aynı anda, “Kabuk etik,” dediler. Herkes alkışlamaya başladı.

 

Demek ki bunlar Kızıl takımla bağlantılıymış. Umarım Rüzgar kitap hakkında bir şey anlatmaz.

 

“Gençler, beşinci sınıflarımızın rakiplerini söylüyorum:

1. Yağmur Cansever ile Ela Susmaz

2. Kerem Taşkın ile Murat Kılıç

3. Aynur Sunar ile Melek Yıldıray

4. Lili Girik ile Maysa Korkmaz.”

 

Maysa'nın adını duymamla ona döndüm: “Lilya, yenebilir miyim? Kız da cılız bir şey.” Maysa'nın elini tutup, “Hallederiz, merak etme,” diyerek Suna hocayı döndük.

 

Neredeyse yarısına gelmişti bile

“92. Melek Güven ile Yaren Soydan

93. Lara Güç ile Lilya Akar.”

 

Duyduğum cümle bana yetmiyormuş gibi herkes bana bakmaya başladı. Lara Güç, taekwondo takım başkanı; bu kız beni döver, üstüne öldürürdü.

 

Nasıl bir adaletsizlik vardı bu kadında? Ne yapmıştım ben buna? Şimdi ne yapacaktım? Maysa, elimi tutup konuşacağı sırada, “Maysa, lütfen, lütfen konuşma; şu an çok sinirliyim.”

 

“Herkes seçildiğine göre, 5 gün sonra yarışmalar başlayacak. İyi çalışın, gençler.”

 

Suna hoca konuşmasını bitirip kürsüden indiğinde, koşarak top sahasına gittim. Ne yapacaktım ben şimdi? Nasıl nefret ediyordu bu kadın benden?

 

 

Dizlerimi kendime çekip düşünmeye başladım. 5 günüm vardı; aklıma geldikçe gidip kavga edesim vardı bu kadınla.

 

“Lilya,” sesin geldiği yere baktığımda Toprak abi karşımda dikiliyordu. “Kusura bakma abi, görmemişim seni.” Toprak abi tebessüm edip yanıma oturdu.

 

“Olanları gördüm, sana en dişlisi gelmiş.” Kafamı evet anlamında salladım.

 

Toprak abi derin nefes alıp, “Bak Lilya, bizden yardım alabileceğini unutma. Sakın çekinme, zaten yarışma günü sana yardım edeceğiz ama biraz dövüş dersi alman gerek.”

 

Doğru söylüyordu ama asla Egemen abiden yardım almazdım; dağ ayısıyla işim olmazdı.

 

“Peki abi, ama sizin yakın dövüşte kim iyi ki?” Toprak abi sırıtıp, “Egemen,” dedi. Ve sakince konuşmasına devam etti

 

“Lilya, Egemen kötü birisi değil, sadece yapısı biraz ketum.” Biraz mı demişti O? valla bayılacağım şimdi. “Kesin öyledir abi. Melodi abla nasıl yakın dövüşe?” Toprak abi gözlerini kısıp.

 

“Lilya, izin ver, yardım etsin Egemen.”

 

“Peki abi, bakarım.” Yapmayacağım ki, o buz dağ ayısıyla işim olmaz. Toprak abi ayağa kalkıp,

 

“Neyse abicim, ben gideyim. Sen de dediklerimi düşün.”

 

“Tamam abi, teşekkür ederim.” Toprak abi kafa sallayıp gitti; ben de ayağa kalkıp yurda döndüm.

 



BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZZ.❤️

Loading...
0%