@thunder_sla.0104
|
Gözlerimi araladığımda yurt kapısı çalıyordu. Maysa ile göz göze gelip ayağa kalktık. Maysa tiz bir sesle, “ kimsin?”
“Benim kızlar, Melodi açın kapıyı.” Melodi ablanın sesini duyunca rahat nefes alıp Maysa kapıyı açtı ama Melodi ablanın yüzü resmen sirke satıyordu.
“Abla, ne oldu, iyi misin?” dedi. Maysa. Melodi abla tebessüm edip, “İyiyim ama bize gelmeniz gerekiyor.” Maysa ile birbirimize bakıp aynı anda, “Niye?” dedik.
“Kızlar, yurtlar artık tehlike arz ediyor. Bu yüzden bizim kaldığımız eve gelmeniz gerek.” Melodi ablaya ters ters bakıp, “Abla, bunu yarın söyleyebilirdi, saat sabahın 4'ü.”
“Biliyorum Lilya ama sizin için endişe ettik.”Maysa'ya baktığımda o gitmek için çokdan hevesliydi ama bu işte bir gariplik vardı da neyse.
“Peki abla, izin ver kıyafetlerimizi alalım.” Melodi abla kafa salladı, Maysa ile kıyafetleri toplamaya başladık. Rüzgardan aldığım kitabı gizli gizli çantaya koyduğum sırada Melodi abla yanıma gelip.
“Lilya, nereden buldun bu kitabı?” Ne ara görmüştü bu ya? “Bilmem, abla, buldum işte.” Umarım anlamaz. Melodi abla kafa sallayıp yurttan çıktık. Yarım saat sonra onların evlerine gelmiştik.
Şu eve kaç kez geldim bilmiyorum ama ev mükemmeldi; kocaman havuzlu bahçesi, iki katlı bir evdi. İçeriye girdiğimizde griye boyanmış duvarlar, karşıda bahçeye açılan sürgülü kapı, sol tarafında üçlü siyah koltuk, arkasında yemek masası ve mutfak, sağ tarafta merdivenler, merdivenlerin aşağısında ise lavabo vardı.
“Hoş geldiniz, kızlar, yeni evinize!” Maysa mutlu mutlu sevinirken gözüm Toprak abiye kaydı. Maysa’a garip garip bakıyordu benim ona baktığımı görünce kendisini toparlayıp.
“Melodi, kızları yukarı çıkar,” dedi. Bunda kesin bir şeyler vardı. Yukarı çıktığımızda Melodi abla ilk kapıyı açıp, “Burası senin, Lilya.”
Odaya girdiğimde karşıda banyo kapısı, camın yanında iki kişilik yatak, karşısında çalışma masası giyinme dolabı vardı. Yatağın yanında ise kitaplık ve makyaj masası vardı. Oda güzel dekore edilmişti.
Melodi ablaya dönüp, “Teşekkür ederim ama Maysa ile beraber de kalırdık.”Melodi abla tebessüm edip, “Olamaz, öyle eşyalarını bırak, diğer odaları ve Maysa’nın odasını göstereyim.”
Odadan çıktığımızda Melodi abla bir kapı daha açıp, “Burası da senin odan Maysa.”Benim odama benziyordu; tek eksik onda kitaplık yoktu. Maysa tebessüm edip, “Teşekkür ederim abla,” dedi.
“Rica ederim kuzum. Yanındaki oda bana ait, benim odamın karşısında Barkın var. Maysa, senin odanın karşısında Toprak abin, Lilya senin odanın karşısında Egemen abin var.”Bunlar kesin bilerek yapıyorlardı. Ben daha çok Egemen abi ile kavga edip bu evden katil çıkayım diye.
Gözlerimi devirip, “Maysa ile odaları değiştirme,” cümlemi daha bitirmeden Egemen abi yanımızda belirip, “Ben de sana meraklı değilim Lilya ama bazı şeylere mecburuz.”
Al işte, gel de buna küfür etme. Egemen abiye bakmadan, “Ben aşağı iniyorum, abla. Açıktım da,” bir insanı görmezden gelmek en büyük intikamdır derler.
Aşağı ineceğim sırada kapı öyle bir hiddetle vuruldu ki, dönüp baktığımda Egemen abi vurmuştu. Zaten ne beklenir ki ondan.
Aşağı indiğimizde Barkın abi kahvaltı hazırlamış. Herkes sofraya otururken, “Toprak, Egemen’i de çağır,” dedi. Toprak abi kafa sallayıp gideceği sırada Melodi abla otur işareti yaptı. “O şu an öfkesi ile baş başa kalmak ister.”
Toprak abi bana bakıp, “Yine mi?” Bana niye bakıyordu, sanki ben ona dedim git öfkelen diye. Melodi abla evet anlamında başını salladı.
“Sen çağırsana, Lilya.” Ben mi? Ben ne alaka be? “Neden, Toprak abi?”
“Bilmem, seni dinler belki.” Tabi tabi gideyim de yukarıda kaos çıksın. Maysa bana dönüp, “Lilya, git hadi, çağır sen. Kavga ettin o kadar.”
Ben kendi arkadaşımı da yolacağım, yakında gözlerimi devirip masadan kalkıp Egemen abinin odasına gittim. Niye geldim ki ben? Ne güzel yurtta mutluydum.
Derin nefes alıp iki kez kapıyı tıklattım. “Gel” sesi öyle şiddetli çıkmıştı ki, yok, ben gelmeyeceğim diyesim vardı ama öyle aşağı inersem Toprak abinin bana ters ters bakmasını istemiyordum.
Yavaşça kapıyı açıp ilk kafamı çıkardım. Egemen abi arkası dönüp gömleğini ilikliyordu galiba bir yere gidecekti, belki bir buluşma. “Ne oldu, Toprak, ne istiyorsun?”
Beni Toprak abi sanmıştı. Küçük küçük öksürdüğümde Egemen abi önünü dönünce beni gördüğüne şaşırmıştı.
İliklediği gömleği yarıda bırakıp bana garip garip bakıyordu; bunun da garip bakışları vardı. Toprak abi de Maysa’ya öyle bakmıştı. İki arkadaşın sıkıntısı büyüktü.
Gözlerim yatağa kaydığında, benim hastayken giydiğim tişört yatakta duruyordu. Bunun hâlâ burada ne işi vardı? Egemen abi onu çokta yakar diye düşünmüştüm ama sanki başucunda saklıyormuş gibiydi.
“Neden geldin?” Egemen abinin sesini duymamla ona bakıp, “Kahvaltı hazır, seni çağırıyorlar.”
“Gelmeyeceğim,” dedi. Ama gözlerim hâlâ yatakta olan tişörttediydi. Oraya baktığımı gören Egemen abi sinirle, “Ne bekliyorsun, çık dışarı!”
“Egemen abi, şu benim—” cümlemi daha devam ettirmeden, “Lilya, çık dışarıya dedim, hadi!”
“Offf, çıkıyorum, kulağım ağrıdı senin yüzünden.” Egemen abi tam bir şey diyeceği sırada odadan çıktım.
Salak herif ne olacak ama niye hâlâ giydiğim tişört ondaydı? Belki de odasına hiç gelmemiştir diye düşünerek aşağı indim. Masada ki herkes bana bakınca.
“İşi varmış, aç değilmiş.”Kahvaltı faslı bitince Egemen abi aşağı indiğinde takım elbise giymiş, saçlarını yapmış bize bakıyordu. Vay be, sonunda onu da seven birileri var galiba.
Barkın abi bağırarak, “Ooo kardeşim, nereye böyle? Buluşma filan mı var?” Egemen abi ters ters bakıp, “Ne buluşması, Barkın? İş var,” diye yanıtladı. Barkın abi ısrarla, “Kızla olacak galiba o iş,” diyip kahkaha attı.
Egemen abi sinirden köpürerek. “Dua et işim var, yoksa seni evire çevire döverdim. Ayrıca yok kız filan, adamlarla toplantıya gidiyorum,” dedi. Son cümle benim içindi galiba çünkü bana bakarak söylemişti.
Gözlerimi devirip önüme döndüğümde, Egemen abi kapıyı hızla çarpıp gitti. Bu adamın kapılarla sorunu vardı Toprak abi, Barkın abinin ensesine yapıştırıp.
“Dayak yiyeceksin geldiğinde, şimdiden vurayım dedim. Ayrıca, Lilya ve Maysa eğitim göreceksiniz; son 4 gün kaldı. Salı günü yarışmalar başlıyor.”
Hayır ya, lütfen! Daha çok erkendi, hiçbir şey bilmiyordum.Maysa, Toprak abiye tebessüm edip “Tamam Toprak abi,”dedi. İkisinin bakışmasını görünce.
Tükürdüğümü yutamayıp öksürmeye başladım. Ne gördüm az önce ben ya? Ah Maysa! Adam kaç yaşında, sen kaç yaşındasın? Onu geçtim, kimin takımında? Bayılacağım şimdi!
Maysa sırtıma vurup “İyi misin, Lilya’m?” Kaşlarımı çatıp “Çok iyiyim, çok Maysa” Maysa, anlamaz gözlerle bana bakarken Toprak abi “Hadi hazırlanın” dedi.
Yukarı çıkıp üstümüze spor kıyafetlerini giydik. Bahçeye çıktığımızda Melodi abla ve Toprak abi bizi bekliyordu. Melodi abla gülümseyip, “Lilya, seni ben çalıştıracağım; Maysa’yı da Toprak”
Maysa ve Toprak abiye kötü kötü bakıp ringe çıktık. Melodi abla bana iki üç hareket gösterip onu yapmaya başladım.
Akşam olmak üzereydi. Gün boyunca hareket öğrendik; son hareketlerde kendimi yere attım. Şu an nefesimi zor çeviriyordum. “Melodi abla, yeter!”
“Daha akşam olmasına var, Lilya.” Melodi abla başımda gülerken gözlerim Egemen abinin camına takıldı; orada durmuş, bizi izliyordu.
Ne ara gelmişti bu?Derin nefes alıp gözlerimi kapattığımda.
“Kalk biraz benimle dövüş,” dedi Melodi abla Yavaş yavaş ayağa kalkıp Melodi ablanın karşısına geçtim.
Bana doğru gelip tam yüzüme vuracakken eğildiğimde, “Aferin Lilya,” dedi. Melodi abla bu sefer koşarak geldiğinde geri gideceğim sırada ayağım boşa geldi. gözlerimi kapatıp yere düşmek için bekliyordum. Artık nerem ağrır bilmiyordum.
Ama hâlâ yere düşmemiştim. Gözlerimi açtığımda en son isteyeceğim şey olmuştu; Egemen abi beni sımsıkı tutmuş, bana bakıyordu.
BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZZ.❤️
|
0% |