@thunder_sla.0104
|
Gözlerimi araladığımda eski bir sedyede yatıyordum. Karşımda Suna hoca ve Lius, geçidi açmaya çalışıyordu. Kara takımı ve tanımadığım insanlar da oradaydı. "Bakın, Lilya gözlerini açmış," dedi Aydan, sinirli sinirli ona bakarken. Suna hoca bana dönüp, "Lius, çıkar şunun içindeki kanı," dedi. Lius üzerime doğru yürümeye başladı. Bulut, Lius'un önünde durup, "Hocam, bu Lilya için acı verici olmaz ki? Bence onu çözüp burada kanını akıtalım." Bu nasıl bir saçmalıktı? Suna hoca, Bulut'a gülümseyip, "Tamam, çöz, getir buraya. Bari fazla iş çıkmaz," dedi. Bulut, istediğini almış gibi bana dönüp üzerine doğru gelmeye başladı. Ne yapmaya çalışıyordu? Bulut, bileklerimdeki ipleri çözerken iyice yanıma yaklaşıp, "Korkma, kurtaracağım seni. Seninki gelmek üzeredir, sadece çaktırma." Geleceklerini biliyordum.Bu işi bitirmeniz gerekiyordu. İplerden kurtuldum. Bulut beni yavaş yavaş sürüklerken, yukarıda büyük bir şey patladı. Bulut beni geriye fırlatıp "Aden bıçaklar!" diye bağırınca bazı adamları etkisiz hale getirmeye başladılar. Yukarıdan Egemenler, kızıl tamı ve fazlasıyla takım indi. Bir dakika, bu beyaz pelerinli kimdi? Suna büyük bir çığlık atıp "Lanet olasıcılar, Lius kız!" diye bağırdığında, Lius'un önüne Bulut ve Aden geçti ama onları tek hamlede yere serdi. Bana bir silah lazımdı; yerdeki taşları alıp fırlatırken Melodi abla, Lius'un önüne geçip "Denginle uğraş, Lius!" dediği an, birbirine büyülerini göstermeye başladılar. Melodi abla bana dönüp "Kaç, Lilya, kaç!" dediği an hızla ayağa kalkıp koşmaya başladım. Ne yapmam gerekiyordu? Herkes kavga kaos içindeydi, sevdiğim insanlar zorlanıyor, kaybediyorlardı. Savaşın ortasında hiçbir şey yapamamış olmak üzüyordu. Neden hiçbir şey yapmıyordu bu beyaz pelerinli? Sadece bana bakıyordu. Egemen, Egemen neredeydi? Gözlerim onu ararken Araf, Egemen'i yere sermiş, öldüresiye dövüyordu. "Anne," dedim istemsizce. O ışık ise kalbime doğru uçtu. Kalbim çok yanıyordu. Şu an ne olurdu bana? Ayağa kalkmak istesem de olmuyordu, acı veriyordu. Nefes alamıyordum; gözüm kararıp yere düştüğümde ağrı artıyordu. Tüm gücümle çığlık attığımda o ışık bedenimden çıkıp sanki toz taneleriyle gözlerimin önüne geldi. "Sevgili Lilya'm, içindeki güç her zaman vardı; önemli olan onu dışarıya çıkarmandı. Baban ile ben seni hep çok sevdik. Şimdi ise seni sevenleri kurtarma vaktin," annemin sesini ilk defa duymuştum. Son kez ışığa baktım. "Sizi çok seviyorum ve başaracağım," dediğimde ışık tekrardan kalbime girip beni ayağa kaldırdı. Tam arkamı döneceğim sırada sırtımda bir acı hissettiğimde Egemen'in sesini duydum. Ne dediğini duyamamıştım. Nefes alışlarım zorlamaya başladığında gözüm kararıp yere düşüyordum.
Lilya, Egemen'in kucağına düştüğünde gözleri kapanmış, konuşmuyor, nefes almıyordu. Egemen, Lilya'yı yere bırakıp "Melodi, Toprak yardım edin!" diye bağırıyordu. Suna kahkaha atıp "Artık o ölü, oğlum! O yok, bıçak onu sonsuz yolculuğa uğurladı!" dedi. Egemen, Lilya'ya son kez bakıp ayağa kalktı. Bunu bitirmesi gerekiyordu. Annesinin karşısına geçip "Lilya yok, peki nasıl açacaksın kapıyı?" dediğinde Suna, Lilya'ya bakıp "Zaten o küçük sürtük ölecekti, önemli olan buydu. İçinde taşıdığı güç büyüktü, bu kapıyı ben açacağım." diyip bıçağı eline alıp kendi bileklerini kesti. Egemen şaşkınca Luminous'a baktığında, "Ne demek istiyorsun?" dedi. Luminous, "Bu akşam bir kişinin ölmesi gerek; ya annen ya da Lilya. Geçit tek bir can ister kapanması için. Sen hangisinden vazgeçebilirsin?" dedi. Egemen bir annesine bakıp bir de Lilya'ya baktı. Annesini ne kadar nefret etse de, hep çok sevmişti onun yaptıklarına rağmen, anneydi sonuçta. Ama Lilya onun her şeyi olmuştu; içindeki karanlığı Lilya yok etmişti. En önemlisi, bir çocukları olacaktı. Egemen Luminous'a bakıp, "Doğduğun aile, kurduğun aileden daha önemlidir," dedi. Luminous gülümseyip, "Doğru karar," dedi. "Ah, Savaş! Annen iyi eğitememiş seni. Bizim gibi olman gerekiyordu. Şu iyilik meleklerinin yanında değil," diyip dışarıya adım atacağı sırada çıkamadı çünkü Suna geçti. Tam tamamlayamadı, çünkü geçitte kandan çok bağlılık sevgi de önemliydi. Ama Murky, Suna'yı hiç sevmemişti. Murky öfkeyle bağırıp, "Lanet kadın! Hepsi senin yüzünden. Çıkarın beni buradan! Savaş, benim oğlumsun; bana ihanet edemezsin!" dedi. Geçit tamamen kapandığında Luminous, Egemen'e sarılıp, "Sen doğru olanı yaptın oğul, doğru olanı. Şimdi git, sevdiğin kadının yanına; biz buraları hallederiz," dedi. Egemen başını Lilya'ya çevirdiğinde, yavaş yavaş gözlerini açıyordu. Onu her zaman çok sevmişti, sevmeye devam edecek, herkesi karşısına alsada. 🌊 🕸️ Bölümün sonuna geldik. Okuyan ve destek veren herkese çok teşekkür ederim; sizler iyi ki varsınız. ❤️
|
0% |