@thvrely
|
Bu bölümün sonu olaayyy *** Deniz kenarındaki teknelerin önünde durduğumuzda, şaşkınlıkla etrafıma baktım. "Burada mı oturacağız?" Diye sordum arabadan inerken. Gülerek başını salladı. Elini bana uzattığında zarifçe elimi elinin üstüne koydum. Beni ışıklandırılmış büyük bir tekneye bindirdikten sonra etraftaki insanları işaret etti. Hafifçe öksürerek elimi çektikten sonra nezaket amaçlı etrafımızdakilere gülümsedim. "Çocuklar, bu size bahsettiğim sevgilim Erva." Al sevgilini bir yerlerine- Her neyse. Küfür etmeyeceğim. Çünkü işin ucu bana batıyor. "Merhaba." Bir kız elini bana uzattığında elini sıktım. "Merhaba." Diğerleri de sırasıyla ellerini bana uzattı. Hepsiyle öylesine el sıkıştım. "Bu Maysa." İlk önce el sıkıştığım kızı gösterdi. Kızın saçları kıvır kıvırdı. "Bu da abisi Aras." Başımı salladıktan sonra hafif dalgalı saçları olan çocuğa baktım. Yakışıklı birisine benziyordu. Hemen önüne kısa boylu bir kız geçtiğinde kaşlarım çatıldı. "Siz kimsiniz?" Kızın gururla göğsü kabardı. "Ben Liva. Az önce Aras olarak tanıdığınız adamın sevgilisiyim." Aptal. Bir erkeğin sevgilisi olduğu için bu kadar gururlanması kesinlikle iğrençti. Özellikle de aynı cinsiyetten olmamız beni daha da iğrendirdi. "Bu Pamir. En büyüğümüz kendisi." Başımı salladım. Hemen yanındaki kişiye takıldı gözlerim. Bir erkekti. "Bu da Arel. Pamir ile kardeş. Ayrıca Arel'in yanındaki de Ulaş. Ulaş'ın yanında duran kızı tanıyorsundur belki. Ünlü nemeix grubunun Alex adlı üyesinin menajeri, Mayıs. Arel, Pamir ve Ulaş ile kardeş." Başımı salladım. "Tanıyorum." Mayıs ile birbirimize gülümsedik. Doğru dürüst bir iletişimimiz olmasa da Instagram'dan takipleşiyorduk. "Bu da Flora. Arel'in nişanlısı." Flora denen kız bana sıcak bir şekilde gülümsediğinde, bende aynı şekilde karşılık verdim. "Diğerlerini de biliyorsun zaten. Serra, Dora, Kerem ve Elisa." Başımı salladım. Bu dördünü tanıyordum. "Bu da Parla ile Arın. Bu ikiliyi tanıyor musun emin değilim." Hayır, tanımıyordum. Nereden tanıyacaktım ki? "Son olarakta Kutay ile Arya var. İkisi de çift yumurta ikizi." Başımı salladım. (Yn: Beni tebrik eder misiniz lütfen? Tüm kitaplarımdan birkaç karakteri aldım da.) "Öyleyse tekneyi çalıştıralım." Erkekler hep birlikte tekneyi çalıştırırken biz kızlar olarak kenarıda oturmuş, onları seyrediyorduk. Elisa kulaklarıma doğru eğildi. "Bana bu sevgililik olayını anlatıyorsun." Elisa benim Pars'tan nefret ettiğimi biliyordu. Bu yüzden de aniden gelişen sevgililiğimizden şüphelenmişti. Yüzümü ona doğru çevirip dudaklarımı kulağına yaklaştırdım. "Burada anlatabileceğim bir konu değil. Daha sonra buluşalım." Başını salladığında konuyu kapattık. Adının Liva olduğunu hatırladığım kız bana ters ters baktıktan sonra Maysa denen kız ile konuşmaya başladı. Onu umursamayarak önüme döndüm. Serra kıkırdadı. "Pars'a bir baksanıza." Hem bana hemde Elisa'ya söylemişti bu sözleri. Üçümüz de göz ucuyla Pars'a baktık. Beyaz gömleğinin çoğu düğmesi iliklenmemişti. Altında da siyah bir pantolon vardı. Saçları da dağılmıştı. "Yani?" Dedim sorgularcasına. Gözlerini devirdi. "Sana göz ucuyla bakıp duruyor." Beni dürttüğünde başımı Pars'ın olduğu tarafa çevirdim. Bana bakıyordu. Gözlerini kaçırmak yerine bana daha çok bakmaya başladı. Aramızda geçen o dört saniye bana dört yıl gibi gelmişti. Gözlerini kaçıran taraf ben oldum. Çantamdan birer tane şeftalili cam şeker çıkartıp Serra'ya, Elisa'ya ve Mayıs'a verdim. Diğerini de kendi ağzıma attıktan sonra eritmeye başladım. Büyük tekne denizin ortasında durdu. Güneş yavaş yavaş turuncu ve kırmızı renklerine bürünüyordu. Pars elinde bir sürü içki şişesiyle birlikte ortadaki masaya doğru ilerledi. İçkileri buz dolu bir kutuya koyduktan sonra bizlere baktı. "Doğruluk mu cesaret mi oynayacağız." Başımı salladım. Her birimiz kalkıp yuvarlak masanın etrafına yerleştik. Telefonumu çıkartıp manzaranın fotoğrafını çektikten sonra Instagram'da story olarak paylaştım. Hemen ardından erkeklerde oturdular. Pars her birimize de baktı. "Soruyu cevaplamayan veya görevini yapmayan bir kadeh içki içecek." Dediğinde herkesin gözleri pörtledi. Bir kadeh cidden fazlaydı ama burada bir sürü insan olduğundan herkese sadece bir kez sıra geleceğini düşünüyordum. Ayrıca bünyem içkiyi kaldırabiliyordu. Özellikle de mimozayı fazlasıyla kaldırıyordu. En sonunda Arel denen çocuk şişeyi çevirdi. Şişe dönerken ilk önce Liva ve Pamir'de durdu. Liva soruyor, Pamir cevaplıyordu. "Buradan hoşlandığın birisi var mı?" Diye sordu. Herkesin kaşları çatılırken Pamir göz ucuyla Maysa'ya baktı. Herkes anlayınca ıslıklar ve oo sesleri yükseldi. Maysa kızarırken Aras ise kaşlarını çatmış Pamir'e bakıyordu. "Hayırdır?" Diye sorduğunda etrafın bu kadar cringe olmasına kahkaha atmak istedim. Şuanda yaşananlar ve söylenenler normal değildi. Sanki etrafımda bir grup ergen ve azgın liseli varmış gibi hissediyordum. Havadaki gerginlik yatıştırıldığında bu kez Kerem çevirdi şişeyi. Şişe Serra ile Elisa arasında durdu. Elisa'nın suratında bir sırıtma belirdi. "Doğruluk mu, cesaret mi?" Serra yutkunarak "Doğruluk." diye cevapladı. Elisa'nın sırıtışı genişledi. "Dora ile hiç öpüştünüz mü?" Dudaklarımı birbirine bastırdım. Soru kesinlikle mükemmeldi. Dora ile Serra dört yıldır sevgili olsalar bile hiç öpüşmemişlerdi. Serra içine derin bir nefes çekti. "Hayır." Diye cevapladığında yuhlamamak için kendimi zor tuttum. Şişe bir kez daha çevirildiğinde bu sefer ben ile Liva arasında durmuştu. "Sana sevgilime bakmak neymiş göstereceğim." Dudaklarını oynatsa da ne demek istediğini anlamıştım. Yüzümde bir sırıtış peyda oldu. "İstediğini yapabilirsin. Tabii işin ucunun sana batmayacağına dair bir söz veremem." Liva'ya göz kırptıktan sonra arkama yaslanıp beklemeye başladım. Liva denen kız sinir olsa da sinirini kısa sürede yatıştırdı. "Doğruluk mu cesaret mi?" Diye sorduğunda hiç düşünmeden "Cesaret." dedim. Az önce bende olan sırıtış bu sefer ondaydı. "Pars'ın benimle öpüşmesini izleyeceksin." *** Livacım sen hayırdır? Ego Yığını'nda güzeldin, iyi hoştun da SEN HAYIRDIR??!
|
0% |