@thvrely
|
Dinlediğim şarkı: My Oh My *** "Umurumda bile değil, o buluşmayı erteleyeceksin. Bu. Gece. Motorunu. Kullanacağım." Dedim otoriter bir ses ile. Sevgili rolünü yaparken bunu bilerek eklemiştim çünkü Pars kimseye motorunu kullandırtmıyordu. "Asıl sen ertele şu motor sevdanı. Şu. Anda. Toplantıdayım." Gözlerimi devirdim. Sanki cumhurbaşkanıydı. "Ya, ya, bende inandım." Dedim sakince. Pars'ın sinirli gülüşü kulaklarıma ulaştı. "Erva, şaka yapmıyorum. Şirket için oldukça önemli bir toplantıdayım ve herkes bana bakıyor." Biraz Türk annelerine bürünme zamanı gelmişti. "Oy anasının kuzusu büyümüşte toplantılara mı katılırmış!" Dedim yüksek sesle. Hemen ardından kahkaha atmamak için elimle ağzımı kapattım. "Erva... Oraya geldiğimde seni öldüreceğim." Telefon yüzüme kapanırken omuz silktim. Sonunun bunun olacağını biliyordum zaten. Ayağa kalkıp gardolabıma doğru ilerledim. Siyah, dar bir etek ile siyah büstiyerimi giydikten sonra kombinimi kot ceket ile tamamlayıp saçlarımı da en üstten at kuyruğu yaptım. Topuklu botlarımı ayağımdan geçirirken bu kıyafetlerle aklımdan binlerce senaryo geçiyordu. Fazlasıyla güzel ve çekici olmuştum. Orada tonla erkek vardı, herkesin bakışları benim üzerimde olacaktı. Pars ise sinirden delirecekti. Kıskanç. Onun kızı falan değildim, bu yüzden saçmalamasına gerek yoktu. Yine de damarına basmak eğlenceli olacaktı. "Sevgilimin" yanına gidecektim sonuçta. Hem, orada babamda vardı. Ortak şirketler işte. Saçma sapan güç birleştirme işleri olumlu yanıt verdi maalesef. Kırmızı güzel bir ruju dudaklarıma sürdükten sonra evden çıktım. Arabaya binip otoparktan da çıktıktan sonra şirkete yöneldim. Toplantı Parsların şirketinde olacaktı. Oraya giderken kenarıda durup bir filtre kahve aldım. Filtre kahve resmen beynimin daha çok çalışmasını sağlıyordu. Nihayet şirketin önünde durduğumda belli belirsiz gülümsedim. Pars'ı delirteceğime adım gibi emindim. Topuklularım içeriye girdiğimde oldukça dikkat çekerken kimlik olayına bile girmediler. Beni tanıyorlardı zaten. Asansöre binip arkamdaki cam duvara yaslandım.Karşımdaki birkaç erkeğin gözleri üstüme kayıp duruyordu. Kenarıdaki iki kız ise bana göz ucuyla bakarak konuşuyorlardı. Teşekkürler, kızlar. Günahlarımı alıyorsunuz. Asansör toplantının yapılacağı katta durdu. Kıçımı sallaya sallaya toplantı odasının önüne gittikten sonra kapıyı çalıp içeriye girdim. Pars, babam, Pars'ın babası, diğer insanlar... İçeride ben dışında hiç kadın yoktu. Sırıtışımı gizledim. "Erva? Senin ne işin var burada?" Babam yumuşak bir şekilde konuşurken güya etrafımızdakilere iyi baba rolünü oynuyordu. Normalde tek olsaydık bağırır, sözlerini silah gibi kullanarak canımı acıtırdı. Gülümsedim. "Sunumu benim hazırlamamı söylemiştin, kendi hazırladığım sunumu yapmam iyi olur diye düşünmüştüm." En azından bu doğruydu. Zaten bilerek bu olayı bu zamanlamaya getirmiştim. Babam keyifle arkasına yaslandı. Büyük bir ihtimalle benim sayemde gururlanıyordu. Bunu kalkan omuzlarından anlamıştım. Kıçımı sallaya sallaya flaş belleği taktım. Bilerek hafiften aşağı eğilmiştim. Sunumu açtıktan sonra elime o meşhur çubuğu aldım. Pars'a baktıktan sonra gülümsedim. O da bana gülümseyip göz kırptı ama gözleri çok farklı şeyler anlatıyordu. İçten içe sırıttıktan sonra sunumu yapmaya başladım. Ekranın uzak kısmından bir şeyi göstereceksem o yere gitmek yerine özellikle uzanıyor, eteğin daha da üste çekilmesini sağlıyordum. Burada yaşlıdan çok genç erkeklerin olması benim için büyük bir artıydı. Göz ucuyla diğer erkeklere baktım. Sunumdan çok kıçım ilgilerini çekmişti. Üzgünüm, millet. Hiçbirinizin gözümde bir değeri yok. Ben sunumuma devam ederken Pars sandalyesini çarparak ayağa kalktı. "Erva. Benimle gel." Dediğinde memnuniyetle başımı salladım. Pars'ın arkasından giderek toplantı odasından çıktığımda, yüzümü büyük bir sırıtış kapladı. Pars bana dik dik bakarken kollarımı göğsümde birleştirdim. Gözleri oraya kaysa da son anda bana baktı. "Ne yapmaya çalışıyorsun sen?" Diye bağırdığında dudaklarımı büzdüm. Onun sınırlarını çoğu şeyde zorluyordum. Hem sinirleri açısından, hemde bana bakmamak için kıvranan gözleri açısından. "Bilmem, ne yapmaya çalışıyorum ben?" Beni kolumdan çekerek sertçe duvara yapıştırdı. Sırtım acısa da gıkımı çıkartmadım. Daha sert çarpmalara alışmıştım sonuçta. "Bana bak Erva, eğer şu saçma sapan hareketlerine devam edersen-" Elimi dudaklarına örttüm. "Şşt, çok konuşuyorsun. Biraz susmalısın." Onun aksine öperek susturma gibi bir saçmalık yapmamıştım. Tek kaşı alayla havaya kalktı. Eliyle elimi çektikten sonra üstüme üstüme gitmeye başladı. "Erva, sabrımı sınama." Bende onun üstüne gittiğimde göğüslerimiz birbirine çarptı. "Allah Allah, sebep?" Parmakları bileğime ulaştı. "Yoksa bu iki bileğini de alır bağla-" "Şirket çoktan anlaşmayı kabul etti. Şimdi sırada motorunu sürmek var." Onu kolayca iktirip kenardan sıyrıldım. Afallamasından faydalanmak mükemmeldi. "Hadi, gidiyoruz. Daha motorunu süreceğim." Sırıttım. Bu işte başarılıydı. *** Bölüm hiç içime sinmedi ama atıyorum
|
0% |