Yeni Üyelik
6.
Bölüm
@thvrely

⫷⫶⫸

Akşam yemeği.

Rol.

Evlilik.

Sadece şu üç kelime zihnimin en ücra köşelerini istila ederken, birkaç saniye aynadaki kendim ile bakıştım.

Güç birleşimi...

Tamam, yirmi birinci yaşıma gireceğim güne sadece bir ay kalmıştı ama evlilik... Cidden çok uzak bir kavramdı.

Özellikle de Pars ile bir evlilik yapmak.

Ah... Annemin deyişiyle torun torba sahibi olmak. Annem hep torun torba sahibi olmak istiyorum derdi.

Evlilik bazılarına göre bu yaşlarım için tam zamanıydı ama ben daha gençtim.

Avukat olacaktım daha ben...

Gerçi, evlilik buna bir engel değildi. Evlenen insanlarda meslek sahibi olabilmek için okuyorlardı sonuçta.

Bir dakika, ben ne ara evliliği bu kadar benimsedim?

Mükemmel düşüncelerime kilit vurmamı sağlayan kapı sesi ile silkelenip kendime geldim. Büyük bir ihtimalle Pars ve ailesi gelmişti.

İsteme...

Düğün...

Evlilik...

Cidden... Bunlar cidden bir gün gerçekleşecek miydi yani?

Üstümü başımı gelişgüzel düzelttikten sonra alt kata inerek kapıyı açtım. Arkamdaki takım elbiseli babam ve uzun, lila bir elbise giymiş bir şekilde gülümseyen annem vardı.

Kollarımın arasına bir şey bırakıldığında nihayet kendime gelip kucağımdaki büyük kırmızı lale buketine baktım.

Kırmızı lale...

Kırmızı lale büyük aşkları temsil ederdi ama biz Pars ile birbirimize âşık değildik. Aksine, büyük bir nefret besliyorduk birbirimize karşı.

Dudağını kulağıma yaklaştırdığında ister istemez geri çekildim. Tek kaşımı kaldırdıktan sonra ters ters baktım ona.

"Ne var?" Diyecektim fakat ailemin delici bakışlarıyla birlikte dilimin ucuna gelen tüm cümleleri yutmak zorunda kaldım.

"Efendim?" Dedim normal bir ses ile. İçine derin bir nefes çekti. "Odanda baş başa konuşabilir miyiz?"

Normalde onu "hayır" diye yanıtlardım fakat annem ve babam da dâhil herkes bu tarafa doğru bakıyordu.

Buna bücür Eva da dâhildi.

Bücür Eva... Pars'tan beş yaş küçüktü. Ayrıca ergenin tekiydi.

"Pekâlâ, konuşalım. Beni takip et." Dedim ve merdivenlere doğru ilerledim.

Pars arkamdan gelirken bilerek hızlı hızlı merdivenleri çıktım. Pars'ın sinirlendiğini sertçe verdiği nefesinden anlayabiliyordum.

Odamın kapısını açıp içeriye girdiğimde, Pars'ta hemen ardımdan girdi.

İnce ve uzun olan parmaklar iki omzumdan da tutup beni kapıya yaslarken Pars ile yakınlığımızı umursamadan ona ters ters baktım.

"Ne yapıyorsun sen?" Dedi dişlerinin arasından. Kısık sesle güldüm.

"Ne yapıyormuşum ben?" Parmakları, omzumdaki baskılarını arttırdı.

"Kafanı geri çekmeler, inadına hızlı hızlı yürümeler... Cidden ne yaşıyorsun be?"

Histerikli bir kahkaha attıktan sonra eski ciddiyetime büründüm.

"Ailelerimizin güçlerini birleştirmeleri umrumda bile değil." Bir elim ile göğsüne vurdum.

"Seninle asla evlenmeyeceğim." Tek kaşı alayla havaya kalktı. "Öyle mi dersin?" Başımı olumlu anlamda salladım.

"Evet, aynen öyle diyorum. Ne yapacaksın? Beni tehdit mi edeceksin? Ne ile tehdi-"

Sözlerimi bölmemi sağlayan şey, dudaklarımın üstünde hissettiğim sıcak ve yumuşak olan dudakların baskısıydı.

⫷⫶⫸

Oha yavaş gel

Loading...
0%