Yeni Üyelik
13.
Bölüm
@thvrely

Merildosum ikna etmese bölüm glemezdii

***

Flora: Mayıs

Flora: Konuşabilir miyiz?

Mayıs: Olur tabii

Mayıs: Direkt buluşalım mı?

Flora: Tamam

Mayıs: Biliyorsun, benim ev boş

Mayıs: Birkaç saat içerisinde gelirsin

Flora: Tamam

Flora: Ben hazırlanayım

Flora: Hadi öptüm

Mayıs: Bende öptüm güzelim

Telefonu yatağıma fırlattıktan sonra gardolabıma ilerleyip rastgele bir sweat ve eşofman aldım.

Üstümü giydikten sonra sabah duş alıp ördüğüm saçlarımı açarak taradım. Arkadan toz pembe bir fiyong taktıktan sonra dudaklarıma nemlendirici sürüp telefonumu da arka cebime attım.

Montumu üstüme giyerek evden çıktıktan sonra çok uzak olmayan siteye gidip iki katlı evin kapısını çaldım.

Eşofman ve crop ile birlikte Mayıs kapıyı açtığında garip garip süzdüm onu.

"Crop? Bu havada?" Güldü. "Ev sıcaktı. Muhtemelen sende terleyeceksin."

Dediği gibi de oldu.

İçeri girdiğim anda sıcak hava beni hafiften terletmeye başlamıştı bile.

"Sana birşeyler getirmemi ister misin? Burada pişeceksin çünkü." Güldüm. "Olur." Mayıs üst kata çıkıp geri döndü. Elinde bol beyaz bir crop ve bol beyaz bir şort vardı.

"Üstünü duşakabinde değiştirebilirsin." Birinci katta olan duşakabine gidip üstümü değiştirdikten sonra Mayıs'ın karşısına oturdum.

"Anlatacağım ve sana danışmam gereken tonla şey var. Ah, birde birşey söylemem lazım."

"Ben çıkıyorum, dikkat edin kendinize." Üst kattan bir ses ve uzun boylu bir erkek geldiğinde şaşkınlıkla Mayıs'a baktım.

"Mayıs? Eve erkek mi attın?" Bize doğru gelen çocuk kısık sesle gülerek bana baktı. Üzerinde siyah bir mont ve siyah pantolon vardı ama içinde ne olduğunu görememiştim.

Yani, kazak anlamında.

"Hayır, bu sana bahsettiğim abim." Kaşlarım kalktı.

"Abin mi? Aynı yaşta gibi duruyorsunuz." Karşımdaki siyah, hafiften dalgalı olan ve dağılmış saçlarıyla duran çocuk elini uzattı.

"İsmim Arel Alaca. Mayıs Alaca'nın abisi oluyorum. Siz kimsiniz?"

Arel mi?

"Kedi sever misin?" Dediğimde afallamış bir şekilde baktı bana. "Ne kedisi?" Omuz silkerek dudaklarımı büzdüm.

"Bilmem. Sordum sadece." Gülümsedi.

"İsminiz nedir?"

"İsmim Flora Liyan. Mayıs Alaca'nın arkadaşı oluyorum. Tanıştığıma memnun oldum kedi- ay Arel Bey."

Az kalsın ona kedi diyecektim, görüyor musunuz halimi?

Birşey diyeceğim. Acaba bu Arel, o Arel olmasın?

Yok be. Bu çok resmi. Pisi pisi bu kadar resmi değildi ilk konuşmamızda.

Tek kaşı kalktı.

"Arel Bey? Bana Arel diyebilirsin. Aramızda çok yaş farkı olduğunu sanmıyorum." Başımı olumlu anlamda salladım.

"Tamam ked- Arel."

Gülerek bana baktıktan sonra Mayıs'ın yanağına ufak bir öpücük kondurdu.

"Kapıları kilitlemeyi unutmayın. Sizi kaçırırlarsa birde sizi kurtarmakla uğraşamam." Mayıs gülerek abisinin koluna vurdu.

"Bizi kaçırmalarını istemiyorsan abimi çağırabilirsin!" Dediğinde gülüşümü gizlemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

Mayıs'ın üç tane abisi vardı.

"Görümce olmak zor azizim." Dedi hülyalı hülyalı. Kıkırdadım.

"Birini bana verebilirsin."

Yüzünde muzip bir ifade yerleşti. "Olur. Ama görümcelik damarımı gördüğün an benden kaçarsın." Yanaklarım ısınırken gözlerimi kaçırdım.

"O anlamda demedim. Birini abim olarak verebilirsin anlamında söyledim." Cıkladı.

"Abin olması için değil kocan olması için vereceğim güzelim." Yanağımdan bir makas aldıktan sonra bir anda ciddileşti.

Onun bu ani ruh değişimlerine alışkındım.

"Anlat bakalım, neler oldu?"

Sesli bir şekilde iç çektim. "Anlatacağım tonla şey var aslında. Bilmiyorum, herşey üst üste geliyor ve sanırım..." Gözlerim dolmasın diye kafamı yukarı kaldırdım.

"Ben kaldırabilirim ama kardeşim..." Bana sıkıca sarıldıktan sonra saçlarımı okşamaya başladı. "Her zaman başkalarını düşünüyorsun. Biraz da kendini düşün. Kendin için endişelen." Saçlarıma ufak bir öpücük kondurdu.

"Herşeyi içine atamazsın, güzelim. Neler yaşadığının az çok farkındayım." Gülümsedim.

Gözlerini kaçırarak gülümsedi.

"Yaşadıklarını anlamasam da bir ablanın öldüğü hissini biliyorum. Bir yıl önce çok acı bir şekilde tattım çünkü."

Kedi, ay, yani Arel.

Onun da ablası bir sene önce ölmüştü.

"Ölüm yıl dönümü ne zamandı?" Diye sordum yutkunarak. Burukça gülümseyerek gözlerime baktı.

"Ablamı boşver şimdi. Sen buraya içini dökmeye geldin, beni dinlemeye değil." Burnunu çektikten sonra gözlerini kırpıştırdı.

"En başından itibaren dökülüyorsun, Flora Liyan." Güldüm. "Peki. Anlatacağım ama tepkilerini de satır arası yorum gibi almak istiyorum."

Kıkırdadı.

"Emriniz olur."

Olayları en başından itibaren anlatmaya başladığımda şokla dinledi beni. Ara sıra gözleri doluyordu ama kendisini tutuyordu ağlamamak için.

"Ruh hali de bir anda değişti. Benim bir ay sonra reşit olacağımı öğrendiğinde bana bir ay süre verdi. Bir ay sonra o evden gitmem gerekiyor ama reşit olduğum gibi bir iş bulabileceğimi sanmıyorum."

İşte Mayıs'tan isteyeceğim kısım tamda şimdi başlıyordu.

"Bir aralar kütüphanenize eleman aradığınızı söylemiştin... Biliyorum, yaşım reşit değil ama orada çalışmaya başlayabilir miyim?" Burnunu çektikten sonra "Gel buraya," diyerek kollarını sardı bana.

"Eğer her gün abimi görmeye katlanabilirsen neden olmasın?" Güldüm. "Merak etme. Katlanabilirim." Dudaklarımı büzdüm.

"Babama katlanabiliyorsam abine hayli hayli katlanırım." Kıkırdayarak bana baktı.

"Hazır duygusal anımıza denk gelmişken, film izleyelim mi?" Göz kırptı.

Gülerek ayağa kalktıktan sonra Amerikan mutfağa girdim.

Mutfak bembeyazdı ama siyah detayları vardı. Tabii böyle çok güzel duruyordu. Özellikle de Mayıs'ın kıvırcık siyah saçları ve bembeyaz teni ile kontrast bir görüntü oluşturuyordu.

Her filmden önce yaptığımız gibi vanilya ve kakao aromalı büyük dondurma kasesini çıkartıp iki büyük kaşık aldık. Işıkları kapatıp elektrikli perdeleri de kapattıktan sonra yorganı üstümüze örtüp büyük ekran televizyondan duygusal bir film açtık.

Mükemmel bir gündü.

En azından babamdan akşamki darbeyi yemeden hemen önce öyleydi.

 

Loading...
0%