@thvrely
|
Mayıs aynı Leyal (Yakamoz adlı kurgumdaki Leyal) gibi çok fesat. Gerçi... Bunları ben yazdığım için ben onlardan daha fesat oluyorum- *** "NE DEMEK ARAMIZDAKİ İLİŞKİ ANONİMLİKTEN ÇIKTI?" Mayıs şokla bağırırken elim ile ağzını kapattım. "Susar mısın, Mayıs?" Avuç içimi ısırdığında elimi hızlıca çekip ters ters baktım ona. "Garezin mi var yoksa etçil misin?" Kıkırdadı. "Etçilim, canım. Erkeklerin boynuna mor bir iz bırakmaktan zevk alıyoru-" Gözlerim büyürken bu sefer yumruğumu ağzına tıktım. "İyi misin sen?" Dedim öfkeyle. Sırıtmaya çalıştı ama başarısız oldu. Elim onun tükürükleriyle dolarken gözleri garip bir hâl aldı. "Ağzımın sıvılarının yeri senin yumruğun değil bir peni-" Gözlerim daha da büyüdü. "Sen ne ara böyle oldun?" Diye sordum yumruğumu ağzından çekerek. "Bilmem. K-pop idollerini görünce uçuyorum da." Gözlerimi devirdim. Mayıs Alaca adlı manyak tam bir k-pop hastasıydı. Ah, birde ruh hastası. Onu eklemeyi unutmuşum. "Kabul et, sözlerim çok fena." Limon yemiş gibi yüzümü buruşturdum. "Hayır. Aksine iğrenç." Sırıttı. "Bir k-pop idolü evlenme teklifi etseydi tereddütsüz kabul ederdim." Tek kaşım havalandı. "Eminim öyledir. Pisliğin teki çıksın da göreyim ben seni." Gözleri büyüdü. "Sen az önce k-pop idollerine laf mı ettin?" Öfkeyle soluduğunda dudaklarımı birbirine bastırdım. "Aynen." Tam bana saldıracağı esnada "Flora!" diye bağıran erkeksi bir ses tüm olayı bozdu. Aman Allah'ım. Bu sesi duymayalı neredeyse bir ay oluyordu. Öyleyse neden şimdi? Arel hızla merdivenlerden aşağı inerek yanımıza geldi. "Kim bu?" Diye sorduğunda yutkundum. Öylece kilitlenip kalmıştım. "O geldi." Diye mırıldandım. Burada mutluydum. Ayrıca kilo da almıştım. Yüzüme renk gelmişti. Mayıs'ın daima yanımda olması çok hoşuma gidiyordu. Onunla sık sık kendimize birşeyler pişirip film geceleri yapıyorduk. Okula beraber gidiyor, beraber geliyorduk. Arel de bizi arabayla götürüyor, sonra da kendi sınıfına geçiyordu. "O... Şuan burada." Nefeslerim sıklaştı. "Kim?" Olaya fransız kalan Arel'e durumu açıklayacak güce sahip değildim. Tek bir dokunuşla kriz geçirecek haldeydim. Arel bizden cevap alamayınca kapıya doğru ilerledi. Açmaması için ona seslenmek istedim ama içimden bir ses onu durdurdu. Her şeyden kaçamazsın, Flora. Bazı günler yüzleşmen gereken her şey su yüzüne çıkar. Eğer onları kenara itelersen bir gün hepsi bir anda yanına gelir ve sen, olayların sıklığıyla başa çıkamazsın. Annemin sesi boğuk bir şekilde kulaklarıma gelirken birkaç yıl öncesine döndüm. Babam ile ciddi anlamda konuşmam gereken o gün, korkudan ne yapacağımı bilemez halde olduğum gündü. Bir erkek tarafından o ellenme hissini asla atamayacağım gündü. Babama o günü anlattığımda bana sürtük demişti. Hangi baba çocuğunu sürtük olarak adlandırırdı ki? Kaç baba anlardı kızının kalbini kırdığını? Keşke beni o bataklığa sokmasaydın, baba. Beni o bataklıktan çıkartman gerekirken beni daha da o bataklığa batırdın. Onu kışkırttığımı, bu yüzden bana dokunduğunu söyledin. Üzerimdeki sweat ile pantolonu görsen bile bana bunları söyledin. Ağlama diye kızdın bana. Evet, ağlamadım ama tüm duygularımı aldın benden. Hissetmem gereken onca duyguyu hissedemedim ben. Bir baba nasıl olur hiç göremedim. Hissedebildiğim tek babalık senin babalığın ve senin babalığının sevgi dolu olduğu fazlasıyla şüpheli. Kalbimde yara açmaktan başka birşey yapmadığın onca günü nasıl telafi edeceğim ben şimdi, baba? Sana hiçbir şeyimi anlatamayıp her şeyi içime attığım o günleri nasıl unutacağım? Yumruğumu sıkarak ağlamamı bastırışım gözlerimin önünden gitmiyor. Bir baba sevgisine ihtiyacım vardı. O sevgi için sana "Neden beni sevmiyorsun?" dediğim günleri bile hatırlıyorum. Senin sözlerin ormanın ortasında terk edilmekten daha acı baba. Hoş, yüzerken beni derinlere götürüp orada bırakarak geri dönmen hâlâ belleğimde. O kırık kalbin parçaları her gün ellerime batıyor. Derinlerde yara açıyor. Bu sefer bıraksan olmaz mı? Biraz toparlamaya başladım. Bu sefer beni sevsen olmaz mı? Her şeyden pişman olup bir kez sarılsan bana? O sevgiyi hiç görememenin verdiği o boşluğu doldursan? Hayır mı? Tamam. Zaten bu cevaplarına alışığım. Gerçi, o kadar da önemli değildi. Baba sevgisine değmeyecek kadar berbat bir evladım. Baksana, kuru ekmek ile suya mahkúm kaldım. Böyle birşey için o evladının berbat birisi olması gerekir, değil mi? Yoksa neden kızına böyle bir işkence çektiresin ki? Kızına... Erkek çocuk beklerken kız çocuğun olduğu için mi bunu yaptın bana? Bu yüzden mi yaktın canımı bu kadar? Pişmanlık bir işe yaramaz derler. Sen pişman olup gelip sarılsan bana, inan ki affederdim seni baba. *** Onu bunu boşverin kızlar. Bakın, şu son zamanlarda olanlar cidden insanı korkutuyor ve küçük bir biber gazıyla çözülecek birşey değil bu. Ben çok paranoyak bir insanım ve her an odama gireceklermiş gibi hissediyorum. Artık bilinçaltıma nasıl işlediyse dün rüyamda gördüm. Sıradaki ben olabilirim, akrabalarımız, arkadaşlarımız veya sizler de olabilirsiniz. Evet bunun önüne geçemeyiz ama yine de tedbir almakta fayda var. Zaten olacağı varsa olur diyerek hayatımıza devam etmemiz akıl kârı bir iş değil. Hayatımız kitaplardaki gibi toz pembe de değil. Tamam, herkes aynı değildir ama şu sevgililik işi gerçekten sıkıntı bir iş. Kiminle görüştüğünüze dikkat edin demiyorum çünkü en güvendiğiniz insanlar bile hayal ettiğinizden çok daha kötü çıkabiliyor. Kısacası, şu sıralar pek erkeklerde ilgilenmeyin derim. Bazılarının -her erkek öyledir demiyorum, olmayanları da vardır bol bol- böyle şeyleri yapmasında büyük bir potansiyel var. Tabii yine sizin kararınız. Biz bence topluca kitap karakterlerinden devam edelim. Onlar daha iyi qwergh Hem biber gazının çok işe yarayacağını sanmıyorum. Öyle bir durum yaşanırsa -inşallah bir daha yaşanmaz- siz biber gazını sıktığınızda etkisiz hâle gelmeyip sinirlenerek size daha çok patlayanlar olabilir. Ben yaşamam, benim başıma gelmez demeyin. Herkesin başına her şey geliyor. Kendinize dikkat edin bebiklerim. Öptüm! Bölüm : 18.12.2024 05:20 tarihinde eklendi |