Yeni Üyelik
30.
Bölüm
@thvrely

(Şu şarkı Flora ile babası Fırat'ın şarkısı oldu...)

Flora sadece sevilmeyi istemişti :')

(Ortalık karışacak aboo)

***

Görüldü.

Tassaklı Arel yazıyor...

Tassaklı Arel çevrimiçi.

Tassaklı Arel: Nasıl yani?

Tassaklı Arel: Senin tek istediğin şey bu muydu?

Siz: 

Tassaklı Arel: Flora

Tassaklı Arel: Üzgün olduğun anlarda üzüntünü bu kartlarla saklamaya çalıştığını biliyorum

Tassaklı Arel: Yanına gelmemi ister misin?

Siz: Gerek yok

Siz: Zaten birazdan eve geçeceğim

Tassaklı Arel: Flora...

Tassaklı Arel: Yanına gelebilir miyim?

Tassaklı Arel: Lütfen

Siz: Gerek yok

Siz: Cidden

Tassaklı Arel: Ağlıyorsun değil mi?

Çevrimiçisiniz.

Yazıyorsunuz...

Siz: Ağlamıyorum

Tassaklı Arel: Yavaş yazıyorsun

Siz: Yavaş yazmıyorum

Tassaklı Arel: Flora

Tassaklı Arel: Lütfen

Tassaklı Arel: Ağlamanı istemiyorum artık

Çevrimdışısınız.

Telefonu kenarı koyduktan sonra yüzümü avuçlarımın arasına aldım. Evet, böyle bir şey için sulu sulu ağlamam akıl alır gibi değildi ama dayanamıyordum artık.

Babamın yaptıklarında sessiz kalmayı öğrenmiştim çünkü kafamda bunu kodlamıştım. Baban senin sözlerini umursamıyorsa sende umursama, demiştim hep.

Babam benim için sıradan bir objeden farksız değildi. Onun sözleri kalbimde veya aklımda yer edinmeyi çoktan bırakmıştı çünkü.

Ama Arel çok farklıydı. Tek bir sözü bile ilmek ilmek işleniyordu kalbime ve aklıma.

Tamam, Arel fazlasıyla dengesiz davranıyordu fakat kalbindeki sıcaklığı garip bir şekilde hissedebiliyordum.

Onu geçtim, istediklerim zor şeyler değildi.

Arel'in bir seni seviyorum cümlesiyle birlikte aramızdaki tüm buz dağlarını yok edebilecek kadar enayiydim.

Bu şey babam için de geçerliydi.

Babam da benden özür dileseydi eğer onu affederdim. Sonradan niyetinin kötü çıkıp çıkmayacağını umursamazdım bile.

Çünkü bir babanın sıcaklığına ihtiyacım vardı.

Asıl konumuzun bu olmadığını biliyorum ama işin içine babamı da karıştırmadan edemiyorum.

Niye mi?

Çünkü babamda tamamen nötrken aynı şey Arel'de geçerli olmuyor.

Hislerime kilit vuramıyorum.

Bir kapı çalınma sesini işittiğimde, hızlıca gözyaşlarımı silerek burnumu çektim. Boğuk bir "Dolu." sesi döküldü dudaklarımın arasından.

"Flora... Lütfen gel, biraz konuşalım." Dedi bana bir melodi gibi gelen ses. İçimdeki melankolik şey daha da gücünü arttırırken yutkundum.

"Gerek yok. Ben iyiyim."

Hayır, iyi değildim. Şu ana kadar yaşadığım ve içime doğru biriken ne varsa şuan kendisini belli ediyordu.

Hıçkırıklarım nefesimi keserken aklıma tüm yaşadıkladım geldi.

Ablamın gülüşü hiç eskimezdi belleğimde. Sanki daha geçen gün bana gülümsemiş gibi hatırlardım hep.

Yine bana gülümsediği o an gözlerimin önünde oynadığında, tutanacak bir yer aradı elim.

Nihayet kalorifer peteklerinden birisine tutundum. Sıcak olsalar da tenimi yakacak derecede değillerdi ısıları.

En sonunda bir ses daha duyuldu kapının ardından. "Ağladığının farkındayım. Lütfen yanında olmama ve sana sarılmama izin ver, güzelim." Onun sesi de titrek çıkıyordu artık.

Yoksa dayanamıyor muydu benim ağlamama? Belki de.

Ama onun benim yüzümden üzülmesini istemiyordum. Daha doğrusu, kimsenin benim yüzümden üzülmesini veya gözyaşlarını akıtmasını istemiyordum.

Melankolik havamı sadece yüzümü yıkayarak dağıtmaya çalıştıktan sonra, bir gülümseme takındım yüzüme.

Tuvaletin kapısını yavaşça açtıktan sonra kafamı dışarıya doğru uzatıp Arel'e baktım.

Arel'e bakmamla birlikte hafiften kurumuş olan gözlerim bir kez daha yanmaya başladı.

Arel benim hâlimi gördükten sonra elini belime atıp beni kendisine çekti.

Kollarımı boynuna doladım, sanki bu günün ardından bir daha sarılmayacakmışız gibi.

Hayat yaşayacağımız şeyleri hissettirdi öncesinden.

Benim de aynı şuanda hissettiğim gibi.

***

31. Bölümler benim gözümde uğursuz bölümler. Tüm kitaplarıma bakarsanız eğer anlarsınız.

Üzgünüm... Her güzel şeyin ardından kötü bir şeyin habercisi olacak şeyleri yerleştiriyorum ama sizi haberdar etmeyi de istiyorum.

Bu bölümü halleyim istedi diye yazdım. 💝

İyi akşamlar bebiklerim!

Loading...
0%