Yeni Üyelik
40.
Bölüm
@thvrely

Kulaklarım uğuldarken güçlükle nefes aldım. Bir anda tüm duvarlar üstüme geliyormuş gibi hissediyordum.

Tüm aileni kaybetmen canını epey yakmış olmalı...

Ailem...

Erden ve annem.

Başım dönerken boş bakışlarla baktım Oğuz'a. "Aileni kaybetmen... Derken?" Sesim fısıltıyla çıkarken Oğuz'un gözleri büyüdü. "Bilmiyor muydun? Özür dilerim, çok özür dilerim... Bilmediğinden haberim yoktu."

Oğuz'un defalarca dilediği özürleri duyamayacak kadar sersemlemiştim. Annemin ve kardeşimin ölümü kalbimi yavaşlatıyormuş gibi hissediyordum.

Ailemi kaybetmiştim.

Kısacası, pusulamı kaybetmiştim.

***
"Anne... Erden... Baba."

Üçünü de öylece seyrettim. Her birinin tenleri gittikçe sararmıştı.

Erden daha küçüktü. Yedi yaşındaydı. Babam yüzünden daha okula bile başlamamıştı.

Eskisi gibi bana bir gülümseme bahşedemeyeceğini hatırladığımda, kalbim burkuldu.

Acıyla elimi kalbime götürdüğüm esnada, burada onlarla beraber yalnız kalmanın verdiği acıyı daha da derinden hissettim.

"Anne... Canım yanıyor. Her canımın yandığını söylediğimde bana sıkı sıkı sarılırdın... Şimdi de sarılır mısın bana?"

Kapanmış gözlerine öylece baktım. M*rgtaki soğukluk beni üşütse bile kalbimdeki ateş bu soğukluğu alevlere çeviriyordu.

"Baba... Kokunu hiç duymadım, bana hiç sarılmadın. Beni hiç öpmedin. Bana hiç gülümsemedin."

Burukça gülümsedim.

"Ben hariç herkesin canını aldın. Keşke beni burada bırakmasaydın."

En azından annem ve kardeşim ile birlikte olurdum.

Böyle düşünmek bile kalbimden bir parçayı kopardı. Şuanda burada olmak canımı yakıyordu ama buradan ayrılmak istemiyordum.

Onları son kez görüşüm olacağını biliyordum çünkü.

"Keşke yaşasanız. Keşke..." Burukça gülümsediğim esnada gözlerimden birkaç damla yaş firar etti.

"Mutlu bir aile olmayı her şeyden çok isterdim. İkinizin Erden ile beni sıkıca kucaklamanızı ve babam ile senin gülerek ağızlarınıza pasta sokmalarınızı seyretmeyi her şeyden çok isterdim."

Düşüncesi bile kalbimi yakıp geçti.

"Zamanı geriye alabilseydik eğer ilk işim sizlerin arasını yapmak olurdu. Babam eve gelmesin diye dua etmek yerine eve gelsin diye dua etmek isterdim."

En sonunda dayanamadım ve hıçkırıklarım sonraki cümlelerimin önünü kesti. "Ama keşkeler bir işe yaramıyor ki. Tek yapabildiğimiz kendi canımızı yakmak."

Anneme baktım. Yüzü bir kez olsun bile gülümsememişti. Onu gülümsetebilmeyi isterdim.

"Ama olsun. Keşkeler de bir yerde güzel geliyor. İnsan keşke dememek için sevdiklerine daha sıkı sarılıyor."

Ama ben size sarılamadım.

Yutkundum. Her şey üst üste geliyordu. Ailemi kaybediyordum, sevdiğim çocuk aslında canımı almak için benimle birlikte çıkıyordu...

Hoş, daha birlikte bile değildik. Ben ona doğru dürüst açılamadan ona karşı güvenimi ve sevgimi kaybetmiştim.

Görevli kapıyı açtığında, dışarıdan gelen sıcaklık ile birlikte tir tir titrediğimi fark ettim. Bunun sebebi hem soğuktan hemde ağlamaktandı.

Görevli kadın yanıma geldikten sonra beyaz örtüyü her birinin üstüne örterek küçük çekmeceleri kapattı.

Dudakları düz bir çizgi hâlini aldı.

"Sizi dışarıya almam gerekiyor. Buradaki bazı bedenler otops*ye gönderilecek."

Başımı salladıktan sonra gülümseyerek gözyaşlarımı sildim. Titreyen bacaklarımı kullanarak kendimi m*rgtan attıktan sonra hızlıca hastaneden çıktım.

Taburcu olalı sadece dört saat geçse de sanki bir yıl geçmiş gibi hissediyordum.

Dışarısı fazlasıyla sıcaktı. Artık yavaş yavaş yaz ilkbahar aylarına geçiş yapıyorduk.

Güneş buz gibi olmuş tenimi ısıtırken eve gittim. Ellerim titreye titreye anahtar ile kapıyı açtıktan sonra havasız koridor karşıladı beni.

Koridorun sonundaki pencereyi açıktan sonra Erden ile olan odama girdim. Her şey eskisi gibiydi. Erden'in katlanıp yatağa konulmuş pijamalarını görünce gülümsedim.

Yatağa uzanıp pijamanın kazak olanını elime alıp sıkıca sarıldım. Üzerine sinen bebek gibi kokuyu ciğerlerime doldurup bir süre öylece kaldım.

Onları bayağıdır görmüyordum fakat şimdi hiçbir zaman göremeyecektim.

Bir damla yaş, Erden'in pijamasına damladı.

Pijamaya daha sıkı sarıldıktan sonra uykuya dalmaya çalıştım. Son kez fırsatım varken Erden'in kokusuyla birlikte uykuya dalmak istiyordum.

Erden'in kokusu beni mayıştırdı. Göz kapaklarım ağırlaşırken uykuya daldım.

***

Şu bölümün ağırlığı beni yıktı geçti resmen

 

Loading...
0%