@thvrely
|
Sizce kitap nasıl ilerliyor? Olayları kitaba oturtmaya çalışıyorum ve Arel ile ne zaman tanışacakları soruluyor. Ben Arel ile Flora'nın tanıştığı bölümleri çoktan yazdım ve ikisinin mesajlaşmalalarına bayıldığımdan sık sık onları mesajlaştırıyorum. Yani şuanlık -bana göre- kitap iyi ilerliyor ve okunma sayılarımız da çok hoşuma gidiyor. Büyük bir çoğunluk kitapta +18 sahnelerin olacağını sansa da kitapta bir öpücük sahnesi bile çok zor olur. Neyse, kitap için önerileriniz veya okumak istediğiniz sahneler varsa buraya yazabilirsiniz. Uygun bir zamanlama bulduğum anda fikirlerinizi bölüme dönüştürürüm zaten. İyi okumalar! *** Halam ile birlikte kahvaltıyı hazırladığımız esnada, telefonuma bildirim geldi. Halam imalı bir şekilde bana bakarken yüzüm kızardı. Peynir: Günaydın Flora Ara sıra halama bakarak Arel'e cevap verdim. Flora: Günaydın pisi pisi Peynir: Pisi pisi? Peynir: Alınıyorum ama Dudaklarımın arasından bir kıkırtı koptuğunda hızla halama baktım. Allah'ım... Yüzündeki imalı gülümseme yerin dibine girmeme sebep olacak türdendi. Flora: Beni kaydetmişsin Peynir: Evet Flora: Profil fotoğrafın güzelmiş Peynir: Teşekkürler Arel'in profil fotoğrafında yüzünü saklayan bir kız vardı. Flora: Fotoğraftaki kim? Görüldüyü yediğimde somurttum. Halam da bana dikkat kesilmeyi bırakıp çayı koydu. Peynir adlı kişiyi Kedy olarak değiştirdiniz. Kedy: Kardeşim Flora: Cevap vermen uzun sürdü nedense Kedy: Üzgünüm Kedy: Bugünlerde biraz dalgınım da Flora: Şey Flora: Eğer istiyorsan anlatabilirsin Flora: Dinlerim Kedy: Yok ya Kedy: Kendi dertlerimle başını şişirmeyeyim şimdi Flora: Kedi Flora: Drama yapma Allah'ını seversen Kedy: werghgfds Kedy: Tamam Kedy: Dramsız bir şekilde özetleyeyim o zaman Kedy: Profil fotoğrafında gördüğün kız benim ablam Kedy: Geçen yıl trafik kazasında hayatını kaybetti Kedy: Bugün ölüm yıl dönümü Donakaldım. İçimi berbat bir his sarmalarken boğazımdaki yumruyu yutmaya çalıştım. Flora: Başın sağolsun Flora: Seni anlayabiliyorum Bu doğruydu, onu cidden anlayabiliyordum. Kedy: Nasıl anlıyorsun? Kedy: Bu hissi tatmadan empati falan mı kuruyorsun? Güldüm. Bu normal bir gülüş değildi. Kırgınlık dolu bir gülüştü. Benimde ablam vardı. Bir zamanlar. Daha beş yaşındaydım ve benden iki yaş büyük ablamın ölümüne şahit olmuştum. Babam onu öldürmüştü. Kendi elleriyle. Somut bir kanıtım olmadığından bunu hiçbir şekilde kanıtlayamamıştım. Kimse de ablamı babamın öldürdüğünü bilmiyordu. Flora: Bilmem Flora: Empati kurdum sadece Bir kez daha güldüm. Yaşadığım hayat herşeyi kendi içimde yaşadığım bir hayattı. Çöküşlerimi ve krizlerimi benden ve Mayıs'tan başka kimse bilmiyordu. Elim titremeye başladı. Anılar bir bir gözümün önünce canlanırken titrek ellerimle sandalyeye tutundum. Eniştem beni fark edince "İyi misin?" diye sordu. Güçlükle gülümseyerek başımı olumlu anlamda salladım. Eniştem şüpheli bir şekilde beni incelese de başka birşey demedi. *** Cennette olduğunu sanırdın bazen, asıl cennet sandığın yer senin cehennemin olacakken. Senin meleğin olduğunu sandığın o güzel yüzler bir anda yok olur, yerini bambaşka bir yüz alırdı. Bambaşka birisi. Bambaşka bir kişilik. Hayatımda güvendiğim herkesin bana sırt çevirmesi belki de bu kadar yakmazdı canımı. Keşke hiç gelmeseydim. Geçirdiğim cennet gibi bir haftanın sonunda, kısa süre kalmış olmama rağmen benimsediğim yatakta kıvrıldım. Uyku beni ele geçirmek üzereyken halamın alışkın olduğum topuklu terlikleri yankılanmaya başladı. Halam geceleri evde dolanan bir insan değildi. Genellikle karanlıktan korkardı. Mutfağın ışığının yandığını buzlu camdan izledim. Mutfak ile kuzenimin odası yan yanaydı. Ayrıca sesleri yutacak kadar kalın bir duvar örülmemişti. "En başından hata yaptık." Eniştemin güçlü bir iç çekişi kulağıma ulaştı. Rahatsızca yerimde kıpırdandım. "İşlemleri iptal edemez miyiz? Flora'nın anne ve babası İnci ve Fırat. Onun ailesi olmak bize düşmez." Halamın bıkkın sesi kulağıma ulaştı. Dudaklarımı birbirine bastırıp sıkıca gözlerimi yumdum. "Tamam, bizi bir araya getirip gülümsetebiliyor ve onun burada kalmasından rahatsız olmuyorum ama... Fazla ileriye gitmedin mi sence?" Enişteme kırılacak gibi olsam bile içimden bir ses, "En başta gelmemen gerekirdi. Tüm bunlar senin suçun. Babanın suyuna gitseydin bunlar olmazdı." dedi. İçimdeki sese hak verdim. Yine. "Kızın yüzündeki gülümsemeyi görmedin mi Ahmet? Çok mutluydu. Ayrıca babası ona zarar veriyor. Flora'yı Fırat'ın ellerine teslim edemem." Ufak bir gözyaşı yanağımın tamamını ıslatmaya yeterken eniştem ofladı. "Şuana kadar tek bir kızımın olmasına alıştım, Sevgi. Yeni bir kız mı? İstemiyorum. Burada kalabilir, ona sözüm yok ama bizim kızımız olamaz. Ona gerçek bir babanın sevgisini gösteremem." Hıçkırığımı yutup burukça gülümsedim. Gerçek baba sevgisini hiç tatmadığımdan, gerçek olmayan bir sevgiye bile baba sevgisi der sıkı sıkıya tutunurdum. "Flora'yı seviyorum. Eğlenceli ve şen şakrak bir kız ama biz onu annesi ve kardeşinden mahrum bırakamayız." Eniştemin bazı sözleri anlayışlı gelirken bazı sözleri de gerçekleri yüzüme vuruyordu. Onları neden dinliyorsun? Buna hakkın yok! İç sesim bana bağırınca kendime gelip uyumayı denedim. Yaptığım yanlıştı. Onları dinlememeli, sabahta bir bahane bulup onlarla vedalaştıktan sonra gitmeliydim. Yalan söylemekten nefret etsem de burada kalmaya devam etmem onları rahatsız edecekti. Bu yüzden de mecburen yalan söyleyecektim. Halamın ve eniştemin konuşmaları belli bir süre sonra boğuklaştı. Sesleri tamamen uzaklaştığında, kendimi bulut gibi birşeyin üstüne bıraktım. Uyku beni fazlasıyla hafif hissettiriyordu. Mesela, sızlayan tüm bölgelerimin acılarını alıyordu. *** Pışt, yorum yazdın mı bakem? Bölüm istiyorsan yorum yazman lazım, bende o yorumları okuyup motive olayım BÖLÜM YAZMA PERİLERİ BENİ TERK ETTİ DE Ama sizin gibi melekler bu işe bir el atabilir ve bana sihir yapıp bölüm yazma perilerini geri getirebilir, eheheh
|
0% |