@thvrely
|
Doruk Arabadan inerken, kafam tamamen doluydu. Flora'ya ne diyecektim? İki çocuğu vardı, ayrıca kocası da şehir dışında, Ankara'daydı. Bu sıralar moralinin bozuk olduğunu biliyordum. Arel ile daha öncesinden bir tanışıklığımız vardı. O bu olayları bilmiyordu elbette ama bugünlerde eve gelmiş, karısına sarılmadan gitmek zorunda kalmış. Tabii karısı da ona surat yapmaya başlamış. Aslında, Flora'yı bir yandan anlıyordum. Kocası ikinci çocuğunun doğumunda da, Flora'nın hamileliğinde de yanında olamamıştı. Bu da yetmezmiş gibi, iki çocukla birlikte evde tek başına kalmış, neredeyse iki buçuk yılını bu şekilde geçirmişti. Kocasına zaten hasret duyarken bunun yaşanması onu daha da delirtmişti. Şimdi ise asıl bomba bendeydi. Aynı anda birçok şeyini kaybetmişti. Kardeşini, annesini ve babasını kaybettiğini düşünüyordu ama gerçekten ölen tek kişi kardeşiydi. Kardeşimizdi. Onun haricinde de annemi iyi birisi olarak biliyordu. Ama annem de babam da tüm bu olanları birlikte planlamışlardı. Flora'yı siyah saçları ve açık mavi gözleriyle birlikte gördüğümde, yutkundum. Anneminki gibi açık mavi gözleri, babamınki gibi siyah saçları vardı. Yüz hatlarımız fazlasıyla benzerdi. Küçük, kemersiz burun, dolgun ve pembe altdudaklar. Öne çıkmış elmacıkkemikleri, beyaz ten. Ece'nin elini elimde hissettim. Güven verircesine sıkıyordu. Kenarıda siyah bir araba park edildi. Arabadan Asya ve abim indi. Büyük bir ihtimalle küçük kızları İzel'i Asya'nın ailesine bırakmışlardı. Hep birlikte kafeye girdik. Flora'nın yanında bir kız çocuğu vardı. Kıvır kıvır, annesinde olduğu gibi saçları vardı. Ayrıca açık mavi gözleriyle birlikte annesine ve Arel'e benziyordu. Tam karşılarına oturduk. Gülümseyerek küçük kız çocuğuna baktım. "Sen İnci Sira olmalısın." Dediğimde kocaman gülümsedi. Ben bu çocuğun dayısıydım. Karşımdaki kızın abisiydim. Yutkundum. Boğazımda büyük bir yumru vardı ama o yumru hiçbir şekilde geçmiyordu. "Evet, nereden bildin?" Diye sordu heyecanla. Flora gülümseyerek kızına baktı. "İnci Sira, istersen abiyi fazla yorma. Zaten buraya bir şey anlatmak için gelmiş." Flora'ya baktı abim. "Aslında... İnci Sira'yı göndermemiz gerekiyor. Anlatacaklarımız biraz özel bir konu." Gülümseyerek İnci Sira'ya baktı. "Seni Asya ablan ile oyuncak havuzuna yollamamız gerek. Hem, bizim bir kızımız var. Sana onunla alakalı şeylerden bahseder." İnci Sira heveslense de annesine bakmayı ihmal etmedi. Flora biraz tedirgin olsa da başını olumlu anlamda salladı. Asya ayağa kalktıktan sonra sıcak bir şekilde gülümsedi Flora'ya. "Endişelenmene gerek yok. Zaten hemen karşısı." İnci Sira'nın elini tuttuktan sonra havuza doğru ilerledi. Onlar top havuzuna doğru giderlerken içime titrek bir nefes çektim. Ece elimi aynı arabada yaptığı gibi kucağına koydu. Abim normalde bunu fark eder, imayla bakıp sırıtırdı ama şuanda hissettiklerimiz buna engel oluyordu. Abim benim konuşacağımı fark ettiğinde, Flora'ya döndü. "Anlatacaklarımız biraz karmaşık bir konu. Yani, söze başlamak çok zor." Abim içine derin bir nefes çekti. Flora da rahatsız olmuştu. Tedirgince yerinde kıpırdandı. "Yıllar önce, daha doğrusu, dört yıl önce ailenin öldüğünü öğrendin. Bak, bunu söylemek çılgınca ama aslında annen ve baban ölmedi." Flora'nın gözleri büyüdü. Şok oluşu gayet normaldi. "Aslında olaylara en başından başlamam gerek. Bundan yaklaşık otuz beş-otuz altı yıl önce annen ile baban birbirlerini bulmuşlar. Annen on dört, baban ise on altı yaşındaymış. Garip bir şekilde birbirlerinden hoşlanmaya başlamışlar, sonra da bir gece geçirmişler." Flora daha da şaşırdı. Annesinin geç evlendiğini ve bu yüzden biraz yaşlı olduğunu sanıyordu ama biz Flora'ya göre on yaş daha büyüktük. Bu yüzden annemiz yaşım büyükken evlendim demişti. "Bu geceden sonra da ben dünyaya gelmişim." Flora sanki onunla taşşak geçiyormuşuz gibi güldü. "Buna hayatta inanmam. Resmen saçmalık." Dese de içten içe inanmıştı. Abim sözlerine aldırmak yerine büyük bir ciddiyetle devam etti. "Annen ile babanın aileleri daha sonra onları kabul etmemiş. Bu yüzden de ayrı bir yerde kalmaya başlamışlar. Daha doğrusu halan Sevgi abime sahip çıkmış." Flora'nın kafasında bazı şeylerin yerleştiğini fark etmiştim. Ailesinin ona anlattığı yüzeysel bilgiler ile kafasında oturtuyordu. "Hemen ardından dört yıl sonra annen reşit olmuş. Baban zaten çalışmaya başlamış, en sonunda ayrı bir eve çıkmışlar ve ben Doruk, yani yanımda oturan kardeşim doğmuş." Flora ile ikimizi işaret etti. "Çok benzersiniz zaten, fark etmişsindir." Başını olumlu anlamda salladı. Abim ise konuşmasına devam etti. "Abim altı yaşına geldiğinde, anne babamız bizi dedemize ve babaannemize bıraktı. Bize iş olduğunu söylemişlerdi. Sonra da İstanbul'a gittiler." Abim içine derin bir nefes çekti. Anlatmakta zorlanıyor gibiydi. "Sonra da ablan kısa sürede dünyaya gelmiş. Babam ise anneme kızmış, buraya iş için geldiklerini söylemiş. Onu doğum hapı kullanmadığı için suçlamış. Annem ise büyük bir çöküş yaşamış ve ablan dünyaya gelmiş." Flora boğuluyor gibiydi. Hızlıca su içti. "Sonra da babam bir plan düşünmüş. Bir çocuk daha dünyaya getirecek, ona da dünyayı dar edecekmiş. Evet, bu pislikçe bir şey ama babamın hem iş yüzünden hemde annemize olan sinirinden dolayı sen doğmuşsun." Abim yavaşladı. Bu itirafları o gün annemizden duymuştuk ama duyması fazlasıyla ağırdı. Ailemizin böyle insanlar olması bize çok ağır gelmişti. Büyük olmamız veya birimizin evli olup çocuğunun olması bunu değiştirmemişti. "Baban ilk başta gayet doğal davranmış. Sen büyüdükçe seni dövmeye başlamış. Annenin ise sana karşı bir bağı varmış. Sonra da baban ablanı gözünün önünde öld*rdü." Flora'nın gözünden bir damla yaş damladı. "Annen zaten bizden uzaktı. Hiç görüşmüyorduk. Üstüne çocuğu da ölünce psikopat birisine dönüşmüş. Senden nefret etmeye başlamış ama sana iyi davranmış." Flora'ya bunların çok ağır geldiğini biliyordum. Hissettikleri ve üst üste duydukları onu paralıyordu. "İlk başta yeni bir çocuk düşünmüyorlarmış. Sonra da dünyaya Erden gelmiş. Erden'in doğumundan sonra da annemler bizimle görüşmeye başladı. Sık sık yanımıza geldiler ve bu zamanların geçeceğini, kavuşacaklarını falan zırvaladılar." Garip bir şekilde benimde gözlerim doldu. O günleri çok iyi hatırlıyordum. Daha küçük yaşta bırakıldığımdan annemi ve babamı özlemiştim. Bir de üstüne annemin ve babamın şu saçma sapan kavuşacağız şeylerine sıkı sıkı tutunmuştum. Zaten yine de dönmemişlerdi. "Biz de zaten belli bir süre sonra ülkeye bir ün saldık. Ailemiz her zaman gizli bir sır gibiydi, kimse bilmiyordu. Bundan dolayı da annem ile babam asla oralarda tanınmadı. Dediğim gibi, onlar olmadan ün salmıştık zaten." Abim az öncekine göre daha sakindi. "Sonra da bize ayrıldıklarını söylediler. Orada yaşadıklarını da eklediler. Bizde artık zaten büyüdüğümüzden bizimle ilgilenmeyi bıraktılar. Bir süre sonra onların yokluğuna alıştık." Flora derin derin nefesler aldı. "Dört yıl önce de buraya geldiler. Barıştıklarını söylediler ve bizden uzak bir yerde yaşamaya başladılar. Zaten ben evliydim, çocuğum da olacaktı. Doruk ise yalnız yaşıyordu." Abim bir kez daha su içti. "Oralar zaten sessiz sakin sokaklardı, biliyorsundur. Ayrıca babam neredeyse kimseler ile karşılaşıp tanışmadığından buraya geldiğinde pek bir sıkıntı olmadı. Buralarda ise kimseye bizi babamız olarak tanıtmadı. Nedenini soruduğumuzda da kameralardan hoşlanmadığını, sessiz hayatını sevdiğini söyledi." Flora ağlıyordu. Az önce öğrendikleri cidden ağırdı. Abim bana baktı. Olayların devamı benim lehimde devam ettiğinden benim anlatmamı istiyordu. Flora'ya döndüm. "Kısa süre sonra ben bu olanları ve seni öğrendim. Tamamen tesadüftü. Öylece internette dolaşıyordum. Sonra da bir habere rastladım. Bir gazete haberiydi. Çok popüler ve ilgi çeken bir yerde değildi, köşedeydi ama sanki o şeye bakmam gerekiyormuş gibi baktım." Derin nefesler aldım. Ece parmaklarımla oynamaya başladı. "Seninle olan benzerliğimiz, soy adın... En sonunda seni araştırdım. Çıkan sonuçlar beni şoka soktu ama ne anneme, ne de abime söyledim. Babam zaten boksör ve şiddet uyguluyordu. Bir gün beni dövmeye başladı, sebebi çok uzun konu..." Bunun sebebinin Ece olduğunu söylemedim. Ece elimi daha sıkıca tuttu. Babamın beni dövdüğünü bilmiyordu. "Daha önceden de şiddet uyguluyordu zaten. En sonunda patladım. İki çocuğunu k*tletmenin nasıl bir duygu olduğunu sordum. Annem geldi, sonra da abim geldi. Annem bu olaylarda olduğunu ve aslında seni sevmeyip..." Gözlerim doldu. Ona aslında annen seni sevmiyormuş diyemezdim, özellikle de onca şeyden sonra. Ama annesini ve babasını yaşarken gördüğünde ve bu sözleri annesinden duyduğunda daha ağır olacaktı. "Önemsemediğini söyledi. Bu araba çarpması olayını da birlikte planlamışlar." Flora bana baktı. "Ama m*rgdalardı." Dedi titrek bir sesle. Annesinin onu sevmediğine inanmak istemiyordu. "Bilerek oraya yatmışlar. İnandırıcı olsun istemişler. Sen ağlıyormuşsun, gözlerin buğulu olmadığından onların kısık nefesini fark edememişsin." Gözümden bir damla yaş aktığında, gülümseyerek onu sildim. Flora şok olmuştu. Tüm bunları duymanın ağırlığını sözcüklere dökemeyeceğini biliyordum. Gülümsemeye çalıştı. "Ben... Ne diyeceğimi bilmiyorum. Tüm bunları... Sindirmem lazım. Ama içimden bir ses, söylediklerinizin doğru olduğunu söylüyor." Kafasını iki yana salladı. "Her neyse. Size bir soru sorabilir miyim?" Diye sorduğunda, tereddüt etmeden onu onayladım. "Tabii." İçine derin bir nefes çekti. "İkisiyle... Görüşebilir miyim?" Bunları söylemenin ona zor geldiğini biliyordum. Duyduklarını sindirmesi zordu ama bu kadar olgun bir karar alması bambaşkaydı. Gülümsedim. "Ayarlamaya çalışırım. Bu arada... DNA testi için örnekler verebilir misin? Emin olmak istiyorum." Daha yeni tanışmıştık. Tereddütlüydü, korkuyordu ama eliyle birkaç saç telini kavradı. Dibinden çektikten sonra cebinden bir peçete çıkartıp saçlarını peçeteye sardı. Titreyen eliyle avucuma bıraktığında, ona karşı tarif edilemez bir yakınlık hissettim. Sanki kardeşimmiş gibiydi. Belki de, gerçekten de kardeşimdi.
|
0% |