Yeni Üyelik
17.
Bölüm
@thvrely

Ece

Duyduğum sözlerle birlikte ellerim titremeye başlarken öylece karşımdaki duvara baktım. Sanki küçük bir bebek gibi, ne diyeceğimi bilemiyordum.

"Peki... Geliyorum." Dedim fısıltıyla çıkan sesimle. Kadın bir şeyler daha söyledi ama duyamadım. Duyduğum sesler buğuluydu, cevap verebileceğimi sanmıyordum.

Eflin ile buluştu gözlerim. Yutkundum. Dudaklarımın arasından tek bir kelime dahi dökülmüyordu.

"O..." Devamı getiremedim. Her şeyi duymuştu zaten. Ben söylesem de bir şey değişmeyecekti.

Ellerimin titremesi arttı. "Flora..." Diye mırıldandım. Göktürk abi ile ablamı çağıracaktım fakat Flora? Onu da çağırmam gerekir miydi?

Yoksa her şey için henüz erken miydi?

Doruk ile Göktürk abi'ye karşı özel bir bağ oluşturduğunu sanmıyordum. Bu haber verme olayı ise... Allah'ım, zaten kız iki kardeşini kaybetmişti.

Henüz yeni tanıştığı kardeşini de kaybederse ne hissederdi?

Ne yapacağımı şaşırdığım esnada, Eflin soğukkanlı bir şekilde ayağa kalktı. Kendi telefonuyla birisini aradığında öylece boş gözlerle duvarla bakışmaya devam ediyordum.

"Alo, Asya? Doruk kaza geçirmiş. Ah, evet, o hastane. Flora denen kızı da aramalı mıyım?"

Eflin'in stresi uzaktan bile belli oluyordu. Ablamın kulağıma mırıltı gibi gelen sesleri bir süre devam etti.

"Tamam, anladım. Öyleyse aramıyorum. Size bırakıyorum... Tamam, ben Ece'yi de alıp geliyorum... Görüşürüz."

Eflin telefonu kapattıktan sonra yanıma geldi. Bana sarıldıktan sonra ayağa kaldırdı.

"Hızlıca sana kıyafetlerini getireceğim, tamam mı? Sonra da odadan çıkarım ve giyinirsin."

Eflin cevap vermemi beklemedi. Hoş, cevabımı beklese bile o cevabı alamayacaktı.

Birkaç dakika sonra elinde bebek mavisi elbiseyle geldi. Elbise boldu, dizin üstünde bitiyordu ve belde beyaz bir kemeri vardı.

"Bunu hızlıca giy. Saçlarını da yapacağım, giyindikten sonra bana haber ver."

Odadan çıktığında, vakit kaybı olmaması için hızlıca üzerimi değiştirdim. Az önce dizinin sahnesine gülüyordum ama daha beteri şuanda yaşanıyordu.

Kıyafeti giydikten sonra kapıyı açıp Eflin'e baktım. "Sen giyinmeyecek misin?" Diye sordum ona. Başını olumsuz anlamda salladı.

"Kot pantolon ve sıfır kol gömlekle gidilebilir diye düşünüyorum." Dedikten sonra beni odaya doğru iteledi. Makyaj masasının önüne beni oturttuktan sonra tarağı alıp usta bir şekilde saçımı taradı.

Eflin lise öğrencisiyken gelecekteki işlerini kolaylaştırmak için birçok ders almıştı. Bunlardan birisi de kuaförde çırak olarak işe başlamaktı.

Saçımı taramayı bitirdikten sonra üstten hızlıca topladı. Önden iki tutam öne sarkıttıktan sonra parfümümü boynumun iki yanına ve elbisemin iki tarafına sıktı.

Dudaklarıma kırmızı ruju silik silik değdirip renk verdikten sonra beni ayağa kaldırdı. "Evet, şimdi hastaneye gidiyoruz."

Sanki pazardaydık, Eflin de benim annemdi. Kaybolacağımı düşünerek elimi tutmuş, ucuz şeyleri bulmak için beni peşinde sürüklüyordu.

Arabaya bindiğimizde, Eflin hiç vakit kaybetmeden gaza bastı. Araba villadan çıkarken sosyal medyaya girmeye karar verdim.

Eflin her ne kadar hızlı gitse de biz farklı bir yakadaydık. Gitmemiz uzun sürecekti.

Dm kutum tamamen doluydu. Her nasılsa bu trafik kazası şimdiden gündemdeki yerini almıştı.

Teselli mesajları, geçmiş olsunlar tamamen dm'imi ele geçirmişti. Hiçbirine cevap veremeyecek kadar berbattım. Doruk orada ölümle boğuşurken onların tesellilerine hikayemde teşekkür edemezdim.

Ana sayfam tamamen Doruk'un geçirdiği kazayla ilgiliydi. Magazinler, tanımadığım hesaplar...

Sosyal medyanın kafamı dağıtmayacağını anladığımda telefonu kenarıya koydum. Şuanda yapabileceğim bir şey yoktu. Kendimi düşünmekten alı koyamayacağımı da biliyordum.

Çaresizdim. Doruk'tan nefret ettiğimi düşünüyordum ama hiç nefret etmemiştim.

Aslında, en başından beri birbirimizden hoşlanıyorduk. Dorukta bende bunun farkındaydım. Yine de... Kimse atağa geçmemişti.

Ne Doruk açılmıştı bana, ne de ben açılmıştım Doruk'a. İkimizde sanki işin ucu bizi yıkacakmış ve biz bunu biliyormuşuz gibi hiç denememiştik.

Bir sebebi vardı oysaki. Doruk beni kıracağını düşünmüştü, bense onun tarafından yıpratılacağımı...

Gece ile gündüz gibiydik biz. Birbirlerini kovalayan ama asla bir araya gelemeyen. Çaresizlik sarıyordu bedenimizi öylece.

Tutulmalar vardı bir de, bizi ara sıra bir araya getirebilen. Sonuçları etrafı şaşırtsa da, bu şey dört gözle beklense de kısa sürüyordu hep. Asla tam olarak başlamıyordu.

İç çektim. Zaten zıt kutuplar birbirini çekmez miydi? Evet, farklıydık, hatta çok farklıydık ama bizi biz yapan asıl şey de bu değil miydi?

Düşüncelerim vardı, aklımı hep dolduran. Başa çıkamadığım, bana günlerce düşünmekten aklımı unutturan.

Ne bir çare bulabiliyordum buna, ne de derman.

Peki. Edebiyat yapmayı keseceğim. Aksi takdirde annem bu sözlerimi öğrenirse anında beni bir yazar yapmaya kalkışır.

"Aslında Doruk'un kaza geçirmesi iyi oldu." Şaşkın bir şekilde baktım Eflin'e. Ne dediğinin farkında mıydı bu?

Güldü. "Bana öyle bakma, Ece. Senin biraz düşünmene sebep oldu. Bu hayatın ölümlü olduğunu anlayıp belki biriniz atağa geçer."

Derin bir nefes alarak arkama yaslandım. Olabilirdi ama o atak her şeyi değiştirirdi. Öyle bir durumdan sonra yollarımız tamamen ayrılırsa, bağlarımız da tamamen kopacaktı.

Açıkçası her şeyin bitmesini riske alamazdım. En azından şimdilik yanımdaydı.

Tabii, bugün bu kazadan sonra olmayadabilirdi.

Gözlerim cama çevirildi. Yaka değiştiriyorduk. Denizin üstünden ilerlemek eskiden beni sakinleştirirdi ama şimdi bana düşüncelerimi hatırlatıyordu.

Ben ne ara bu hale gelmiştim? Ne ara düşünmeye başlamıştım Doruk ile olan ilişkimi?

Kimi kandırıyordum ki? Hep düşünüyordum. Aklımdan çıkmıyordu. Özellikle de son zamanlarda aklımda dönüp duruyordu bu düşünceler.

Gözlerimi sıkıca kapatıp nefesimi verdim. Sessizliğime gömülüp kabuğuma çekilmek istiyordum ama bu mümkün değildi.

Kafamı cama yasladım. Ani hareket yapmadığımızdan kafamı cama çarpmıyordum, ayrıca araba titreşmiyordu. bu yüzden de böyle durmak oldukça basit geliyordu.

Göz kapaklarım ağırlaşırken tüm bunları düşünmekten vazgeçtim. Kısa süre de olsa uykuya ihtiyacım vardı. Biraz uykuya dalacak, tüm bunları düşünecektim.

Tabii ben burada kısa süreliği bir uykuya dalarken, Doruk'un sonsuza dek gözlerini yumacağını akıl edememiştim.

Loading...
0%