Yeni Üyelik
8.
Bölüm
@thvrely

 

Ece

Evet. Hazırım. Hemde fazlasıyla.

Aynada kendime bakarak giydiğim kıyafetleri sorguladım. Bence giydiğim kıyafetler kesinlikle mükemmeldi.

Tamam. Biraz ablama benzedi ama olsun.

Beyaz, dar kot pantolon ve açık mavi, kot pantolona sıkıştırılmış, üstten birçok düğmesi iliklenmemiş bir gömlek.

Altımda beyaz spor ayakkabıları, zincirli, beyaz bir kol çantası.

Saçlarımı saldıktan sonra taradım. Ellerime kokusuz kremi sürdükten sonra dudaklarıma gloss sürerek evden çıktım.

Doruk ile buluşacaktık. Bilerek oldukça soğuk, katı olacaktım. Soğukluğumu yansıtabilmek için beyaz ve mavi renklerini tercih etmiştim. Ayrıca göz kapaklarımdaki parlak, jel açık mavi far çok hoş duruyordu. Kıyafetler bana çok yakışmıştı.

Hızlı hızlı yürüdükten sonra bahçeden de çıkıp villayı tamamen terk ettim. Gideceğim kafe çok uzakta değildi. Özellikle de arabayla birlikte on dakikaydı.

Beyaz arabama bindikten sonra arabayı çalıştırdım. Stresliydim. Tamam, bayağı stresliydim.

Yeşil, dönemeçli yolları geçtikten sonra nihayet tenha sokakları terk ederek ana caddeye ulaştım. Gideceğimiz kafe fazlasıyla samimi, sıcak bir ortamdı. Bilerek onu oraya davet etmiştim.

Ayrıca orası kedilerle doluydu. Adı da oradan geliyordu: Pati Cafe.

Stresimi gizlemek için arabayı otoparka çekip suyumdan birkaç yudum aldım. Şansıma otopark paralıydı. Plaka okunduğu gibi burada özellikle kısa süre durmam gerektiğini anladım.

Bu yüzden Doruk ile olan görüşmemi olabildiğince kısa ve öz tutacaktım.

Arabadan indikten sonra saçımı ve üstümü düzelttim. Otoparktan çıktıktan sonra bir sokak ötedeki kafeye girdim.

Tamda tahmin ettiğim gibi Doruk erken gelmişti. İstediği kadar erken gelebilirdi. Buradan ayrıldığında yaptıklarından tamamen pişman olacaktı, olması gerekiyordu.

Ailelerimizin bizi evlendirme isteği umrumda bile değildi. Bunu yapacaktım çünkü hak ediyordu. Bir kızın böyle cümleleri duyması berbat bir histi.

Doruk'un stresi uzaktan bile belli oluyordu. En azından, paparazziler etrafımızda değildi. Ayrıca hayranların istilası da yoktu.

Bir kedi bana dolandığında, gülümseyerek onu kucağıma aldım. Doruk'un rahatlayışını gördüğüm gibi, içten içe sırıttım.

Karşısındaki sandalyeye oturduktan sonra bacak bacak üstüne atarak kediyi kenarı bıraktım. Birkaç saniye onu süzdüm.

"Siyah kıyafetler? Cenaze mi var yoksa?" Dedim buz gibi olan sesim ile. Sesimde biraz alaycılıkta vardı.

Yine de gülümsemesini bahşetti.

"Cenaze yok. Siyah rengini seviyorum."

Tek kaşım havaya kalktı. Cenaze yok muydu?

Birazdan buradan kendi enkazı çıkacaktı, haberi yoktu.

Rahatça yerimde kıpırdanıp doğru pozisyonu buldum.

"O gün söylediğin sözler hakkında konuşmak istiyorum." Dedim doğrudan. Afalladı. Gülümsedim ama gülümsemem gözlerime ulaşmadı.

Gözlerimdeki buz gibi soğukluğu anlayabildiğini görüyordum.

Başını olumlu anlamda salladı. "Konuşabilirsin."

"Senin o söylediklerinin bende hiçbir etkisi olmadı. Öylece gitmemin sebebi paparazzilerdi."

Ona gülerek baktım.

"Seninle gitmeyi bilerek reddettim. Senin boğucu havan beni boğuyor."

Gülümseyerek bacak bacak üstüne attı.

"Aynı hisleri paylaşıyor olmamıza sevindim." Yüzüme bir sırıtış yayıldı.

"Haklısın. Bu işin sonucu evliliğe bağlansa bile, benim nefretim aynı kalacak. Bunu unutma."

Çantamı da alıp ayağa kalktım. Hiçbir şey sipariş etmemiştim ama konuşma bu kadardı.

"Hoşçakal. Bir sonraki randevumuzu dört gözle bekliyorum."

Etrafta insanlar vardı. Bir çoğu en başından beri bizi seyrediyordu. Göz ucuyla.

Onu öpmeden gidersem garipseyebilirlerdi. Zaten o berbat öpücükten sonra ufak bir buseden bir şey olmazdı.

Ona doğru ilerledim. Eğilmeme bile gerek yoktu, yeterince kısaydım.

Dudağına birkaç saniyelik bir öpücük kondurduğumda, fotoğraf sesleri duyuldu. Gülümseyerek geri çekildim.

"Görüşmek üzere."

Kafeden çıktığımda, yüzümdeki gülümseme silindi. Bunun berbat bir fikir olduğu düşüncesi beynimde dolanmaya başladı.

Doruk'un şerefsiz birisi olduğunu biliyordum. Bunu fazlasıyla belli ediyordu.

 

Loading...
0%