@thvrely
|
Doruk "Senin gibi evlat olmaz olsun!" Suratımın ortasına büyük bir tokat inerken, sadece gülümsedim. Artık tüm bu olanlara alışmıştım. Canım yanmıyordu. Babam ben doğduğumdan beri böyleydi. "Gelinime söylediğin o sözleri sarf ederken aklından ne geçiyordu lan senin?" Babam beni gücüyle birlikte duvara yapıştırdı. Sırtım acıdan kavrulurken gülümsemeye devam ettim. "Ne demek kokun çöp kovası gibi? Senin aklın yerinde mi? Ya o evlilik olmazsa? Ya reddederlerse?" Bir tokat daha. Otuz yaşında babasından tokat yiyen bir tek ben kalmıştım herhalde. Öyle ki, babam her sikimsonik konuda beni dövüyordu. Peki ya ben ne yapıyordum? Boksçu babamın karşısında öylece sırıtıyordum. Evet, arsız birisi gibi gözükebilirim ama her hayatın da olduğu gibi, benim de "mükemmel" hayatımın bir perde arkası var. "Fırat! Yeter!" Babam beni doğuduğumda terk etmişti. Bambaşka bir yerde, bambaşka insanlarla bir hayat kurmuştu. Bir kardeşim değil, üç kardeşim vardı. Eh, bu bilgiyi öğrenmek beni şoka soksa da, henüz onlar ile yüzleşememiştim. Benden birkaç yaş küçük kız kardeşim ölmüştü. Ortanca olanı hâlâ hayattaydı ama en küçük olan da ölmüştü. Ortanca olan çocuk, yani Flora Alaca ile tanıştığımda, kesinlikle şoka girmiştim. Elbette beni bambaşka birisi olarak tanıyordu. Sadece ismim ile tanıyordu. İşin daha da garip yanı, benim yeğenlerim vardı. Hemde iki tanelerdi. Bu olayı ona nasıl açıklayacağımı bilmiyordum ama açıklamam gerekiyordu. Numaram onda vardı. En kısa sürede onunla ve kocasıyla buluşmalı, testleri yapmalı ve biyolojik olarak kardeş olduğumuzu kanıtlamalıydım. Tabii Flora babasını ölü olarak biliyordu. Annesini, ablasını ve kardeşini öldüren, şuanda bana vuran kişiydi. Onun hayatta olduğunu öğrenmek, eski zamanlara dönmesini sağlardı. Evet, olay fazlasıyla garip. Ben bile bir yerden sonra ne diyeceğimi bilemedim ama işte, gerçekler. Bu böyle de kalmıyor ki. Abim de var. Abim de bu şerefsizin oğlu. Onun ününü götüne sokup hepsini birlikte işkence ede ede toprağın en dibine sokmak istiyorum. Tabii elbette bunu yapamam. İşin en boktan yanı, bundan sadece benim haberim var. Babam bu olanları bildiğimi bilmiyor. Annem ile abim ise olaylardan habersiz. "Fırat Liyan! İki çocuğunun k*tili olmak nasıl bir duygu?" Dedim kahkaha attıktan sonra. Elleri hareketini kesti. Şokla ve nefretle baktı bana. "Sen..." Dedikten sonra sırtımı daha güçlü şekilde duvara yapıştırdı. "Bunu nereden öğrendin?" Dedi tükürüklerini saçarak. Güldüm. "Bilmem. Öğrendim." Yüzümü bir nefret bürüdü. "Bizi terk ettiğin gibi evlenip çocuk yapmışsın. O çocuklar ne halde peki? İki tanesini öldürmüşsün! Hayatta kalan kızının ne halde olduğunu biliyor musun ya sen?!" Afallamasını fırsat bilip onu iktirdim. "Pisliğin tekisin! Yaptıklarına inanamamıştım ama sen busun, baba! Sana baba demekten utanıyorum!" Ona iğrenerek baktım. "Sen küçük bir kız çocuğunun gözlerinin önünde ablasını öldrdün! O da yetmedi, kardeşini ve annesini ondan sonsuza dek uzaklaştırdın!" İçimdeki tüm nefreti şuanda boşaltıyordum. "Senin biyolojik babam olmandan nefret ediyorum!" Onu iktirdim. "Söylesene, daha kaç tane hayatına k*tlettiğin çocuğun var? Söylesene!" Damarlarımın belirginleştiğini biliyordum. Sinirden kızarmıştım. "Senin gibi bir pisliğin oğlu olmaktan nefret ediyorum!" "Doruk!" Annemin sesini duyduğumda, tüm bunları duymaması için içten içe yalvardım. Annem bana doğru yaklaştığında, babam olacak o pislik onu engelledi. "İnci, boşver. Anlatmamıza değmez." Annem bana baktı. "Onlardan bahsetmeyi kes! Her şeyden haberim var! Onları sevmiyordum, tamam mı? Hepsi benim çocuklarımdı! Ne halt ettikleri umurumda değil, zaten iki tanesi öldü." Şokla anneme baktım. Nasıl yani? "A-anne..." Dedim şok olmuş bir şekilde. O sıcak, masum bakışları gitmişti. "Sik*k üç tane çocuğun doğması bizim suçumuzdu, evet. Şehir dışında olanlar tam bir fiyaskoydu ama o üç çocuğun devri artık kapandı." Aklıma kardeşim geldi. Öz kardeşimdi. Öz iki tane kardeşim ölmüştü. Biri de hayattaydı. "Na-nasıl yani?" Abimin sesi duyuldu. Şok olmuştu. Her şeyin böyle üst üste gelmesi benden çok onu şoka sokmuştu çünkü en azından ben olayın bir kısmını biliyordum. "O gerizekalıyla iletişime geçmeyeceksiniz, ikinize de söylüyorum. Hele bir iletişime geçin-" Abim babamı duvara yapıştırdı. "Hele bir iletişime geçin, ne? Ne var lan ne var! Sen benim kardeşime vuruyorsun lan! Bir de bizden sonra çocuk yapıp onları mı k*tlettin?!" Olanlara kesinlikle inanamıyordum. "Anne, hadi bu adamı anlarım ama sen? Senin o melek gibi ruhun nerede?" Annem histeriğe yakın bir kahkaha attı. "Benim melek ruhum mu? Ne saçmalıyorsun sen?" İnci Liyan. İnci Sira Alaca. Kardeşim kızının adını İnci Sira koymuştu. Erden Ali Alaca. Diğer çocuğunun ilk ismi ise, ölen kardeşinin, kardeşimizin ismiydi. *** Öhöm öhöm, bunu da yaptım evet
|
0% |