Yeni Üyelik
7.
Bölüm
@thvrely

"Sence bu mu, yoksa bu mu?" Diye sordu Tuana. Elinde tuttuğu siyah elbise ile beyaz elbiseye baktım.

"Sen bilirsin." Diyerek önüme döndükten sonra gardolabımdan açık mavi bir kot pantolon ile beyaz bluz çıkardım.

Tuana 'sen bilirsin' denmesine sinir olduğundan kafama yastık fırlatıp "düzgün cevap ver!" diye bağırdı.

Bu evdekilerde gelenek olmuş birşeydi sanırım yastık atmak.

Tuana genellikle açık renk giyinen bir kızdı. Bu yüzden siyah elbiseyi es geçip beyaz elbiseyi parmağımla işaret ettim.

"Bunu giy bence, sana daha çok yakışır." Hemen karar veren bir insan olduğumdan "ya da," diyerek elindeki elbiseleri aldım.

"Elbise fazla abartı kaçacağı için kırmızı mini etek ile beyaz crop giyebilirsin." Kısa sürede yaptığım kombin hoşuna gitmiş olmalı ki gülümsedi.

"Ablaların bir tanesi!" Diyerek yanağıma sulu bir öpücük kondurduktan sonra odamdan çıktı. Onun bu haline güldükten sonra açık mavi kotum ile beyaz bluzumu giydim. Saçlarıma fön çektikten sonra bu sıralar sıktığım parfümümü sıktım.

"Nasıl olmuş?" Odaya dalan Tuana ile birlikte gözüm kapıya çevrilmişti. Üzerindeki beyaz crop ile kırmızı mini eteğin hoş durduğunu gördüğümde sırıttım.

"Kısa sürede sana mükemmel bir kombin yapmışım." Dediğimde güldü. "Öv madem kendini, izin veriyorum." Makyaj masama ilerleyip kırmızı bir tint çıkardıktan sonra dudaklarına sürdü.

Kirpiklerini kıvırıp rimel sürdükten sonra masanın üzerinde duran eyeliner'ı alıp yanıma adımladı.

"Sen çok güzel çekiyorsun, bi' çekiversene bana." Dedi elime eyeliner'ı bırakırken.

Eyeliner'ı alıp kapağını açtıktan sonra Tuana'nın gözüne gelişigüzel çektim. Tuana aynada kendine baktığında sevinçle zıpladı.

"Ay çok güzel oldum!" Onun bu haline güldükten sonra kirpiklerimi kıvırıp lip gloss sürdüm. Allık ile yanaklarıma renk verdikten sonra kendi parfümümü Tuanaya sıktım.

Çünkü bu parfümümün kokusuna bayılıyordu.

"Hem vanilya kokusu var hemde meyve. Çok güzel kokuyor birde." Dedi üstünü düzeltirken.

"Vanilya kokulu parfüm ile meyve kokulu parfümümü karıştırdım da ondan." Dedim gülerek. Gözlerini kocaman açıp bana baktı. "Ciddi misin?" Diye sordu inanamayarak.

Başımı olumlu anlamda sallayıp telefonuma açık mavi kılıfımı taktım. "Hazır mısın?" Dedim bana inanamaz gözlerle bakan Tuanaya.

Kendisini toparlayıp boğazını temizledikten sonra "hazırım," dedi. Koluna girdikten sonra "hadi gidelim." dedim.

Odamdan çıkıp merdivenlerden aşağı indikten sonra salona gidip kendimizi koltuklardan birine attık.

Kapı çaldığında hizmetlilerden bir tanesi açıp "buyrun?" dedi. Kapıdaki kişinin Egemen olduğunu fark ettiğimde ayağa fırlayıp kapıya doğru gittim.

"Hoşgeldin." Dedim birkaç saniye onu süzerek. O da beni süzmeye başlamıştı.

Üzerinde mavi kot pantolon ile beyaz tişört vardı. Ayrıca kot cekette giymişti.

"Nasıl olmuşum?" Dedim tepkisini merak ettiğim için. Gözlerini üzerimden ayırmadan "çok güzel olmuşsun." dedi. Sesindeki beğeni beni sevindirmişti.

Yüzüme bir gülümseme yayıldığında Tuana zıplaya zıplaya yanıma geldi. "Vaaayyy," dedi uzatarak. Ardındansa kulağıma eğilip "çocuk taş gibiymiş ha, çok yakışıyorsunuz birde." geri çekildiğinde yüzümün kızardığını hissetmiştim.

"Gidelim mi artık?" Dedi Egemen ellerini ceplerine koyarak. Tuananın koluna girdikten sonra onu dışarıya sürükledim.

Zaten ayağımızda spor ayakkabılarımız vardı, bu yüzden de ayakkabı giymekle uğraşmayacaktık.

Evden çıktıktan sonra ben Egemen ile Tuananın ortasında, Tuananın koluna girmiş şekilde yürüyordum.

"Hangi kafeye gidiyoruz?" Diye sordu Egemen. Yüzümdeki gülümseme silinmezden, "orman kafe." dedim. Bahsettiğim kafe ağaçlık bir yerdeydi, ayrıca bir ağaç evin içerisine kurulmuştu.

İki ağacın ortasında genişçe bir yer ağaç evin yani kafenin bulunduğu noktaydı. Ayrıca yerden beş metre yükseklikteydi.

"O kafe mi?" Diye sordu Egemen inanamayarak. Başımı olumlu anlamda salladıktan sonra tereddüt etsem bile Egemen'in koluna girdim.

Egemen'in koluna girdiğimde vücudunun kasıldığını fark etmiştim. Hızlı hızlı nefes almasına anlam veremesem bile görmezden gelip ikisini de sürüklemeye başladım.

"Hızlı olun biraz, çocuk çoktan gelmiş bizi bekliyor." Dedim. Evet, bende ve Tuanada numarası vardı ve geldiğine dair bir mesaj atmıştı.

Kısa sürede kafeye vardığımızda ikisininde kolundan çıkıp merdivenlere doğru ilerledim. Merdivenlerden çıktıktan sonra kapıyı açıp içeri girdim.

En köşedeki büyük pencereli yerde Doğukan, yani Tuananın hoşlandığı çocuk oturuyordu.

Kısa sürede yanına ulaşıp karşısındaki sandalyeye, camın kenarına oturdum.

"Siz Tuananın ablası Sena olmalısınız." Dedi Doğukan gülümseyerek. Uzattığı elini sıkıp, "evet, sende Doğukan olmalısın." dedim. "Tanıştığıma memnun oldum." Dedikten sonra elimi çekip bize doğru gelen Tuana ile Egemen'e baktım.

Doğukan beğeni ile Tuanayı süzdüğünde sırıttım. İkisininde birbirinden hoşlandığını biliyordum fakat aşık olup olmadıklarını merak ediyordum.

"Sizde sanırım Senanın sevgilisi olmalısınız." Dedi Doğukan Egemene gülümseyerek.

Ufak bir öksürük krizine girdikten sonra kendime gelip "yok," diye mırıldandım. "Sevgilim değil, yakın arkadaşım." Doğukan mahcup bir şekilde başını eğdi. "Üzgünüm, aynı giyindiğinizi görünce sevgili zannetmiştim sizi." Kendisini kötü hissetmesin diye "sorun değil." dedim.

Konuyu daha fazla uzatmak istemediğimden konuyu değiştirmek istiyordum fakat bir türlü fikir aklıma gelmemişti.

"Hangi takımlısın?" Diye sordu birden Egemen. Konuyu değiştirdiği için ona gülümseyerek baktım. Çocuk ilgisinin çektiği konunun geldiğini fark ettiğinde kafasını kaldırıp Egemen'e baktı.

"Fenerbahçe."

İşte şimdi, asıl çekişmeli konuşmalar başlayacaktı.

Kızlar benden söylemesi, iki erkek farklı takımları tutuyorsa derhal kaçın oradan yoksa kulak zarlarınız patlayabilir.

Demedi demeyin.

.

Loading...
0%