Yeni Üyelik
24.
Bölüm
@thvrely

Bu bölümü cici bebe yiye yiye yazıyorum

Dinlediğim şarkı: Selin Geçit - Farkında Değildin speed up

Oy sınırı: 32

Yorum Sınırı: 50

***

Serra'dan

Annemin tabutunun üzerine toprak atılırken burnumu çektim. Annem ölmüştü.

Herşey bu kadar kısa sürede ve bu kadar kolay gerçekleşmişti.

"O öldü. Annem öldü. O artık nefes almıyor ve birşeyleri görmüyor." Farkındalık hissi beni sarıp sarmalarken tüm vücudumdan buz gibi bir hissin geçip gittiğini hissettim.

Hafifçe çöktüğümde Dora da benimle birlikte çöktü.

Annemi hiç görmemesine rağmen o da kahrolmuş gibi gözüküyordu.

"Neden beni bıraktın anne? Neden onca anımızı gülümsemeden buruk bir gülümsemeye çevirdin?" Dudaklarımın arasından ufak bir hıçkırık koptu.

"Daha şimdiden sensizliğin boşluğunu hissediyorum anne. Acıyor." Elimi yumruk yapıp kalbimin üstüne koydum.

"O kadar tuhaf hissediyorum ki... Tarif edemeyeceğim kadar kötü. Yokluğunun farkında vardıkça sızlıyor kalbim." Dora kollarını bana sardığında sıcaklığı bana çok iyi hissettirmişti.

Bende ona sarıldım.

"Böyle olacağını hiç tahmin etmemiştim. Seni en son mutfağa bardağı koymaya gitmek için bıraktığımda bana veda edeceğini ve bu suyun son isteğin olacağını hiç bilemedim." Yüzümü avuçlarımın arasına aldım.

"Daha on sekiz yaşına yeni girdim. Ehliyet alacaktım ben, sana verecektim ehliyetimi." Dudaklarımı birbirine bastırdım ağlamamak için.

"Üniversiteyi kazandığımda o yüzündeki güzel gülümsemen ile gözlerindeki ışıltıyı görecektim ben. Evleneceğim sırada duygusallaşacaktık ve sarılacaktık birbirimize."

Yaşayabileceğimiz onca anıyı fark ettiğimde içime hızlı bir şekilde nefesler çekmeye başladım.

"Torunlarını kucağına alacaktın. Anneanne olacaktın." Gözlerimi kaçırıp elimle gözyaşlarımı sildim.

"Hiçbir şey yaşanmadı ve asla yaşanmayacak. Geride bir enkaz ile kaldım anne. Asla geçemeyecek bir boşluk bıraktın bende." Gülümsedim.

"En azından senden kalan bir izim var. Seninle olan fotoğraflarım ve videolarım da var." Aklıma gelen şey ile gözlerimi kapattım. "Umarım sesini unutmam anne. O güzel saçlarını ve gülümsediğin yüzünü..."

Gözlerimi Sanem'e ve yanındaki Elisa'ya çevirdim. Dora benim yanımda olduğundan Elisa Sanem'in yalnız kalmasını istememişti.

Babam ise toprağa öylece oturmuş annemin üstüne toprak atılmasını istiyordu.

Kerem de hemen yanında sırtını sıvazlıyordu.

Sessizliği Elisa'nın hıçkırıkları bölünce şaşkınlıkla Elisa'ya baktım.

Bizi sabahtan beri gülümsetmeye çalışan oydu. Tüm kasvetli havamızı dağıtmaya çalışan ve başaran da oydu.

Ama içindeki kasveti görememiştik. Sabahtan beri berbat bir halde olup hıçkırıklarını yuttuğunu bilememiştik.

Elisa dudaklarını birbirine bastırıp bize baktı. "Şey... Özür dilerim." Bir anda kalkıp koşarak mezarlıktan uzaklaştı. Beste Teyze de hemen ardından ilerledi.

"Serra, eğer istersen eve gidelim. İnsanlar annen ile vedalaşınca gelir özel olarak konuşursun annen ile."

İnsanları daha fazla üzmekten başka birşey yapmadığımı fark edince başımı sallayıp ayağa kalktım. Silkenelip Dora'nın da kalkmasını bekledim.

Dora ile şu son bir haftadır fazlasıyla samimiydik. Konuşmalarımızda hep gülüyorduk ve bu bana iyi geliyordu.

Kısacası Dora bana iyi geliyordu.

Ayrıca sarı saçlıydı.

(Yn: Ağlarken yüzünüzde bir gülümseme yeşersin istedim. Ben şuan hıçkırıklarla ağladığımdan kelimeleri karıştırıp cümleleri tekrar yazıyorum da.)

Dora bir anda elimden tutup beni ilerletmeye başladığında şaşırsam da elimi çekmedim. Sadece onun adımlarına eşlik ettim.

Arabasına bindiğimizde beni bizim evin tersine götürmeye başladı. "Eğer eve gidersen anılarınızdan dolayı daha çok canın yanacak. Kendine eziyet etmeni istemiyorum Serra."

Yol boyunca ikimiz de konuşmadık. Ben en sonunda telefonumu açıp annemin İnstagram hesabına girdim.

Ailecek çekildiğimiz fotoğrafların hepsinin altına kırmızı kalp atıp tüm fotoğrafları galerime kaydettim.

Bu fotoğrafları çıkarttıracaktım.

Dora'nın evine ulaştığımızda arabadan inip eve doğru ilerledik.

Bir villaya gelmiştik ve dağ başındaydı.

İçeriye girdiğimizde Dora beni üst kata yönlendirdi. Üst kata çıkıp bir odaya girdiğimizde burasının küçük bir oturma odası olduğunu fark ettim.

Duvar camla kaplıydı ve karşımızda denizin manzarası vardı. Ayrıca etrafta hiçbir ev yoktu.

"Bunun ne yeri, ne de zamanı ama kafanı biraz dağıtmak istiyorum Serra. Seni böyle üzgün görmeye dayanamıyorum." Tek kaşım havaya kalktı.

"Sadece bir haftadır tanışıyoruz Dora." Güldü.

"Okulundan izin alıp annenin gitmek istediği yerlere gidelim. Onun için gezip dolaşalım heryeri." Dora'nın kalbinin bu kadar temiz olması beni daha da duygusallaştırırken yanağımdan bir damla yaş daha süzülüp gitti.

Dora dudağını büzüp bana yaklaştıktan sonra gözyaşımı sildi.

"Ağlamak yok, tamam mı? Annen için gülümse. O senin gülümsemeni isterdi." Ona gülümsedikten sonra o da gülümsedi.

Kollarımı boynuna sardığımda hafifçe eğilip kollarını belime doladı. Yüzünü boynuma gömdüğünde içine büyük bir nefes çektiğini hissedip gıdıklandım.

"Gıdıklanıyorum!" Dedim gıdıklanmanın etkisiyle gülerek.

O da güldü.

Sıcak nefesi boynumu ısıtırken "Çok güzelsin. Dayanamıyorum." diye mırıldanıp tekrardan içine bir nefes çekti.

Beni öldürüyordu.

***

Bu saatten sonra Kerem kimmiş loo demeyin olur muuu

Kerem'e hala dargınız ve bir süre hala daha dargın olacağız. Barışmaları çok zaman alacak ve o zamana kadar içiniz kararmasın diye ve Kerem'den sonra şirin bir erkek görelim diye Dora ile Serra'yı yazacağıımm

Bu arada bu bölüm Elisa o kadar masumdu ki...

Elisa'yı neden böyle bir şerefsize âşık ettim bilmiyorum :')

Bu arada, Edis ile lunaparka, hayvanat bahçesine vb. gittikleri bölümler de gelecek. Bazılarınız bu ikiliyi shipliyor da...

Neyse, benim duş almam lazım daha. Annem kafamı kırmadan bölümü paylaşıp hızlıca duş alacağıımm

Öptüümm

Loading...
0%