Yeni Üyelik
40.
Bölüm
@thvrely

Modeller:

Kerem'in modeli Daniel Millar

Elisa'nın modeli ningning

***

"Elisa, ben iyiyim, gerçekten." Kerem iyi olduğuna dair güvence verse de ona inanmıyordum.

"O koca çeneni kapa ve uyu." Güldü. "Hayır, uyumayacağım. Uykum yok."

"Uyuyacaksın." Dedim kelimelerin üstüne basa basa. "Berbat görünüyorsun."

Far görmüş tavşan gibi baktı bana.

"Berbat göründüğümü düşündüysen neden benimle yat-" Elimle dudaklarını örtüp gözlerimi kaçırdım.

Off.

Avucumun içi öpücüklerle dolarken ters ters Kerem'e baktım. Gülerek, "Dursana!" dediğimde boğuk bir şekilde cıkladı.

En sonunda elimi çektiğimde gülümseyerek baktı bana.

"Seni seviyorum." Anlık gelen itirafı beni afallatsa da kızararak gülümsedim. "Bende seni seviyorum mesmursuz Kerem." Ufak bir kahkaha attığında kısılmış gözlerini ve beyaz, düzenli dişlerini inceledim.

Berbat görünmüyordu. Yani, yüzündeki morlukları ve gözündeki şişliği saymazsak.

"Utancından ülkeyi terk etsen de hâlâ aynısın, Elisa Lena Hong."

Kafasını hafifçe eğdi.

Evet, eğdi çünkü ikimiz otursak bile onun boyu benden çok uzun kalıyordu.

Benden otuz santim daha uzundu şerefsiz.

Yüzlerimizi eşitledikten sonra gülümseyerek gözlerime baktı.

"Hâlâ aynısın derken nelerden bahsediyordum, biliyor musun?" Diye fısıldadı. Yutkunarak başımı iki yana salladım.

"Güzelliğinden hiçbir şey eksilmemiş. Sadece... Şu son bir yılda fesatlıkların gitmiş."

Hayır. Hâlâ fesattım ama dışarıya göstermiyordum.

Yani ilk zamanki gibi düşüncelerim yoktu.

İlk bölüm diyeyim. Anlarsınız artık.

Anlamadınız mı? Aferin size.

Birkaç şey yazayım bari, belki hatırlarsınız.

İnandınız mı cidden? Göt korkusu denen şey bende de işliyor. Kerem'e tüm gücümle vurursam iki saniyede beni yere devirir, birde ayağının altına alıp dövüp canımı yakardı benim.

Bismillahirrahmanirrahim.

Fesatlık damarım hopladı yine. Altına almak, canımı acıtmak falan tövbe tövbe.

(Bu kısım 0.1 adlı bölümden alındı.)

Eh, hatırlamışsınızdır artık. Ben o zamanlar biraz fazla fesat düşünüyormuşum.

Düzeldim artık.

"Hâlâ fesatım. Sadece sana göstermiyorum."

Tek kaşı kalksa da bir süre sonra indi. Yüzüne muzip bir sırıtış yerleşirken göz kırptı.

"O fesatlıklarını yatak-" Hızlıca elimi ağzına koydum.

"Benim fesatlığım sana geçmediyse bende namerim! Bu ne ya?" Dedim öfkeyle. Güldü ama gülüşü elim yüzünden boğuktu.

"Ne gülüyorsun? Komik mi?" Diye çıkıştığımda kahkaha atmaya başladı.

Elimi ağzından çektikten sonra yatakta bağdaş kurup oturdum.

"Gül anca sen." Dedim kollarımı göğsümde birleştirerek. Kıkırdasa da beni kolları arasına çekip kucağına yatmamı sağladı.

"Canın acır." Diye mırıldansamda yerimde rahattım.

Kısık sesle güldü.

"Ameliyat olalı neredeyse iki hafta oldu, ayrıca bugün taburcu olacağım. Bu yüzden..." Bana daha sıkı sarılıp yüzünü saçlarıma gömdü. Sesli bir nefes aldıktan sonra saçlarımın tepesine bir öpücük kondurdu.

"Sana sarılabilirim."

(Yn: Ama bunlar çok datluuu *acaba nasıl bunları ayırabilirim diye düşünüyorum gifi*)

Bende kollarımı beline dolayıp ona daha sıkı sarıldım. Yanağım göğsüne yaslıyken ve onun sıcaklığını hissederken evimdeymiş gibi hissediyordum.

Bir süre öylece kaldığımızda Kerem uykulu bir sesle konuşmaya başladı.

"Üniversiteye Kore'de mi gitmeyi düşünüyorsun?"

"Evet." Derin bir nefes verdi.

"Seni hiç bırakasım gelmiyor. Acaba bende mi burada okusam?" Kafamı hafifçe kaldırıp yüzüne baktım.

"Sen ne kazandın?" Bunu bilmiyor olmam eski bize göre garipti ama şimdiki bize göre gayet normaldi.

Fazla hasar almış, fazla yıpranmıştık. Birbirimizi kırmıştık ama işte, şimdi de burada sarılıyorduk.

"Tıp fakultesi." Kafamı daha da fazla kaldırıp yanağımı göğsüne gömdükten sonra gözlerimi kapattım.

"Doktor mu olacaksın yani? Hmm, iyi." Güldü. "İyi mi? Eskiden beni doktor olmam için tehdit ederdin, şimdi de tepkin 'iyi' mi?"

Kapalı gözlerimle birlikte garip bir ses çıkartıp onu onayladım.

"Aramız bozukken tıp kazanmak için mi çalıştın?" Diye sorduğumda parmaklarını saçlarımda hissettim.

"Evet. Olur da bir gün barışırız diye tıp fakultesine odaklandım. Senin istediğin bölümü kazanabilirsem ve olur da barışırsak diye."

Uykuya teslim olmadan önce gülümsedim.

Ben bizden vazgeçti diye düşünürken aslında o da, bende birbirimizden vazgeçmemiştik.

Parmaklarımızdan hiç çıkarmadığımız yüzükte bunun bir kanıtıydı.

***
Biliyor musunuz, bu bölümü final bölümü yapmayı bile düşündüm ama böyle bir bölümde de bitirmek istemedim kitabı.

Sonuçta bizi en başından beri bekleyen bir yemeğimiz var :')

 

Loading...
0%