Yeni Üyelik
28.
Bölüm
@thvrely

(Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Kendi kitabımda olan bazı cümleleri başka kitaplarda görünce gerçekten kötü hissediyorum. Özellikle bazı cümleler aklıma dan diye geliyor ve büyük bir sevinçle o cümleyi yazıyorum. Sonra o cümleyi başka bir kitapta görünce ve bunun bir okurumun kitabı olduğunu görünce acaba kırmadan nasıl üzüldüğümü belli ederim diye düşünüyorum. Eğer benim sözlerimi kullandıysanız o bölümü veya o cümleyi silin demiyorum ama lütfen kullanmayın.)

***

Edis ile kütüphanede buluşup büyük bir parka geçmiş, sandviçlerimizi yiyorduk.

Edis sanki önceden planlamış gibi sarma, çubuk böreği, mercimek köftesi gibi birsürü şey getirmişti.

Sandvicimden bir ısırık aldıktan sonra vişne suyuna baktım.

Herkes için sıradan olan birşey, birisinin canını yakabiliyordu işte.

O kişi senden gitmeden anlayamıyordun onun değerini, sendeki yerini.

"Vişne suyundan hiç içmedin." Dedi Edis, kendi vişne suyundan içerken. Burukça gülümseyip vişne suyundan birkaç yudum içtim.

"Çok tuhaf." Diye mırıldandım. Edis duymamıştı.

Ama eğer Kerem burada olsaydı duyardı, hissederdi en azından ne dediğimi.

Sahi, ondan her bahsettiğimde hissediyor muydu sözlerimi? Her zaman aya bakıp onun da aya baktığını hayal ettiğimi?

Edis elini gözümün önünde salladığında gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum.

"Daldın kaldın. İyi misin?" Bakışlarımı Edis'in gözlerine çevirdim.

"İyiyim." Birşey demek yerine sandvicini yemeye odaklandı.

"Bu sıralar garipsin." Dedi Edis, sandivicini yuttuktan sonra. Kaşlarım çatıldı. "Garipsin derken?" İçine derin bir nefes çekip sandvicini kağıt tabağın üstüne koyduktan sonra yüzümü inceledi.

"Yüzün solgun ve hiç gülmüyorsun. Biraz neşelen." Doğayı işaret etti. "Etraf bu kadar güzelken senin o solgun yüzünü görmek göz sağlıma zararlı." Histerikli bir kahkaha attım.

Bu çocuğa iyi birisi dediysem eğer o sözlerimi unutun çünkü bu çocuk iyi falan değil.

Sanki çok normal birşey söylemiş gibi sandivicimden ısırıp ilk önce onu çiğnedim. Yuttuktan sonra gözlerimle onu rahatsız edecek bir şekilde süzüp yüzümü buruşturdum.

Rahatsızca yerine kıpırdandı.

"Bu görüntü kirliliğini gördükçe içimden gülümsemek değil kusmak geliyor. Eğer aynaya bakarsan ne dediğimi anlarsın."

Allah var, Edis gerçekten yakışıklı bir çocuktu. Ama insanları küçük düşürmeye bayıldığından sevgilileri ile sadece birkaç gün sevgili kalıyordu.

Zaten o süre zarfında da sevgilisini aldatıyordu.

Bir anda kutuların kapaklarını kapamaya başladığında sırıttım.

"Seni kırmadan nasıl senden uzak durabilirim diye düşünüyordum." Arkamdaki ağaca yaslanıp sandivicimin son parçasını da ağzıma attım.

"Artık böyle düşünmeme gerek kalmadı çünkü sen def olup gidiyorsun."

Bu arada, Edis Türkçe bilmediğinden en başından beri Korece konuşuyorduk.

Edis kalktıktan hemen sonra birkaç saniye boyunca beni süzdü. "Kerem'in neden seni bırakıp gittiğini anlıyorum. Neden böyle bir varoşa âşık olduğunu sonradan anlamış olmalı. Yazık." Hemen ardından yanımdan uzaklaşınca yediğim darbe yüzünden yumruk yaptığım elimi kalbime bastırdım.

Edis haklıydı.

Kerem'e zarar vermiştim ve asla geri dönmeyecekti.

   

Loading...
0%