Yeni Üyelik
31.
Bölüm
@thvrely

ABİLERDEN BIHMIŞEM

Üç tane abim var. Hepsi ayrı bela.

Bir işe de yaramıyorlar yakında bit pazarına götürüp satacağım

***

Kesinlikle almalıyım.

Tamam, bakmıyor.

Hayır, seni seyretmeye başladı.

Heh, arkasını döndü.

Yok, göz ucuyla bana bakıyor.

Sırıtarak beni izliyor.

Arkanı dönsene ya!

Hay Allah'ım!

Benden günah gitti.

Hızlıca öne atılıp telefonu alacağım esnada Kerem gülerek telefonu benden önce aldı.

"Bunu mu istiyorsun?" Başımı olumlu anlamda salladım.

Telefonu kucağıma bıraktığında sırıtarak telefonu aldım.

Şifresi yüz okutmaydı.

Telefon bir anda açıldığında şaşkınlıkla Kerem'e baktım. "İstediğin zaman alıp bak diye yüz okutmada senin de yüzün var." Göz kırptı.

Aha, kalbim elden gidiyor!

"Sen uyurken ayarladım." Tepkimi dışa yansıtmak yerine yanağına sulu bir öpücük kondurdum.

Eliyle yanağını temizleyip parmaklarını dudaklarına götürdü. Tüm bunları yaparken gözleriyle tepkimi merak ederek beni izliyordu.

Normalde bunu başkası yapsa iğrenç bulurdum ama... Nedense birşeylerin zonklamasına sebep olmuştu.

Evet, "birşeyler"in. Söylemeye utanıyorum aa.

Hem sizin fesat zihinler çoktan garip garip şeyler kurmaya başlamıştır bile.

Kendinize gelir misiniz lütfen? Kendimi öyle hayal edemiyorum, inme iniyor bana.

Ya da kalbim deli gibi atıyor da olabilir.

Kerem bana sırıtarak baktığında dudağına bir buse kondurup hızla geri çekildim.

"Seninle işimiz var küçük hanım, bu böyle olmaz ki." Anlamamış bir şekilde yüzüne baktığımda yüzünü bana yaklaştırdı.

Sıcak nefesi dudaklarıma çarptığında kendiliğinden dudaklarımı ıslattım.

Gözleri dudaklarıma kaydı.

Benimki de kalp ama beyefendi!

"Evlendiğimizde nasıl çocuğumuz olacak bizim? Bir buse ile mi?" Dudakları konuşurken benimkilere çarpıyordu.

Kızardığım esnada Kerem kısık sesle güldü.

Dudağıma ufak bir öpücük kondurdu.
_-_

"Bak, öptüm. Gerçi eğer bir öpücükle çocuk olsaydı-" Anlık gelen öfkeyi bastıramadığımdan elimle Kerem'in dudaklarının konuşmayı devam ettirmesini engelledim.

"Eğer bir buse ile çocuk olsaydı, en başta Ela olmak üzere onlarca kişinin senden çocuğu olurdu, Kerem. Benim ise olacak tek çocuğum senden olurdu çünkü ben senden başkasını öpmedim. Sen beni terk edip gittiğinde ve herşeyin bittiğine inandığımda bile."

Dudaklarımdan dökülen nötr sesin ilk başta bana ait olup olmadığını sorguladım ama evet, daha önce hiç duymadığım ses benim sesimdi.
Kerem afalladı.

"Ben senin gibi çapkın birisi değildim. Güzel bulduğum her kızın numarasını alıp onlarla yatmadım veya beni gerçekten seven birisinin kalbini defalarca kırmadım."

Bu sözlerimden sonra Kerem'in neler yaptığının gerçekten de farkına vardım.

Kerem bok gibi bir insandı.

Peki ya onu neden affetmiştim? Saçma sapan bir sevda yüzünden mi? Yoksa ona "âşık" olduğum için mi?

Peki ya ben ona âşık değilsem?

"Kerem." Dedim buz gibi bir sesle.

"Herşeyin farkına varmak uzun sürüyor. Senin yaptıklarına karşı buz gibi olduğum zamanı hatırlıyor musun?" Ona daha çok yaklaşsam da gözlerim aşkla dolu değildi.

Buz gibi bakıyordum ve sesim öyle ifadesiz, öyle otoriterdi ki kendimi tanıyamamıştım.

Ama artık tanıyacak, benimseyecektim.

Çünkü Kerem'e karşı bürünmem gereken asıl kişilik buydu.

Ciddi. Otoriter. Buz gibi nötr bir ifade.

Çünkü herşey, başlamadan bitiyor.

"Bu kadarmış." Dedim gözlerine bakarak. Teninden geçen ürpertiyi iliklerime kadar hissettim.

"Benden vazgeçmek bu kadar kolay yani?" Kafamı olumlu anlamda salladım.

"Yeni yeni farkına varıyorum. Gerçi, çoktan farkındaydım." Telefonumu açıp fotoğrafa girdim.

"Eminim ki Ela ile yatmaktan zevk almışsındır."

Güldüm.

"Gözlerin alev alev. Kaç kişiyi seviyorsun sen Kerem? Ya da Ela'yı da beni de aynı anda yürütmekten zevk mi alıyorsun?" Kıkırdadım.

Tehlikeli bir gülüştü bu.

Gülüşüm buz gibi bir ifadeye döndü.

"Sen geldikten hemen bir gün sonra bu videoyu ve bu fotoğrafı görmek nasıl hissettirdi biliyor musun? Ben söyleyeyim, bok gibi hissettirdi."

Gözlerimi kıstım.

"En acısı da şu; günlerdir sanki hiçbir şey yokmuş gibi rol yapmak."

Olanlara Kerem gibi bende inanamıyordum.

"Bir şerefsizin yapabileceği şeylerin kotasını aştın, Kerem Gök. Benden bu kadardı." Ayağa kalktım.

"Sana yeni yaşantında iyi zamanlar dilerim çünkü bana dair herşeyi kaybettin." Sırıttım.

"Güvenimi. Aşkımı."

Geriye sadece kırgınlıklar ve anılar kaldı.

Lekelenmiş anılar.

Kollarımı iki yana açtım.

"Ela ile iyi performanslar dilerim. Çok iyi görünüyordunuz." Sesimin titreyeceğini fark ettiğim gibi "yatakta" kısmını kesip attım.

Kerem itiraz etmedi.

Demekki doğruydu.

"Yattın değil mi, Allah'ın cezası?" Dedim öfkeyle. Bir kahkaha attı.

"Bende bir insan bu kadar mı salak olur ya diyordum. Sonunda gözün açılmış." Nefret dolu bir bakış atıp ayağa kalktı.

"Seni her öptüğümde senden tiksiniyordum, biliyor musun? Ela'ya bayılıyorum. Herşeyi o kadar enfes ki, mesela-" Ellerimi dudaklarına bastırdım.

"İğrençsin. Senin gibi bir pisliğe nasıl âşık oldum bilmiyorum." Delici bakışlarla onu seyrettim.

"Kusayım mı şimdi? Benim gibi birisine herkes âşık olur. Ama senin gibi bok çuvalına kimse âşık olmaz."

Suratıma tükürüp hiçbir şeyini almadan evden çıktığında yavaşça yere çöktüm.

Az önce neler yaşanmıştı?

Allah'ım...

Hayatıma son vermenin zamanı geldi de geçiyor bile.

***

Kitabı çok uzatmayacağımı söylemiştim.

Bir sonraki bölüm final.

Şaka yaptım yediniz mi len

Oy sınırı: 10

Loading...
0%