@thvrely
|
Bu bölümde Yiğit'in annesi vaarrr Ayy kadın idolüm resmen assırı iyii '•' Kahvaltı boyunca ne Yiğit, ne de ben konuşmuştum. Büyük bir ihtimalle bana mafya olduğunu söylemediği için suçluluk duyuyordu. Ama bana, bir mafya olduğunu en başından söylemeliydi. Biz evlenmiştik ve o, karısına ne iş yaptığını bile söylemeyecekse, bu evlilik nereye kadar giderdi? Her ne kadar anlaşmalı bir evlilik yapsakta, bana söylemeliydi. Ki, eğer ağzından kaçırmış olmasaydı ben yine öğrenemeyecektim. Kahvaltılıkları doldurup buzdolabına koyduktan sonra tabakların üzerini kabaca temizleyip bulaşık makinesine koydum. Yiğit ise, sadece karşısındaki duvara bakıp düşünüyordu. Elime bir bez alıp ıslattıktan sonra masayı silmeye başladım. Masa silmeyi bitirdikten sonra dışarıya bezgin bir nefes verdim. "O kadarda önemli değil, Yiğit. Düşünüp durma artık." Sözlerim, düşündüklerimin tam tersiydi. Onun mafya olması gerçeği beni ürkütüyordu. Babam bir keresinde mafyaya bulaşmıştı. Onlardan yüklü miktarda para almış, vaktinde de geri verememişti. Babam bana şiddet uyguladığından ondan nefret ediyordum. Ama asıl beni ondan nefret ettiren şey, beni mafyalara satmasıydı. Beni onlara verdiğinde borcu silinmişti. Bende mafyaların elinde bir ay işkence görmüş, ayak işlerini yapmıştım. He birde, cinsel ihtiyaçlarını gidermelerine yardımcı olmuştum. Bunlar, yaşıma göre çok ağırdı. Henüz 15 yaşındaydım ve babamdan gördüğüm şiddet yetmiyormuş gibi, tamı tamına 10 kişinin haftalık cinsel ihtiyacını gidermiştim. Mafyalardan korkma sebebim de buydu. Yaşadıklarımı göz önünde bulundurursak, Yiğit'in mafya olmasına verdiğim tepki gayet azdı. Yaşadıklarımı kafamdan uzaklaştıran şey, zilin çalması oldu. Yönümü kuzeye çevirip kapıya ulaştığımda küçük delikten bakıp kimin geldiğine baktım. Hoş, Yiğitin arkadaşlarından biri olsa tanımayacaktım zaten. Yine de bakmıştım. Kapıda Yiğitin annesini, yani Selma teyzeyi görmemle kapı kolunu kavrayıp kapıyı açtım. Selma teyzenin yanında imamı da görmeyi beklemiyordum tabii. Selma teyze topuklularını çıkartıp içeri girdikten sonra bana gülümsedi. "İmam nikahı kıymadan çocuk yapmaya girişirsiniz diye çabucak kıyalım dedim." Tükürüğüm boğazıma kaçtığından öksürmeye başladığımda bir eli sırtımda hissetmiştim. Elin sahibi Yiğitti. Hafifçe sırtıma vuruyor, bana bakıyordu. "İyi misin?" Başımı olumlu anlamda sallayıp kendimi toparladıktan sonra nihayet "hoşgeldiniz," diyebildim. İmam da ayakkabılarını çıkartıp içeri girdiğinde herkes salona geçmişti. "Gidin abdest alın gelin." Yiğit'in sağ kolundaki dövmelerle bakıştıktan sonra kendimi gülmemek için zor tuttum. "Selma teyze, Yiğitte dövme var yalnız." Selma teyze bir eliyle alnına vurup "doğru," diye mırıldandı. "Salak oğlumun iki yıl önce dövme yaptırdığını unutmuşum." Selma teyze kapının önünde giydiği terliklerden birini ayağından çıkartıp Yiğitin kafasına attı. "Gerizekalı çocuk," diye homurdanıp imama baktı. "Neyse, en azından abdest almadan da oluyor." İmam nikahı da kıyıldıktan sonra Yiğitin annesi Selma hanım ve imam gitmişti. Artık Yiğit ile Allah katında da evliydik. '•' Alinanın yasadıkları gercekten cok agır ve yasadıgı birsey daha var, tabii bunu sonradan ögreneceksiniz. Kendimi söylememek icin zarzor tutuyorum öff Instagram: cherry_luluws Kitappad: thvrely |
0% |